Bursa: 14 Mayıs gecesi Renault işçileri ile başlayan ardından TOFAŞ ile devam eden ve fabrika fabrika yayılan metal işçilerinin tarihi direnişi 8. gününde devam ediyor. Binlerce işçi tarafından MESS ve Türk Metal’in patronlarla işbirliğine karşı başlatılan direnişte dört ana talep öne çıkıyor: BOSCH ile yapılan sözleşmenin baz alınarak yeni bir sözleşmenin imzalanması, Türk Metal’in devredışı bırakılması, işten çıkarılmaların olmaması ve işçilerin kendi seçtikleri temsilcilerin tanınması.
Metal işçilerinin asıl mücadelesi yandaş sendika ile…
Bursa’da bulunan BOSCH fabrikasında uzun süre devam eden Türk Metal ile TİS sürecinde anlaşmazlık sonucunda Bosch işçileri 8 Nisan’da grev kararı almışlar, yaklaşık bir haftalık direnişin ardından Türk Metal ve Bosch yönetimi arasında anlaşma sağlanmıştı. 2014-2017 dönemini kapsayan bu anlaşmaya göre saat ücreti 5,34 TL’nin altında olan işçilerin ücretleri 5,34 TL’ye çekildi; saat ücretlerinin geri çekilmesinin ardından ilk altı ay için yüzde 7 ve artı 70 kuruş zam yapıldı. İkinci altı ay için ise yüzde 7 ve artı 20 kuruş, üçüncü altı ay için yüzde 2,22 ve 15 kuruş zam, dördüncü altı ay için ise 5,55 ve 15 kuruş zam yapıldı. Bosch ve Türk Metal arasında imzalanan TİS’in ardından Bursa’da bulunan metal sektöründeki diğer fabrikalar da direnişe geçtiler. Direniş, BOSCH ile yapılan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sonucu diğer fabrikalarda da aynı ücret artışının yapılması için başlatılmış gibi gözükse de esas olarak Türk Metal’in patronlarla olan ilişkisi ve işçi düşmanlığına karşı başlatıldı ve Türk Metal’den binlerce işçi istifa etti.
Baskı yoğunlaşıyor, işçiler vazgeçmiyor
Aileleriyle beraber günlerdir fabrikalarda direnen işçiler fabrika patronları ile Türk Metal’in çeşitli yıldırma politikaları ile karşılaşıyorlar; işten atılmakla tehdit ediliyorlar. Bursa Valiliği tarafından elektrik ve suları kesilen işçiler zor şartlarda direnişlerini sürdürseler de dışarıdan destek hiç kesilmiyor; Bursa halkı sürekli yiyecek ve su temininde bulunuyor. Fabrikalar arasında olan uzun mesafeye karşın işçiler birbirlerinden aldıkları güç ile “Ölmek var dönmek yok” diyerek haklarını kazanıncaya dek devam edeceklerini belirtiyorlar.
Polisin de yoğun baskısının olduğunu gözlemlediğimiz fabrikalarda, işçiler polisin “Provokasyon olabilir” yönlü söylentilerine karşı oldukça tedirginler ve tedbirliler. Böylece asıl olarak polis tarafından yaratılmaya çalışılan “provokasyan ortamı” işçilerle sohbetlerimizi kısıtlıyor.
Türk Metal ile burjuva basın benzerliği
Oysaki nasıl Türk Metal patronla işbirliği yaparak işçilerin kuyusunu kazıyorsa içeriye elini kolunu sallayarak giren burjuva medya da ancak direnişin “kendi işine gelen” kısımlarını yansıtıyor. Burjuva medyanın, işçilerin haklarını gasp eden patron-yandaş sendika ikilisinin yanında olduğu açıkken, özgür basına oldukça iş düştüğü; işçilerle iletişimin artırılması ve burjuva basın ile Türk Metal benzerliğinin teşhir edilmesi gerektiği ise ortada.
“Haksızlığa baş kaldırmak isyan değil, insanlık onurudur”
Direnişin 7. gününde yaklaşık 5000 işçinin direnişte olduğu TOFAŞ fabrikasında, TOFAŞ işçileri ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide 15 yıldır TOFAŞ’ta çalışan bir işçi, binlerce işçinin bugün direnişte olmasını yaratan en önemli faktörün Türk Metal’in patronlarla olan işbirliği olduğunu “Sendika bizim yanımızda değil, bizi yansıtmıyor. Tamamen patronla işbirliği içerisinde. Bugüne kadar hiçbir talebimizi görmedi” sözleri ile açıklıyor. Bu sürecin BOSCH Fabrikası’ndaki TİS ile başladığına dikkat çeken işçi, BOSCH işçilerinin de farklı bir sendikaya geçtiklerini ifade etti ve “BOSCH sürecinde gördük ki Türk Metal istediğinde işçilerin taleplerini yerine getirebiliyormuş. Ancak burada ikili bir yan var; bizim taleplerimiz karşılanmıyor” dedi. Aldıkları ücretlerin içerisinde ikramiye olduğunu, bu ikramiye olmadığı takdirde asgari ücrete denk düştüğünü belirten TOFAŞ işçisi, haftalık çalışma saatlerinin de 45 saat olduğunu ifade ederek çalışma koşullarını aktardı. Üstelik bu aldıkları maaştan sendika tarafından aidat alındığını ifade eden işçiler, “Bu para da Türk Metal’in cebine gidiyor. Bugün devlet de ses çıkarmadığına göre, devletin de cebine gidiyor” dediler. Türk Metal’in aldığı onca aidata rağmen Bursa’da tek bir tesisinin bile olmadığına da dikkat çekildi.
Bir başka TOFAŞ işçisi ise “Haksızlığa başkaldırmak isyan değil, insanlık onurudur” diyerek bugün onurları için mücadele ettiklerini belirterek “Sadece kendi onurumuz için de mücadele vermiyoruz. Bu ülkede milyonlarca insan asgari ücrete çalışıyor” dedi ve bu mücadelenin onlar için de olduğunu vurguladı.
“İşçinin parası ile işçileri dövüyorlar”
Türk Metal ile birlikte patron-sendika yandaşlığının nasıl bir şey olduğunu çok net gördüklerini ifade eden TOFAŞ işçileri “Eskiden sendika fabrikaya girdi diye patronlar tedirgin olurlardı, şimdi ise biz sendika fabrikaya girdi diye tedirgin oluyoruz” diyerek tepkilerini anlatmaya devam ettiler. Sadece Türk Metal’e değil fabrika yönetimine de tepkili olduklarını dile getiren işçiler, fabrika yönetimi tarafından yönlendirilmiş kişilerin direniş sürecinde Renault’ta işçileri dövmeye gittiklerini ve bu kişilerin tatil bölgelerine gönderilerek ödüllendirildiğini ifade ederek “İşçinin parası ile işçiyi dövüyorlar” dediler.
Sendikanın işçi dostu olması gerektiğini ifade eden işçiler, istifalarının ardından nasıl bir oluşum oluşacağı üzerine de tartışmalarını sürdürüyorlar. Bir kesim işçi delegeleri yoluyla bu süreçten sonra devam etmek gerektiğini ifade ederken bir kesim ise yeni bir sendika oluşturmak gerektiğini ifade ediyor. “Ancak biz kendi haklarımızı savunabileceğimiz alanlar istiyoruz” diyorlar ve bugün de kendi seçtikleri temsilcilerle patron ile görüşmelerin gerçekleştirildiğini aktarıyorlar.
Söyleşimizi gerçekleştirmeden hemen önce şirket CEO’larıyla yapılan görüşmeyi de aktaran işçiler, “Açıkça tehdit ediliyoruz” dediler. “Bize zamdan yararlanamayacağımız söylenerek işbaşı yapmamız isteniyor. Aksi takdirde işten çıkarılacakmışız” diyen işçiler, ayrıca sms yoluyla, amirler tarafından aranarak da tehdit edildiklerini belirterek, ısrarla direnişlerini devam ettireceklerini ifade ediyorlar ve “Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok” diyorlar.