GüncelMakaleler

Sokağın HAYIR’ını, itirazını 1 Mayıs’ın yıkıcı gücüyle birleştirelim!

“Herkes biliyor, geminin su aldığını,

Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini

Ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu.”

 

Kanadalı şair ve müzisyen Leonard Cohen’in onlarca yıl önce kaleme aldığı bu dizeler, 16 Nisan referandumunu özetler durumdadır. Herkesin gözü önünde yaşanan, herkesin şahit olduğu hırsızlık ve hile örnekleri ile referandumdan çıkarılan EVET’in meşru olmadığını; henüz YSK sandıkların yüzde 75’ini açmışken balkon konuşmalarıyla “Pirus zaferi” ilan eden R. T. Erdoğan ve tayfasının “buruk” ve endişeli hallerinden de anlamak mümkün… Günlerdir sokaklardaki “Hayır, biz kazandık”, “Hayır, daha bitmedi”, “Hayır, bu daha başlangıç, mücadeleye devam” diyen kitlelerin kararlılığından görmek de…

AKP, meclisten referandum kararı çıkmadan önce yaptırdığı anketlerde referandum olması durumunda HAYIR oylarının önde olduğunu görmüş, bunun üzerine R. T. Erdoğan, referandumun yapılıp yapılmaması konusunda düştüğü tereddütten dolayı, meclisin gönderdiği kararnameyi günlerce bekletmiş, kararname imzalamadan önce, her şey tartışılıp, hile yolları netleştirildikten, kampanya koşullarının tamamen AKP’nin lehine garantiye alınmasından sonra referanduma gidilmişti.

15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan darbe girişiminin ardından yürürlüğe konan OHAL’le topyekun bir saldırıya geçen AKP, sözde darbecileri “temizledikten” sonra, hedefindeki esas güçlere saldırdı. Referandumda istediği sonuçların alınması için, başta HDP, Kürt ulusal güçleri, devrimci ve komünistlere saldıran, tutuklayan, katleden AKP, arkasına aldığı medya gücüyle propagandaya başladı.

7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri öncesi ve sonrası önemli bir güç olan HDP’ye saldırılarak Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere 10 bin HDP üyesi tutuklanmış, il düzeyindeki çalışmaların engellenmesi için 83 belediye eş başkanı hapse atılmış, 85 belediyeye ise kayyum atanarak belediyelere el konulmuştur.

Gizli odalarda MHP’yle yaptığı pazarlıklar sonucu ortak bir koalisyon oluşturularak, MHP’nin istemlerine uygun olarak savaş daha da tırmandırılarak, hapishanelere saldırılmış, toplum dehşete düşürülerek korkuyla referandumu kazanmanın planları yapılmıştır. MHP, AKP’nin koltuk değneği olmayı kabul ettikten sonra, kendi içinde yaptığı temizliğe de AKP, hiçbir yasal engel çıkartmadan MHP işini tamamlamıştır.

 

Halk değil, “diz çöktürme” politikaları çöktü!

Faşist Kemalist Diktatörlük tarihi boyunca “demokrasi” adı altında yaptığı her seçimde gerçekleştirdiği hilelerle, hırsızlıkla zaten emekçi halk kitleleri açısından hileli “demokrasi”sini göstermiş ve halk kitleleri her dönem seçim sonuçlarına şüphe ile yaklaşmış, tam anlamıyla güvenmemiştir. Ancak bu kez 16 Nisan akşamı milyonların gözü önünde gerçekleşen hile ve hırsızlık, faşizmin tarihinde bir ilk denebilecek yaygınlıkta teşhiri içerisinde barındırmaktadır.

Bu kadar açıktan ve pervasız gerçekleştirilen hile ve hırsızlık, faşist Kemalist diktatörlüğün yağma ve soykırımlarla örülü tarihine bakıldığında asla şaşırtıcı değildir. Ama bu tabloyu şu açıdan iyi okumak gerekir: Genel görüngüsü kendiliğinden de olsa ayağa dikilen halk kitleleri değil köşeye sıkışan egemenlerin, 2014’ün son çeyreğinden bu yana uygulamaya soktukları “diz çöktürme” konsepti çökmüştür! Bu konseptle yapılan katliam, gözaltı ve tutuklama saldırıları, askeri ve siyasi operasyonlar, toplumu dizayn etme çabaları, 9 ayını geride bırakan OHAL ve uygulamaları sonuç vermemiştir, ki devlet aklı kendisini bu kadar teşhir edebilmek pahasına gözünü karartabilmiştir.

