GüncelMakaleler

PUSULA | Önce Mücadele 

"Urfa’da Özak işçilerinin direniş örneğinde olduğu gibi haklı bir neden ve meşru bir mücadele için mücadele edilip direniliyorsa geniş kitlelerin güveni ve katılımı mutlaka kazanılır."

Her taraf, tutuşması için ilk kıvıcılcımın çakılmasını bekleyen kuru bozkır durumundadır. Kitleler, uyuyan yanardağ gibidir. Yanardağın ateşlenmeye, patlamaya ateşinin her tarafa yayılmasına ihtiyacı var. Bu görev, inançlı, kararlı, feda ruhuyla dolu sağlam güvenilir öncülerin elleri, çaba ve çalışmalarıyla başarılır. Her gün artarak çoğalan başarı çizgisi esas hale getirilirse muktedirler istediklerini yapamayacaklardır. Bu başarılamazsa ezilenlerin emekçilerin yıllardır ve her gün yaşadıkları açlık, yokluk ve yoksulluk, her türden adaletsizlik ve haksızlık sürgit devam edecektir. Yoksa, üretim araçlarının ve tüm zenginliklerin sahibi kompradorlar, bürokratlar, ağalar, tefeciler, tacirler yaşadığımız toprakları ve yeryüzünü yağma ve talanla gasp etmeye, sömürmeye devam edecektir. Bu yetmezmiş gibi zulüm ve gericilikle, savaş ve işgalle, yıkım ve kırımlarla ülkemizi ceheneme çevirmeyi sürdürecekler. Halkı kandırmaya, aldatmaya, peşlerinden sürükleyerek saltanatlarını, burjuva-feodal iktidarlarını sürdürmeye devam edeceklerdir.

Öyleyse ne yapmalıyız? Bu durumu kader diyerek kabullenip ellerimizi kollarımızı bağlayarak yapılanlara razı mı olacağız? Yoksa sadece eleştirip, sözle kınayacak, yazılarla lanetleyecek ve geçecek miyiz? Bu kötülük dolu dünyayı ve yaşanılamaz hale gelen ülkemizi birilerinin çıkıp gelip kurtarmasını, düzeltmesini mi bekleyeceğiz? Kaderimize razı mı olacağız? Yoksa kaderimizi ve yaşamımızı değiştirmek için mücadele edip ciddiyetle örgütlenmeye mi başlayacağız? Mücadele ederek direnişe geçerek hem kendi yaşamımızı hem de dışımızdaki emekçilerin tüm ezilenlerin kaderini değiştirmeye mi çalışacağız? “Yoksa”ları daha fazla sıralayarak uzatılmasını istemiyorsak ciddiyetle ve büyük bir sorumlulukla düşünüp harekete geçecek görevlerimizi yapmaya başlayacağız. Öne çıkıp görev ve sorumluluk üstleneceğiz.

Tarih, yaşam ve pratiğin her bir görüngüsü göstermiştir ki, mücadele edip yaşamımızı ve geleceğimizi ellerimize almaktan başka bir çıkış ve demokratik halk devriminden başka bir çözüm yolu yok. Öyleyse nasıl mücadele edeceğiz? Kimlerle birlikte mücadele ederek bu zorlu görevi başaracağız?

Nereden başlayacağız?

En fazla acı çeken, mevcut durumdan en çok rahatsızlık duyup öfke ve tepki gösterenlerden işe başlayacağız. Öfkelerini direnişe, iş bırakmaya, eyleme dökenlerden işe başlayacağız. Onların içinde, yanında, onlarla birlikte olacağız. En can alıcı, en yakıcı sorun ve talepleri için kendiliğinden giden direnişe, mücadeleye doğru bir yön verip kendiliğinden bilincin sınıf bilincine, ekonomik demokratik talepli örgütlenmeleri devrim isteyen örgütlere dönüşmesi için çalışacağız.

Örgütlenme, doğru okuma, sağlam inceleme kadar sistemli yoğun devrimci propaganda ve ajitasyon çalışmasıyla başarılır. Anlaşılır bir şekilde sömürücü zalimlerin temsil ettiği siyasal sistemin çok yönlü teşhirini yapmaya başlayarak örgütlenmenin zeminini güçlendireceğiz. Emeğin, alınterinin gaspını, adaletsiz-haksız, hukuksuz uygulamaların, hırsızlık ve yolsuzlukların yağma ve talanın, milliyetçilik ve din zehiriyle kitleleri uyuşturmanın teşhirini yapacağız. Sahte gelecek vaadiyle halkın bilinç ve duygu dünyasını kirletip karartanları her an her pratikte açığa çıkarıp teşhir edeceğiz. Düzen içi her türlü çözüm ve görüşlerin aldatıcı olduğunu anlatacağız. Bu görevleri nasıl yapacağız? Bunları sabırla emek ve yoğun bir çabayla dinmek bilmeyen çalışmayla yapacağız. Bunları tek başımıza yapmayacağız. Yaparken işçileri, emekçileri bu çalışmalara katmayı başararak yapacağız.

Kitleleri uyandırıp hareket geçirmek eğitip örgütlemek için propaganda ve ajitasyon çalışmasında yaratıcı yol ve yöntemler bulup zengin araçlar kullanmanın yolunu açacağız. Tekrara ve ciddi yanlışlara düşmeden kitlelerin geniş kesimlerini kazanmayı, birleştirmeyi asla unutmayacağız. Kitlelerden kopmayacak ve uzaklaşmayacağız. Bu yolu ne pahasına olursa olsun açmalı, yürünebilir ve görünür hale getirmeliyiz.

“Birkaç”ların, “beş” ya da “on”ların değil yüzlerin, binlerin, on binlerin birlik ve mücadelesi için kafa yorup yoğunlaşıp çalışacağız.

Sorunların olduğu kadar çözümün de sahibi olacağız. Sorumluluk yükleneceğiz. Ve hakkıyla görevleri yerine getireceğiz. Gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız. Kitlelere rağmen, kitleler adına, onların yerine değil kitleleri mücadeleye direnişe çekerek, harekete geçirerek, onlarla birlikte kendimizi de eğiterek basitten karmaşığa doğru sabır, yüksek çalışma ruhu ve azmiyle “Birlik-Mücadele-Zafer” perspektifiyle çalışacağız.

Önce mücadele ve mücadele içinde insan kazanma

Mücadele, direniş ve gösteri alanlarıdır. Mücadele, direniş ve savaş mevzileridir. Cephelerdir. Fabrikalar, atölyeler, sokak ve meydanlardır. Mücadele, her yer ve alandır. Öncü, zulme kafa tutanların, paranın ve iktidarın tanrılarına meydan okuyanların, kitlelerin öfke ve tepkilerinin açığa çıktığı her alanı direniş mevzisine çevirmelidir. Öncünün gözü öfkeli kalabalıkların üzerinde, kalabalıkların yürek ve bilinç atışlarında olmalıdır.

Kitlelerin açığa çıkan insiyatifini kendiliğindenciliğe bırakmayacağız. Kendiliğinden, spontane patlayan öfkenin yönünü demokratik halk devrimini gerçekleştirmeyi amaçlayan nehre çevireceğiz. Bunun için örgütün amaç olmadığını örgütün bir araç olduğunu bileceğiz. Örgütü mücadeleden, savaş pratiğinden fedakarlık ve emekten feda ve yoldaşlık ruhundan kitlelerin yürek ve bilinç dünyasını devrime kazandırma perspektifinden koparmayacağız. Bunun tersi ve zıddı olan her anlayış ve pratik yanlıştır.

Kitlelerin devrimdeki rolüne inanmayan, kitlelere güvenmeyen, örgütü amaç haline getiren, devrimi bir avuç insanın işi olarak gören anlayış bizi kitlelerden koparır. Böyle ele aldığımızda kitleden tecrit olmuş, edilmiş insanlar durumuna düşeriz.

Örgüt, demokratik halk devrimini gerçekleştirmenin, sosyalizmi kurmanın örgütleme sistemidir. Ne amaç haline getirilmelidir ne de önemsizleştirilip değersizleştirilmelidir. Her iki abartılı uç yaklaşım burjuva yaklaşımdır.

Tüm araçlar gibi örgüt de geçicidir. Ancak proletaryanın devrim ve sosyalizm amacını güden sağlam ve güçlü bir aracı olmadan ne devrim ne de sosyalizm gerçekleşir. Proletaryanın örgütü olmadan yaratılmadan ne özgürlüğü ne de kurtuluşu gerçekleşir. Proleteryanın amacı kadar araçları da temiz olmalıdır. Örgüt devrimci, adaletli, hakaniyetli olmak zorundadır. Amaç ve ilkeleri temiz olmak zorundadır.

Amaç demokratik halk devrimidir, sosyalizmdir. Amaç, kitlelerin devrimdeki rolünü yaşama geçirmektir. Tarihin yapıcıları ve özneleri olduğuna yürekten inanmaktır. Amaç, geniş kitleleri kazanmak, demokratik halk devrimine seferber etmektir. Bu amaçlar uğruna örgüt sağlıklı ve anlaşılır hale gelir.

Küçük gruplar, büyük cüretler

Her yerde, her mücadelenin başlangıç sürecinde sınırlı sayıda insanla işe başlayacağız. Bu durum gözümüzü korkutmayacak, moralimizi bozup irademizi kırmayacaktır. Belki sınırlı imkanlarla işe başlayacağız. Sayısız zorluk ve engelle karşılaşıp devrimin zorlu görevlerine girişeceğiz. İlk başta ne çok ne de çoğunluk olacağız. İmkan ve araçlar dar ve yetersiz olacaktır. Ancak inanarak feda ruhuyla mücadele eden ve direnişte azmeden mutlaka kazanan çoğalan büyüyen olacaktır. Devrimler ve proletarya partisi tarihi ve pratikleri buna tanıktır.

Doğru bir siyaset ve doğru bir yol ve yöntem izlendiğinde gelişip güçlenen, çoğalan, büyüyen mutlaka biz olacağız. Mücadelenin haklılığına ve meşruluğuna inanarak, büyük fedakarlıkla direnerek, feda ruhuyla savaşarak başaracağımıza ve kazanacağımıza inanarak işe başlayacağız. Ancak unutmayacağız ki sabır ve inançla, kararlı, disiplinli ve örgütlü küçük bir güç büyük bir etki yaratarak uyuyan bir yanardağı harekete geçirebilir. Güçlü bir kıvılcım, kuru bozkırı tutuşturabilir. Geniş kitleler üzerinde saygın haklı bir etki yaratarak onları ayağa kaldırabilir. Haklı amaçlar uğruna doğru ve gerçekleşebilir bir amaç uğruna kitlelerin örgütlenmesi ve savaştırılması başarılır.

Mücadele içinde yaşanan sorunlara ve kitlelerin sorularına ikna edici, doyurucu doğru yanıtlar vererek onları hemen her sorun ve konu etrafında sabırla eğiten, yol gösteren, birleştiren, sorun çözen, harekete geçiren ve savaştıran devrimci, güçlü bir öncü rolu oynayabilir.

Eğer mücadelenin ve faaliyetlerin başında ve sonunda sınıf savaşımının sorunlarının sahiplenilip çözümünde önderlik etme görevinde halen sınırlı sayıda insanla kalınıyorsa orada doğru yürümeyen çalışmalar, iyi gitmeyen işler var demektir. Mutlaka sorunların temelinde ideolojik sorunlar ve doğru yönetememe nedenleri var demektir. Örgütlenmede başarının sırrı, devrimci ideolojiye hakimiyet ve uygulamada fedakarlık, dürüst devrimci bir önderliktir.

Urfa’da Özak işçilerinin direniş örneğinde olduğu gibi haklı bir neden ve meşru bir mücadele için mücadele edilip direniliyorsa geniş kitlelerin güveni ve katılımı mutlaka kazanılır.

Önce en şiddetli çelişkileri hangi kesim yaşıyor? Hangi kesimler daha çok arayış içinde ve değişim talebinde bulunuyor? Hangi kesimler devletin, patronların, bürokratların saldırılarına maruz kalıyor. Özak işçilerinin direnişi, bizler için doğru bir örnek sunmaktadır. Esas mesele var olan çelişkilerin yaşanan sorunların tepkilerin açığa çıkarılması, örgütlenip direnişe katılanlara mal ettirilmesidir. Kitlelerin değişim ve direniş gücünün harekete geçirilmesidir. Uyuyan yanardağı ateşlemek ve patlamasını örgütlemektir.

Süreci, anı doğru okumak önemlidir. Bu doğru okuma üzerinden öne çıkan, gerçekleşmesi istenen talepler uğruna kitlelerin ikna edilip inandırılıp harekete geçirilmesidir. Bu en zor olandır. En zahmetli en fazla emek ve yoğunlaşma isteyen süreçtir. Bugün her taraf her alan patlamaya hazır birer yanardağ, kuru bozkır durumundadır. Yeter ki kuruyan bozkırı tutuşturacak kıvılcımı çakacak akıl cesaret ve cüretle hareket edelim. Bilimle, örgütle, kitlelerle, gerçeklikle birlikte hareket edelim. Yenilmez devrimin kaleleri olan örgütler yaratalım.

Biz bunu başarabiliriz. Biz bunu başarmakla yükümlüyüz. Biz bunu başaracağız. Her zaman yaptıklarımızdan daha iyisini, daha fazlasını, daha sonuç alıcı olanı yaparsak başarı ellerimizde somut bir güce dönüşür.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu