GüncelMakaleler

SENTEZ | Emperyalist Çelişkiler ve Ortadoğu’yu Bölüşmek

"Newroz ateşi, Ortadoğu'nun kitlesel direnişlerinde yanıyor ve ara sıra bu yangından büyük patlamalar yaşanıyor. Bu lokal ateş odakları, emperyalistlerin nasıl söndüreceklerini bilemedikleri bilinçli, örgütlü bir yangına dönüşmelidir"

Altı ay önce Artsakh, Azerbaycan ordusu tarafından işgal edildi; Filistin direniş güçlerinin İsrail zulmüne karşı sarsıcı eylemi gerçekleşti ve İsrail buna karşı bir imha savaşını başlattı. Faşist Türk devletinin kalbinde, Ankara’da adliyeye yapılan saldırı, Rojava ve dağlardaki alanların yenilenen bombardımanlarıyla sürdürüldü.

Geçtiğimiz altı ay, direniş ve emperyalist saldırılarla karakterize olmuş, Ortadoğu halkları ile emperyalist güçler arasındaki çelişki daha da şiddetlenmiştir. Bu aylarda binlerce insan öldürüldü, yerinden edildi, yaralandı ya da yoksullaştı.

Emperyalizm ve faşizm yıkıcı öfkesini artırarak sürdürmekte, bu da onun zayıflıklarına tanıklık etmektedir. Artsakh’ın işgalinden altı ay sonra Ankara’daki saldırıdan ve Filistin direnişinin taarruzunu ardından devletler bir sonraki hamlelere hazırlanırken, halkların direnişi onları engellemeye devam ediyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan arasındaki 9. Üçlü Toplantı ve 11. Küresel Bakü Forumu için 15 Mart’ta Azerbaycan’a gitti. Bu toplantılar, Kafkasya’daki çıkarların ele alınmasına hizmet etmektedir. Bu yıl bu toplantılara katılımın artması, Kafkasya’nın önümüzdeki süreçte, özellikle ticaret yolları ve petrol ve gaz tedarik yolları açısından önemli bir rol oynayacağını gösteriyor. Azerbaycan aynı zamanda Avrupa’nın enerji tedarikinde de önemli bir rol oynamaktadır.

AB, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için 2027 yılına kadar Azerbaycan’dan doğal gaz ithalatını iki katına çıkarmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda bu bölge, Rusya ile çatışan NATO için de jeo-stratejik bir öneme sahip ve NATO, Gürcistan ve Azerbaycan üzerindeki etkisini artırmak ve bu ülkelerle işbirliğini derinleştirmek istiyor. Hedeflerden biri hala Zengezur Koridoru’nun kontrolünü ele geçirmektir ve şimdi bunun için yeni taşlar döşeniyor.

Faşist devletin dışişleri bakanı Hakan Fidan ayrıca bu toplantılar vesilesiyle Azerbaycan Dışişleri Bakanı Jehun Bayramov ile ikili görüşmelerde bulunarak Türkiye-Azerbaycan işbirliğine yönelik yeni planları da belirledi.

Hem Azerbaycan hem de Ermenistan Cumhurbaşkanı sözde bir barış anlaşmasının eşiğinde olduklarından bahsediyorlar. Ancak ne pahasına olursa olsun, Artsakh halkı yerlerinden edildi (tarihsel olarak ikinci bir tehcirdir), katledildi ve zulme uğradı.

Azerbaycan hükümeti, Tavuş’un kuzey bölgesindeki diğer Ermeni köylerinin de teslim edilmesini talep ediyor. Bu köylerin de Artsakh bölgesi ile aynı kaderi paylaşması muhtemeldir. Bu sözde barışın bedelini Artsakh’ta yerinden edilen ve öldürülen binlerce Ermeni, bedelini ise Azerbaycan’ın taleplerinin bir parçası olan köylerin sakinleri ödüyor.

Erdoğan’ın seçim vaatleri…

Türk Dışişleri Bakanı’nın geçmiş toplantıları arasında iki hafta önce Irak’a yaptığı ziyaret de yer alıyor. Bu ziyaretten bu yana R.T.Erdoğan, Suriye ve Irak ile Türkiye arasındaki bölgeyi işgal etme ve sözde tampon bölge planlarını seçim propagandalarında birçok kez açıkça vurguladı. Irak devleti ve Barzani kliği ile müzakereler devam ederken, Türk ordusuna destekleri ve PKK’yi yasaklı bir örgüt olarak tanımlama konusunda baskı oluşturan Türkiye, şimdi Talabani üzerindeki baskıyı artırıyor.

Kürt ulusal özgürlük hareketine Süleymaniye bölgesinde belli bir manevra alanı tanıyan KYB, R.T.Erdoğan için daha fazla odak noktası haline geliyor. Talabani ve Barzani’yi PKK’ye karşı mücadelede birleştirebilirse bu faşist TC’nin işine yarayacaktır. Talabani bu durumda çeşitli seçenekleri masaya yatırıyor ve bugünlerde Rusya’ya yaklaşıyor. KYB Başkanı Bafel Talabani, 28 Mart’ta Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile biraraya geldi. Basında yer alan haberlere göre, ikili görüşmede Ortadoğu’daki mevcut siyasi durum ele alındı ve karşılıklı destek sözü verildi ancak bunun somut olarak ne anlama geldiği yakın gelecekte görülecektir.

İran’ın Irak’taki nüfuzunu güçlendirmek için IŞİD’e karşı mücadelede desteklediği ve şu anda PKK’nin gerilla güçleriyle birlikte Şengal’de bulunan İran’a bağlı Şii milis güçleri, olası bir yeni saldırıda Türk ordusuna destek verip vermeyeceğine dair spekülasyonlar var.

Bu da Kürt gerillalara karşı mücadelede İran ve Türkiye arasındaki işbirliğinde yeni bir adım anlamına gelecektir. Gerillalara ve devrimci güçlere karşı mücadelede rakiplerin de birbirlerini bulacakları açıktır. Seçimlerden kısa bir süre önce R.T.Erdoğan, Kürdistan açısından sembolik önemi bulunan Amed’de büyük bir kitlenin önünde yaptığı seçim konuşmasında Irak ve Suriye’deki Kürt gerillaların yakın zamanda yok edileceğini ilan ederek tehditkâr arka planını güçlendirmeye devam etti.

Dikkatleri ekonomik krizden, depremin çözülemeyen sonuçlarından, düşen ücretlerden ve kitlelerin öfkesinden uzaklaştırmak için elinden geleni yapmaya, bütün yalanları ardı arkasına sıralamaya devam etmektedir.

 

Bölgede keskin çelişkiler…

Filistin direniş cephesinin 7 Ekim’deki saldırısı artık altı ayı geride bıraktı ve Ortadoğu’da yeni bir evre başlattı. İsrail’in direnişi hızlı bir saldırıyla ezme planları açıkça gerçekleşmedi ve direniş büyük saldırılara, yıkıma, yerinden edilmeye ve cinayetlere rağmen devam ediyor. İsrail tarafından 30.000’den fazla insan katledildi, yüz binlercesi yaralandı, tüm halk yerinden edildi ve açıkça dünyanın gözleri önünde bir soykırım yaşanıyor.

Filistin cephesinin direnişi dünya çapında binlerce insanı sokaklara döktü ve Ortadoğu’daki tüm durumu sarstı. Yemen’deki Husiler veya Lübnan’daki Hizbullah gibi çeşitli güçler, çeşitli nedenlerle Filistin direnişini destekliyor Avrupa/ABD emperyalistlerinin bölgedeki askeri üs hedeflerine saldırıyor. İran da savaşta konumlanmak için bu vekil güçleri kullanıyor ve özellikle Suriye ve Irak’taki hedeflere defalarca saldırıyor. Çoğu durumda bu saldırılar, ABD’nin kısa süreli tepkisiyle karşılanıyor. Ortadoğu’daki keskin çelişkiler doruğa doğru yaklaşıyor.

Filistin direnişi emperyalizmin zayıflıklarını açığa çıkardı, emperyalizmin ticaret zincirlerindeki hassas noktaları gösterdi ve Kızıldeniz’in önemli bir jeostratejik nokta olduğunu gösterdi. Şimdi İsrail, Gazze Şeridi’nin güney kenti Refah’a yönelik bir sonraki saldırısını duyuruyor.

Bu kent, Mısır sınırına yakın ve çok sayıda Filistinli bu bölgeye sığınmış durumdadır. Devam eden direniş ve uluslararası dayanışma karşısında BM, ateşkes çağrısında bulunan bir karar yayınladı. Elbette bu karar, İsrail’in yanı sıra ABD emperyalizminin de soykırımın suç ortağı olduğu gerekliğini gizleyemeyecektir. Zira ABD tam da soykırımın yaşandığı bugünlerde İsrail’e ve bölgeye silah ve asker göndermeye devam etmektedir. Amaç siyonist İsrail’in korunması, soykırıma devam edilmesidir.

 Emperyalistler ve müttefikleri, gelecek savaşlara hazırlanıyor

Bahsi geçen üç direniş alanına ve yerinden edilenlerin yaşadığı bölgelere bakacak olursak, kartların şu anda nasıl hızla yeniden karılabileceğini görebiliriz. Emperyalist güçler ve müttefikleri, Ortadoğu’daki bugünkü istikrarsız durumda iyi pozisyonlar elde etmeye ve gelecek savaşlara hazırlanmaya ve başlangıç pozisyonlarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Bugünkü gelişmeler savaşın daha da tırmanacağına işaret ediyor. Dışişleri bakanları iyi anlaşmalar hazırlamak ve Ortadoğu pazarını yeniden bölüşmek için dolaşıyor.

Emperyalizm krizde ve bunun sonuçları her yerde hissediliyor. Bu kriz aynı zamanda ezilen halkların ve emekçi sınıfların direnişine karşı mücadelede emperyalist ittifaklara yol açıyor. Amerika/AB ve Rusya/Çin blokları arasındaki savaş şiddetleniyor ancak asıl çelişki emperyalist güçler ile ezilen halklar arasında yaşanıyor.

Ermenistan, Kürdistan ve Filistin halkları yüz yılı aşkın bir süredir emperyalizm için bir “sorun“dur ve bu halklar her birkaç yılda bir büyük saldırılara maruz kalsalar da direnişleri asla kırılmamış, kitleleri dünya çapında sokaklara dökmüş ve bugün bile Ortadoğu’daki emperyalist planları bozmaktadırlar. Avrupa, yakın gelecekte enerji tedariki için Rusya’ya daha az bağımlı olmak istemekte ve bunu başarmak için yeni topraklar açmak zorundadır. Kürdistan ve Filistin’in yanı sıra Ermenistan’daki mevcut direniş merkezlerinin hepsi gelecekteki tedarik zincirleri için önemli bölgelerde yer almaktadır. Bu da direnişe yönelik saldırıların yakın gelecekte azalmayacağının ve yeni saldırıların beklenmesinin bir başka nedenidir.

Bu altı ay sadece iktidardakilerin hamlelerine tanıklık etmedi; aksine direniş güçleri önemli darbeler vurmayı başardı. Kürt gerillalar, dağlarda Türk ordusuna karşı bir dizi başarılı eylem gerçekleştirerek onları birden fazla kez kaçmaya zorladı. Filistin direnişi İsrail devletinin yıkıcı öfkesine karşı direniyor ve Ortadoğu’da ve uluslararası alanda kitleleri harekete geçiriyor. Husilerin Kızıldeniz’deki saldırıları ticaret zincirleri için önemli bir tehdit oluşturuyor.

Filistin ve Kürdistan, emperyalizmin zayıflığını ve direncini olduğu kadar vahşetini de gözler önüne seriyor. 24 Nisan’da Ermeni toplumu ve tüm insanlık, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere yönelik yapılan soykırımı 109. kez anacak ve böylece imha planlarına bir kez daha karşı çıkacaklardır.

21 Mart’ta Kürt kitleleri Bakur, Başur, Rojhilat ve Rojava sokak ve meydanlarına akın ederek direniş bayramını kutladı. Newroz ateşi, Ortadoğu’nun kitlesel direnişlerinde yanıyor ve ara sıra bu yangından büyük patlamalar yaşanıyor. Bu lokal ateş odakları, emperyalistlerin nasıl söndüreceklerini bilemedikleri bilinçli, örgütlü bir yangına dönüşmelidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu