İstanbul: Bursa’nın Orhangazi ilçesinde bulunan uluslararası gıda tekeli Cargill’den 17 Nisan 2018 tarihinde işten atılan ve atıldıkları günden bu yana direnişi sürdüren işçileri Partizan ziyaret etti.
İşten atıldıktan sonra uzun bir süre direnişlerini Bursa’da sürdüren işçiler, Bursa’dan İstanbul’a yaptıkları yürüyüşle eylemlerini 19 Ağustos’ta Ataşehir Palladium Tower’a taşımışlardı.
İşçilerin bu yürüyüşü defalarca polis tarafından engellenmiş ancak işçilerin kararlı duruşu sonucu direniş Palladium önüne taşınabilmişti.
“Sınıfın bugün bir başarı hikâyesine ihtiyacı var”
Direnişin 527’ncı gününde Partizan olarak gerçekleştirilen ziyarette işçilerle sohbet etme imkanı yakalandı verimli bir tartışma yürütüldü.
Sohbetimizde işçiler, yaşadıklarını ve direnişlerini bize aktardı. Direnişin sınıfın tümü için önemli bir anlamı olduğunu ifade eden işçiler, taleplerinin işe sendikalı olarak geri dönmek olduğunu, patronun da fabrikada sendika istemediği ve işçilerin örgütlenmesinden korktuğu için çeşitli yol ve yöntemlerle buna engel olmaya çalıştığını dile getirdi.
İşçi sınıfının bugün bir başarı hikâyesine, kazanımlara ihtiyacı olduğunu ve önemli olanın da bu olduğunu ifade eden işçiler, bu anlamda kararlı olduklarını dile getirdi.
İşçiler, fabrikada çoğunluğu sağladıklarını ancak sendika için yasal işlemler başladıktan sonra patronun işten çıkarmalara başladığını sonrasında da hukuki süreçle işi uzatarak direnişi kırmaya çalıştığının altını çizdi.
İşçiler, Cargill direnişinin sınıf açısından bir örnek teşkil ettiğini ve asıl kazanımın sokakta, direnişle elde edileceğini hukukun zaten patronlar için çalıştığını söyledi.
Cargil’in başarı ya da başarısızlığının bundan sonra yaşanacak eylem ve direnişler içinde önemli bir yerde durduğuna dikkat çekildi.
“Kazanmanın yolu dayanışmadan geçiyor”
Partizan adına yapılan konuşmada ise Cargill işçilerinin direnişlerinin çok onurlu ve aynı zamanda öğretici olduğuna dikkat çekildi.
Direnişin en önemli yanının sendikalı olarak işe dönmek yani örgütlü bir şekilde çalışmakta düğümlendiğini bu bakımdan Cargill işçilerinin direnişinin patronlarda bu yüzden büyük bir korku yarattığını dile getirildi.
Konuşmada, dayanışmanın ve birleşik mücadelenin önemine dikkat çekildi ve emekçilerin haklarını kazanabilmesinin yolunun dayanışmadan geçtiği belirtildi.
Çeşitli dönemlerde direnişler örgütleyen ve sınıf içinde faaliyet yürüten ziyaretçiler ise deneyimlerini ve yaşadıklarını Cargill işçileriyle paylaştı.
Metal ve Deri sektöründe yaşanan direnişler de de benzer bir tablonun açığa çıktığına, direniş olmadan hukuki de olsa bir kazanım elde etmenin çok zor olduğuna, bu İş Merkezi önünde bir kişi bile olsa sürdürülen direnişin çok önemli olduğuna dikkat çekildi.
Bir ziyaretçi de Cargill işçilerine yönelik örgütsüz bırakma ve sindirme politikalarının bugün kadın ve çocuklara, tüm ezilenlere yönelik sistemin tutumunu yansıttığını bu anlamda tüm bu kesimler arasında dayanışmanın önemine dikkat çekti.
Direniş tedarikçilerin önünde devam edecek
Direnişin, 1 Ekim’den itibaren Cargill müşterisi Coca-Cola, Mondelez, Dr. Oetker, Pepsi-Co, Eti, Nestle gibi tedarikçi şirketlerin önüne taşınacağını belirten işçiler, sonrasında ise şu anda İstinaf Mahkemesinde olan davanın gelişimine göre Palladium Tower önüne yatmak dâhil pek çok eylem biçimini düşündüklerini ifade etti.
İşçiler, direniş sürecinin hukuki mücadeleye paralel bir şekilde sendika ile planlı bir şekilde örgütlendiğini ve direnişte ivmenin adım adım yükselttiğini dile getirdi.
Ziyarette öne çıkan vurgu, dayanışmanın önemi ve büyütülmesine dair oldu.