“Rojava Devriminin 12. yıl dönümü başta şehitlerimiz olmak üzere, devrime canlarından bir parçayı vermiş olan şehit ailelerimize, gazilerimize, tüm kadınlara ve halklara kutlu olsun. Tüm Ortadoğu’da anti-demokratik uygulamalara, baskı ve zulüm düzenine karşı halklar isyan ateşini yaktığında bizler de Suriye’de ayağa kalkıp insanca bir yaşam istedik. Emperyalistlerin ve bölgedeki gerici devletlerin müdahalesi ile isyanımız manipüle edilerek DAİŞ gibi karanlık bir çete ortaya çıkarıldı. DAİŞ karanlığı tüm Ortadoğu’yu sardığında Suriye Rejimine bağlı güvenlik güçleri kaçarak bölgede yaşayan halkları çetelerin eline bıraktı. İşte tam da böylesi bir süreçte Halk Savunma Birlikleri, biz Ermenilerin, Arapların, Kürtlerin, Aşurilerin ve Süryanilerin direnişini kendi çevresinde örgütleyerek bu karanlığa karşı destansı bir direniş gösterdiler. Ölümsüz Komutanımız Nubar Ozanyan da böylesi bir süreçte Rojava’ya gelerek biz Ermenileri ihanet ve teslimiyet çizgisinden çıkaracak bir hat örmeye başladı ve kendi öz savunma gücümüzü kurmamızın temellerini attı.” sözlerine yer verilen açıklamada, Rojava devrimin TC devletinin işgal ve imha saldırılarına rağmen ayakta durması, yaşaması için ödenen ağır bedellere dikkat çekildi.
tkpml.com‘da yer alan haberde şu ifadelere yer verildi:
“DAİŞ’e karşı savaşta ölümsüzleşen Arin Mirkan, Avesta Xabur gibi binlerce kadın, Devrimi bölgemizde ataerkinin en karanlık yüzüne karşı mücadelenin aracına dönüştürmüştür. Rojava Devrimi dillerini, kültürlerini, tarihlerini unutarak asimile edilmiş Ermenilerin yeniden köklerine dönmesinin imkanlarını da yaratan bir devrimdir. DAİŞ karanlığının etkisiz hale getirilmesinin ardından bu defa da bu çeteleri besleyip büyüten Erdoğan önderliğindeki Türk devletinin işgal saldırıları başlamıştır.
Yıllarca verilen mücadelenin ardından yeniden kurduğumuz köyler yıkılmaya başlanmış, diktiğimiz ağaçlar sökülmüştür. Efrin’de, Serekaniye’de ve Gire Sipi’de sürmekte olan işgalin yanında Ayn İsa, Kobane, Minbiç, Til Temir ve diğer şehirlerimiz bombardıman altına alınmaktadır.
Ambargo ve sınır kapatmalarla, suyumuzun kesilmesiyle, alt yapı ve enerji kaynaklarımızın hedef alınmasıyla halkımız göçe zorlanmaktadır. Ancak bunlara rağmen bizim de Ermeni özsavunma gücü olarak parçası olduğumuz QSD’nin direnişi sürmektedir.
Türk Devleti, bütün bölge halklarına ve biz Ermenilere Paşinyan’ın ve Barzani’nin teslimiyetçi, uzlaşmacı çizgisini dayatmaktadır. Ancak bizler Nubar Ozanyan’ın askerleri olarak bu teslimiyetçi ve ihanetçi çizgiyi kabul etmiyoruz. DAİŞ karanlığına yenilmeyen şehitlerimizin kararlılığını büyütmek görevimizdir. Sadece mevcut özgücümüzü askeri ve siyasi anlamda eğitip donatmak değil işgale ve ihanete karşı Rojavalı Ermenilerin birliğini ve örgütlülüğünü sağlamak da omuzlarımızda bir görev olarak durmaktadır.
Bu görevlerimizi yerine getirme kararlılığını başta Nubar Ozanyan ve Oskan Bagıryan olmak üzere binlerce ölümsüzümüzden alıyoruz. Devrimi savunma ve ilerletme sözümüzü yineleyerek Rojava Devriminin 12. yıl dönümünü bir kez daha kutluyoruz.”