Partizan, Sivas Katliamının 31. yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak’ta, aydın, yazar ve sanatçıların kaldığı otelin yakılması sonucu 33 canın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Partizan, “Bu coğrafyanın bağrından çıkan türküler, şiirler Madımak’ta diri diri yakıldı. Madımak Katliamı, devletin gözetimi altında, adım adım yürürlüğe sokulan bir projenin sonucunda gerçekleştirildi. Dönemin devlet yetkililerinin açıklamaları da bunun ispatı niteliğindedir” dedi.
‘Zamanaşımı devletin rolüne işaret ediyor’
Aradan geçen süre içinde Sivas sanıklarından neredeyse hiçbirinin ceza almaması, nihayetinde mahkemenin zamanaşımı gerekçesiyle geçtiğimiz yıl düşürülmesinin Sivas katliamında devletin rolüne işaret ettiğini ifade eden Partizan, “Tıpkı, Dersim, Koçgiri, Zini, Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Gezi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar olmak üzere, ezilenlere, ötekileştirilenlere, Alevilere, Kürtlere yönelik işlenmiş ve açığa çıkarılmamış katliamlarda olduğu gibi Sivas’ta da devletin parmağı vardır. Aleviler, tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi, imparatorluk bakiyesini alan Türk devleti tarafından da tehlikeli, sakıncalı ve mutlaka “terörist” olarak görüldü. Her dönem hedef oldu, saldırılara uğradı. Bunlara paralel bir şekilde geleneksel Sünni İslam yorumuna angaje ve asimile edilmeye çalışıldı” diye ekledi.
Katliamlara, saldırı ve asimilasyonlara rağmen Alevilerin direnişinin bugüne kadar geldiğini kaydeden Partizan açıklaması şöyle devam etti:
“Devlet; nasıl kendi Kürdünü yaratmaya çalıştıysa kendi Alevisini de yaratmaya çalışmaktadır. Emekten, adalet/eşitlik ve özgürlük ile demokrasiden yana Alevilik yerine Türkçü, ırkçı ve de elbette Sünni İslamcı bir Alevilik inşa etme gayretindedir.
Son dönemde Cemevlerinin Kültür Bakanlığına ve Alevi dedelerine maaş bağlanması adımı aynı zamanda okullarda yürürlüğe sokulan ÇEDES Projesi ile eğitim müfredatında yapılan değişiklikle ‘kindar ve dindar nesil’ yaratma hedefiyle meclisten geçirilen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, bu sistematik asimilasyon politikasına eklenen yeni halkalardır.
Aleviler, geçmişten bugüne eşitliği, özgürlüğü ve adaleti savunan ezilenler olarak sistem tarafından tehdit olarak algılanmıştır. Katliamlara, saldırı ve asimilasyonlara rağmen Alevilerin direnişi bugüne kadar geldi, bundan sonra da devam edecektir.
Katliamın 31. yıldönümünde bir kez daha ifade ediyoruz; Sivas’ın katillerini biliyoruz, hesap sorulacak. Sivas’ı unutmadık, unutturmayacağız!”