Devlet baskılarının en yoğun olduğu 1990’lı yıllarda koruculuk dayatmasıyla yakılarak boşaltılan Şırnak’ın köyleri, “özel güvenlik bölgesi” ilan edilerek halkın giriş çıkışlarına yasaklanıyor. Koruculuk dayatmalarını reddeden halk, zorunlu göçe karşı kent merkezinde yaşamaya başladı. 30 yıl geçmesine rağmen devletin “güvenlik” adı altında köylerin çevresinde ablukası ve köylülere dönük baskıları sürüyor. Cudî Dağı’nın eteklerinde bulunan Nêvava köyünden 30 yıl önce zorunlu göçe tabi tutulan halk, valilik izni olmadan köylerine giremiyor. “Özel güvenlik bölgesi” olduğu gerekçesiyle köylülerin girişine yasaklanan köyde, maden araması serbest. Valilik izniyle belirli saatler içerisinde köye gidebilen halk ise Genel Bilgi Taraması (GBT) ve birçok aramadan geçiriliyor.
Daha önce yine Cudî Dağı’nın eteklerinde bulunan Gundikremo köyünde de maden araması sonrası birçok bölge kamulaştırıldı. Mezopotamya Ajansı’ndan Zeynep Durgut’a konuşan Köylüler, maden aramasının yapıldığı Nêvava köyünün de kamulaştırılması endişesi yaşıyor.
‘Köyümüze gitmek istiyoruz’
Yıllardır köylerine girişlerinin engellendiğini ifade eden Nuriye Bilir, köyde bağ ve bahçeleri olmasına rağmen valilik izni olmadan gidemediklerini söyledi. 20 yıldır benzer uygulamaya maruz kaldıklarını dile getiren Bilir, “Bu zulmün son bulması gerekiyor. Bizi köyümüzden ettiler. Köydeki hayatımız güzeldi. Hayvanımız vardı, tarlamız, bağ bahçemiz vardı. Biz bu devletten bir şey almıyorduk, bu devlete muhtaç değildik. Her bir şeyimiz vardı. Tekrar köyümüze gitmek istiyoruz” dedi.
‘Madene, koruculara ve ağalara serbest’
Köylerinde maden arama çalışmalarının yürütüldüğünü aktaran söyleyen Bilir, “Köyümüz kömüre ve maden aramasına serbest. Onlara hiç bir şey demiyorlar. Koruculara ve ağalara da serbest. Ama bize yasak. Bizim de hakkımız var. Orası bizim topraklarımız. 3 yıldır köyü kamulaştıracaklarını söylüyorlar. Belli değil ama bizim köyde Gundikremo gibi kamulaştırılabilirler. Biz köyümüzü istiyoruz. Bu zulmü yaptıkları yeter” diyerek tepki gösterdi.
‘3 yıldır köye gidemiyorum’
27 yıl önce yakılan köylerine gidişlerin işkenceye dönüştüğünü belirten Hanım Gören, “Biz koruculuğu kabul etmedik ve köyden çıkmak zorunda kaldık. Çıkarken de hiç bir şey almadan çıktık. Ben tam 3 yıldır köye gidemiyorum. İzin vermeden köye gidemiyoruz. Bizim köyde bir sürü bağ ve bahçemiz var ama yasaklı. Kaç kez gitmek istedik ama izin verilmiyor. Köyümüz serbest olsaydı, burada kalmazdık. Köyümüz güzeldi. Onlara serbest, bize yasak. Bu da zulüm değilse nedir?” diye sordu.
‘Tehditlere maruz kalıyoruz’
1993 yılında boşaltılan köylerine izinle girebildiklerini aktaran Murat Oktar, bu uygulamaların son bulmasını istedi. Oktar, izin aldıktan sonra “Bize durduğunuz noktayı bile söyleyeceksiniz” tehditlerine maruz kaldıklarını söyleyerek, köyde de belirli bir saat içerisinde kalabildiklerini kaydetti. Oktar, “Köy maden aramasına açık. Onlar ne zaman isterse giriyorlar, ne zaman isterseler çıkıyorlar” dedi.