GüncelLGBTİ+

Pembe Hayat Medya Ekibi’nden, 2018’de nefret suçları

Pembe Hayat Medya Ekibi, 2018’de basına yansıyan nefret suçlarını derleyerek bir rapor hazırladı.

Nefret suçlarının, ölüme yol açacak kadar fiziksel bir şiddet içermediği sürece basına yansımadığı/yansıtılmadığı bir gerçeklikken, Pembe Hayat Medya Ekibi, iğneyle kuyu kazdı ve 2018 Nefret Suçları Raporu hazırladı. Rapor “nefret suçu”nun tanımlamasıyla başlıyor. Nedir nefret suçu? 

“Nefret Suçu = Suç + Ön Yargı Saiki

1986 yılında New York’ta bir grup beyaz gencin siyahi bir kişiye yönelik gerçekleştirdiği ırkçı saldırının basına yansımasıyla kullanılmaya başlanan ‘nefret suçu’ kavramının, günümüzde de hala herkesin uzlaştığı net bir tanımı ya da unsurları yoktur. Ancak, bir şekilde ‘nefret suçu’ tanımı yapılacaksa en geniş anlamıyla şöyle denilebilir:

‘’Nefret suçu, “failin din, dil, ırk, etnik köken, engelli olma, cinsiyet ve cinsel yönelime dair sahip olduğu önyargı ile bu özelliklerden birine sahip olduğunu bildiği veya varsaydığı bir diğer kişiye karşı gerçekleştirdiği suçtur.’’

Suç olarak tanımlanan bir eylem, yukarıda sayılan herhangi bir ön yargı sebebi ile gerçekleştirildiği takdirde nefret duygu olarak değil, nefret suçu olarak değerlendirilir. Sonuç olarak, bir kişinin nefret suçu işlemesinin nedeni, öteki olarak gördüğü gruba dahil kişiye maddi veya manevi zarar vererek, o kişiye ve dahil olduğu gruba tehdit yaratmaktır.”

Pembe Hayat’ın tanımından da anlaşılacağı üzere bir fiilin nefret suçu olabilmesi için fiziksel bir şiddet içermesi şart değildir. Bakışlardaki aşağılamadan, yok saymaya, dalga geçmeye vs. tüm fiiller nefret suçudur. Örneğin azınlık inançlardan bir Alevi’nin ibadet biçimleriyle dalga geçmek, bir Kürt’ün konuştuğu dilin aşağılayıcı bir şekilde taklidini yapmak, siyahların rengine ilişkin espriler üretmek, LGBTİ+ bir bireye ise sayılamayacak kadar çok aşağılama fantezisi yaratmak… Tüm bunlar nefret suçudur ve evet şiddet içerir.

Elbette homofobi, transfobinin bu kadar derin ve meşru olduğu bizimki gibi bir ülkede LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarının yaygınlığına zıt bir şekilde cezalandırma oranları da gayet düşüktür ve medyaya da esasta magazinleştirilmiş, şiddeti mazur gösteren biçimlerde yansıtılır. İşte Pembe Hayat ekibinin raporuna bu haberlerden yansıyanlar ve yorumları…

Sadece Basına Yansıyan 54 Nefret Suçu

Transfobi ve homofobi temelli yapılan 2018 yılı nefret suçları araştırmasında, LGBTİ+ STK’ların yayımladıkları haberleri kaynak olarak belirledik. Ana akım medyada LGBTİ+ görünürlüğün oldukça az olması, çıkan haberlerin de genellikle yanlış bilgi ve dil içermesi ayrı bir rapor konusu olacağı için daha net bilgiler alabileceğimiz platformları inceledik.

Topladığımız verilere göre, 2018 yılında sadece basına yansıyan 54 nefret suçu vakası bulunuyor. Bu vakaların 14’ünü fiziksel şiddet; 8’ini devlet kurumlarınca veya kolluk kuvvetlerince uygulanan şiddet; 4’ünü cinayet, 2’sini cinayete teşebbüs; 6’sını hakaret ve sözlü saldırı; 7’sini transfobi ve homofobi temelli ayrımcılık; 6’sını gasp veya mala zarar verme; 3’ünü alıkonulma oluşturuyor. Devlet kurumlarınca veya kolluk kuvvetlerince uygulanan şiddet ise bekçilerin sebepsiz kestikleri para cezaları, sokakta transları tehdit etmeleri, kafelerde oturan transları kovmaları ve ceza evlerindeki transların geçiş operasyonlarına izin verilmemesi, LGBTİ+ mahpusların daha ağır koşullar altında cezaevinde kalması gibi haberleri kapsıyor.

4 Cinayet, tek cümle: ‘’Kadın sanmıştım, erkek çıktı.’’

Trans nefret cinayetleri konusunda Avrupa’da 1., Dünyada ise 9. Sırada yer alan Türkiye, bu cinayetlerin çoğunda yeterli ve uzman bir soruşturma yürütmüyor. Hazırlanan dava dosyalarında ise cinayetler nefret suçu kapsamında değerlendirilmiyor. Özellikle ‘Kadın sandım, erkek çıktı.’’ ifadesi suçluların iyi hal ve/veya haksız tahrik indirimlerinden yararlanmak için sıklıkla söyledikleri bir savunma.
4 cinayet, 2 cinayete teşebbüsün olduğu 2018 yılında da aynı savunmaların basına yansıdığını görüyoruz. Son olarak, Azerbaycan uyruklu Kristina’nın öldürülmesinin sonunda da suçlu, aynı cümleyi kurarak davada kendini savunmuştu.

Bekçi Şiddeti

Haber başlıklarında dikkat çekici bir diğer konu: Bekçiler. 14 Ağustos 2017 yılında geri dönen bekçilik sisteminin sokaktaki hayatı nasıl etkileyeceği bir tartışma konusuydu. Ancak, geride bıraktığımız yılda topladığımız haberler, bekçilerin sokaktaki trans görünürlüğünü kısıtlamaya, hatta tamamen bu görünürlüğü yok etmeye çalıştığını açıkça gösteriyor. Kimi mahallelerde translara evlerinden çıkma yasağı veren, kimi yerlerde de ‘Bu şekilde gezemezsin’ diye para cezası kesen bekçi şiddeti, devlet kurumlarınca veya kolluk kuvvetlerince uygulanan şiddetin önemli bir kısmını kapsıyor.

İntihar, İntihara Teşebbüs, Şüpheli Ölüm

Derleme verisine dahil etmediğimiz ancak kaynak taramalarında sıklıkla karşılaştığımız intihar veya buna teşebbüs haberleri ise Türkiye’deki nefret suçlarının boyutunu gözler önüne seriyor. Transfobi veya homofobi temelli yaşanan suçlarda kişiyi yalnız bırakan hukuk sistemi, 2018 yılında yaşanan intihar, intihara teşebbüs, şüpheli ölüm vakalarında en önemli rolü oynuyor.

Kaynak: https://www.facebook.com/YDemokratKadin/

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu