Kürdistan özgürlük mücadelesinin emektar militanı ve Êzîdî Toplumu Koordinasyonu Üyesi Zeki Şengalî, 15 Ağustos günü Türk savaş uçaklarının Şengal’e yönelik alçakça saldırısı sonucunda katledildi. Şengal’in Êzîdî Kürtlerinin Mam Zeki’si artık bir şehit! Öncelikle Şehit Zeki Şengalî’yi saygı ve minnetle anıyor, Kürt gençliğinin ve gerillasının bu alçakça katliamın hesabını mutlaka soracağına inanıyoruz.
Başta Êzîdîler olmak üzere tüm Kürtlerin tanıdığı gibi, özgürlük mücadelemizin emektarı olan Zeki Şengalî, ömrünün kırk yılını Kürtlerin ve Êzîdîlerin özgürlüğüne vermiş, son derece fedakâr, çalışkan, cesur ve insan canlısı olan gerçek bir yurtsever ve devrimcidir.
Uzun süre Avrupa sahasında devrimci çalışma yürüttükten sonra Kürdistan’a gelmiş ve Şengal’e yönelik DAİŞ faşistlerinin 3 Ağustos 2014 soykırım saldırısı ardından Şengal’e geçerek, Şengal Êzîdîlerinin eğitimi, örgütlenmesi ve demokratik özerk yönetime kavuşması için tüm gücüyle çalışmıştır.
Öyle ki, söz konusu çalışmaları içinde Êzîdî Kürt halkının Mam Zeki’si, öğretmeni ve temsilcisi haline gelmiştir.
Zeki Şengalî işte böyle bir çalışma içindeyken, Şengal Êzîdîlerinin eğitimi, örgütlenmesi ve demokratik özerk bir yönetime kavuşması için çalışırken, 15 Ağustos günü TC savaş uçaklarının hedef gözeterek yaptıkları alçakça saldırı sonucunda şehit düşmüştür.
Peki bu vahşi saldırının sebebi nedir? Faşist TC mantığına göre, Zeki Şengalî “Teröristtir, Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmektedir” ve benzerleri.
Peki bu gerekçeyi akıl alıyor mu? Şengal’de Êzîdî Kürt halkının eğitimi ve örgütlenmesiyle uğraşan Zeki Şengalî Ankara’nın güvenliğini nasıl tehdit ediyor? Şengal’de halk eğitimi yapan Zeki Şengali’den Tayyip Erdoğan’ın Ankara’daki sarayına ne tür tehdit ve zarar geliyor?
Böyle bir sözde gerekçenin elle tutulur ve inandırıcı hiçbir yanının olmadığı açıktır. Söz konusu katliam olayını ifade eden şu kavramlara bir bakalım. Katliam Şengal’de oluyor ve Şengal TC sınırına yüz kilometre uzakta bulunuyor.
Katliamı TC savaş uçakları yapıyor ve katledilen kişinin söz konusu uçaklara karşı hiçbir savunması bulunmuyor. Saldırı 15 Ağustos günü oluyor ki, 15 Ağustos’un 1984’te Kürtlerin gerilla savaşını başlattığı gün olduğu biliniyor.
Söz konusu katliam saldırısı Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin bir gün önce Ankara’yı ziyareti ve Tayyip Erdoğan ile görüşmesi ardından gerçekleşiyor ki, Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın, söz konusu görüşmede Şengal katliam saldırısının konuşulduğunu belirtiyor. Dolayısıyla Irak Dışişleri Bakan’ının yaptığı kınama açıklamasının hiçbir değeri bulunmuyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, ortada çok önceden planlanmış, oldukça organize, birçok gücün elinin içinde olduğu bilinçli bir cinayet var. Bundan birkaç ay önce Tayyip Erdoğan, basının önünde “Biliyoruz, oralarda arabalara binip rahatça geziyorlar, onları arabalarda da vuracağız” demişti.
İşte Zeki Şengalî araba içinde vuruldu. Belli ki Tayyip Erdoğan’ın kastettiği buydu. Demek ki söz konusu katliamı bizzat Tayyip Erdoğan kararlaştırdı ve planladı.
TC Milli Savunma Bakanlığı, sanki çok büyük bir marifet işlenmiş gibi, söz konusu katliamın MİT-TSK işbirliği temelinde gerçekleştirildiğini açıkladı.
Türk televizyonlarında halkı aldatmak için sık sık boy gösteren sözde stratejik analizci, gerçekte ise kontrgerilla elemanı olan zatlardan bir tanesi, söz konusu katliam üzerine konuşurken, olayın “Üç ay önce planlanmış olduğunu ve Zeki Şengalî’nin üç ay boyunca izlendiğini” belirtti.
Herhalde izleyen MİT elemanlarıydı. Söz konusu alanda MİT elemanlarının da ancak Irak ve Güney Kürdistan istihbarat örgütleriyle işbirliği halinde çalışabileceği kesindi. Demek ki Zeki Şengalî cinayeti Tayyip Erdoğan tarafından üç ay önce kararlaştırıldı, üç ay boyunca MİT ve Iraklı istihbarat örgütleri tarafından takip edildi. Haydar Abadi ile bir gün önce tartışıldı ve 15 Ağustos gününe denk getirilerek işlendi! Olay bu kadar açık ve net görülüyor.
Tabi işin bir de ABD boyutu var. Irak ve Güney Kürdistan hava sahası 1991 yılından bu yana ABD’nin denetiminde bulunuyor. Yani “Çekiç Güç Operasyonu” temelinde böyle bir sistem kurulmuş oluyor. Belli ki Şengal de Irak ve Güney Kürdistan sınırları dahilindedir. O halde Şengal’in hava güvenliğinden de ABD sorumludur. Ancak Zeki Şengalî katliamı havadan TC savaş uçaklarının saldırısı ile gerçekleşmiştir.
Yani ABD Yönetimi Türk savaş uçaklarına karşı Şengal’in hava güvenliğini sağlamamıştır. Çünkü TC uçaklarının saldırısı ABD’nin bilgisi ve onayı dahilinde olmuştur. Başka türlüsü mümkün değildir. Demek ki ABD Yönetimi Irak hava sahasını başka güçlere kapatırken, Türk ordu saldırısına açmaktadır. ABD-TC işbirliği temelindeki saldırılarla özgür Kürtlük katledilmeye çalışılmaktadır.
Olayı biraz daha somutlaştırmaya çalışalım. Peki Zeki Şengalî niçin katledilmiştir? Şengal’deki Êzîdî Kürtleri eğitip örgütlemeye ve Şengal halklarının kardeşliğini sağlamaya çalıştığı için! O halde Zeki Şengalî’yi katledenler Êzîdîlere ve Kürtlere düşman, halkların kardeşliğine karşıdır.
Yine Zeki Şengalî Êzîdî Kürt halkının öz savunmasının yaratılması ve DAİŞ benzeri soykırım saldırılarından kendilerini koruyabilmeleri amacıyla çalıştığı için katledilmiştir. O halde Zeki Şengalî’yi katledenler Êzîdî Kürt halkının soykırımından yanadırlar. Yani DAİŞ’in bir benzeri ve ardılları konumundadırlar.
Peki bu durumda DAİŞ ile AKP-MHP arasında bir fark var mı? Olmadığı açıktır. Ha DAİŞ, ha AKP-MHP’dir. Dün Şengal’de kadın ve erkekleri faşist DAİŞ çeteleri katlederken, bugün de Şengal’de Êzîdî kadın ve erkeklerin Mam Zeki’si faşist AKP-MHP çeteleri tarafından katledilmektedir. Çok açık ki, AKP-MHP faşizmi hem DAİŞ faşizminin yaratıcısı, hem de devam ettiricisidir.
Bu bakımdan Şengal’in Êzîdî Kürt halkını faşist DAİŞ saldırılarından kurtarmak ve korumak için çalışan Zeki Şengalî’yi AKP-MHP faşist çetelerinin katletmesi anlaşılırdır. Onlar zaten bir ve aynıdırlar. Fakat Irak’ta ve Suriye’de faşist DAİŞ çetelerine karşı savaştığını söyleyenlerin, faşist AKP-MHP çetelerinin Zeki Şengalî’yi alçakça ve vahşice katleden saldırılarına onay ve destek vermeleri anlaşılır değildir.
Çok açık ki, söz konusu bu destek durumu izaha muhtaçtır. Yoksa Kürtlerin ve özellikle de Êzîdî Kürt halkının söz konusu güçlere güven duymaları ve onlarla ortak iş yapmaları mümkün değildir. Evet, günümüz dünyası çıkar dünyasıdır ve herkes kendi çıkarı temelinde çalışmaktadır. Bu durum da anlaşılır bir şeydir. Fakat çıkar mücadelesinin de bir ölçüsü vardır. Ahlâk ve hukuk işte bunun için var olmuştur.
Ancak TC’nin Şengal’e yönelik hava saldırısının ve Zekî Şengalî’nin katledilmesi olayının ahlak ve hukukla hiçbir bağı yoktur. Söz konusu saldırı hiçbir ahlak ve hukuk kuralına sığmayan alçakça ve vahşice bir saldırıdır.
Peki mevcut durumda bu dünya nereye gidecek ve sömürgeci-soykırımcı TC faşizmi nasıl dizginlenecektir? Bu soru, günümüzde sadece Kürtlerin önündeki bir soru değil, tüm insanlığın önündeki bir sorudur. Erdoğan-Bahçeli faşizmi kontrol ve denetim altına alınmadıkça, tüm insanlık için El Kaide ve DAİŞ’ten çok daha büyük bir tehlike olacaktır. Bu nedenle hiçbir biçimde hafife alınmaya gelmez.
Zamanında Hitler’in hafife alınması insanlık için nasıl büyük bir felâket ortaya çıkardı? Acı anılar hala insanlığın belleğinde tazedir. O halde günümüzün Hitler’leri Erdoğan-Bahçeli konusunda da benzer bir hata yaşanmamalıdır.
El Kaide ve DAİŞ faşizmine birlikte ve koalisyon halinde dur denildiği gibi, AKP-MHP faşizmine de koalisyon halinde dur deme tutumu ve gücü gösterilmelidir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika. 20 Ağustos 2018.