GüncelMakaleler

SENTEZ | Ekonomik kriz, pandemi, Floyd eylemleri ve gölgesindeki ABD seçimleri -2-

Oysa ABD, pandemiden en yoğun ve kötü etkilenen 20 ülke arasında 10. sırada ve ölenlerin sayısıyla dünyada kayıpların en yüksek olduğu ülke. Ama ne önemi var!

ABD, 3 Kasım 2020 tarihinde gerçekleştirilecek olan seçimlere yazımızın bir önceki bölümünde de değindiğimiz gibi ekonomik ve sosyal alanda büyük bir kaos içerisinde giriyor. Seçimlere dört ay gibi kısa denilebilecek bir zaman kalmış olmasına rağmen hala COVİD-19’dan kaynaklı seçimlerin yapılıp yapılamayacağı ya da “mektupla mı” yoksa “sandık başına gidilerek mi” yapılacağı gibi sorular tam olarak netleşmemiş durumda.

Zira George Floyd’un polis tarafından katledilmesinin ardından her ne kadar son haftalarda ivme düşmüş olsa da, protestolar halen birçok kentte devam etmekte, polis saldırıları ise protestoların sayısındaki düşüşe karşın yeniden şiddetlenmekte. Son olarak Kansas City’deki protestolar sırasında evinde uyurken isabet eden bir kurşunla dört yaşındaki bir çocuğun yaşamını yitirmesi üzerine Trump, eylemlerin sürdüğü Chicago, Albuquerque ve Kansas City’ye federal kolluk güçlerini göndereceğini açıkladı.

Diğer yandan COVİD-19 salgınına karşı kötü yönetilen sürecin bir sonucu olarak ölümler hızından hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor. Daha önce verdiğimiz 137 bin 348 ölüm (12.07.2020) sayısı 25 Temmuz itibariyle 149 bin 047 kişiye ulaşmış durumda (+ 11.699 kişi).

Bu zaman zarfında pandemi meselesinden köşeye iyice sıkışan Trump, ilk kez (bir hastane ziyaretinde) maske takarak basına poz verdi ve maskenin “öneminden” bahsetti: “Potansiyel olarak yardımcı olabilecek bir şey”!!! Ve tabii yalanlarına devam etti: “Ölüm oranlarımız düşmeye devam ediyor. Ölüm oranlarımız, Avrupa Birliği ve dünyada neredeyse diğer her yerden daha düşük.”

Oysa ABD, pandemiden en yoğun ve kötü etkilenen 20 ülke arasında 10. sırada ve ölenlerin sayısıyla dünyada kayıpların en yüksek olduğu ülke. Ama ne önemi var! Pandemiye kadar günlük yalan söyleme kapasitesi 15’ken (Washington Post, 30.12.2018), pandemiyle birlikte günde ortalama 23.8’e çıkartarak (Forbes, 05.05.2020) kendi rekorunu egale eden bir Başkan için çok da önemli değil!

 

Trump Kasım’da gidecek mi?

Bu soru, yılın belki de en önemli sorularından biri gibi görünüyor; Trump Kasım’da gidecek mi?

Doğrusu tablo Trump açısından hiç de iyi görünmüyor. Diğer yandan, son aylarda yapılan tüm kamuoyu araştırmaları ve anketlerinde de Demokratların adayı Joe Biden, Trump’a karşı arayı 15 puan açmış görünüyor. (En son Washington Post ve ABC News tarafından yapılan anketin sonucu.)

Ancak bu tablodan hızlıca Trump’ın yenilgisini çıkarmak doğru olmaz. Zira, öncelikle ABD’deki seçim sisteminde oyların daha fazla olması Başkan olmak için yeterli olmayabiliyor. Kısaca seçim sisteminden bahsedersek; ABD’de 4 yılda bir Kasım ayında yapılan seçimlerde seçmenler, doğrudan Başkan ve Başkan Yardımcısını değil, 538 üyeden oluşan Seçiciler Kurulu’nu seçerler. Bu Kurul, seçimlerden hemen sonra sadece bir kez bir araya gelerek tek görevi olarak ABD Başkanı’nı seçerler.

Yani Başkan, ülke çapında adayların aldığı oy oranına göre değil, kazanılan seçiciler kurulu üyesi sayısına göre belirlenir. İşin “sürprizi” de buradadır; Örneğin, 2000 yılındaki seçimlerde George W. Bush, Demokratların adayı Al Gore’den 500 bin daha az oy almasına karşın Seçiciler Kurulu’ndaki üye sayısına göre 271’e 266 oyla seçimleri kazanmıştı.

Bu açıdan bu kurula en fazla üye gönderen Kaliforniya, Teksas, New York, Florida, Illinois ve Pensilvanya’daki seçimlerin sonuçları oldukça önemli oluyor.

Diğer yandan, Trump’ın seçildiği dönemdeki vaatleri ve nasıl bir yönetim uygulayacağı 2016’daki seçim kampanyasının sloganlarından hatırlanacaktır. Kürtajı yasaklamaktan, “Meksikalıların hepsinin tecavüzcü” olduğunu söylemesine (ülkenin nüfusunun beşte birine yakını Latin Amerika kökenli), ABD-Meksika sınırına duvar örülmesinden Müslümanlara ülkenin kapılarını tamamen kapatmaya kadar vaatleri oldukça “sıra dışı” görünüyordu.

Fakat Trump tam da bu vaatlerle oyları toplayarak ABD’nin 60. başkanı oldu. Tam da söylediği gibi bir Başkanlık yaptı yaklaşık dört yıl boyunca… Ayrıca belirtelim, 2016’da seçimlerden önce yapılan kamuoyu araştırmaları da Trump’ın başkan seçilemeyeceğini gösteriyordu!

Trump, bu seçim kampanyasını da aynı argümanlar üzerinden yürüteceğe benziyor. Kamuoyu araştırmalarının söylediği kemik oyların oranı olan yüzde 35-40’lara ek olarak en azından bir yüzde 10 daha eklemek zorunda olan Trump’ı Başkanlığa taşıyacak ya da oradan indirecek olan diğer bir faktör de tabii ki karşısındaki aday… 2016’daki başarısının bir nedeni de elbette karşısında Hillary Clinton’ın olmasıydı.

ABD’de seçimler esasta Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında geçiyor. Bu seçimde de bu durum değişmeyecek. Yani Trump’ın karşısında Demokratların adayı, Joe Biden olacak.

Biden, Başkan adaylığı için yapılan önseçimleri, kendisini “sosyalist” olarak tanımlayan ve Demokrat Partili de olmayan Bernie Sanders’a karşı kazanmıştı.

Özellikle seçim tablosunu Trump aleyhine çeviren iki konuda -ırkçılık ve pandemi noktasındaki- tutumuyla, “polis reformu” talebine ılımlı yaklaşmasıyla, Black Lives Matter hareketine daha sıcak bakmasıyla, barışçıl tutumuyla vb. Trump’la arayı açması pekala mümkün. Yine Trump’ın geçtiğimiz ay kaldırdığı ucuz sağlık hizmetine (daha çok Siyahlar bu hizmetten yararlandığı için ırkçıların kaldırılmasını istediği) yönelik de Biden’ın tavrı halkta karşılık buluyor.

Ancak daha seçimlere dört ay gibi bir zaman var. Ve 2016 seçimlerinde Trump’ın topladığı “kararsız” oyların koptuğu söylense de bu oyların tümümün Biden’a gideceğini söylemek henüz mümkün değil. Ancak daha önemlisi, ABD’li büyük sermaye sahiplerinin istekleri… Seçim kampanyalarına yatırılan paraya bakılırsa, Trump hala sermayenin istediği Başkan olmayı sürdürüyor.

Ancak daha da önemlisi, seçim sonucunda Trump’ın Başkan olamaması durumunda yaşanacak olanlar… Şimdiden bu konuda ciddi kaygılar mevcut. Nitekim bu kaygıları büyütecek açıklama yine Trump’dan geldi.

Daha şimdiden, pandemiden kaynaklı seçimlerin mektup yoluyla yapılması durumunda Demokratların hile yapacağını ilan eden ifadeler kullanılarak, seçim sonuçlarına itiraz edeceklerinin sinyallerini veriyor Cumhuriyetçiler. Ama daha da vahim senaryo, Trump’ın Fox News’la yaptığı söyleşide söyledikleri…

Fox News muhabirinin “Seçim sonuçlarını kabul edecek misiniz?” sorusuna Trump’ın verdiği “Duruma bakar” şeklindeki yanıtı ABD emperyalizminin tarihinde yeni bir sürecin başlayacağına işaret ediyor. (Bitti)

*SENTEZ  | Ekonomik kriz, pandemi, Floyd eylemleri ve gölgesindeki ABD seçimleri -1-

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu