İzmir’in Kınık ilçesinde Özyeğin/Fiba Grubu’na bağlı Polyak Eynez Madencilik’te çalışan Bağımsız Maden-İş Sendikası üyesi Erdoğan Çapaklı, sendikal faaliyetleri nedeniyle “Kod 46” (Hırsızlık ve meslek sırrını deşifre etme) iddiasıyla işten çıkarıldı. Bunun üzerine maden önünde direnişe başladı. Eyleme sendika yöneticileri de katıldı.
Ardından şirketin talebi üzerine Bağımsız Maden-İş Sendikası Başkanı Gökay Çakır, Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu ve sendika temsilcisi Ozan Çetin‘in de aralarında olduğu 6 kişi jandarma tarafından 2 günde 7 kez darp edilerek gözaltına alındı. Biz de bir ayı geçen direnişe dair Bağımsız Maden-İş Sendikası İşçi Sağlı İş Güvenliği Genel Sekteri Sinan Köse ile direnişe dair bir röportaj yaptık.
– Sizi direnişe götüren süreci aktarır mısınız? Sık sık gözaltına alındınız, buna dair neler söylemek istersiniz, içerde sendikal çalışmalar ne durumda?
– Kardeşimizin bugün işten çıkarılışının bugün 36. günü. Biz direniş gününe kadar uzlaşmanın peşindeydik, hiçbir hareketimiz olmadı ama oradaki müdür (Serkan Bahçekapılı) halen diretiyor, “siz sorumlusunuz” diye. Biz de dedik ki “öyle olmaz böyle olur.” Biz nerede olursa olsun bir işçimizi dahi bırakmayız, her zaman arkasında dururuz, biz böyle bir bağımsız sendikayız. Ve direniş başladı ve yedi kere gözaltına alındık sürüklenerek.
Jandarmanın, TSK’nın bize yaptıkları müdahaleler tabi ki iyi değildi. Kanun nedense hep patronları koruyup kolluyor, garibanlar için nedense Türkiye’de ne kanun işliyor ne de nizam. Bunu daha önce de gördük, 301 canımız gitti ama Gürkan serbest bırakıldı, 301 kardeşimizi savunan avukatlarımız içeri atıldı. Kanun nizam nedense hep zenginlere işliyor.
“Biz diğer sendikalara benzemiyoruz” diyoruz. Üreten işçi ise yöneten de işçi olsun. Biz diyoruz ki “kamu ile özel sektör arasındaki fark kapansın”. Şunu da söylüyoruz; “işçi kardeşlerimize, madenci kardeşlerimize 4 tane ikramiye”. Özel sektörde bu ikramiye olmadığı için emekli olamıyor insanlar.
Yani düşünün emekli olamıyorsun, bakın ben şu an emekliyim 4.700 lira para alıyorum ama kamuda çalışan madenci 12-13 bin lira para alıyor.
Özel sektördeki işçi kardeşlerimiz emekli olduktan sonra çalışmaya itilmesin, bizim derdimiz bu. Ama tabi patronlar bunu kabul etmiyor. Her işçiye bunu yapmak 90 bin-100 binlik bir meblağ demek ama kamudaki bunu alıyor.
Yani üreten işçi ama malesef bir işçi 30 gün patrona çalışıyorsa 1 gün kendine çalışıyor. Bir işçi yer altından 4 ton kömür çıkarıyor, 1 ton kömür 18 bin lira ama yeraltı madencinin aldığı para 11 lira.
Yer altındaki işçinin derdini sadece yeraltında çalışan işçiler anlayabilir, başka kimse bilemez. Bizim 66 altı tane yöneticimiz var 66’si da yeraltından emekli veya yer altında çalışan arkadaşlarımız. Tabi ki burada önümüze geçmeye çalışıyorlar; sermaye, güç, devlet önümüzde. Ama bizim tek derdimiz yeraltındaki madencinin derdine derman olmak. Özel sektörlerde çalışan arkadaşlarla kamuda çalışan arkadaşların arasında hiçbir fark yok, bunu anlatmak. Özel sektördeki işçi, kamudaki işçi ile aynı işi yapıyor hatta daha fazla çalışıyor, daha fazla yıpranıyor.
“Ezilen işçi nerede ise orada onun yanındayız!”
– Türkiye’deki maden işçilerinin genel durumuna dair, madenlerdeki tabloya dair neler söylemek istersiniz?
– Manisa Soma için düşünürsek aslında işçiler istediklerini alabiliyor. Niye alabiliyor çünkü Türkiye’nin yeraltı sektöründe esas maden ocakları Soma’da. Ama dışarda -atıyorum Bursa’da, Kütahya, Çorum’da, Zonguldak’ta- işçiler hala 7 bin-8 bin veya 9 bin liraya çalışıyor. Bir kanun çıktı, bu kanunu da eziyorlar.
Daha önce Esan’da -biliyorsunuz orada eylemimiz vardı- 243 işçiyi işten çıkardılar. Orada çalışan işçiler kaça çalışıyordu biliyor musunuz, yeraltında çalışıyorlardı 6 bine, 5 bin 700 liraya çalıştırılıyorlardı. Dünyanın en ağır işi bu, dünyaca kanıtlanmış yeraltı maden ocakları çalışmasının ağır bir iş olduğu ama işçisine verdiği paraya bakın, 2 bin-3 bin metre yeraltında. Bizim isyanımız buna, bahsettiğim bu farkın kapanmasıdır.
Bu uçurum gibi farkı kabul etmiyoruz ve bunu tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz. Biz diyoruz ki, bugüne kadar hep işçinin cebinden çaldınız, “artık yeter, çaldırmayacağız”. Biz ezilen işçi nerede ise orada onun yanındayız. İşçinin karşında duranın da karşısında duracağız.
– Son olarak çağrınızı ve yeni yıl mesajınızı alabilir miyiz?
– Son olarak şunu söyleyebilirim; 100 işçi 1 işçi olacak, 1 işçi de 100 işçi olacak. Ve herkes kendine güvenecek, işçi istediği zaman istediği her şeyi başarabilir. Korkmayacak işçi, korkakların hep kaybettiği bir ülkede yaşıyoruz, korkmayacağız, korkmayacağız. Ve işçiler birleşecek. İşçi varsa orada patron olabilir ama işçi varsa sendika da vardır. Şöyle düşünün, bir işçi cumhurbaşkanına oy veriyor, milletvekiline oy veriyor, sendika başkanına oy veriyor, bunları seçen biziz. Ama senin seçtiğin seni sallamıyorsa kusura bakmayın derim, orada hiçbir zaman ona güvenmeyin, oy vermeyin. Gelin bağımsız sendikaya üye olun, yer altı madenci kardeşlerimize sesleniyorum; “Korkmayın, biz her türlü mücadeleye hazırız!”
Yeni yıl Allahın izni ile güzel bir yıl olacak. Ekonomi biliyorsunuz çok kötü, asgari ücret de açıklandı ama enflasyon ile zamla eriyor. Umarım yerinde durur ve herkese hayırlı uğurlu gelir.