Depremden sonra yerle bir olan Antakya’da bölge halkı dayanışmayla yaralarını sarmaya çalışıyor. Fakat devlet ve iktidarın deprem bölgesine ilişkin yönelimi bir yandan dayanışmayı kırmaya dönük şekilleniyor, bir yandan da yarardan çok zarara ve tahribata yol açan bir yerde duruyor. Temel yaşam ihtiyaçlarından yaşamın yeniden kurulmasına yönelik atılan her adım depremzedelerde yeni sorunlarla beraber yaraları sarmaktan öte kanatan ve yeni yaraların açılmasına sebep olmaktadır.
Su sorunu
Bunlardan biri de acil ihtiyaç olan temiz su sorunudur. Bölgede su sıkıntısının kamuoyuna yansımasıyla birlikte çevre illerden çok sayıda ilerici, devrimci kurumların aracılığıyla önemli oranda su ulaştırdı.
Su ihtiyacının bunca yoğun bir gündem oluşturmasına rağmen resmi kurumların içme suyu dağıtımındaki rutin duyarsızlığı ise devam ediyor. İhtiyacı olan aileyelere 12 adet pet şişeden oluşan bir su kutusu veriliyor hala.
Depremzedelerin tarlaları işgal ediliyor
Öte yandan resmi kurumların yaptığı duyuruda ticaretin yeniden sağlanması kapsamında esnaflara birer konteyner verileceğini açıkladı. Aynı zamanda birçok bölgede konteyner kurularak yeni çarşı, alışveriş merkezleri inşa edilmeye başlandı. Serinyol civarında ve Eski SSK Hastanesi çevresinde bu amaçla geniş bir alanda konteyner çarşılar kuruluyor. Tüm bunlar yapılırken kullanılan araziler ise çoğu zaman sahiplerine sorulmadan işgal ediliyor. Bu alanlarda ekili buğday, kepçelerle kaldırılırken üreticinin zararı ise karşılanmıyor. Soranlara ise, OHAL gerekçesiyle resmi kurumlara verilen yetkiler gösteriliyor. Mağdur olan üretici ve tarla sahiplerinin haklarını nasıl arayacağı ise büyük bir belirsizlik taşıyor.
Niteliksiz elemanlardan oluşan hasar tespit komisyonları
En önemli sorunlardan biri de ‘Hasar Tespit Komisyonları’nın yaptığı çalışmalar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı bu komisyonlarda çalışanlarının birçoğunun asgari inşaat bilgisinin olmadığı bölge halkı yarafından dile getiriliyor. Verilen kararlara ilişkin yapılan tespitlerin takibi ve itirazının nasıl yapılacğı noktasında da bir belirsizlik söz konusu. Devlet kurumlarının buradaki çalışması hala büyük oranda işlevsiz. Bu yüzden itiraz süreci de işlemiyor denilebilir.
Evler konusundaki belirsizlik depremzedelerde kaygıya yol açıyor
Bölgede dayanışma çalışmalarını devam ettiren Partizan ve Yeni Demokrat Gençlik (YDG), bir yandan su ihtiyacının karşılanmasına yönelik adımlar atarken diğer yandan da aile ziyaretleriyle beraber bölge halkının sorunlarını tespit etmeye ve onlarla beraber çözüm bulmaya dönük çalışmalar sürdürüyor. Çalışmalarına ilişkin görüş aldığımız Partizan ve YDG, bölge halkıyla yaptıkları görüşmelerde halkın en çok dillendirdiği sorunun ‘evlerin durumuna ilişkin belirsizlik’ olduğunu kaydetti.
Yıkılan ve yıkılacak olan binaların daire kayıtları, yeniden inşaanın hangi temelde ve nasıl yapılacağı, bunun bedelinin nasıl tahsil edileceği vb. konulardaki belirsizliğin bölge halkında büyük bir kaygıya yol açtığını ifade eden Partizan ve YDG, depremzede çocuklara ilişkin çalışmalarda yürüttüklerini bildirdi.
Depremzede çocuklarla iletişim
Ziyaretleri sırasında çocuk gelişimi uzmanı yoldaşları ile beraber depremzede ailelerin çocuklarıyla iletişimi ve depremin çocuklar üzerinde yarattığı etki üzerine sohbetler ve çalışmalar gerçekleştirdiklerini not döşen partizan ve YDG, dayanışma yaşatır mottosuyla çalışmalarının devam edeceğini dile getirdi.