Referandumda HAYIR diyerek biraraya gelen kesimlerin her birinin nedeni farklılıklar arz etse de bu HAYIR’la ortaya çıkan en önemli sonucun; egemenlerin arasında yaşanan krizin artık yönetilemez, bu kaosun başını çeken AKP ve Erdoğan’ın ülkeyi “eskisi gibi” yönetmesinin zor olduğu ortadadır. Egemenler arası krizin faturasının omuzlarına yüklenmeye çalışılan halkın da ciddi anlamda hoşnutsuzluğunu ortaya seren HAYIR, aynı zamanda AKP açısından 15 yıldır verilen “halk arkamızda” durumunun da parçalanmaya başladığının göstergesidir.

 

Sokakların itirazını 1 Mayıs ile birleştirelim!

Evet, herkes biliyor “geminin su aldığını” ve herkes farkında “kaptanın yalan söylediğinin”… Bu bilgiyi, bilince ve sokağa çıkarabilmek, örgütlü güce dönüştürebilmektir esas olan…

Demokrasi güçleri, devrimciler eşit olmayan şartlarda gerçekleştirdikleri HAYIR kampanyasında milyonlarca kitleye ulaşarak, bu düzenin sahteliklerini anlatarak seçmeni HAYIR oyu vermeye çağırırken, komünistler referanduma ilişkin aldıkları kararda da belirttikleri gibi, “Bütün bu elverişsiz ve uygun olmayan etmenlere ve koşullara karşın, gene de böylesi bir alanı, sıradan emekçi kitleler için politik ömrünü hala doldurmamış böylesi bir alanı, ‘anayasal hayallere’ kapılmadan, ona karşı mücadeleyi bir an olsun elden bırakmadan” referandum kampanyasında binlerce kitleye ulaşarak bu düzenin kurtuluş olmadığı, EVET veya HAYIR çıkması durumunda, görevlerinin demokratik halk devrimini gerçekleştirmek olduğu propagandasını yapma çabasında oldular.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum oylamasıyla ortaya çıkan sonuç, komünistlerin önceden altını çizdikleri gibi; “Anayasal düzenlemeyle hayata geçirilmek istenen başkanlık sisteminin ilk uygulamaları günümüzde prova edilse de, başkanlık sisteminin kendisi daha kapsamlı saldırıları içeren ve süreklilik arz eden bir sistem olarak hayatımızda yer alacaktır. Birçoklarının iddiasının aksine ‘başkanlık sistemi’, Erdoğan’ın kişisel hırsı ve arzuları ile bağdaştırılamayacak oranda egemenlerin geleceğiyle iç içedir” değerlendirmesi düzen ve düzen dışı politik değerlendirmeler arasındaki belirgin fark olarak referandum tavrımıza düşülen bir not olmuştur.

Referandumun artık geride kaldığı 17 Nisan 2017 tarihinden sonra komünistler için görev değişmemiştir. Devrimci mücadeleyi yükselterek DHD için ileri hamlesini gerçekleştirmek… Sorunlarımız var, bunları alt etmek için birliğimizi koruyarak, tartışıp arınarak, daha ileri hamleler için yoğunlaşmak zorundayız. Referandum ve seçim gibi süreçler komünistler için taktik süreçlerdir. Bu süreçlerin görevleri tamamlandıktan sonra, yeni ve özgün taktiklerle ilerlemek stratejiye hizmet ettiği sürece hep kazanılmıştır.

AKP, referandum rüzgarını arkasına alarak daha da saldırganlaşacaktır. Savaş tırmanacak, tutuklamalar kitlesel hale gelecek, katliamlar artacaktır. Süreci tüm devrimciler, Kürt özgürlük hareketi ve komünistler birlikte karşılamak zorundadır. Referandumda ortaya çıkan birlikte iş yapma, planlı ve hedefe uygun olarak güçlendirilmelidir. Bu konuda referandumdan kaynaklı geç başlanan 1 Mayıs gündemine sıkı sarılmalı, 1 Mayıs’ı hakkıyla karşılamalıyız. Sokaklarda büyüyen HAYIR’ı, sisteme olan itirazı işçi ve emekçinin yıkıcı gücü ile birleştirmeliyiz!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu