Eduardo Galeano’nun, “Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır ama seçemezler,” diye betimleyip; Lucy Parsons’un da, “Zenginlerin servetlerini oylamanıza izin vereceğine asla inanmayın,” vurgusuyla tarif ettiği, burjuvazinin seçim(sizlik) kargaşasının ardından,[2] gerçek gündemimiz olan 1 Mayıs 2024’ün arifesindeyiz.
Yıllardır Taksim (geleneği) için mücadele veren devrimci örgütlerin açıklaması[3] hepimiz açısından bir güvence oldu; 2013’den beri lafını çokça etse de, fazla bir şey yapmayan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı 2024’de Taksim Meydanı’nda kutlayacaklarını duyurması[4] formalite bir açıklama değil ise, kaydıihtiyat ile ele alınması gereken “olumlu” bir eğilimi ifade ediyor.[5]
Nisan 1904’de V. İ. Lenin’in, “1 Mayıs geliyor. İki dünya, bu büyük mücadelede karşı karşıya duruyor: sermaye dünyası ile emek dünyası, sömürü ve kölelik dünyası ile kardeşlik ve özgürlük dünyası. (…) 1 Mayıs’ın kutlanışı, davamıza binlerce yeni savaşçı kazandırsın ve bütün halkın özgürlüğü, sermayenin boyunduruğunda çalışan herkesin kurtuluşu için büyük mücadelemizde güçlerimiz artsın!”; Şubat 1894’de ise Rosa Luxemburg’un, “1 Mayıs, işçi sınıfının bu taleplerinin her yıl dile getirildiği gün olacaktır. Ve daha iyi günler doğduğunda, dünya işçi sınıfı kurtulduğunda, büyük bir olasılıkla insanlık o zaman da 1 Mayıs’ı, geçmişte verilen zorlu mücadelelerin ve çekilen acıların anısına yine kutlayacaktır,” vurgusuyla altını çizdikleri 1 Mayıs (ve coğrafyamızda kırılmaya çalışıldığı yerde, Taksim’de kutlanması) yaşamsal önemdedir işçi sınıfı ve devrimciler için…
1 Mayıs, 134 yıldır olduğu gibi 2024’de kutlanacak; yerkürede ve coğrafyamızdaki alt üst oluşlar, ve yaşanan gelişmeler, işçi sınıfı ve emekçilerin sermaye sınıfı ve düzeninin karşısına, kendi bağımsız çizgisi yani program ve talepleriyle dikilmesinin, tarihsel/ sınıfsal özüne uygun güçlü bir 1 Mayıs örgütlenmesinin önemini daha fazla artırmıştır.
Takvimlerde işaretli özel günler arasında en yaygın kutlanan ve uzun olduğu kadar ters yüz edilmiş bir tarihi de olan 1 Mayıs; dini bayramlar, milli bayramlar ya da tüketimi körüklemek amacıyla icat edilen günlerden çok daha kapsayıcıdır.
Kolay mı? Yerkürenin tüm coğrafyalarında farklı inançlardan, uluslardan ve mesleklerden işçiler bazen “resmi” törenlerle bazen korsan gösterilerle ama her seferinde bedel ödeyerek 1 Mayıs’ı kutlarlar; Émile Zola’nın ‘Germinal’indeki[6] Etienne’in, “Bunca haksızlığa dayanamıyorum!” haykırışını ya da “1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı,/ Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı./ Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,/ Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor./ Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor./ Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,/ Devrimin şanlı yolunda kül gibi savrulur gider,” marşını anımsatarak…
Evet, evet şimdi (“Elveda proletarya” saçmalığına inat!) 1 Mayıs’sız düşünülmesi mümkün olmayan işçi sınıfının zamanı.
Hâlâ ve her zaman; Karl Marx’ın, “İşçilerin kurtuluşu insanlığın kurtuluşunu içerir, çünkü işçinin üretimle ilişkisinde insanın köleliğinin bütünü vardır,” saptaması güncelliğini koruyor.
“Yalnızca iki sınıf vardır: yalnızca kendi emek gücü üzerinde tasarrufta bulunabilen işçi sınıfı; toplumsal üretim araçlarının ve paranın tekelci mülkiyetine sahip olan kapitalistler sınıfı.”
“Toplumsal üretim biçimi hangisi olursa olsun, üretim elemanları her zaman işçiler ve üretim araçlarıdır.”
“Emek gücü, işçinin elinde sermaye değil metadır ve bu metanın satışını sürekli olarak yineleyebildiği sürece, onun için bir gelir oluşturur; satıştan sonra, kapitalistin elinde, üretim sürecinin kendisi sırasında, sermaye olarak işlev görür.”[7]
* “Eğer kişinin iş gücünü sonsuz bir süre için satmasına izin verilseydi, kölelik hemen o anda yeniden kurulurdu.”[8]
Özetle, “Tüm ilişkiler mal değiş tokuşuna, metaya ve paraya indirgenince, tüm toplumsal ilişkiler de metalaşır”ken;[9] bir kez daha uyarır Karl Marx, “Sefaleti azaltmadan zenginliği artıran bir toplumsal sistemin özünde çürümüş bir şeyler olmalı,” diye ve ekler:
“İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması, çalışmayanların zenginleşmesidir. Devrin egemenleri bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya çalışanlara komünist diyor, onları birer hayalet gibi gösteriyorlar.”[10]
O hâlde “Yenidünya düzeninde, demokrasi, özgürlük, eşitlik, kardeşlik; bunların hiçbiri yok,” gerçeğini bir an dahi unutmadan; “Por un mundo donde quedan muchos mundos/ İçinde pek çok başka dünyaya yer olan bir dünya için,”[11] gitmeliyiz 1 Mayıs 2024’e; “İşçi sınıfının insanlığa karşı hiçbir borcu yoktur. İnsanlık ona borçludur,” vurgusuyla Bertolt Brecht’in…
Bir de 2022 verilerine göre istihdam edilen 30 milyonu aşkın nüfusun yüzde 70.5’su ücretli işçiyken; bu oranın 1990’da yüzde 40, 2000’de yüzde 50 olduğu hatırda tutulmalı. Günümüzde artık Türkiye toplumunun üretken faaliyetinin tamamına yakını işçi sınıfının omuzlarındadır[12] çünkü.[13]
1 MAYIS MÜCADELE GELENEĞİDİR
1 Mayıs’ın İşçi Günü olarak tarihselleşmesi, Chicago’da 1 Mayıs 1886 günü düzenlenen genel grevle olmuştu. Grevin ve gösterilerin amacı, 1867’de kabul edilmesine rağmen henüz hayata geçirilmeyen 8 saatlik çalışma yasasının uygulanmasını sağlamak ve günlük 12-14 saatlik çalışma sürelerini protesto etmekti. Ancak 3 Mayıs’ta barışçıl hava bozulmaya başladı ve greve katılan işçilerin bazıları işten atıldı. Grevci işçilerle grev kırıcı işçiler arasında başlayan gerilim kavgaya dönüştü ve bu sırada polisin grevci işçilerin üzerine ateş açmasıyla bazı işçiler öldürüldü.
İşçiler, polisin bu saldırısını kınamak ve protesto etmek için, 4 Mayıs’ta Chicago’da Haymarket Meydanı’nda miting yaptılar. Miting sonuna doğru, meydanda 200 civarında gösterici kalmışken 176 silahlı polis kalabalığa saldırdı. Bir bomba patladı. Bombanın etkisi ile önce bir polis ölürken panikleyen polislerin sağa sola ateş etmesi nedeniyle yedi polis daha öldü, 69 polis ise yaralandı. Ertesi gün ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildi. Yerel sendikalar ve sendika gazeteleri süresiz kapatıldı, işçi liderleri tutuklandı ve evler basıldı.
Haymarket Olayı sonrasında ölen toplam sekiz polise karşılık, adeta misilleme yaparcasına miting düzenleme komitesinden sekiz işçi tutuklandı. Tutuklamalar sonrasında iki ay sürecek olan Amerikan tarihinin en ünlü davalarından birinin 20 Ağustos 1886’da idam kararlarıyla son bulması kimseyi şaşırtmadı elbette. Jüri 8 kişiyi de suçlu bulmuş, 5 işçinin idam edilmesine 3 işçinin ağır hapisle cezalandırılmasına karar vermişti. İdama mahkûm edilenlerden en genci, idamından bir gün önce intihar etti.
Haymarket Katliamı’ndan 118 yıl sonra ise Chicago’da, sanatçı Mary Brogger’in yaptığı bir Anıt/ Heykel 14 Eylül 2004’de açılmışdı. Bu Anıt/ Heykel; “8 saatlik iş günü savaşımını ve Haymarket’in aziz ölülerinin” mücadelesini hatırlatmaktadır. Anıt/ Heykel’in ön tarafındaki kaidenin altında 11 Kasım 1887’de asılarak öldürülen anarşist önder August Spies’in son sözleri bulunmaktadır: “O gün gelecek, sessizliğimiz bugün kıstığınız sesten çok daha güçlü olacak.”
Haymarket davasının sonuçlanmasından ve idamların infaz edilmesinden 2 yıl sonra, 14-21 Temmuz 1889 tarihinde Paris’te toplanan İkinci Enternasyonal’in 1. Kongresi’nde Fransız delegasyonu tarafından verilen bir teklifle, her yıl 1 Mayıs günü, hem yargılamaların adaletsizliğini göstermek hem de 1 Mayıs 1886 grevleri ve 4 Mayıs 1886 Haymarket “şehitlerini” anmak için, “Uluslararası İşçi Günü” olarak kabul edildi. İlk 1 Mayıs ertesi yıl, yani 1890’da kitlesel olarak Paris, Viyana gibi Avrupa şehirlerinde, Küba, Peru ve Şili’de kutlandı.
Osmanlı ülkesinde işçi hareketleri 1860’lı yıllara kadar geri gitmekle birlikte 1 Mayıs anmalarının/kutlamalarının tarihi o kadar eski değildi. İstanbul’da 1908’den çok önce, Kâğıthane Çayırı’nda amelelerin helva yiyerek ya da kuzu çevirerek 1 Mayıs Bayramı’nı kutladığı rivayet edilirse de elimizde belgesi olan ilk kutlamayı 9 Eylül Üniversitesi’nden Oktay Gökdemir’den öğreniyoruz: Ona göre 1906’da İzmir’in Basmane bölgesindeki işçi kıraathanelerinde dağıtılan Arap harfleriyle kaleme alınmış el ilanlarında günümüz Türkçesiyle şunlar yazıyordu:
“Yurtsever Kardeşlerim! Şerefli Gazete Çalışanları! Haberiniz olsun ki, 1 Mayıs Dünya İşçileri Bayramı münasebetiyle amele kıraathaneleri civarındaki tren istasyonu mevkiinde toplantı ve gösteri vardır. Dernek (Cemiyet) Reis Vekili Celil ve İsameddin Efendi 1906.”[14]
Oktay Gökdemir, 1 Mayıs bildirisinin; o yıllarda Basmane ve (ve o zamanki Dana Meydanı) civarında ikamet eden Afrika kökenli hamal ve amelelere bir çağrı olarak düzenlenmiş olabileceğini yazmaktadır.
Bununla beraber daha yığınsal 1 Mayıs gösterileri 1909’da Osmanlı’nın Selanik ve Üsküp şehirlerinde yapılmıştır. 1909 ilkbaharında Selanik’te, Yahudi, Rum, Bulgar ve Türkler tarafından kurulan Selanik İşçi Federasyonu, farklı milliyetten işçileri aynı çatı altında birleştirmeyi başarmış, ve 1909’da Selanik, Üsküp gibi şehirlerde düzenlediği ilk kitlesel 1 Mayıs gösterisiyle adından söz ettirmiştir. Federasyon dört ayrı dilde, (Ladino -İspanyol Yahudi dili-, Rumca, Türkçe, Bulgarca) dört gazete çıkararak; “kanunlarda işçi haklarını iyileştiren maddeler, serbest seçimler, herkese seçme ve seçilme hakkı” talep etmiştir. Türkçe çıkan gazetenin adı, Amele’dir.
İstanbul’da Rum işçi ve sosyalistlerin kurduğu ve bünyesinde Rumların çoğunlukta olduğu Türkiye Sosyalist Merkezi adındaki cemiyet, 1909’da kurulmuş ve kuruluşuna ‘1 Mayıs’a denk getirerek simgesel bir anlam katmıştır.
1910’da Rum sosyalistlerin örgütü Türkiye Sosyalist Merkezi, Ermeni Taşnak ve Hınçak partilerinin birlikte organize ettiği 1 Mayıs kutlaması Taksim yakınlarındaki Pipino Bira Fabrikası bahçesinde yapılmış ve yaklaşık bin işçi katılmıştır. Bu anma toplantısında dönemin ünlü sosyalist liderlerinden Parvus Efendi ve Rakovski de hazır bulunmuştur. Böylece kitlesel 1 Mayıs kutlamalarının ilki Rum ve Ermeni sosyalistleri ve işçileri tarafından gerçekleştirilen 1910 kutlaması olmuştur.
Rum sosyalistlerin 1912’de Toplumsal Araştırmalar Grubu Sendikalar Birliği imzasıyla Sosyalist Enternasyonal’e gönderdikleri bir telgraf, 1 Mayıs’ın önemi hatırlatılmakta ve telgraf “Yaşasın 1 Mayıs, Kahrolsun Savaş!” sloganıyla sona ermektedir.
1914’de Toplumsal Araştırmalar Grubu yöneticilerinden Zaharias Vezestenis’in Sosyalist Enternasyonal’e ulaşan telgrafında ise “1 Mayıs 1914’ü kitlesel olarak kutlayamadık, bu en baskıcı rejim altında geçirmekte olduğumuz bu hassas anları göz önüne alarak ve zorbaların darbelerine uğramamak için, bugün sizden bildirimizi yayınlarken ne örgütümüzün ne sekreterimizin adını vermemenizi rica ediyoruz” denilmektedir.
Yine İstanbul’da Ermeni Hınçak Partisi’nin 1910 1 Mayıs’ının kutlamasıyla ilgili bazı bilgiler de bulunmaktadır. 1911’de Brüksel’deki Sosyalist Enternasyonal’a gönderilen bir telgrafta “Sosyalist Organizasyon” imzası kullanılmış “Binlerce işçi ve sosyalist 1 Mayıs’ta işi bıraktı” denilmiştir. Bu imzanın Ermeni devrimcilere ait olduğu tahmin edilmektedir.
1912’de Brüksel’e gönderilen ve Ermeni Taşnak Partisi Merkez Komitesi imzalı bir telgrafta: “İstanbul’da emeğin büyük enternasyonal bayramını kutlamaktan duyulan mutluluk dile getirilmekte ve Osmanlı işçilerinin toplantısı adına dayanışma selamı” yollanmaktadır.
1910’da İstanbul’da, çıkardığı “İştirak Gazetesi”nden dolayı ‘İştirakçi’ lakabıyla anılan Hüseyin Hilmi, adı geçen -İştirak- gazetesinin 18. sayısında 1 Mayıs’la ilgili bir kutlama yazısına ilk defa yer vermiştir. 1912’de ise yine Hüseyin Hilmi’nin başkanı olduğu Osmanlı Sosyalist Fırkası, İstanbul’da işçi dernekleriyle birlikte (İstanbul) Pangaltı’daki Belvü bahçesinde (şimdi İstanbul Radyoevi binasının olduğu yer) 1 Mayıs kutlamaları için bir araya gelmiştir.
“İştirakçi” lakablı Hüseyin Hilmi’nin başkanı olduğu Türkiye Sosyalist Fırkası, o dönem İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal orduları kumandanlığının denetiminde bulunan İstanbul’da faaliyet göstermekteydi. Türkiye Sosyalist Fırkası; 1919-1922 kesitinde İstanbul’da önemli işçi eylemlerini ve grevlerini yönetmiş; onlar adına işveren konumundaki yabancı sermayeli kumpanyalarla görüşmeler yapmış, sözleşmeler imzalamış, işçilerin ücretlerinin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mücadele vermiş, İstanbul’da; Kadıköy, Şişli, Beşiktaş, Aksaray, Tünel, Silahtarağa, Ayvansaray gibi bölgelerde örgütlenmiş ve şubeler açmış bir partidir.
1921’de İstanbul’da 1 Mayıs, işgal altında ve yasağa rağmen kutlanmıştır. İşgal orduları kumandanlığına bağlı “Beynelmüttefikin Zabıta Komisyonu Reisi, Miralay Ballar” 30 Nisanda İkdam gazetesinde aşağıdaki bildiriyi yayımlatmış, her türlü gösteri ve kutlamaların yasaklandığını, “1 Mayıs gösterilerine izin verilmeyeceğini, emre karşı gelenlerin şiddetle cezalandırılacağını” ilan etmiştir.
Vakit gazetesi, 1 Mayıs 1921 tarihinde Türkiye Sosyalist Fırkası’nın aşağıdaki bildirisini yayımlamıştır. Bu bildiride Türkiye Sosyalist Fırkası; müttefik komutanlığına adeta meydan okumuş, 1 Mayıs’ı “kutsal bir bayram” olarak nitelemiş, bütün işçilerin bu bayrama katılmasını bir vazife olarak kabul etmiş ve bu hakkın kanun dairesinde kullanılacağını belirterek, sadece şehir elektriğinin kesilmemesi için “elektrik-aydınlatma amelesinin” 1 Mayıs’ta çalışmasına müsaade ettiğini duyurmuştur.
“Bilumum İstanbul Amelesine: Türkiye Sosyalist Fırkası’ndan…
Mayıs’ın birinci günü amelenin en mukaddes “bayram” günüdür. Bu mukaddes bayramın tes’idi bütün amele için bir vazifedir.
Ve bu mesut gün şerefine mes’uliyet-i kanuniyye dairesinde amele istirahat haklarını muhafaza edebilirler. Kavanin-i devlete riayet ve asayiş-i memleketi daima nazar-ı dikkatten dûr tutmamayı bir vazife edindiğini tarih-i teşekkülünden beri vuku bulan bütün harekât ve teşebbüsatıyla ispat eylemiş olan Fırka, inzibat-ı memleketle alâkâdar bulunan tenvirat-ı elektrikiyye amelesinin çalışmasına müsaade eylemiştir.”
Dönemin gazetelerinin haberlerine göre 1921’deki 1 Mayıs nedeniyle işlerini bırakan ve kutlamalara katılan işçilerin sayısı beklentileri aşmıştır. 1 Mayıs günü; Tramvay Şirketi, Haliç ve Şirket-i Hayriye vapurları, Haydarpaşa-Pendik, Sirkeci-Çekmece banliyö hatları, Baruthane, Feshane, Zeytinburnu Fabrikaları, deri atölyelerinde çalışan işçiler Fırka’nın çağrısına büyük ölçüde uymuşlardır.
Vakit gazetesi 1 Mayıs günü için; “Şehrimizdeki işçi sınıfı kâmilen tatil-i eşgal etmiş ve muhtelif mesirelere dağılarak amele bayramını tesid eylemiş, tramvay amelesinin yüzde doksanbeşi işi bırakmıştır” şeklinde haber yapmıştır.
1919-1922 kesitinde Türkiye Sosyalist Fırkası’nın “sol” ideolojiyi kitlelerle buluşturduğu tarihsel bir dönemdir. Nitekim 1921 1 Mayıs gösterileri de; Osmanlı işçi sınıfının, bütün dünya işçileriyle benzer taleplerle ve aynı anda, seslerini ilk kez herkesin duyacağı bir şekilde yükselttikleri bir yıl olmuştur.
Bir yıl sonra, 1922’de 1 Mayıs kutlamaları daha örgütlü hâle gelmiştir. İşgal ordularının varlığı ve terörü ise devam etmektedir. Beynelmüttefikin Zabıta Komisyonu Reisi Miralay Ballar, 26 Nisan’da gazetelerde yayınlattığı aşağıdaki bildiride bir yıl önceki tehdidini sürdürmüş, çalışmak isteyenlerin ‘işgal kuvvetleri zabıtası’ tarafından korunacağını, siyasi gösterinin askeri suç olarak kabul edileceğini bildirmiştir.
1922 Nisan ayı sonlarında 1 Mayıs’ı anmak isteyen siyasi parti, cemiyet ve esnaf kuruluşları bir araya gelerek bir ‘Komisyon’ kurmuşlar ve ‘1 Mayıs Komisyonu’ adıyla kutlama ve eylemin organize edilmesini üstlenmişlerdir.
Türkiye Sosyalist Fırkası, Türkiye İşçiler Derneği, Beynelmilel İşçiler İttihadı, Sosyal Demokrat Fırkası, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, Ermeni Sosyal Demokrat Fırkası ve Esnaf Cemiyetlerinden meydana gelen ‘1 Mayıs Komisyonu’ bütün İstanbulluları bayrama çağıran ilanlar yayınlamışlardır.
İlan edilen program gereği; “nümayiş yapmadan” yürüyüş için izin alındığından işçiler Pangaltı’da toplanmış, Pangaltı’da “kollarında kırmızı pazubentler” olan eylemin güvenliğinden sorumlu görevlilerce düzene sokulmuş, Pangaltı-Kâğıthane yürüyüş güzergâhı boyunca yürüyüşün önünde yer alan bando ve mızıka tarafından işçi marşları ve Beynelmilel marşı çalınarak Kâğıthane’ye varılmış, Kâğıthane’de işçi ve sosyalistlerin ‘Amele Bayramı’nın önemine ilişkin konuşmaları dinlemiş, akşam saat beşe kadar devam eden piknik ve şenlikten sonra işçiler “yine sükûn ve vakarla dağılmışlardır”.
Burada Osmanlı yönetiminde amele bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs’ın, cumhuriyet yönetiminde Bahar Bayramı olarak tanımlanmasını konuşmanın, tartışmanın önemine dikkat çekilmeliyken; 1922 yılındaki, “Amele kardaşım, yoldaşım, arkadaşım! Bir Mayıs gününü sana tebrik eylerim. Bu gün mefkûremiz henüz çocuk hâlindedir. Âti, o koca saadet-i beşer sizindir… Mecmuamız, 1 Mayıs bayramını umum cihan amelesine tebrik etmeyi, kendisine en büyük şeref bilir…”[15] satırlarındaki duruşta not edilmelidir.
Aynı yıllarda (1922) Ankara’da ise “Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası”, 1 Mayıs’ı işçiler, aydınlar ve bazı milletvekillerinin katıldığı Sovyet Rusya Sefarethanesinde düzenlenen bir törenle kutlamıştır. Partinin yayın organı olan “Yeni Hayat” dergisi, 1 Mayıs tarihinde ‘1 Mayıs Nüsha-ı Fevkalâdesi’ adıyla özel bir sayı çıkarmıştır. Yeni Hayat içindeki yazıların önemli bir bölümü 1 Mayıs ile ilgilidir
1922 1 Mayıs’ı Ankara’da ilk ve son olarak komünistlerin ve işçilerin kutladıkları yasal 1 Mayıs olmuştur. Sonbaharda genel kurulunu yapmaya hazırlanan Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası, hükümetin büyük baskısına maruz kalmış, Başbakan Rauf Orbay, partinin 24 saat içinde feshedilmesini, bu kararın da partinin Merkez Komitesi’nce alınmasını istemiştir.
THİF, hükümetin fesih kararını reddetmiş, yeniden tutuklamalar başlamış ve THİF kapatılmıştır.
O yıla ait bir başka belgeye göre; Mersin’de 1922’de Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası örgütü tarafından yayımlanan ‘Doğru Öz’ gazetesi, 1 Mayıs sayısını ‘kırmızı mürekkeple’ basmış ve Mersin’de ilk kutlama bu yıl yapılmıştır. Aynı yıllarda, İzmir ve Adapazarı’nda da 1 Mayıs gösterileri yapıldığı bilinmektedir.
1900’lü yıllardan itibaren Rum, Ermeni ve Türk sosyalistlerin başlattığı 1 Mayıs anmaları,1921 ve 1922 yıllarında, İstanbul’daki yabancı orduların işgali ve yasaklamalarına rağmen Türkiye Sosyalist Fırkası ve diğer emekten yana parti ve örgütler ile farklı milliyetten işçilerin katılımıyla kitlesel olarak kutlanmış, işçi sınıfının o dönemki talepleri dile getirilmiştir.
1923 1 Mayıs kutlamalarında ise Hüseyin Hilmi’nin -yaklaşık altı ay önce öldürülmüştür- ve Türkiye Sosyalist Fırkası’nın ismi geçmemektedir.
1 Mayıs (1923), Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası ve Ankara Hükümeti’ne yakın Umum Amele Birliği tarafından ayrı ayrı kutlanmıştır.
1923 başında İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde, ‘İşçi Grubunun İktisat Esasları’ başlığı altında kabul edilen 34 madde arasında ‘1 Mayıs gününün Türkiye İşçileri Bayramı olarak Kanunen kabulü’ karar altına alınmış, ancak bu karar asla uygulanmamıştır.
Bu tarihten sonra Cumhuriyet rejimi, işçi sınıfının üzerindeki baskı ve denetimini arttırmaya başlamıştır. 1924’de göstermelik kutlamaya izin verilmiş, 4 Mart 1925’te kabul edilen Takrir-i Sükûn Kanunu ile demokratik haklar yok edildiği gibi, 1 Mayıs’lar üzerinde on yıllar boyu devam edecek olan yasaklı yıllar başlamıştır. Cumhuriyetle birlikte Türkiye işçi sınıfı üzerindeki 1 Mayıs yasağı elli seneden fazla sürmüştür.
Cumhuriyet hükümetleri 1 Mayıs üzerindeki bu savunulması zor yasağı büyük bir kararlılıkla on yıllarca uygulamışlardır. Her 1 Mayıs öncesinde ‘komünist tevkifatı’ kural hâline getirilmiş, anma girişimleri şiddetle cezalandırılmıştır.
1935’de 1 Mayıs’a ‘Bahar ve Çiçek Bayramı’ adı verilerek ücretsiz tatil günü ilan edilmiştir.
1951’de çıkarılan bir kanunla 1 Mayıs’ta işçilere çalışmaksızın yarım yevmiye ödenmesi kabul edilmiş, 1956’da ise bu tam yevmiyeye çıkarılmıştır.
27 Mayıs 1960’dan sonra 1 Mayıs’ın unutturulmasına yönelik bir girişim daha yapılmıştır.
Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz tarihi, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine ‘bayram günü’ olarak dayatılmış, hükümete yakın sendikalar bugünü kutlamaya başlamışlardır.
Yasaklanışından yarım asır sonra 1976’da ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması Taksim meydanında, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun organizasyonu altında gerçekleşmiştir.
1977 ise unutulmayan kanlı 1 Mayıs oldu. Taksim meydanında düzenlenen birçok örgüt tarafından desteklenen kutlama tarihinin en büyük eylemidir. Kutlamaların sonuna doğru, farklı noktalardan meydandaki insanların üzerine ateş açılmış, 37 kişi kurşunla ya da çıkan izdihamda ezilerek yaşamını yitirmiştir. 1977 1 Mayıs’ı, tarihe ‘Kanlı 1 Mayıs’ olarak geçmiştir. Provokasyon gerçek anlamda hiçbir zaman soruşturulmamış ve olay üstü örtülerek karanlığa gömülmüştür.[16]
1 Mayıs, 1978’de yine geniş kalabalıklarla Taksim’de kutlanmıştır.
1979’da ise Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul’da sokağa çıkma yasağı koyarak 1 Mayıs gösterilerine engel olmak istemiş, sokağa çıkan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Behice Boran ve yüzlerce kişi tutuklanmıştır. DİSK ve diğer demokratik örgütler ise kutlamaları İzmir’de yapmışlardır.
1980’de sıkıyönetim komutanlıklarının yönetimlerine bırakılan İstanbul, Ankara ve İzmir’de 1 Mayıs kutlamaları yasaklanmış, DİSK ve demokratik örgütler 1 Mayıs’ı Mersin’de kutlamışlardır.
12 Eylül askeri darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi, tüm demokratik hakların kullanılmasını ve 1 Mayıs’ı tamamen yasaklamıştır. 17 Mart 1981’de aldığı bir kararla 1 Mayıs’ı tatil günü olmaktan çıkarmış, 28-29 Nisan 1981’de DİSK, bağlı sendikalardan yüzlerce işçi, sendikacı ve aydın gözaltına alınmıştır. 12 Eylül rejimi uzun bir süre bu emek düşmanı politikasını sürdürmüş, 1 Mayıs kutlamalarını da engellemiştir.
1987’de Petrol-İş, Laspektim İş, Genel İş ve Deri İş’in girişimiyle İstanbul’da Emek Sineması’nda bir kutlama gerçekleştirilmişti.
1988’de yasak devam etmiş, polis sadece Abdullah Baştürk ve bir grup SHP’li milletvekilinin Taksim anıtına çelenk koymasına izin vermişti.
1989’da 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen bir grup işçiye polis ateş açmış, Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirmişti.
1990’da İstanbul’daki 1 Mayıs eylemlerinde iki bin kişi gözaltına alınmış, kırk kişi yaralanmış, Gülay Beceren felç olmuştu. Aynı yıl toplanan Türk-İş Genel Kurulu 1 Mayıs’ın bundan sonra kitlesel olarak kutlanması kararını almıştı.
1991’de 12 Eylül’den sonraki ilk 1 Mayıs kutlaması İzmir’de yapılmış, İstanbul’da yasaklara rağmen yapılan eylemlerde ise çok sayıda işçi yaralanmış ve 600 kişi gözaltına alınmıştı.
1992’de İstanbul Gaziosmanpaşa’da ilk yasal miting düzenlenmişti.
1993’de Türk-İş İstanbul’da Abide-i Hürriyet Meydanı’nda, DİSK ise Pendik’te ayrı ayrı toplantılar düzenlemişlerdi.
1994’te, Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK 1 Mayıs’ı ilk kez, bir arada ve açık alanda kutlamışlardır. İstanbul, Ankara ve İzmir’de düzenlenen 1 Mayıs toplantıları polisin müdahalesiyle, Sosyal Demokrat Halkçı Parti Milletvekili Salman Kaya da polis tarafından dövülmüştür.
1996’da 1980 sonrasının en kitlesel 1 Mayıs mitingi gerçekleştirilmişti. Kutlamanın adresi Kadıköy olmuş, çıkan olaylarda pek çok işyeri tahrip edilmiş ve yine açılan ateş sonrası Hasan Albayrak, Dursun Odabaş, Yalçın Levent öldürülmüştü.
Bu tarihten sonra yaşananlar hafızalardadır; 2008 Nisan’ında, 1 Mayıs’ın ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak kutlanması resmen kabul edilmiştir.
2009 Nisan’ında ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1981’de MGK’nın iptal ettiği 1 Mayıs’ı tekrar resmi bayram günü ilan etmiştir.
2010’da 1 Mayıs, binlerce kişinin katılımıyla Taksim’de -olaysız ve korkusuz- kutlanmıştır.
Özetle coğrafyamızın son yüz yıllık mücadelesine; yaşanan, yasaklanan, gerçekleşen ve gerçekleşemeyen bu 1 Mayıs’ların tarihi üzerinden de bakılabilir.
1923 başında, İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde İşçi Grubu’nun önerisi ile 1 Mayıs gününün ‘Türkiye İşçileri Bayramı’ olarak kanunlaştırılması talebinin hayata geçmesi için ise, tam 85 yıl durmaksızın mücadele etmek gerekmiştir.
1900’lerin başlarında Rum, Ermeni ve Türk sosyalistlerinin başlattığı 1 Mayıs’ı kitlesel kutlama geleneği, büyük mücadelelerden sonra Türkiye işçi sınıfı ve dostları tarafından yeni şiarlar ve eylem biçimleriyle zenginleştirilerek sürdürülmekteyken; radikal sosyalistler Taksim’den asla vazgeçmemişlerdir.
1922’de yayımlanan Kurtuluş Yolu adlı dergide “Türkiye İçin Enternasyonal Marşı” başlığıyla bir metin yayımlanmıştır:
“Uyan mihnetle çalışan yoksul hemşeri!/ İnkılâba gir de ol dünyanın hür rençperi!/ Yeri göğü titretip demir döven işçiler!/ Kayaları inletip saban süren çiftçiler!/ Anadolu Şuralar Hükümeti var olsun./ İşçilerin emeği üzerlerine yâr olsun./ Asrımızda dikilen beynelmilel çerağın,/ Semalarda yükselsin güneş gibi parlasın.”[17]
1 MAYIS 2023’DEN KALAN
“2023 1 Mayıs’ında işçi sınıfının yüzyıllardır direnerek kazandığı, çaldıkları her şeyi geri almak ve üretenler yönetecek demek için örgütlenerek alanlara akma, sesi yükseltme zamanı,”[18] denilmesine rağmen; denilen yapılamadı!
Cumhurbaşkanlığı seçimi “bahane” edilerek, 1 Mayıs’da Taksim hedefi yerine Maltepe ikame edildi. Taksim işçiye kapatıldı! Reformistler düzen siyasetinin icazetine boyun eğdiler!
Oysa, “Taksim’e çıkmak isterken 2021 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda gözaltına alınıp haklarında dava açılan 18 kişiye verilen beraat kararının istinafta bozulmasının ardından yapılan yargılamada ikinci kez beraat kararı verilmiş”ti;[19] yani egemenler yasalarını 2023’de de çiğnemişti…
1 MAYIS 2023’DE COĞRAFYAMIZ[20] | |
İSTANBUL | DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve TDB 1 Mayıs açıklamasında, “Yeni bir başlangıç için İstanbul Maltepe’de buluşuyoruz,” dedi!
Kimi sendika ve gruplar farklı noktalarda buluşarak “1 Mayıs kutlamalarının yasaklandığı” Taksim Meydanı’na ulaşma mücadelesi verdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle trafik yönünden alınan tedbirler kapsamında saat 06.00’dan itibaren Beyoğlu ve Maltepe’de trafiği kapattı. İstanbul Valiliği 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Taksim’de kutlanmasına izin vermezken Cumhuriyet Anıtı ve Taksim Meydanı’na çıkan tüm yollar sabahın erken saatlerinden itibaren polis bariyerleriyle kapatıldı. Ancak yasak kararını tanımayan devrimciler yoğun polis ablukasına rağmen dört taraftan Taksim Meydanı’na ulaşma mücadelesi verdi.. Şişli ve Beşiktaş’tan Taksim’e yürümek isteyen DİSK/Enerji-Sen, İnşaat-İş Sendikası, ESP, SGDF, Birleşik İşçi Hareketi, Umut-Sen, TÖP, Devrimci Çözüm, Mücadele Birliği, Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri, Üniversiteli Feminist Kolektif, Gençlik Komiteleri, Devrimci Hareket, Devrimci Gençlik Dernekleri, Birleşik Mücadele Güçleri, Devrimci Parti ve Halkın Kurtuluş Partisi’nden çok sayıda kişi gözaltına alındı. Polis, eylemleri yerinde takip eden basın mensuplarının görüntü almasını engellemeye çalıştı, Gençlik Komiteleri’nin Beşiktaş’taki eyleminde ise gazeteci Zeynep Kuray’ı darp ederek gözaltına aldı. 07.40: “Gitmedik buradayız, yaşasın 1 Mayıs” pankartıyla Elmadağ yönünden Taksim’e yürüyen Mücadele Birliği üyeleri polis tarafından gözaltına alındı. 08.00: DİSK/Enerji-Sen ve İnşaat-İş Sendikası yönetici ve üyeleri “Direniş ve dayanışma yaşatır, yaşasın 1 Mayıs” pankartıyla Elmadağ yönünden Taksim’e yürümek istedi. DİSK/Enerji-Sen Genel Sekreteri Emin Atsız ile sendikanın Kurucu Genel Başkanı Kamil Kartal’ın da aralarında bulunduğu sendikacılar gözaltına alındı. 08:51: Maltepe’de 1 Mayıs’ın kutlanacağı miting alanına giriş yerleri polis ekipleri tarafından kapatıldı. Alanda sendika ve partilerin hazırlıkları başladı. 09.00: Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif “Yiyenden, yıkandan, katledenden hesabı üniversiteliler soracak” pankartıyla Ergenekon Caddesi’nden Taksim’e yürümek istedi. Üniversiteliler polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı. 09.20: Devrimci Hareket ve Devrimci Gençlik Dernekleri “Eşitlik ve özgürlük için bu ablukayı dağıtacağız!” yazılı pankartla İmam Adnan Sokak’tan İstiklal Caddesi’ne çıkmak istedi. Polis tarafından etrafı çevrilen eylemciler gözaltına alındı. 09.40: “Zam, zulüm katliam düzeninin üstüne yürü” pankartıyla Beşiktaş’ta bir araya gelip Taksim’e yürümek isteyen Umut-Sen üyeleri polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı. 10.00: “Tek adam rejimi mezara, halk iktidara” yazılı pankartla Taksim’e yürümek isteyen Halkevleri üyeleri gözaltına alındı. 10.05: “Açlığa, faşizme, işgale karşı tek yol devrim! Yaşasın 1 Mayıs! Bijî yek gulan!” pankartıyla Taksim’e yürümek isteyen Birleşik Mücadele Güçleri üyeleri Elmadağ’da gözaltına alındı. 10.10: “Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Taksim!” pankartıyla Elmadağ’dan Taksim’e yürüyen Toplumsal Özgürlük Partisi üyeleri gözaltına alındı. 10.15: Taksim’e yürümek isteyen Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri Beşiktaş Barbaros Bulvarı üzerinde gözaltına alındı. 10.20: Gençlik Komiteleri “Yaşarken 1 oydan, ölürken 1 sayıdan fazlasıyız!” pankartıyla Beşiktaş’tan Taksim’e yürümek istedi. Üniversitelilerin yanı sıra eylemi takip eden gazeteciler de polis saldırısına uğradı. Eylemciler ve gazeteci Zeynep Kuray gözaltına alındı. 10.45: Şişli Cumhuriyet Caddesi’nde “Taksim kızıldır, kızıl kalacak”, “Bijî yek gulan” sloganları atan iki kişi ters kelepçe takılarak darp edildi. 11.00: Şişli Ergenekon Caddesi’nden Taksim’e yürümek isteyen Devrimci Parti üyeleri polis tarafından ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. Polis, görüntü almak isteyen basın mensuplarını da engellemeye çalıştı. 11.30: Devrimci Çözüm pankartı açan ve “Yaşasın 1 Mayıs/Bijî yek gulan” sloganlarıyla Elmadağ’dan Taksim’e yürüyen üç kişi polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı. 11.40: “Yaşasın 1 Mayıs/ Bijî yek gulan” sloganlarıyla Elmadağ’dan Taksim’e yürüyen ESP, SGDF ve Birleşik İşçi Hareketi’nden dört kişi polis tarafından gözaltına alındı. 13:18: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Hatları AŞ’ye bağlı vapurları düdük çalma eylemini 1 Mayıs’ta da sürdürdü 14:41: İstanbul Maltepe’de miting alanı girişindeki polis kontrol noktasında Evrensel gazetesi alana alınmak istenmedi. Tepkiler sonrasında Evrensel gazeteleri alana alındı. Partizan ve Kaldıraç üyelerinin taşıdığı İbrahim Kaypakkaya flamaları alana alınmadı, kitle girmek isteyince polis müdahalede bulundu. Polis en az 10 kişiyi gözaltına alarak araca bindirdi. Gözaltı aracının alandan ayrılmasını engellemek isteyen kitleye polis gazlı müdahalede bulundu.[21] Kortejlerin alana girişi devam ederken, polisler, arama noktasında gazete ve pankartlara el koydu ve alana sokulamayacağını söyledi. Özellikle kadın ve LGBTİQ+ hakkında sloganların yazılı olduğu pankartlar “suç” unsuru denilerek alan sokulmasına izin verilmedi. Mitingte konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “14 Mayıs’ta bu haramilerin düzenini yıkacak mıyız?” diye soran Çerkezoğlu, “Kötülük ve iyilik, yalanla doğru, arsızlıkla tevazu, hırsızlıkla alın teri arasında seçim yapacağımız 14 Mayıs’ta da yan yana, omuz omuza olacağız. Ve bu kötülük düzeninden hep birlikte kurtulacağız. Haramilerin saltanatını yıkacak mıyız? Bu düzeni değiştirecek üretimden gelecek gücümüzle eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın ve kardeşliğin, emeğin Türkiye’sini hep birlikte kuracağız.” “Bu 1 Mayıs Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacak, gelecek yıl 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız” dedi. İstanbul 1 Mayıs nedeniyle kapatılan Taksim Meydanı’na girmek isteyen 192 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Gözaltına alınanlar ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. |
ANKARA | 11.29: Ankara ve ilçelerde 1 Mayıs miting için toplanma alanına gitmeye başladı. Tandoğan Meydanı’na yürüyecek.
Miting, depremlerde yaşamını yitirenler anısına Adnan Yücel’in “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” şiiri eşliğinde saygı duruşuyla başladı. Halaylarla dolmaya başlayan Tandoğan Meydanı’nda, “Direnişi büyüt, direnişi örgütle” ve “Buradayız kadınlarla değiştireceğiz” yazılı pankartlar taşındı. Miting devam ederken, meydana girmek isteyen avukat Ömer Öneren, arama noktasında polis saldırısına uğradı. Öneren, yasa gereği kendisini arayan kişinin kimlik göstermesinin zorunlu olduğunu belirtmesi üzerine, bir polisin “Bu ülkede Anayasa manayasa yok” diyerek kendisine saldırdığını, saldırı sonucunda yere düştüğünü ve bu esnada kafasını korumak isterken yaralandığını aktardı. On binlerce emekçi bir ağızdan “Ak çocuklar değil, aç çocuklar kazanacak”, “Soydular soğana muhtaç ettiler” sloganı attı. KESK, DİSK, TMMOB, Ankara Tabip Odası’nın çağrısıyla düzenlenen 1 Mayıs mitingi için Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanıldı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasında belediye işçileri kadro talebiyle yürüdü. İşçi sendikalarının zayıflığı hissedildi Siyasi parti ve örgütler Ankara’daki 1 Mayıs’ın en kalabalık kortejlerini kurdu. Emek ve Özgürlük İttifakında bulunan parti ve örgütler ortak pankart arkasında yürüdü. Emek Partisi, Yeşil Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi, TKP, Sol Parti kortejleri dikkat çekti. Halkevleri, Sosyalist Emekçiler Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Devrim Hareketi, Kaldıraç gibi birçok parti ve örgüt 1 Mayıs’a hazırlanarak gelmişti. Seçim mitinglerindeki binlerce kişi düşünüldüğünde CHP’nin korteji ise 1 Mayıs’a temsili düzeydeydi. Çoğunlukla cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu lehine sloganlar atıldı. |
İZMİR | İzmir’de 1 Mayıs, sabah saatlerinde yerel kutlamalarla başladı. Ardından işçi ve emekçiler Gündoğdu Meydanı’nda taleplerini haykırdı.
1 Mayıs mitingine yaklaşık binlerce işçi ve emekçi katılırken, iktidarın ve sistemin değişmesi, geçinebilecek bir ücret talebi öne çıktı. Önceki senelere göre işçi ve kamu emekçileri sendikalarının katılımı yüksekti. Aliağa, Buca, Çiğli, Karşıyaka, Narlıdere, Bornova, Torbalı’da da 1 Mayıs etkinlikleri düzenlendi. |
DİYARBAKIR | Diyarbakır’da Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde Dağkapı Meydanı’nda açıklama yapıldı. Emekçiler, alana merkez Sur ilçesindeki Urfakapı ve Yenişehir ilçesindeki Lise Caddesi’nden 2 kortej şeklinde girmek istedi. Yürüyüşe izin verilmeyince, alana gruplar şeklinde girildi. Kutlamaya katılanlar, bariyerlerle kapatılan Dağkapı Meydanı’na polis aramasıyla alındı.
İki dilde yapılan açıklamayı okuyan DİSK Genel İş Sendikası 2 No’lu Şube Eş Başkanı Behçet Barut, “Bunların bize reva gördüğü kayyum düzenidir, ihraçlardır, adaletsizliktir, tekçiliktir, militarizmdir, işkencedir, cezaevlerinde insanlık dışı uygulamalardır. Sabrımız tükendi. Bu düzen ya değişecek ya değişecek” dedi. |
ADANA | Türk-İş merkezi 1 Mayıs mitingini Adana’da düzenledi. 6 bin dolayında kişinin katıldığı mitingde işçiler, grev yasaklarına ve vergi adaletsizliğine karşı taleplerini dile getirdi.
Adana’da binlerce işçi ve emekçi, ekonomik krize, işsizliğe karşı, depremin yarattığı yıkıma karşı birlik ve mücadele talebiyle alanlara çıktı. Kasım Gülek Köprüsü’nde toplanan kitle Uğur Mumcu Meydanı’ndaki miting alanına yürüdü. |
ANTALYA | Antalya’daki 1 Mayıs mitinginde sendikalar, siyasi partiler, odalar, dernekler talepleriyle alanda yerlerini aldılar.
“Kapitalist yıkıma, işsizliğe, yoksulluğa karşı alanlardayız. Eşit ve Özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız” pankartının taşındığı yürüyüş Aydın Kanza Parkından Cumhuriyet Meydanı’na doğru başladı. |
BURSA | Kitlesel 1 Mayıs Mitingi’nin gerçekleştiği Bursa’da binlerce kişi eski stadyumdan kent meydanına yürüdü. Sabah erken saatlerde Mudanya ve Kestel de yerel kutlama yapan işçiler buradan Bursa 1 Mayısında yer aldılar. Türk-İş ve Hak-İş’in başka illere çağrı yapmasına rağmen TÜMTİS, Yol-İş ve Öz İplik-İş Bursa 1 Mayısına katıldı. Osmangazi’deki Kent Meydanı’nda kutlanan 1 Mayıs’ta “Yaşasın 1 Mayıs alanlardayız” ve “1 Mayıs kızıldır, kızıl kalacak” sloganları atıldı. |
DERSİM | Dersim’de 1 Mayıs yoğun katılımla kutlandı. Sanat Sokağı’nda başlayan yürüyüşün ardından Seyit Rıza Meydanı’ndaki mitinge binlerce kişi katıldı. |
ÇORUM | 1 Mayıs için DİSK, KESK ve Birleşik Kamu-İş sendikaları tarafından oluşturulan 1 Mayıs Tertip Komitesi’nce alınan miting kararı gereği çok sayıda işçi ve emekçi, yağan yağmura rağmen Pirbaba Parkı’ndan miting alanı olan Saat Kulesi’ne kadar yürüdüler. Çorum’da sendikalaştıkları için işten atılan işçiler de 1 mayıs alanındaydı. |
G. ANTEP | G. Antep’te işçi ve emekçiler 1 Mayıs’ta Kırkayak Parkı’nda bir araya geldi. 11’de başlayacak toplantı için Kırkayak Parkı çoktan dolmuş; polis kıyafetli, asker kıyafetli, sivil kıyafetli polisler, TOMA’lar, itfaiyeciler, çekiciler hepsi görev(?) başında.
“Kapitalist yıkıma, işsizliğe, yoksulluğa karşı birleşelim” şiarıyla 1 Mayıs’ı kutladı. Kutlamanın yapıldığı park dolup taşarken, alana “Sömürüye, yoksulluğa, faşizme karşı; Emek, barış, eşitlik ve özgürlük için yaşasın 1 Mayıs” ve “Emperyalist saldırganlığa, işgale ve savaşa hayır” pankartları asıldı. |
ZONGULDAK | Zonguldak’ta 1 Mayıs yürüyüşüne TMMOB, Belediye-İş, KESK gibi sendikalar; Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri EMEP, YEŞİL SOL Parti, TİP, Sosyalist Güç Birliği İttifakı’ndan SOL Parti katıldı. Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS), Türk-İş’in kararı doğrultusunda Adana’ya gitme kararı alsa da bazı işçiler Zonguldak’ta yürüdü.
1 Mayıs Çaycuma’da KESK Çaycuma Bileşenleri tarafından kutlandı. Daha sonra Zonguldak Madenci Anıtı’ndaki 1 Mayıs kutlamasına gidildi. Ayrıca Bartın’da 1 Mayıs için işçi ve emekçiler Kemerköprü Meydanı’nda buluştu. 1 Mayıs eylemine Amasra’da hayatını kaybeden madencilerin yakınları da katıldı. Madenciler “Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur, Amasra için adalet” yazılı pankart taşıdı. Madenci yakınları sarı baretlerle kutlamalara katıldı. Karabük’te de Özçelik-İş üyesi KARDEMİR işçileri 1 Mayıs kutlaması düzenledi. |
ÇANAKKALE | Çanakkale’deki 1 Mayıs mitingi eski Salı Pazarı’nda başladı. 1 Mayıs mitinginde; geçtiğimiz yıllara nazaran daha az döviz ve pankart olması ise dikkat çekti.
Ayrıca Ayvacık Küçükkuyu’da 1 Mayıs kutlaması düzenledi. |
MANİSA | 1 Mayıs Lale Meydanı’nda kutladı. Şelale Plaza önünden Lale Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştiren kitle, “Yaşasın 1 Mayıs” pankartı taşırken sık sık, “Direne direne kazanacağız” ve “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları atıldı. |
MERSİN | Mersin’de 1 Mayıs binlerin katılımıyla kutlandı. Kutlama öncesi sabahın erken saatlerinde Eski Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın önünde toplanan siyasi parti, sivil toplum örgütleri temsilciler ile emekçiler, kutlamanın yapılacağı Cumhuriyet Meydanı’na davul zurna eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” ve “Patates, soğan, güle güle Erdoğan” sloganları atıldı. |
AYDIN | Aydın’da işçi ve emekçiler 1 Mayıs için Efeler’deki Taşköprü mevkiinde bir araya geldi. Çok sayıda işçi ve dernekler ile siyasi partiler taleplerini dile getirdi. |
UŞAK | Uşak Belediyesi Eski Hizmet Binası önünde toplanan sendika ve siyasi parti üyeleri, İsmet Paşa Caddesi’nden 15 Temmuz Şehitleri Meydanı’na yürüdü. |
AFYON | Afyon’da Zafer Meydanı’nda bir araya gelen sendika ve siyasi partiler, taleplerini içerin pankartlar ve sloganlarla 1 Mayıs’ı kutladı. |
BALIKESİR | İşçi ve kamu emekçileri ve sendikaların yanı sıra siyasi partiler ve meslek örgütlerinin katılımıyla 1 Mayıs mitingi gerçekleştirildi. Edremit Vergi Dairesi önünde toplanan yaklaşık 2 bin kişilik kitle sloganlarla yürüyüşe geçti. Ayrıca Bandırma, Ayvalık, Burhaniye ve Gömeç ilçelerinde de 1 Mayıs kutlandı. |
BATMAN | 8 Mart Kadın Parkı’nda bir araya gelen emekçiler “Bijî berxwedana kedkaran” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları eşliğinde “Sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrar” pankartını taşıdı. |
URFA | Novada AVM önünde toplanan emekçiler, “Kürt halkı özgürleşmeden, işçi sınıfı özgürleşemez” ve “1 Mayıs emek bizim, gelecek bizim” pankartlarını açtı. Sık sık “Kürdistan faşizme mezar olacak” ve “Bijî yek Gulan” sloganları atan kitle, Topçu Meydanına yürüyüş yaptı. |
VAN | Musa Anter Parkı’ndaki mitinge binlerce kişi katıldı. Sahneye “Güvencesizliğe, eşitsizliğe, yoksulluğa, gericiliğe, ranta teslim olmayacağız. Umudu ve mücadeleyi büyütmek için yaşasın 1 Mayıs” pankartı asıldı. |
MARDİN | 1 Mayıs İşçi Bayramı vesilesiyle Mardin’de yürüyüş ve şölen düzenlendi. Karayolları Parkı’na doğru farklı noktalardan gerçekleştirilen yürüyüş kolları Mehtap Caddesi üzerinde bir araya geldi. |
ŞIRNAK | Emek ve Demokrasi güçleri, KESK binası önünde miting düzenledi. |
HAKKÂRİ | 1 Mayıs dolayısıyla konser etkinliği düzenlendi. Etkinlikte, “Demokratik özgürlükle yeni yaşamı kuruyoruz” ve “Birlikte değiştireceğiz” pankartları açıldı. |
BİTLİS | Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Mayıs’a ilişkin Tatvan’daki AVM önünde açıklama yaptı. “Bijî Yek Gûlan” pankartının açıldığı açıklamada, “Yaşasın 1 Mayıs” ve “Anadilde sağlık anadilde eğitim” dövizleri taşındı. |
SAMSUN | 1 Mayıs mitingine 6 bine yakın işçi ve emekçi katıldı. Tezkoop İş üyesi işçiler bir tabut taşıyarak stajyer sömürüsüne, zamlara ve ücretlerin düşüklüğüne dikkat çekti. |
TRABZON | 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin çağrısıyla Meydan Parkı’nda miting düzenlendi. Yürüyüş, Cumhuriyet Caddesi’nden başlayarak Atatürk Meydanı’nda sona erdi. 1 Mayıs alanına işçi ve emekçiler polis aramasından geçerek girdi. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı alana giren katılımcıların hazırladığı pankartlar polis tarafından tek tek kontrol edildi. |
ESKİŞEHİR | 1 Mayısa siyasi partiler ve dernekler yoğun katılım gösterdi. Hatboyu Caddesi boyunca kortejler alanı doldurdu. ‘Diktatörü göndereceğiz’ yazılı pankartla 1 Mayıs alanına girmek isteyen Kadın Savunma Ağı Platformu üyelerine polis müdahale etti. Polis ekipleri, arama noktasında pankartın geçişine izin vermedi. |
RİZE | Yüzlerce işçi ve emekçi, 1 Mayıs’ı kutlamak için İsmail Kahraman Kültür Merkezinden Cumhuriyet Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. aldığı olağanüstü güvenlik önlemlerinin dikkat çektiği 1 Mayıs kutlaması sonlanırken, bir grup Tayyip Erdoğan posteri açarak provokasyon girişiminde bulundu. Ancak provokasyon girişimi büyümeden önlendi.
Ayrıca Fındıklı’da 1 Mayıs kutlaması kitlesel katılımla yapıldı. Tahiroğlu Köprüsü’nde bir araya gelen Fındıklılı işçi ve emekçiler ilçe meydanına yürüdü. Yürüyüş sırasında çay ve fındık üreticilerinin talepleri öne çıktı. HES’lere tepki gösterilen yürüyüşte tek adam rejimi uygulamaları da protesto edildi. |
KOCAELİ | 1 Mayıs Yahya Kaptan Gross Market önünde toplanan kitlenin yürüyüşüyle başladı. Sendikalar, siyasi parti ve derneklerin güncel taleplerinin yer aldığı dövizler ve sloganlar eşliğinde Yahya Kaptan pazaryerine yürüyüş gerçekleştirdi.
Miting arama noktasında Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Deniz Gezmiş’in yer aldığı Emek Gençliği afişinin alana girmesine polis engel olmak istedi. Emek Partililer ve polis arasında yaşanan tartışmanın ardından afiş alana alındı. Ayrıca 5 bini aşkın işçi ve emekçinin katıldığı 1 Mayıs Gebze’de işçi sendikalarının güçlü katılımıyla kutlandı. |
KAYSERİ | 1 Mayıs, Mimarsinan Parkı’nda sendikalar ve partilerin kitlesel katılımıyla kutlandı. |
SİVAS | Ethembey Parkı önünde toplanan emekçiler 1 Mayıs’ı Mevlana Miting alanında gerçekleştirdi. |
BOLU | 1 Mayıs kutlamaları yoğun katılımla gerçekleşti. İzzet Baysal Anıtı önünde bir araya gelen kurumlar kortejler hâlinde Kardelen Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş esnasında ‘Mahir, Hüseyin Ulaş kurtuluşa kadar savaş’ ve Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ sloganları atıldı. |
SAKARYA | Emekçiler 1 Mayıs alandaydı. |
KASTAMONU | 1 Mayıs kutlandı. |
SİNOP | Hamsi Yolu mevkisinde bir araya gelen sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile yurttaşlar, buradan pankartlar ve sloganlarla kutlamanın yapılacağı Uğur Mumcu Meydanı’na kadar yürüdü. |
ELAZIĞ | Hozat Garajında başlayan yürüyüş ile 1 Mayıs, Perşembe pazarında kutlandı. |
AĞRI | 1 Mayıs kutlandı. |
SİİRT | 1 Mayısta bir araya gelen işçiler, giydikleri önlükler ve hazırladıkları pankartlarla, merkez ilçeye bağlı Demokrasi Meydanı’na doğru yürümek istedi. İşçiler, Siirt Valiliği’nin almış olduğu 4 günlük eylem ve etkinlik yasağı gerekçe gösterilerek polis tarafından engellendi.
Siirt Baro Başkanı Muhammed Alptekin, valiliğin almış olduğu kararın keyfi olduğunu vurgulayarak, “İşçinin emekçinin yanında olma hakkımız yine kanuna aykırı bir şekilde tamamen bir talimatla engel aracı yapıldı. Siirt’ te yaklaşık üç senedir, rutin ‘kopyala, yapıştır’ bir yasak kararı var” dedi. |
DENİZLİ | 1 Mayıs yürüyüş ve mitingle kutlandı. Kentte 15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı’nda toplanan katılımcılar, mitingin düzenleneceği Ulus Caddesi ile Tokat Caddesi kavşağına kadar yürüdü. |
EDİRNE | Emekçiler 1 Mayıs alandaydı. |
GİRESUN | Belediye Meydanı’nda bir araya gelen işçi ve emekçiler yürüyüşe çocukları ve eşleriyle katıldı. |
HATAY | Deprem nedeniyle büyük yıkımın yaşandığı Hatay’da 1 Mayıs pankart ve sloganlarında dayanışma ve yeniyi birlikte inşa etme mücadelesi öne çıktı.
6 Şubat ve 20 Şubat depremlerinin büyük yıkıma yol açtığı Hatay’da 1 Mayıs İşçi Bayramı Antakya ve Samandağ’da kitlesel mitinglerle kutlandı. Samandağ’daki 1 Mayıs mitinginin adresi PTT önüydü. Merkez ilçeler Antakya ve Defne’de birçok noktadan yürüyüşe geçen emek-meslek örgütleri, siyasi partiler, demokratik kitleri örgüleri, kadın ve gençlik örgütleri, Sevgi Parkı yakınlarındaki alanda bir araya geldi. |
KIRŞEHİR | Kitlesel katılımla gerçekleşti. |
KIRKLARELİ | Emekçiler 1 Mayıs alandaydı |
MUĞLA | 1 Mayıs Menteşe Sosyo Kültürel Alan’da yapıldı.
Ayrıca 1 Mayıs kutlaması için Datça Demokrasi Evinin önünde toplanan işçi ve emekçiler Cumhuriyet Meydanına kadar yürüdüler. |
ÇORLU | 1 Mayıs kutlandı. |
AMASYA | İşçi ve emekçiler işsizlik ve yoksulluğa karşı 1 Mayıs alanında buluştu.
Ayrıca Merzifon’da işçi ve emekçiler, işsizlik ve yoksulluğa karşı 1 Mayıs alanında buluştu. |
ARTVİN | Polis kontrollerinden geçerek alana giren gruplar 1 Mayıs’ı kutladı. Programda 6 Şubat Maraş merkezli depremde etkilenen 11 ilin isimleri sayılarak unutulmadı.
1 Mayıs Artvin merkezin yanı sıra Hopa ve Kemalpaşa ilçelerinde de kutlandı. |
KONYA | Yaklaşık bin kişinin katıldığı 1 Mayıs, Kılıçaslan Meydanı’nda kutlandı. |
NİĞDE | Ömer Halis Demir Meydanı’nda 1 Mayıs kutlandı. |
ORDU | 1 Mayıs kutlamasına katılım önceki yıllara göre daha kitlesel oldu. |
MALATYA | 1 Mayıs İnönü Caddesi Sıtmapınarı kavşağında başladı. Polis ekiplerinin geniş güvenlik önlemleri aldığı alanda burada toplanan sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler daha sonra İnönü Caddesi üzerinden Dedekorkut kavşağında doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde çeşitli pankartlarla sloganlar atarak Abdullah Gül Parkı’na kadar yürüyen yurttaşlar burada yapılan konuşmaların ardından dağıldı. |
MUŞ | 1 Mayıs buluşmasına çok sayıda sivil toplum ve meslek örgütü temsilcisi katıldı. |
DÜZCE | Mayıs kutlamasına katılım geçtiğimiz yıllara göre oldukça kitlesel oldu. Adana’daki merkezi kutlama kararına rağmen Türk-İş’e bağlı Türk Metal, Petrol-İş, Teksif ve Basın-İş sendikaları kentteki ortak kutlamaya kitlesel kortejlerle katıldı. |
Evet, 2023 1 Mayıs’ında da Taksim işçi, emekçi ve devrimcilere yasaklandı. Alana çıkmak isteyen devrimciler polis saldırısına uğradı, gözaltına alındı. Tam da bu esnada Maltepe’deki kürsüden 1 Mayıs’ın Taksim dışında kutlanan son 1 Mayıs olacağı açıklamaları; sendika liderlerinin işçi sınıfına değil düzen siyasetine güvenlerini yansıtmaktaydı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB adına yaptığı açıklamada, “1 Mayıs Alanı Taksim’dir” dese de 1 Mayıs’ı kutlamak için Taksim’in uzağındaki Maltepe’deydiler.
Oysa Maltepe Meydanı, işçilerin, devrimci geleneğin 1 Mayıs Meydanı değildi; olamazdı da.
Özetle Maltepe’deki 1 Mayıs 2023; Jean Gabin’in, “Elli yaşından sonra harfleri yakından seçemez oluyorsunuz… Ancak dangalakları uzaktan hemen seçiveriyorsunuz,” betimlemesindeki Kemal Kılıçdaroğlu endeksli seçim aymazlığına kurban edildi.
“SEÇİMLERİN GÖLGESİNDE 1 MAYIS”[22]
1 Mayıs 2023 öncesinde, akademisyen Özgür Müftüoğlu, iktidar değişse dahi sınıf mücadelesinin süreceğine dikkat çekerken;[23] neler denmedi, neler? Aktaralım!
- i) Politika Gazetesi: “1 Mayıs 14 Mayıs’ın arifesidir”![24]
- ii) Oğuz Oyan: “1 Mayıs’ta sınıfın 14 Mayıs seçimleri ve sonrasına yönelik talepleri haykırılmalıdır”![25]
iii) Yeni Yaşam Gazetesi Haberi: Türkiye kentlerinde milyonlar 1 Mayıs işçi ve emekçi bayramı için alanları doldurdu. Ankara’dan, İzmir’e, İzmir’den Trabzon’a kadar Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Diş Hekimleri Birliği (TDB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) sendikaları öncülüğünde alanlara çıkan milyonlar 14 Mayıs seçimlerine dikkat çekerek, iktidarın gideceğini vurguladı”![26]
- iv) Birgün Gazetesi Haberi: “Zonguldak’da İstasyon Meydanı’nda toplanan işçiler, siyasi parti ve emek örgütleri Madenci Anıtı’na doğru yürüyüşe geçti. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitingi nedeniyle kutlama miting sonrası yapıldı”![27]
- v) Evrensel Gazetesi Haberi: “Dersim mitingdeki konuşmalarda 14 Mayıs seçimlerine vurgu yapıldı, bir oy tek adam yönetimine karşı Kemal Kılıçdaroğlu’na, bir oy da üretenlerin ve emekçilerin yöneten olması için Yeşil Sol Partiye istendi. Kutlamada konuşan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, ‘Bir oy faşist rejime kaybettirmek için, bir oy emekçilerin yöneten olması için. Birlikte değiştireceğiz. Kutuplaştırıcı siyasete karşı demokratik siyaseti büyüteceğiz ve doğru zaman yapacağız. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında kurucu özne olacağız’…”![28]
- vi) Bianet.org Haberi: “MA’da yer alan habere göre, on binlerce işçi ve emekçi, Diyarbakır, Batman, Dersim, Van, Mardin, Şırnak, Hakkâri, Antep, Siirt, Muş ve Bitlis’te bir araya gelerek 14 Mayıs öncesi iktidara, ‘Bu düzen ya değişecek ya değişecek’ mesajını verdi”![29]
vii) Evrensel Gazetesi Haberi: “İzmir’de işçilerin geneli 1 Mayıs’ın da verdiği coşkuyu 14 Mayıs’a taşıma umudu içinde coşkuyla yürüdü. Mitingde söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 14 Mayıs seçimlerine işaret ederek, ‘Göreceksiniz, halktan yana, emekten yana bir iktidarı hep beraber kuracağız. Zorbalar tıpış tıpış gidecekler. Haklarımızı söke söke alacağız’ diye konuştu”![30]
viii) Kocaeli’den bir belediye işçisi: “Bu 1 Mayıs (2023-yn) aslında 14 Mayıs’a da hazırlık. 14 Mayıs sonrası artık bizler için koşulların iyileşmesini istiyoruz”![31]
- ix) Türk Harb İş Kayseri Şube Başkanı Özgür Özsoy, “14 Mayıs 2023 tarihinde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk demokrasi sınavını gerçekleştireceğiz. Seçimlerin Türkiye’nin istikrarı ve demokrasisini koruyacak, güçlendirecek ve başta çalışanlar olmak üzere milletimizi aydınlık yarınlara taşıyacak şekilde sonuçlanması en büyük dileğimizdir. Bu duygu ve düşüncelerle; Türk Harb-İş üyelerimiz başta olmak üzere Türkiye işçi sınıfının ve tüm dünya emekçilerinin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz”![32]
- x) İbrahim Varlı: “Meydanın rengi seçimdi: İstanbul’da seçim arifesine denk gelen 1 Mayıs, birçok yönüyle değerlendirilecek olsa da “emek bayramı”na damgasını vuran sandıktı… Coşku, heyecan, neşe azdı: Şunu söylemekte beis yok; Bu 1 Mayıs katıldığım-katıldığımız 1 Mayıs’ların en coşkulusu değildi. Bunun da çeşitli nedenleri vardı. Deprem etkisi, yorgunluk, seçim vs…”![33]
- xi) Jale Özgentürk: “1 Mayıs 2023 kutlamaları muhalefetin meydanlarda seçim kampanyasını sürdürdüğü bir döneme geldi. Buna rağmen Maltepe’deki miting alanı geçen (2022-yn) yıla göre daha kalabalıktı. Bir işçi buna umut etkisi diyordu. Eğer her şey muhalefetin dediği gibi ‘çok güzel olursa’, seneye Taksim’deki özgürlük etkisinin kaç kişiyi harekete geçireceğini düşünün bir de…”[34]
xii) Zafer Aydın: “Giden gidecek belli, yani AKP’nin iktidarda kalma olasılığı neredeyse kalmadı. AKP giderken arkasında büyük bir enkaz bırakacak. AKP’yi gönderirken yeni dönemin sorunlarına ve mücadelesine de hazırlık yapmak gerekiyor”![35]
xiii) Erdal Atabek: “Evet, ‘bugün 1 Mayıs’. İşçinin, emekçinin bayramı. Emeğin bu evrensel isyanının emek düşmanı iktidarların işbaşından uzaklaştırılması için bir uyarı olmasını diliyorum. İşte, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde gene bir 14 Mayıs seçimine geldik. Biz, 19 Mayıs 1919’da uygarlık yolunu açanların yolunda yürüyoruz”![36]
xiv) Arzu Çerkezoğlu: “Gezi Parkı ile Taksim Meydanı’nın kopmaz bağına ve Gezi Direnişi ile Taksim 1 Mayıs’larının taşıdığı ortak mânâya hatırlatma yaparak, gelecek yıl için Taksim Meydanı’nda buluşma çağrısını bugünden yapmak istiyorum. Gelecek yıl (2024-yn) Gezi Parkı’nda buluşup kol kola 1 Mayıs alanına Taksim’e gireceğimize olan inancımla hepinize işçi sınıfı adına selamlarımı, … sevgilerimi yolluyorum”!
- xv) Dilan Esen: “2023 1 Mayıs’ının son kez Maltepe’de kutlandığını hissettiren emekçiler, tüm isyanını da pankartları ile sloganlarına sığdırdı. Sloganlarda da pankartlarda da ortaklaşılan iki konu yer aldı: ‘İlki açlık ve yoksulluk, ikincisi de AKP’den acilen iktidardan gönderilmesi’…”![37]
xvi) Umut Can Fırtına: “DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB’den oluşan 1 Mayıs Tertip Komitesi, 1977 1 Mayıs’ında hayatını kaybedenleri anmak için Kazancı Yokuşu’na karanfil bıraktı. Yasaklarla geçirilecek son 1 Mayıs’a günler kalmışken yapılan anmada, heyet ve emekçiler yine polis engeliyle karşılaştı”![38]
xvi) L. Doğan Tılıç: “AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in hafta sonunda Adana’da çok doğru ifade ettiği amacımızdan korkuyorlar: ‘Bunların amacı Recep Tayyip Erdoğan’ı, AKP’yi, Cumhur İttifakı’nı göndermek.’ E tabii, zaten seçim dediğiniz şey böylesi amaçlarla yapılmaz mı?
Birgün’ün 1 Mayıs afişi olarak hazırlanmış dünkü (1 Mayıs 2023-yn) birinci sayfası da öyle diyordu işte: ‘Ey gerçek sesimiz/ Ey büyük kavga/ Yankılan dağdan dağlara/ GÖNDERECEĞİZ!’ Şimdi Taksim korkusu, oldu 14 Mayıs’ta gönderilme korkusu!”[39]
Tam da böylesi tutumlarla 1 Mayıs 2023’de Maltepe’yi Taksim’e ikame ettiler! Türkiye 14 Mayıs gününe kilitlenmiş biçimde seçimleri tartışıyor; seçimden önce unutulmaması gereken bir emek gündemi olduğunu “es” geçerek…
Bu elbette 14 Mayıs’tan önce 1 Mayıs var!” diye haykıran reformistlerin normaliydi; seçimlerde halka sahte umutlar vaat edildi. Oysa 1 Mayıs, sahte umutların değil gerçek mücadelenin Taksim Meydanı’ydı.
14 Mayıs 2023’de işçiye düşman, emperyalizme ve sermayeye dost istibdadın adayı Recep Erdoğan’a karşı çıkanlar, kapitalist düzenin (Zafer Parti’li) koltuk değneği Kemal Kılıçdaroğlu’na yedeklendiler!
“14 Mayıs’ın gölgesinde 1 Mayıs… 14 Mayıs politik özgürlük yolunu da açmayacak… 1 Mayıs… üzerinden 14 Mayıs gölgesini kaldırmak,”[40] itirazları yükseltilmişti yükseltilmesine… Ama “ana akım sol” gündemlerini (ve Kemel Kılıçdaroğlu) gündeminden ayrıştırmamakta ayak diredi. Oysa, böylesi bir reelpolitikerliğe ihtiyaç yoktu. Çünkü, ve işçi sınıfının “imkânsız” diye bir şey yoktur. “İmkânsız” sözcüğünün içinde dahi “imkân” vardır!
İŞÇİ SINIFI HAKİKÂTİ
İşçi sınıfı hakikâtini kavrayamayanlar, 1 Mayıs’ı da kavrayamaz, Taksim geleneği yerine 1 Mayıs 2023 Maltepe’sine ikame ederler!
Federico Fellini’nin ‘Amarcord’undaki (1973), “Dedem duvar örerdi. Babam duvar örerdi. Ben duvar örüyorum. Peki niçin hâlâ bir evimiz yok?” sorusuyla müsemma hâle ilişkin olarak; Eduardo Galeano’nun, “Onlar Montevideo’da bir duvara anonim bir elin yazdığı şu sözleri yalanlayan tek çalışanlardır: Çalışan adamın para kazanmaya vakti olmaz”;[41] Simone Weil, “Madde, fabrikadan değeri artarak, işçi ise değeri düşerek çıkar”;[42] George Orwell’ın, “Umut varsa eğer, işçilerin içinde yatıyordu!”[43] ifadeleri de eklemeden geçilmemeli…
İşçi sınıfının ücretli köleliği olarak kapitalist sermaye tiranlığına dair Friedrich Engels, “Sermaye, başkalarının karşılığı ödenmemiş emeği üzerindeki egemenliktir.”
“Dünyayı özel mülkiyet yönettiği sürece, proletaryaya, aç kalmaktan, yaşamını sürdürmek için savaşmaktan başka bir yol kalmıyor.”
“Köle ancak bir kez satılır, proleter ise kendisini günbegün, saat be saat satmak zorundadır,” derken V. İ. Lenin de ekler:
“Kölelik, serflik ve kapitalizm bu bakımdan tümüyle eşittir. Yalnız sömürme biçimi değişir, sömürü kalır.”[44]
Gerçekten de, “Kendilerini parça parça satmak zorunda olan emekçiler, diğer tüm ticaret ürünleri gibi bir metadır ve dolayısıyla rekabetin tüm iniş çıkışlarına, piyasanın tüm dalgalanmalarına maruz kalırlar.”
“Sermaye, toplum zorlamadıkça, emekçinin sağlığı veya ömrünün süresine karşı duyarsızdır.”
“Emek zenginler için gerçekten çok güzel şeyler yaratır – ama işçi için ürettiği yalnız yoksunluktur. Emek saraylar üretir ama işçi için ürettiği izbelerdir. Güzellik üretir – ama işçi için çirkinlik,”[45] diyen Karl Marx: “İşçi sınıfının vatanı yoktur!” diye uyarır herkesi.
Özetle: “Sınıflar, tarihsel olarak belirlenmiş bir toplumsal üretim sisteminde işgal ettikleri yerle, üretim araçlarıyla olan ilişkileriyle, emeğin toplumsal örgütlenmesi içindeki rolleriyle ve dolayısıyla, kullandıkları toplumsal zenginlik payının boyutları ve bunu elde etme”[46] ile karakterize olurken; “İşçi sınıfı yaratıcı sınıftır. İşçi sınıfı bir ülkede maddi refahın gerektirdiği her şeyi üretir, iktidar işçi sınıfının elinde olmadığı sürece, işçi sınıfı, iktidarın sömürücü toprak sahiplerinin, haksız kazanç sağlayanların, tekellerin, yerli ve yabancı çıkar gruplarının elinde kalmasına izin verdikçe, silahlar işçi sınıfının değil de, çıkar gruplarına hizmet edenlerin elinde oldukça, bu çıkar gruplarının ziyafet sofralarından dökülmesine göz yumduğu kırıntılar ne denli çok olursa olsun, işçi sınıfı yoksul bir hayat sürmeye zorlanacaktır,” satırlarıyla unutulmaması gereken hakikâte dikkat çeker Fidel Castro da…
Pyotr Kropotkin’in, “Emekçiler ücretleriyle kendi ürettikleri şeyi satın alamazlarken, omuzlarına basarak yaşayan aylaklar sürüsünü cömertçe beslerler,” saptamasındaki tabloya dair kimsenin inkâr edemeyeceği noktaları da şöyle sıralar V. İ. Lenin:
“İşçiler ve tüm emekçiler aç, çıplak, bitmiş ve tükenmiş bir durumda iken saf demokrasiden, genel olarak demokrasiden, eşitlikten ve özgürlükten söz etmek, emekçiler ve sömürülenler ile alay etmek demektir.”
“Çağımızın temel olgusunu da, işçileri burjuvazinin çoban değneği altına almak amacıyla onları alıklaştıran, beyinsizleştiren ve birliklerini bozan militan burjuva milliyetçiliği oluşturuyor.”
“Bir insanın iki dini olmaz. Bir insan iki partiye ait olamaz. Ülkemizde siyasal özgürlük olmayışı yüzünden ve otokratik rejimin karanlığında, partileri birbirine karıştırmak çok kolaydır; burjuvazinin çıkarları böyle bir karışıklığı gerektirmektedir. Proletaryanın çıkarları partiler arasındaki sınır çizgilerinin belirli ve net olmasını gerektirmektedir”![47]
Bu saptamaların ışığında önce coğrafyamızın geneline ilişkin birkaç veriyi aktaralım:
Geçim sıkıntısı çeken yurttaşların kredi ve kredi kartı borçları yükseliyor. İcra takibine düşen bireysel kredi ve kredi kartı alacakları 53.5 milyar lira oldu. İcra takibine takılan kişi sayısı 2 milyon 323’e yükseldi.[48]
2018’de 3.4 milyon olan sosyal yardımlardan yararlanan hane sayısı 2023’de yüzde 43 artışla 4.9 milyona yükseldi. Bazı illerde üç haneden ikisi yardım alıyor.[49]
Türkiye’de 2023’te sosyal yardıma muhtaç hane sayısı 5 milyona dayandı, 3 milyon 509 bin 427 yurttaş karnını yardımla doyurdu.[50]
TÜİK verilerine göre Türkiye’de yaşayan 65 yaş üstü 8 milyon 722 kişi yoksul. Türkiye aynı zamanda emekli ücretleri sıralamasında ise Avrupa sonuncusu…
Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre yaşlı nüfusun yoksulluk oranı 2019’da yüzde 14.2 iken 2023’de yüzde 21.7’ye çıktı. Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı ise 2018’de yüzde 12.9 iken bu oran 2023’de yüzde 15’e yükseldi.[51]
Türkiye, sağlıklı beslenme konusunda Avrupa’da son sırada. Türkiye’de her 10 kişiden 4’ü, iki günde bir et, tavuk ve balık tüketebilecek finansal güce sahip değil.[52]
Karl Marx’ın sözünü ettiği “görünen ile gerçek arasındaki ayrım” meselesi, herhâlde en çok, işçi sınıfı yoksulluğu konusunda geçerlidir: Yoksulluk, şiddetin en kötü ve geçerli biçimidir. Bu hâliyle kapitalizmin ücretli kölelik dayatmasıyla karakterize olan “çalışma hakkı”nın, aslında “yoksulluk hakkı”ndan başka bir şey olmadığı gerçeğini, Paul Lafargue yıllar önce anlatmıştı.
Görülmesi gerek: Emek kesiminin milli kesimden aldığı pay azalıyor. Sermaye kesiminin ise kârları katlanıyor. Türkiye asgari ücretliler ülkesine dönüşmeye devam ederken asgari ücret pahalılıklar ve zamlar karşısında iyice yetersiz kalıyor.[53]
Örneğin madencilik 5 yılda 4 kat büyüdü. Net satışlar 7 kat, ihracat 6 kat arttı. Yüzde 45 faaliyet kârlılığı ile tüm sektörlerin üzerine çıktı.[54] Ezilenlerin alım gücü düşerken büyük şirketler kârlarını katladı. Şirketlerin toplam kârı yüzde 30 arttı.[55]
Zenginlerin servetini besleyen kârken; servetin ve ücretin fotoğrafına göz atalım: Koç Holding ve ABD sermayesi ortaklığındaki Ford Otosan, 2023’de net kârını yüzde 76.90 artırdı. Ford Otosan’ın 2022’de 27.7 milyar lira olan net kârı, 2023’de 49.05 milyar liraya yükseldi. Şirketin net kâr marjı yüzde 8.6’dan yüzde 11.9’a (2 milyon 186 bin 193 liraya) çıktı; sömürü oranı yüzde 1271 oldu.[56]
‘The Forbes’ dergisi, 2024 dünyanın en zenginleri listesini yayımladı. Listede Türkiye’den 23 erkek ve 4 kadın yer aldı.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu üyesi Murat Ülker, Türkiye’nin dolar milyarderleri listesinde ilk sırada yer aldı. Ülker’in servetinin bir yılda 19 milyon dolar gerileyerek 5 milyar dolar olarak kayda geçtiği belirtildi.
Listenin ikinci sırasında 3.7 milyar dolarlık servetiyle İpek Kıraç gelirken, üçüncü sırada 3.6 milyar dolarla Semahat Sevim Arsel bulunuyor.
Kazancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Cemil Kazancı 3.3 milyar dolarlık servetiyle dördüncü sırada kendine yer buldu. Mustafa Rahmi Koç ise 3.2 dolarla beşinci oldu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ile kardeşi Haluk Bayraktar da ilk kez Forbes milyarderler listesine girdi. Baykar Teknoloji patronu 44. yaşındaki Selçuk Bayraktar, 1.2 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin 24., dünyanın 2410. en zengin ismi oldu. Selçuk Bayraktar, 2022’de Türkiye vergi rekortmeni olmuştu. 45. yaşındaki Haluk Bayraktar da 1.1 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin 27., dünyanın 2545. en zengin ismi oldu.[57]
Tüm bunlara ek olarak: AKP döneminde ve başkanlık rejiminde bölüşüm ilişkileri kötüleşti. Başkanlık dönemi öncesinde milli gelir içinde emeğin payı yüzde 35.3 iken 2022’de yüzde 25.2’ye geriledi. Buna karşılık milli gelir içinde sermayenin payı başkanlık rejimi öncesi yüzde 48 iken 2022’de yüzde 56.7’ye yükseldi.[58]
Ayrıca 21 yıllık iktidarı boyunca binlerce işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken milyonların ise kazanılmış hakları gasp edildi. Hızla aktarırsak:
- İşçiler katledildi:[59] AKP’nin iktidarda olduğu 21 yılda en az 31 bin 131 işçi iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi. Dava ve müfettiş incelemesi sonucu kesinleşen iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm sayısı 2006-2021 arasında 22 bin 305 olurken iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm geliri bağlanan vaka sayısı ise 42 bin 927.
- Emekten çaldılar: 2022’de milli gelir içinde emeğin payı yüzde 25.2’ye geriledi, sermayenin payı ise yüzde 56.7’ye yükseldi.
- Herkes asgari ücretli: Ortalama ücretler ve asgari ücret arasındaki makas kapandı. Asgari ücret hızla ortalama ücret hâline geldi. 2005 yılında asgari ücret ortalama ücretin yüzde 46’sı iken 2020’de yüzde 60’ına çıktı. 2020’de kadınların ortalama ücret ve maaşları asgari ücretin 1.5 katına geriledi.
- Ücretler eridi: 2009’dan bu yana verimlilik 60 puan artarken reel birim ücreti 8 puan azaldı.
- Sürekli yükselen enflasyon nedeniyle emekçiler yoksullaştı.
- Sendikaya savaş açtılar:[60] AKP iktidarında sendikalaşma oranı yüzde 14, fiili sendikalaşma oranı yüzde 12.4 ve toplu sözleşme kapsamı yüzde 8.1 oldu. 2022’de kadınlar toplam işçilerin yüzde 32.9’unu oluştururken kadın sendika üyeleri yüzde 21.8’de kaldı.
- Grevden korktular:[61] Greve katılan işçi sayısı 1963’ten bu yana en düşük düzeye indi. AKP döneminde 20 grev “erteleme” adı altında yasaklandı, bundan 195 binden fazla işçi etkilendi. AKP döneminde yalnızca 90 bin işçi greve çıkabildi.[62]
- Emekliler kaybetti: AKP emeklilik yaşını ve prim gün sayısını artırdı. Emekli aylığı güncelleme katsayısı, aylık bağlama oranları, aylıkların alt sınırı düşürüldü. En düşük işçi emekli aylığı 2023 Nisan’da asgari ücretin yüzde 88’ine geriledi. İş arayan emekli oranı 2021’de yüzde 45’e yükseldi.
- İşsizlik patladı:[63] Dar tanımlı işsizlik oranı AKP’li yıllarda ortalama yüzde 11’e yükseldi. 2022’de geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20.8’e çıktı. Kadın işsizliği de fırladı. 2022’de ise dar tanımlı kadın işsizliği 13.4 ve geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 28.4 oldu.
- İşveren fonu: 2022’de İşsizlik Sigortası Fonu’nun 55.6 milyar TL giderinin yalnızca 12.3 milyar TL’si işsizlere ayrıldı. Fonun yüzde 76.1’i işverenlere aktarıldı.
- Özelleştirme: Kamuda özelleştirmelerin yaklaşık yüzde 90’ı AKP hükümetleri döneminde yapıldı. Cumhuriyet döneminin kamusal birikimleri 63.8 milyar dolar karşılığında özelleştirildi.
- Kıdem tazminatı eridi: 2002’de asgari ücretin 4.8 katı olan kıdem tazminatı tavan tutarı 2023 itibarıyla asgari ücretin 2 katına geriledi.
- Emekçiler ihraç edildi: İki yıllık OHAL döneminde 135 bin kamu görevlisi ihraç edildi. OHAL ile ihraç edilenlerin yargı yoluna başvurma ve adil yargılanma hakkı da ortadan kaldırıldı.[64]
- Çocuk işçiliği:[65] Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre çocuk işçiliği yüzde 2.3 arttı. 2021’de yüzde 16.4’e düşen çocuk işçiliği 2022’de yüzde 18.7’ye çıkarak artış gösterdi.[66]
Türk Metal Sendikası Başkanı Pevrul Kavlak’ın dahi, “İşçi kriz savar değildir… Anayasamızın bize tanıdığı grev hakkını özgürce kullanamıyor olmamız bizim elimizi kolumuzu bağlıyor,”[67] demek zorunda kaldığı tabloda ‘Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) ‘Küresel Haklar Endeksi’nin 149 ülkeyi kapsayan araştırmasına göre, en kötü 10 ülke içinde Türkiye de var.[68]
Yine ITUC’un ‘2022 Küresel İşçi Hakları Endeksi’ne göre Türkiye, Bangladeş, Brezilya, Kolombiya, Mısır, Myammar ve Filistin’le birlikte grev ve toplu pazarlık hakkının ihlâl edildiği en kötü ülkeler arasında yer alırken; OECD ülkeleri arasında en düşük sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamına sahip ülkelerden: Yüzde 9.9 sendikalaşma, yüzde 8.5 toplu sözleşme oranı ile 36 OECD ülkesi içinde son sıralarda. İşçilerin yüzde 87’si isesendikasız.
Sorunlu olan TÜİK istatistiklerine baktığımızda bile Türkiye’de en zengin yüzde 10’un gelirinin en yoksul yüzde 10’luk grubun 14 kat üzerinde olduğunu görülüyor.
Yine OECD ülkeleri arasında işgücüne katılım oranının en düşük olduğu beşinci ülke yüzde 52.3 oranıyla Türkiye
TÜİK verileriyle yüzde 25 genç işsizliği var. Üniversite mezunu gençler arasında asgari ücret ya da altında gelirle işe başlama oranı yüzde 50 ile yüzde 70 arasında yoğunluk gösteriyor.
Gıda enflasyonu dar gelirlilerde yüzde 100’ün üzerindeyken emeklilerde yüzde 120’ye ulaştı. Yani temel gıdaya erişim giderek zorlaşıyor. OECD ülkeleri arasında Türkiye gıda enflasyonunda birinci sırada.
Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat’a göre Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en düşük asgari ücrete sahip beşinci ülke. 2013’te Türkiye’den düşük asgari ücretli 14 ülke varken 2024’de sadece 4 ülke var. Asgari ücretin kişi başı milli gelire oranı da düşüşte. 1974’te yüzde 80.6 olan oran 2023’te yüzde 47.4’e gerilemiş durumda.[69]
İKTİDAR VE İŞÇİLER
Jean Jacques Rousseau’nun, “Devlet büyüdükçe, özgürlük de o oranda küçülür”; Noam Chomsky’nin, “Hiyerarşi ve baskının temel başarısı, insan yerine konulmayanları, bunun doğal olduğuna inandırmalarıdır”; V. İ. Lenin’in, “Devlet işçi ölümlerine değil, işçi eylemlerine karşı tavırlar alır,” vurgularıyla müsemma kapitalist iktidar konusunda öncelikle Selçuk Kozağaçlı’dan aktaralım:
“Bu ülke tarihinin benim avukatlık yaptığım yirmi altı senesi boyunca hiç ‘iş kazası’ görmedim. Hepsi, belli bir failin, sermayenin, patronun, devletin, müdürün kusuru ve hatta kastıyla gerçekleşmiş yaralama ve öldürme eylemleriydi. İş güvenliği önleminden kısıp, güvenlik yatırımından vazgeçip, kâr için üretimi arttırıp ‘kaza oldu’ diyemezsiniz…”
“Ne için o zaman, ne için yaşıyoruz? Güvenlik yok, iş yok, gelecek yok, hukuk yok, anayasa yok. Yaşıyoruz, bu yaşamak çok kutsal öyle mi? Öyle değil! Yaşamın kendisi değil kutsal olan. Kutsal olan, adil bir yaşam. Kutsal olan, onurlu bir yaşam. Kutsal olan, güvenli bir yaşam. Kutsal olan, haysiyet sahibi bir yaşam. Yaşamın kendisi değil, sırf yaşamak değil kutsal olan. Milyonlarca insan ölüyor her gün, hiç uğruna. Trafik kazalarında, savaşlarda, hastalıktan… Ölmek ya da kalmak meselesi değil bu mesele. Onurlu yaşamak ya da yaşamamak meselesi. Adaletli yaşamak ya da yaşamamak meselesi…”
Bunlar böyleyken; siz bakmayın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1 Mayıs 2023 mesajında, “Emeğin, alın terinin, arkadaşlarla bir sıcak somunu paylaşmanın mutluluğunu çok iyi bilirim,”[70] demesine!
2013’den 2023’e Taksim’de hâlâ ‘1 Mayıs Mitingi’ yaptırmayan işçi düşmanı iktidardır.
Bir kez daha hatırlatalım: 1923’de 1 Mayıs yasal olarak “İşçi Bayramı” ilan edilse de, 1924’te hükûmet “kitlesel” 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı.
1925’te çıkan Takrir-i Sükûn Yasası ise İşçi Bayramını kutlamayı gündemden çıkararak tümden yasakladı.
1 Mayıs 10 yıl uykuya yatırılmış oldu…
10 yıl sonra ise kılık değiştirerek uyandı.1935 yılında 1 Mayıs’a “Bahar ve Çiçek Bayramı” adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi.
1976 Taksim’inde uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması ardından; 1977 Taksim Meydanı’nda göstericilerin üzerine ateş açıldı ve tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti.
1979’da Sıkıyönetim Komutanlığı, İstanbul’da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. 1981’de Millî Güvenlik Konseyi 1 Mayıs’ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı.
2007’de 1 Mayıs’ı tekrar Taksim’de kutlayarak aynı zamanda 1977’de olan olayları anmak isteyen grupları polis, silah, biber gazı, gaz bombası kullanarak durdurmaya çalıştı.
2009’da Taksim’e çıkıldı
2013’de tekrar yasaklandı; Anayasa Mahkemesi, 2014 ve 2015 1 Mayıs için Taksim Meydanı için yapılan başvuruların reddedilmesi ve Taksim civarında yapılan eylemlerin polislerce engellenmesiyle ilgili “hak ihlâli” kararı vermiş olsa da![71]
Ancak Taksim Meydanı için kesintisiz mücadele bugüne dek devrimciler tarafından sürdürüldü!
SENDİKALARIN “ROLÜ” VE DİSK
1980 sonrasında genel olarak sendikaları, özel olarak da DİSK’in tutumu kısmi “olumluluklar” ötesinde olması gerekenin yanından bile geçmemektedir.
Görülmesi gerek: 12 Eylül darbesinden beri sendikalaşma dibe vurdu. Toplu iş sözleşmeleri baskı altına alındı. Grevler yok mertebesine indi. Ve asgari ücret milli gelire göre yarıya düştü. Sınıfsal tercihi sermayeden yana olan ve Türkiye tarihinin etkileri en uzun süren ve en tahrip edici darbesi 12 Eylül çalışma yaşamını sermaye için neredeyse dikensiz bir gül bahçesine çevirdi: Kıdem tırpanlandı. Grevler yasaklandı. Uzlaştırma kalktı, arabuluculuk sistemi geldi. Ücretler düştü. Vb’leri, vd’leri…
Tam da bu tabloda “1 Mayıs bayram değildir. Sermayenin hiç dinmeyen sömürüsüne karşı, işçi sınıfının haklı direnişinin, dayanışmasının sergilendiği, beklentilerinin yöneticilere hatırlatıldığı, geçmiş acıların anılması gereken gündür. Sömürü; günümüzde, emperyalizmin yeni adı olan küreselleşme sürecinde çokuluslu şirketler aracılığıyla evrensel nitelik kazanmıştır,” vurgusuyla “Bizim siyaset fukarası sendikalarımızın kendilerini sorgulama zamanı gelmiştir,”[72] diyen Engin Ünsal ekliyor:
“6356 sayılı Sendikalar Yasası’nda işçi sendikaları siyaset yapamaz diye bir hüküm yok; sadece 26. maddenin 7. bendinde, “Kuruluşlar siyasi partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar” hükmü vardır. Öyleyse siyasetten kaçış neden? Bunun yanıtı açıktır. Genelde sağ siyaseti temsil eden hükümetler tarafından yönetilen ülkemizde hükümetler işçi sınıfının bilinçlenip ülke siyasetini yönlendirmesine karşıdır… Sendikalar sürekli olarak toplusözleşme masalarında kazandıklarını etkili olamadıkları ekonomik politikalar nedeni ile kaybetmişlerdir. Sendikasız işçilerin, emekli milyonların durumu daha da vahimdir. Sermaye sınıfı yandaşlarının, tarikatların egemen olduğu, işçinin adının geçmediği, temsilcisinin olmadığı Meclis’ten işçi yararına yasaların çıkacağını beklemek hayaldir.”[73]
“Bizde pasif sendikacılık anlayışı yaygındır. Üç işçi konfederasyonun var olduğu ülkemizde DİSK’in cılız çıkışlarını saymazsak üye sayısı olarak büyük diğer iki konfederasyon kuzuların sessizliği içinde iktidara uyum sağlama yarışı içinde olmaları anlaşılması zor bir tutumdur… Söz gümüşse sükût (sessizlik) altındır deyimi işçi sınıfı için geçerli değildir. İşçi sınıfı ve önderleri gerek kendi hakları gerekse toplumun çıkarı için demokratik haklarını kullanarak ayağa kalkmazsa bu düzen ve emek sömürüsü devam edecek demektir.”[74]
“Sendikacılığımızın şiddetle kendini yenilemeye ihtiyacı var.”[75]
Bunlar “es” geçilebilir tespitler değil; hele ki işçi sınıfı sendikacılığı iddiasına sahip çıkan DİSK’e yönelik eleştiriler şahsında.
Örneğin DİSK’in, “2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiyesi” şiarıyla düzenlediği, 16’ncı Olağan Genel Kongresi’nde (2020) Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, “Ülkemizdeki sendikalar faciası karşısında ciğerimiz parçalanıyor. İşçilerin kazanılmış hakları gasp ediliyor. Bu gasplara karşı DİSK’in mücadelesini konuşmamız gerekiyor. DİSK etkili bir mücadele yapmıyor. Bugün DİSK’in tarihine mevcut DİSK yönetimi sahip çıkmıyor. Biz dayatmalara karşı olduğumuz için DİSK yönetiminde bulunmuyoruz. DİSK dayatmalara teslim olamaz” ifadelerini kullanırken;[76] 17’nci Genel Kurul’da da değişen bir şey yoktu.
Genel Kurul’un çalışma raporunun değerlendirilmesi aşamasında kürsüyü kullanan Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun DİSK yönetimini eleştiren konuşması ardından; Dev Turizm-İş, Dev Yapı-İş, Enerji-Sen ve Limter-İş’in kürsüden dillendirdiği fikirler salonda huzursuzluk yarattı belki ama sosyal medyaya yansıyan kısımlarıyla aklı ve gönlü işçi sınıfı mücadelesinden yana olanların sempatisini topladı.
DİSK/Enerji-Sen’in kürsüden, 8 yıl önce gerçekleşen Genel Kurul’da Süleyman Soylu’yu kovan bir DİSK’ten Meral Akşener ve TÜSİAD görüşmelerini yapan bir DİSK’e gelindiği vurgusu bir gerilemeye işaret etmesi açısından önemliydi. Ardından Birleşik Metal-İş Gebze 1 No’lu Şube’den Alperen Erkoç’un konuşması da DİSK’in mücadeleci niteliğinin öne çıkması gerekliliğini vurgulayan bir konuşma oldu.
Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı’nın da benzer eleştirileri içeren konuşması divan tarafından kesilmeye çalışıldı, çıkan tartışmada Genel-İş delegelerinin bir kısmının Kamber Saygılı’nın üstüne yürümesi yönetim kurulu tarafından değil, yine mücadeleci sendikaların delege ve yöneticileri tarafından engellendi. Ortaya çıkan durum göstermektedir ki, DİSK içindeki eleştirilen linç kültürü ve şiddetle bastırılmayı normalleştiren bir anlayış DİSK’e hâkim idi.
Maalesef DİSK uzun bir süredir düzen muhalefetinin sendikal alana sirayet etme kanallarından birisiydi. İktidara yönelik sermaye cephesinden gelen eleştiriler CHP aracılığıyla siyasal olarak ifade edilirken, 4 yılda DİSK iktidar karşısında ana muhalefet cephesi ile paralel bir çizgi izlemeyi tercih etti. Çatışmanın önemli bir noktası olan belediyelerde var olan Genel-İş örgütlülüğü[77] ve toplu sözleşmeleri medya aracılığıyla DİSK Başkanı’nı vitrine taşıyarak reklamlaştırılmaya çalışıldı. Toplu sözleşme imzaları, törene dönüştürülerek Ekrem İmamoğlu ve Tunç Soyer gibi figürleri parlatan halkla ilişkiler çalışmaları olarak gerçekleşti.[78]
Özetle gelinen noktada DİSK işçi sınıfının mücadelesinin bir aracı olmaktan çıkarak kendi varlığını sürdürmesi başlı başına bir amaca dönüştü ve onu yaşatma amacı artık sıklıkla sınıfın genel çıkarları ile çelişir oldu.
2024’de sendika içindeki bürokrasiye karşı en ufak muhalefete bile tahammülü olmayan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu “İşçiler varsa umut da var” dedi ve ekledi: “Önümüzde 1 Mayıs var. Türkiye’de demokrasi mücadelesinin en önemli gündemlerinden bir tanesi de örneğin 1 Mayıs’ın ve Taksim’in özgürleştirilmesidir,”[79] dese de; 2023’de DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, halkın geleceğe dair umudunu alanlara taşıdığını ve bunun sandığa yansıyacağından söz edip, “Bu (2023-yn) 1 Mayıs’ı 14 Mayıs seçiminin bir provası olarak görüyoruz. Bunun sandığa yansıyacağını görüyoruz,” diyebiliyordu![80]
Oysa valilik kararıyla Taksim’e çıkan yollar kapatılmış ve devrimciler her zamanki mücadele kararlılığıyla 1 Mayıs geleneğini yaşatırlarken; Arzu Çerkezoğlu ile DİSK yöneticileri Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakıp, “Yılın 364 günü işçiler, bir gün, 1 Mayıs günü yaşadığımız bu sisteme, bu düzene karşı itirazlarımızı, hedeflerimizi, gelecek dünya düşlerimizi ifade etmek için alanlarda, meydanlarda buluşuyoruz. Bugün buraya DİSK Yönetim Kurulu olarak geldik, çelengimizi bıraktık. 2 gün önce de anmalarımızı da gerçekleştirdik. Şimdi buradan Maltepe Meydanı’na geçeceğiz. İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda ve Türkiye’nin dört bir yanındaki meydanlarda alanlarda buluşacağız,”[81] diskuruyla ipe un seriyorlardı!
Bu tabloda V. İ. Lenin’in, “Dünyanın hiç bir yerinde proletaryanın gelişmesi sendikalar olmadan. Sendikaların ve işçi sınıfının partisinin karşılıklı eylemi olmadan gerçekleşmemiştir ve gerçekleşemez,”[82] uyarısı eşliğinde DİSK bürokrasisine ilişkin olarak Gültan Kışanak’ın, “Onlar hayal satacak, ben ‘kral çıplak’ diyeceğim”…
Mark Twain’ın, “Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor”…
Robin Sharma’nın, “Yerinde sayanlar, yürüyenlerden çok ses çıkarır”…
Elias Canetti’nin, “İnsan yarattığı mesafelerle taşlaşır ve çoraklaşır”…[83]
Bertrand Russell’ın, “Hayatta öğrenilmesi en güç şey hangi köprüden geçileceği ve hangi köprünün yakılacağıdır”…
Komutan Yardımcısı Marcos’un, “Düşmanla kurduğun her temas, eğer onu teslim almak için değilse; ona teslim olmak içindir”…[84]
1. İ. Lenin’in, “Bir oportünist her formüle kolayca imzasını atar ve onu aynı kolaylıkla terk eder, çünkü oportünizm demek, kesin ve sağlam ilkelere sahip olmamak demektir,” uyarılarını adım başı anımsayıp, anımsatmaktır.
TAKSİM’İN ANLAMI VE DEĞERİ
Taksim’in anlamı (ve değeri) onun için mücadele geleneğini yaşatanlara, “Yedi kez düş, sekiz kez kalk,” diye haykıran Japon Atasözü’nü belleğimize nakşeder.
Yasaklı dayatmaları ortadan kaldırmak bizim irademizde, elimizdedir. Elbette siyasetin uğraş olarak metalaştırılmaması, ideoloji duruşumuzdan vazgeçilmemesi ve umudun/ ütopyaların yitirilmemesi kaydıyla.
Paylaştıkça çoğalan ve güneşin sözcük hâli olarak umut, toplumsal yaşamın ruhudur; “Bana saldırıp acı çektiriyorlar, ama ben onların niyetlerini biliyorum, onlardan bir adım öndeyim, bunu hep biliyordum, güçsüzken bile güçlüyüm, onları alaşağı edeceğim,”[85] kararlılığıdır.
Yıkım onarım arzusunu/ faaliyetini büyütür/ güçlendirirken; yeni bir hayat inşa etmek istiyorsak geçmişte dönmemiz gereken dayanak noktamız işçi sınıfıdır; 1 Mayıs’ta bunun kaldıraçlarındandır.
İşçilerin direnişi, artıyor ama devletin baskı araçları devreye giriyor ve işçiler, hukuksuz biçimde, şiddet de kullanılarak baskı altına alınıyor. İşçi sınıfı yeterince örgütlü olmadığı ve gereken düzeyde dayanışma gösterilemediği için mücadeleler başarıya ulaşamıyorsa da; kazanmak için yüzümüzü işçi sınıfına dönmeliyiz!
Hatırlansın: “Kıpkızıl, kan kırmızı bayraklarımızın/ alevinden/ sarı kursak bir balon gibi soldu güneş/ ciğerlerimizde şişen türküler ateş!” diyordu Nâzım Hikmet, ‘İstanbul’da Bir Mayıs’ başlıklı dizelerinde.
Her 1 Mayıs’ta söylediğimiz, Sarper Özsan’ın o muhteşem bestesi, “Günlerin getirdiği baskı, zulüm ve kandır” dizeleriyle başlayan marş ise Ankara Sanat Tiyatrosu’nun Kızılay’daki o sıcacık sahnesinden taşarak alanlara inmelidir.
22 Temmuz 1980’de kurşunlanarak katledilen Kemal Türkler’in son sözü: “Benden işçilere selam söyleyin”ken; Sennur Sezer, onun sözlerini yorumluyor bir şiirinde: “Kitapları öldüremezler/ Alanlarda bizi vuranlar/ Tarihi geriye döndüremezler/ Hoşça kalın/ Sürdürün savaşı arkadaşlar.” Not edin!
1976 1 Mayıs’ın, ilk defa büyük bir kitleselliğe ulaştı. Beş yüz bine yakın göstericiye konuşan Türkler, “1 Mayıs her şeyden önce, her ülkede ve tüm dünyada, sermaye egemenliğine ve zulme karşı birlik ve mücadele bayrağıdır” diyordu. Ertesi yıl yine onun önderliğinde, Taksim’e yüz binlerce insan sığmadı. Alana yaylım ateşi açıldı, panzerler sürüldü. Böylece otuz altı insanımız yaşamını yitirdi. Ruhi Su’nun sesinden “Bu meydan kanlı meydan” türküsü yüreğimize kazındı. Türkler’in davasını torunu sürdürdü ve bir siyasi cinayet daha zamanaşımına uğradı.
İşçilerin sevdalısı yazar Orhan Kemal, “Baba Evi” romanında, “Ey açlık! Seni midemde, iliklerimde, kanımın yuvarlarında duydum. Ve sen, benim iyi, benim koruyan ve merhametli olan soyum, insan soyu, sen sonsuz tokluğu fethedeceksin!” diyordu 1 Mayıs’ta da binlerce emekçi sonsuz tokluğa ulaşma kavgası verirken![86]
1 Mayıs (ve Taksim) işte bunlar için önemlidir ve büyük değer taşır.
Kolay mı? V. İ. Lenin’e göre 1 Mayıs’ta kutlanan, gerçek özgürlük mücadelesiydi. Sermayenin sömürüsüne, köleleştirmesine karşı emeğin dünyasını, kardeşliğin ve özgürlüğün dünyasını kazanmak için yürütülen bir mücadeleden bahsediyordu V. İ. Lenin 1 Mayıs’a dair yazısında, “Bütün ülkelerin işçilerinin sınıf-bilinçli bir hayata uyanışlarını, insanın insan üzerindeki her türlü zulüm ve baskısına karşı mücadelelerindeki dayanışmalarını, emekçi milyonların açlık, yoksulluk ve aşağılanmadan kurtulmak için yürüttükleri mücadelelerini kutladıkları gün”[87] olarak tanımlıyordu.
- İ. Lenin’in tanımına göre 1 Mayıs’ta kutlanan, gerçek özgürlük mücadelesiydi. Sermayenin sömürüsüne, köleleştirmesine karşı emeğin dünyasını, kardeşliğin ve özgürlüğün dünyasını kazanmak için yürütülen bir mücadeleden bahsediyordu. Özgürlük, metnin merkezindeki temel kavramdır. İşçilerin daha iyi bir yaşam ve gerçek özgürlük için nehirler dolusu kan döktüklerinden bahsediyordu. Ana akım siyaset bilimi kitaplarında özgürlük liberalizmin, eşitlikse sosyalizmin temel kavramı olarak anlatılır, oysa kurucu metinlerinden itibaren sosyalist teorilerin gelişim tarihine baktığımızda özgürlüğün merkezde duran esas kavram olduğunu görürüz. Bu elbette liberal düşünürlerin özgürlük tanımından farklı bir özgürlüktür.
Ona göre 1 Mayıs’ta işçiler her şeyden önce “sınıf-bilinçli bir hayata uyanışları”nı kutluyorlardı.[88]
1 Mayıs (ve Taksim) tam da budur; 2024’de de; “Sımsıkı kaynaşmadıkça, kurtuluş mücadelesinde omuz omuza vermedikçe, karşılıklı olarak yardımlaşmadıkça, ulusal ve uluslararası bir örgütlenme olmadıkça, işçiler yenilmeye mahkûm olacaklardır,” uyarısı eşliğinde David Riazanov’un!
4 Nisan 2024 20:19:11, İstanbul.
N O T L A R
[*] Rojnameya Newroz, Nisan 2024…
[1] William Morris.
[2] TİP’li vekil Sera Kadıgil, “Ben kişisel olarak İstanbullu bir kadın olarak 31 Mart günü gideceğim ve Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğim,” (https://odakdergisi2.com/sera-kadigil-ben-kisisel-olarak-istanbullu-bir-kadin-olarak-31-mart-gunu-gidecegim-ve-ekrem-imamogluna-oy-verecegim/) demişti; sakın ola unutulmasın!
[3] 2024 1 Mayısı’nda Taksim’de birleşik bir eylemi örgütlemek için ortak bir açıklama yapan Alınteri, BDSP, Devrimci Parti, Birleşik İşçi Hareketi, Dostluk ve Kültür Derneği(DKDER), Dev Tekstil, Devrimci Hareket, EHP, ESP, İşçi Emekçi birliği, İşçi Hareketi Koordinasyonu, İKEP, İşçi Birlikleri Sendikası, Kaldıraç, Köz, Mücadele Birliği Platformu, Odak, Proleter Devrimci duruş, SODAP, Sosyalist Kadın Hareketi, TOMİS, Yeni Dünya İçin Çağrı, “2024 1 Mayısı’nı baskı ve saldırılara yanıt olması için, birleşik, kitlesel, devrimci 1 Mayıs’ı Taksim’de birlikte örgütlemek için tüm devrimci yapıları, sendika ve kitle örgütlerini, güçlerini birleştirmeye ve ortak davranmaya çağırıyoruz,” ( “Devrimci Kurumlardan ‘Birleşik, Kitlesel, Devrimci 1 Mayıs’ı Örgütlemeye!’ Çağrısı”, 24 Mart 2024… https://proleterdevrimcidurus2.org/2024/03/24/devrimci-kurumlardan-2024-1-mayisinda-kitlesel-olarak-taksime-cagrisi/) açıklaması yaptılar.
[4] Mayıs İşçi Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlayacaklarını açıklayan Çerkezoğlu, “Ülkemizde 1 Mayıs’ların, bir simgesi var… işçilerin emekçilerin mücadelesinin ve geleneğinin, emeğe saygının bir simgesi var: Taksim Meydanı… Taksim Meydanı 1977’den beri yüreğimizdeki yaradır… Yeniden yasaklandığı 2013’ten beri en büyük hasretimizdir… Bu yıl, 2024 1 Mayıs’ında yüzümüzü Taksim’e dönüyoruz,” dedi. (“DİSK, 1 Mayıs’ı Taksim’de Kutlayacak”, 2 Nisan 2024… https://www.birgun.net/haber/arzu-cerkezoglu-acikladi-disk-1-mayis-i-taksim-de-kutlayacak-519031)
[5] DİSK Başkanı Çerkezoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin meydanın kutlamalara kapatılmasını ‘hak ihlâli’ olarak gördüğünü hatırlatarak “Bu meydan simgedir, kapatmak hukuksuzluktur” dedi.
12 Aralık 2023’te Anayasa Mahkemesi’nin bir karar aldığını belirten Çerkezoğlu şu ifadeleri kullandı: “Geçen yıl kararları herkes için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi bir karar açıkladı. Taksim Meydanı’nda kutlamaların engellenmesini hak ihlâli olarak açıkladı. Bu karar kesindir. 1 Mayıs’ta Taksim’de olmak her emekçinin hakkıdır. Bu hakkı engellemek hukuk dışıdır. Bizlerin 1 Mayıs’ta Taksim’de olmasını engellemek hukuk tanımazlık olur. Anayasanın tanınmadığı yerde ekmek olmaz, adalet olmaz, hürriyet ve cumhuriyet olmaz. Anayasaya sahip çıkmak, dün olduğu gibi bugün de işçi sınıfının görevidir.”
“Bizler, işçiler, emekçiler, emekliler bu ülkenin büyük çoğunluğuyuz. Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, insanca yaşamak istiyoruz… Bizler İstanbul’da 1 Mayıs sabahı bir elimizde karanfil, bir elimizde çocuklarımızla yüzümüzü Taksim’e dönecek ve yürüyeceğiz. Türkiye işçi sınıfı işine, aşına, ekmeğine, hakkına, hukukuna sahip çıkma iradesini 1 Mayıs’ta Taksim’e yürüyerek gösterecek.” (Cengiz Karagöz, “İşçi Taksim’e Çıkıyor”, Cumhuriyet, 3 Nisan 2024, s.9.)
[6] Émile Zola, Germinal, çev: Adnan Cemgil, Güven Yay., 1968.
[7] Karl Marx, Kapital, Cilt II: Sermayenin Dolaşım Süreci, çeviren: Alaattin Bilgi, Sol Yay., 1976.
[8] Karl Marx, Ücretli Emek ve Sermaye-Ücret, Fiyat ve Kâr, çev: İsmail Yarkın, İnter Yay., 1999.
[9] Karl Marx-Friedrich Engels, Devlet ve Hukuk, çev: Rona Serozan, Ayrıntı Yay., 2016.
[10] Karl Marx-Friedrich Engels, Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1976.
[11] Komutan Yardımcısı Marcos, Zapatista Hikâyeleri, çev: Çiğdem Dalay, Agora Kitaplığı, 2003.
[12] Türkiye’de emek ve sermaye arasındaki çelişkilerin, çatışmaların en açık biçimiyle görünür olduğu bir dönemdeyiz. Her şeyden önce ücretli çalışan sayısı, istihdam edilenlerin yüzde 70’ini aştı; nüfusun dörtte üçü kendisinin ya da aile bireylerinin ücretten elde ettiği gelirle yaşamını sürdürüyor. Yani nüfusun çok önemli bölümü emekçilerden oluşuyor ve bu emekçiler arasında işsizlik, güvencesizlik ve yoksulluk giderek yaygınlaşıyor. Sadece işsizler yoksul kalmıyor, günde 12-15 saat çalıştığı hâlde geliri yoksulluk ve hatta açlık seviyesinin altında kalan milyonlarca insan da buna dahil oluyor. OECD ülkeleri içinde ilk sırada olduğumuz “çalışan yoksulluğu” ile sadece düşük eğitimliler ve düşük vasıflılar değil; eğitimli, profesyonel meslek sahipleri de (doktor, avukat, mühendis vs) karşı karşıya artık. (Özgür Müftüoğlu, “Sendikalar Sınıf Mücadelesinin Neresinde?”, Yeni Yaşam, 26 Şubat 2022, s.10.)
[13] Metin Özuğurlu, “1 Mayıs 2023 Türkiye’si: Yüz Yıllık Muhasebe”, Birgün Pazar, Yıl:20, No:842, 30 Nisan 2023, s.9.
[14] Ayşe Hür, “Hoş Geldin Bir Mayıs, Ey Ulu Münci!”, 30 Nisan 2023… https #//www.avrupademokrat2.com/hos-geldin-bir-mayis-ey-ulu-munci-ayse-hur/
[15] Yeni Hayat, No: 7, 1922.
[16] 1 Mayıs 1977 katliamında kaç kişi öldüğü sorusu 1 Mayıs tarihinin bir diğer tartışmalı alanıdır. Herkes bu konuda farklı bir sayı telaffuz etmektedir. Kimilerine göre 34, kimilerine göre 35, kimilerine göreyse 36 veya 37 kişi ölmüştü. 1 Mayıs 1977 katliamında gerçek ölü sayısı konusunda kimse söylediği rakamdan emin olmasa da bir rakam verilmesi gerekiyordu ve ortaya çıkan bilanço birbirini tutmayan rakamlardan ibaretti. DİSK Genel Sekreter Yardımcısı Fahrettin Engin Erdoğan’ın yaptığı titiz çalışma sonucunda 1 Mayıs 1977 katliamında en az 41 kişinin öldürüldüğü ortaya çıktı. Bu çalışmada DİSK’in listesi ile 1 Mayıs 1977 iddianamesinin karşılaştırılması sonucunda ölenlerin sayısının en az 41 olduğu görülüyor. Bu konuda ayrıntılı bilgilere DİSK Tarihi 2 Cilt (1975-1980) adlı kitapta ulaşılabilir. (Aziz Çelik, “1 Mayıs Yanlışları”, Birgün, 2 Mayıs 2022, s.6.)
[17] Hamit Erdem, “Gelenekten Geleceğe 1 Mayıs”, Politika Gazetesi, No:86, 24 Nisan 2023.
[18] İlknur Başer, “Kendi Yolumuzda Yürüyerek Kazanacağız!”, Birgün, 30 Nisan 2023, s.5.
[19] Eylem Sonbahar, “1 Mayıs Davasında İkinci Kez Beraat Çıktı”, 1 Mart 2024… https://www.mlsaturkey.com/tr/1-mayis-davasinda-ikinci-kez-beraat-cikti
[20] “Taksim’e Çıkmak İsteyen 192 Kişi Gözaltına Alındı”, Cumhuriyet, 2 Mayıs 2023, s.6; Birkan Bulut-Damla Kırmızıtaş-Kübra Kırımlı-İrem Bayraktar, “Ankara 1 Mayıs’ında 14 Mayıs Coşkusu”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.2; “Gelecek Bizim, Emek Hepimizin”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.3; “Ülkede Özgürlük Talebi”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.4; “İstanbul 1 Mayıs’ı: Emek Bizim, Gelecek Bizim”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.4; “Karadeniz’de 1 Mayıs Fırtınası”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.3; “Bölge İllerinde 1 Mayıs Kutlandı”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.2; “Bursa’da Son Yılların En Kitlesel 1 Mayıs’ı”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.5; “Çorum’da Sendikalaştıkları İçin İşten Atılanlar da 1 Mayıs Alanındaydı”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.2; Havva Gümüşkaya, “Karanlıktan Çıkaracak İrade”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.5; “Sivas: Birleşe Birleşe Kazanacağız”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.2; Arif Nacaroğlu, “Antep Kırkayak’tan Emeğin İktidarına”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.5; “Antep’te Halkçı 1 Mayıs”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.8; “TÜRK-İŞ Mitinginde İşçiler Taleplerini Dile Getirdi”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.7; “Çanakkale: Bu Düzeni Değiştireceğiz”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.5; Evrim Kepenek, “Taksim’de 1 Mayıs Eylemleri”, 1 Mayıs 2023… https://www.avrupademokrat2.com/taksimde-1-mayis-eylemleri/; Ruken Tuncel-Duygu Yılmaz, “Değiştirmek Bizim Elimizde”, 1 Mayıs 2023… https://bianet.org/bianet/emek/278031-degistirmek-bizim-elimizde; “#1M2023 Kent Kent 1 Mayıs 2023 Programı”, 1 Mayıs 2023… https://www.dokuz8haber.net/1m2023-kent-kent-1-mayis-2023-programi; “Türkiye ve Dünyadan 1 Mayıs 2023 Kutlamaları”, 1 Mayıs 2023… https://www.evrensel.net/haber/488693/dakika-dakika-turkiye-ve-dunyadan-1-mayis-2023-kutlamalari; “Ülkenin Dört Bir Yanında 1 Mayıs Coşkusu”, 1 Mayıs 2023… https://bianet.org/bianet/emek/278050-umutlarimiz-icin-omuz-omuzayiz; “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Dolayısıyla Kapatılan İstiklal Caddesi Açıldı”, 1 Mayıs 2023… https://www.dokuz8haber.net/1-mayis-emek-ve-dayanisma-gunu-dolayisiyla-kapatilan-istiklal-caddesi-acildi; “1 Mayıs, Çorum’da Coşkuyla Kutlandı”, 1 Mayıs 2023… https://www.dokuz8haber.net/1-mayis-corumda-coskuyla-kutlandi; “Hatay’da 1 Mayıs”, 1 Mayıs 2023… https://bianet.org/bianet/toplum/278053-hatay-da-1-mayis-unutmak-yok-affetmek-yok-helallesmek-yok; “1 Mayıs Tüm Ülke’de Coşkuyla Kutlandı-1”, 2 Mayıs 2023… https://kolektifmucadele.org/2023/05/02/1-mayis-tum-ulkede-coskuyla-kutlandi/; “1 Mayıs Tüm Ülke’de Coşkuyla Kutlandı-2”, 2 Mayıs 2023… https://kolektifmucadele.org/2023/05/02/1-mayis-tum-ulkede-coskuyla-kutlandi-2/
[21] Partizan, 1 Mayıs Maltepe mitingindeki polis şiddeti ve engellemelerine karşı 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin tavrını teşhir etti.
“Yoldaşlarımızın sahneye çıkmasını DİSK’li emekçilere kurdurduğu barikatla engelleyen Tertip Komitesi polisle aynı kaygıları paylaştığını göstermiştir. Tertip Komitesi, devrimcilerin, işçi sınıfının kan ve can bedeli bir mücadeleyle kazandığı kürsüleri devrimcilere yasaklayarak bir tercih yapmıştır, safını belirlemiş, işçi sınıfının önderlerine karşı saldırıları görmezden gelmiştir.” diyen Partizan’ın açıklamasının tamamı şöyle:
İşçi sınıfı ve devrimcilerin bedellerle bugünlere taşıdıkları 1 Mayıs, her dönemde faşist diktatörlüğün saldırılarının hedefi olmuştur. 1977 ve 1996 1 Mayıslarındaki katliamlarla, Taksim yasağıyla, gözaltı ve tutuklamalarla işçi sınıfının mücadele gününün devrimci ruhu engellenmek istenmiştir.
Geride bıraktığımız 2023 1 Mayıs’ında faşizm, bir kez daha komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı ve Partizan kortejini özel olarak hedefe koymuştur. İbrahim Kaypakkaya’nın resmî ideolojiyle uzlaşmayan komünist politik-pratik çizgisi ve bıraktığı mücadele geleneği “Neden İbrahim’in siluetinden korkuluyor?” sorusunun cevabıdır.
İstanbul 1 Mayıs’ının ilk saatlerinden itibaren alanda yerini almaya başlayan kortejimize polis saldırmış, direnen yoldaşlarımız gözaltına alınarak pankart ve flamalarımıza el konulmuştur. Alanda henüz kitlenin toplanmamış olmasını fırsat bilen ilk saldırıya karşı başta Tertip Komitesi olmak üzere sendikalar ve alandaki devrimci demokratların tutumu zayıf kalmıştır. Tertip Komitesi saldırıya karşı flamaların meşruluğunu savunmamış, polisle uzlaşmacı bir diyalog yürütmüştür. Tertip komitesinin bu tutumuna karşı Devrimci 1 Mayıs Korteji bileşenlerinden Kaldıraç Hareketi, Yeni Dünya İçin Çağrı, Söz ve Eylem, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ve KÖZ saldırıya karşı ortak bir direniş göstermiştir. Faşizmin kortejimize dönük saldırısına karşı “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” sloganlarıyla yanıt olan Devrimci 1 Mayıs Korteji, son zamanlarda pek az rastladığımız bir devrimci dayanışma örneği sergilemiştir.
Faşizmin saldırı ve yasaklarına karşı komünist önder siluetli flamaları daha yükseğe kaldırarak yürüyüşe geçen kitlemizin önü bu kez alana girişte durdurulmuş, Kaldıraç Hareketi ve Partizan kortejinin önüne barikat kuran polis, yine İbrahimli flamaları gerekçe göstererek kortejimizin alana girişini engellemeye çalışmıştır. “İbrahim Kaypakkaya yasağı”nı tanımayan Kaldıraç’a ve kortejimize dönük burada ikinci bir saldırı gerçekleşmiş, her iki kortejden de gözaltına alınanlar olmuştur. Polis saldırısına, alana girişimize engel olunmasına karşı Tertip Komitesinin tutumu değişmemiştir. Kortejlerin alana girişini sağlamak yerine polisle “mitingin akışına zeval gelmemesi” adına görüşmeler yapılmıştır. Tertip Komitesi ve alanda bulunan sendika ve devrimci demokrat kurumlar bu alçakça saldırıya karşı sessiz kalmış, en çok yarım ağız bir tutum almışlardır. Partizan olarak yaşanan saldırıyı teşhir etmek, önderimizin engellenen resmiyle sahneye çıkarak yasakları tanımadığımızı ifade etmek için alana yöneldiğimizde bir kez daha Tertip Komitesinin geçiştirici tavrıyla karşılaştık.
Yoldaşlarımızın sahneye çıkmasını DİSK’li emekçilere kurdurduğu barikatla engelleyen Tertip Komitesi polisle aynı kaygıları paylaştığını göstermiştir. Tertip Komitesi, devrimcilerin, işçi sınıfının kan ve can bedeli bir mücadeleyle kazandığı kürsüleri devrimcilere yasaklayarak bir tercih yapmıştır, safını belirlemiş, işçi sınıfının önderlerine karşı saldırıları görmezden gelmiştir.
Görevimiz bellidir: egemen sınıf kliklerinin birbiri arasındaki iktidar dalaşına payanda edilen, restorasyoncu ve düzen içi taleplerin öne çıkarıldığı 1 Mayıs kürsüsünü işçi sınıfının kürsüsü ve sesi yapmak için ısrarla ve sebatla mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın bilinci ve iradesi yol göstericimiz olacaktır.
O, işçi sınıfının emperyalizme, feodalizme ve komprador kapitalizme karşı mücadelesinde yaşamaya, yol göstermeye devam etti. Katledilişinin 50. yılında da faşizm ondan korkuyor. Bu korkuyu büyütecek, mücadelemizin her mevziinde onu yaşatacağız!
Nerede Mücadele ve Direniş Varsa Kaypakkaya Orada Olacaktır!
Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Gözaltılar, Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz!
Katledilişinin 50. Yılında Devrime Önder Kaypakkaya!
Yaşasın Devrimci Dayanışma!
Partizan, açıklamasında geçmediği için özür dileyerek 1 Mayıs günü ODAK ve DHP’nin de devrimci dayanışmaya katıldığını belirtti. (“Partizan’dan 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin Tutumuna Dair Açıklama”, 2 Mayıs 2023… https://www.yenidemokrasi32.net/partizandan-1-mayis-tertip-komitesinin-tutumuna-dair-aciklama.html)
[22] “Seçimlerin Gölgesinde 1 Mayıs”, Devrimci Duruş, No:112, Mayıs-Haziran 2023, s.6-7.
[23] Özgür Müftüoğlu, “İktidar Değişse de Mücadele Sürecek”, Birgün, 28 Nisan 2023, s.5.
[24] “1 Mayıs 14 Mayıs’ın Arifesidir”, Politika, Yıl:9, No:85, 27 Mart 2023, s.1.
[25] Oğuz Oyan, “1 Mayıs-14 Mayıs Kavşağında İşçi Sınıfı”, Birgün Pazar, Yıl:20, No:842, 30 Nisan 2023, s.7.
[26] “Türkiye Halkları 1 Mayıs Alanlarındaydı”, Yeni Yaşam, 2 Mayıs 2023, s.6-7.
[27] “Ülkede Özgürlük Talebi”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.4.
[28] “Türkiye ve Dünyadan 1 Mayıs 2023 Kutlamaları”, 1 Mayıs 2023… https://www.evrensel.net/haber/488693/dakika-dakika-turkiye-ve-dunyadan-1-mayis-2023-kutlamalari
[29] “İşçi ve Emekçiler Dört Bir Yandan Haykırdı”, 1 Mayıs 2023… https://bianet.org/bianet/emek/278045-emek-dusmani-iktidari-gonderecegiz
[30] “İzmir Gündoğdu: Bu Düzeni Biz Değiştireceğiz”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.6.
[31] “Kocaeli’de Emekçiler 1 Mayıs’ta Alanda”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.3.
[32] “Türk Harb İş Kayseri Şubesi 1 Mayıs’ı Kayseri’de Kutladı”, Evrensel, 2 Mayıs 2023, s.2.
[33] İbrahim Varlı, “Maltepe’den İzlenimler: Sınıfın Aklı Sandıkta”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.2.
[34] Jale Özgentürk, “Seneye de Taksim’deyiz”, Cumhuriyet, 2 Mayıs 2023, s.6.
[35] Zafer Aydın, “İşçiler Seçim Sonrasına Hazırlanmalı”, Birgün, 26 Nisan 2023, s.5.
[36] Erdal Atabek, “Bugün 1 Mayıs…”, Cumhuriyet, 1 Mayıs 2023, s.4.
[37] Dilan Esen, “Yoksulluğa İsyanın 1 Mayıs’ı”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.2.
[38] Umut Can Fırtına, “Kazancı’da İşçiye Polisten Engel”, Birgün, 29 Nisan 2023, s.4.
[39] L. Doğan Tılıç, “Taksim Korkusu”, Birgün, 2 Mayıs 2023, s.3.
[40] Olcay Çelik, “14 Mayıs’ın Gölgesinde 1 Mayıs”, Atılım, Yıl:3, No:113, 28 Nisan 2023, s.6-7.
[41] Eduardo Galeano, Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu, çev: Bülent Kale, Çitlembik Yay., 2004.
[42] Simone Weil, Kökler-İnsan ve Ruhun İhtiyacı, çev: Yusuf Yenen, KETEBE Yay., 2021, s.67.
[43] George Orwell, 1984, çev: Armağan İlkin, Kelebek Yay., 1983.
[44] V. İ. Lenin, Karl Marx-Friedrich Engels-V. İ. Lenin, Kadın ve Aile, çev: Öner Ünalan, Sol Yay., 2008, s.60.
[45] Karl Marx, 1844 El Yazmaları: Ekonomi Politik ve Felsefe, çev: Kenan Somer, Sol Yay., 1993, s.77.
[46] V. İ. Lenin, Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1977, s.162.
[47] V. İ. Lenin, “Liberal Birlik ve Sosyal-Demokrasi (13 Eylül 1905)”, Seçme Eserler, Cilt:9, s.282.
[48] “2.3 Milyon Kişi İcralık Oldu”, 14 Mart 2024… https://www.birgun.net/haber/2-3-milyon-kisi-icralik-oldu-513821
[49] Mustafa Çakır, “Yoksulluk Yayılıyor!”, Cumhuriyet, 31 Mart 2024, s.9.
[50] Mustafa Bildircin, “5 Milyon Hane Yardıma Muhtaç”, Birgün, 5 Mart 2024, s.5.
[51] Şevval Aydoğan, “Yaşlandıkça Yoksullaştık”, Cumhuriyet, 28 Mart 2024, s.9.
[52] “Türkiye’de 10 Kişiden 4’ünün Sofrasında Et, Balık, Tavuk Yok”, 4 Mart 2024… https://www.avrupademokrat3.com/turkiyede-10-kisiden-4unun-sofrasinda-et-balik-tavuk-yok
[53] Dilan Esen, “İnsanca Ücret Mücadelesi”, Birgün, 1 Aralık 2023, s.4.
[54] Bahadır Özgür, “İşçi Ölüme, Kârlar Zirveye”, Birgün, 25 Ekim 2022, s.7.
[55] “İşçiler Kaybediyor, Şirketler Kazanıyor”, Birgün, 27 Ağustos 2023, s.4.
[56] Uğur Zengin, “Bir Yıllık Bilanço: Ford Otosan Bir İşçiden 2.1 Milyon Net Kâr Elde Etti”, 7 Mart 2024… https://www.evrensel.net/haber/512441/bir-yillik-bilanco-ford-otosan-bir-isciden-2-1-milyon-net-k-r-elde-etti
[57] “Forbes En Zenginleri Açıkladı”, Cumhuriyet, 2 Nisan 2024… https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/forbes-en-zenginleri-acikladi-damat-selcuk-bayraktar-ilk-kez-listede-2192748
[58] Cengiz Karagöz, “21 Yılın Bilançosu: Emek Kaybetti Sermaye Kazandı”, Cumhuriyet, 9 Mayıs 2023, s.10.
[59] Türkiye’de iş kazaları ve meslek hastalıkları (iş cinayetleri) sonucu ölen işçi sayısına ilişkin resmi veriler oldukça çarpıcı. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) açıkladığı verilere göre bildirilen ‘iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölenler’ ile ‘iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölüm geliri dosyası sayısı’ arasında büyük bir fark var. SGK söz konusu verilere ilişkin son açıklamasını 2022’de yaptı. Bu fark 2022’de 1.902 oldu. 2005-2022 yılları arasındaki fark ise tam 22 bin 525. İstatistikler iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu ölümlerin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor. SGK verilerine göre AKP’nin iktidar olduğu son 17 yılda en az 46 bin işçi çalışırken hayatını kaybetti. (Dilan Esen, “İş Cinayetinde İki Kat Fark”, Birgün, 25 Ocak 2024, s.5.)
[60] “Türkiye’de 16.4 milyon işçiden 2.4 milyonu sendikalı… Türkiye’de işçilerin yüzde 85’i sendikasız” (Mustafa Çakır-Cengiz Karagöz, “Patrona Karşı Tek Başına”, Cumhuriyet, 1 Ağustos 2023, s.11.)
[61] Evrensel ve Anayasal bir hak olan grev hakkı izne tabidir. Bütün grevler keyfi gerekçelerle yasaklanabilir. Metal işçileri bu keyfiliğe karşı grev hakkını savunuyor. Bu grev bir meşru müdafaadır. Türkiye’de AKP döneminde greve çıkabilen işçi sayısı 90 binin altında kalırken grevi ertelenen işçi sayısı 200 bine yaklaştı. Grev hakkı yok edildi. Türkiye’de grev hakkı yoktur! (Aziz Çelik, “Grevi Savunma Grevi!”, Birgün, 19 Aralık 2022, s.4.)
[62] Bu ülkede grev hakkı yok! AKP hükümetleri döneminde 194 binden fazla işçinin grevi ertelenirken, sadece 85 bin işçi greve çıkabildi. AKP grev yasaklarını genişletti. (Aziz Çelik, “Bu Ülkede Grev Hakkı Yok!”, Birgün, 12 Ekim 2020, s.11.)
[63] DİSK’in araştırmasına göre genç işsiz sayısı 2 milyon 16 bin kişi. İŞKUR’un verilerine göre ise 2023 yılında işsizlik ödeneği almak için başvuran 15-24 yaş grubundaki gençlerin sayısı 235 bin 800 kişi oldu. (“İşsizlik Kıskacı”, Cumhuriyet, 25 Şubat 2024, s.9.)
[64] Dilan Esen, “Emekçinin Katili AKP İktidarı”, Birgün, 13 Mayıs 2023, s.4.
[65] ‘Uluslararası Çalışma Örgütü’ (ILO) ve ‘BM Çocuklara Yardım Fonu’ (UNICEF) verilerine göre, dünya genelinde 160 milyon çocuk (63 milyon kız ve 97 milyon erkek) çocuk işçi. Bu rakam dünya genelinde 10 çocuktan 1’ine denk gelirken, çocuk işçi sayısı az gelişmiş ülkelerde artış gösteriyor. ( “Dünyada Her 10 Çocuktan 1’i ‘Çocuk İşçi’ Olarak Çalışıyor”, 11 Haziran 2023… https://www.avrupademokrat2.com/dunyada-her-10-cocuktan-1i-cocuk-isci-olarak-calisiyor/)
[66] Umut Serdaroğlu, “Çocuk İşçiliğinde Utandıran Yükseliş”, Birgün, 19 Nisan 2023, s.6.
[67] İklim Öngel, “Kavlak: İşçi Krizsavar Değildir”, Cumhuriyet, 25 Eylül 2023, s.9.
[68] Kıvanç Eliaçık, “Küresel Haklar Endeksi 2023”, Birgün, 5 Ekim 2023, s.10.
[69] Zeynep Altıok Akatlı, “Türkiye İşçi Sınıfına Selam”, Birgün, 7 Mart 2024, s.2.
[70] “Erdoğan’dan 1 Mayıs Mesajı”, 1 Mayıs 2023… https://kronos36.news/tr/erdogandan-1-mayis-mesaji-bir-sicak-somunu-paylasmanin-mutlulugunu-cok-iyi-bilirim/
[71] “AYM’den Taksim’de 1 Mayıs Kararı”, 15 Aralık 2023… https://direnisteyiz31.org/1-mayis/aymden-taksimde-1-mayis-karari-taksim-isci-ve-emekcilerin-ortak-hafizasi-kusaklar-boyunca-aktarmali/
[72] Engin Ünsal, “1 Mayıs ve Emek Bildirgesi”, Cumhuriyet, 1 Mayıs 2023, s.2.
[73] Engin Ünsal, “Siyasetsiz Sendika Olur mu?”, Cumhuriyet, 6 Ekim 2023, s.2.
[74] Engin Ünsal, “İşçi Sendikalarının Demokrasiye Borcu”, Cumhuriyet, 31 Ağustos 2023, s.2.
[75] Engin Ünsal, “Sendikacılığımızın Geleceği”, Cumhuriyet, 25 Eylül 2019, s.2.
[76] “Mücadelemiz Devam Edecek”, Birgün, 16 Şubat 2020, s.10.
[77] 18. Olağan Genel Kurul Delegesi bir işçi şunları dedi:
“Sendikamız DİSK/Genel-İş’in geçtiğimiz günlerde Ankara The Green Park Hotel’de 18. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti. Genel Kurul salonu itinayla hazırlanmış, barkovizyonda sendikanın geçmiş tarihi ve yapmış olduğu grevlerin görüntüleri eşliğinde ‘Ayaktayız’ sloganıyla süslenmişti. Ancak divanın oluşmasından, kongrenin yürütülmesi süreci dahil, adeta kongre bir an önce olsun bitsin havası hâkimdi. 140 bin üyeli sendikamızın genel kurulu konuk konuşmalarıyla birlikte topu topu üç saat sürmesi başka nasıl yorumlanabilir.
Genel Başkanımız Remzi Çalışkan’ın açılış konuşmasında yer alan ‘şöyle mücadele ediyoruz, böyle mücadele ediyoruz’ söylemleri ne yazık ki gerçekleri ifade etmiyor. Sözle mücadele olmadığını herkes gibi kendisi de biliyor. Genel kurulda sadece iki delegenin söz alıp konuşması başlı başına tartışılması gereken, bu nasıl mücadeleci bir sendika kongresi dedirten bir durum. Bu hâliyle genel kurulun işçi sınıfının ve belediye işçilerinin mücadelesini yansıtmaktan ve tartışmaktan çok uzak olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Bütün kurul delegelerinin aklından geçen de budur, ancak kendilerini ifade etme olanakları olmadığı için de bu sonuç değişmiyor.
İşçi sınıfı ve özellikle belediye işçileri açısında sorunların dağ gibi büyüdüğü, sorunların çözülmesi konusunda tartışmaların yapılması, çözüm üretilmesi, adımların atılması, kararların alınması gereken genel kuruldu ancak olmadı. Kongre sessiz ve sedasız yapılarak, bütün sorunlar bir kez daha halının altına süpürülmüş oldu.” (“Genel-İş Sendikası Nereye Gidiyor?”, Evrensel, 21 Ağustos 2023, s.5.)
[78] Osman Çokama, “DİSK Genel Kurulu’nun Ardından: Mızrak Çuvala Sığmıyor”, 5 Şubat 2024… https://sendika.org/2024/02/disk-genel-kurulunun-ardindan-mizrak-cuvala-sigmiyor-700912
[79] Yaşar Aydın, “DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu: İşçiler Varsa Umut da Var”, Birgün, 15 Mart 2024, s.10.
[80] Dilan Esen, “1 Mayıs’ın Heyecanı Sandığa Yansıyacak”, Birgün, 3 Mayıs 2023, s.5.
[81] “DİSK Taksim Cumhuriyet Anıtı’na Çelenk Bıraktı”, Cumhuriyet, 2 Mayıs 2023, s.6.
[82] V. İ. Lenin, ‘Sol’ Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı, çev: Ferit Burak Aydar, Agora Kitaplığı, 2010.
[83] Elias Canetti, Kitle ve İktidar, çev: Gülşat Aygen, Ayrıntı Yay., 2010.
[84] Komutan Yardımcısı Marcos, Direnişin Ötesi: Her Şey-Subcomandante Marcos ile Röportaj, çev: M. Çınar-Sibel Özbudun-F. Ege, Bilim ve Sosyalizm Yay., 2015.
[85] Felix Guattari-Gilles Deleuze, Bin Yayla-Kapitalizm ve Şizofreni, çev: Emre Sünter, Norgunk Yay., 2024.
[86] Eren Aysan, “1 Mayıs’a Doğru”, Cumhuriyet, 29 Nisan 2023, s.11.
[87] V. İ. Lenin, “1 Mayıs” (1904), https://sendika.org/2013/04/1-mayis-v-i-lenin-42748/
[88] Ateş Uslu, “Lenin’in 1 Mayıs’ı: Özgürlük, Sınıf Bilinci ve Enternasyonalizm”, Birgün Pazar, Yıl:20, No:842, 30 Nisan 2023, s.12.