H. Merkezi: Dersim merkeze bağlı Avgasor vadisi, Bali mezrası, Müşkirek köyü, Rengül mezrası, Kartan mıntıkası Sincik Dağı, Xoşiruk Dağı, Dikenli-Mahmut Köyü ve Garipuşağı arasındaki mevkide 3 gün önce başlayan orman yangınları sürerken; Cığ bölgesinde iki farklı noktada çıkan orman yangını ise gönüllülerin müdahalesi sonucu kontrol altına alındı. Daha önce gönüllülerle orman yangınlarını söndürmeye giden Müşkirek köyünden Hüseyin Zeytin, dün Geyiksuyu Jandarma Karakolu’na çağırıldı. Askerler, Müşkirek köyünün “güvenlik bölgesi” olduğunu söyleyerek, Zeytin’den köyü boşaltmasını istedi.
“Köyümüzden çıkmayacağız”
Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuşan Zeytin, “4 kardeş köyde kalıyoruz. Karakola çağırarak köyü terk etmemizi istediler. Devlet istiyorsa gelip çıkarsın; biz köyümüzden çıkmayacağız. ‘Güvenlik bölgesi’ olan köyümüzde yaşadığımız için suç işlediğimizi söylüyorlar. O nedenle boşaltmamızı istiyorlar” dedi.
“Can güvenliğimiz tehlikede”
Karakola çağırılmasına dair Valiliğe dilekçe yazdığını dile getiren Zeytin, “Dilekçede ‘köyden çıkmayacağız. Can güvenliğimiz de tehlikede. Her hangi bir durumda can güvenliğimizden siz sorumlusunuz’ dedim. Devletin görevi halkın can güvenliğini sağlamaktır” diye ifade etti.
Tunç: Köylüleri “burayı terk edin” diye tehdit ediyorlar
ANF’ye açıklama yapan Sanatçı Ferhat Tunç, Dersim merkeze yakın Pulebargi (Çiğ köyü) bölgesinde dün akşam saatlerinde başlayan yangının ise Dersim doğa aktivistlerinin olağanüstü çabasıyla kontrol altına alındığına söyledi.
Tunç, “Askerler yayladaki, köydeki insanlara giderek ‘burayı terk edin’ diyor. Bugün beni arayan bir kişiden bu bilgiyi aldım. Köylülere kağıt imzalatmak istemişler ancak onlar da ‘burası bizim’ diyerek kağıdı yırtmış” dedi.
AKP’nin bölgeyi insansızlaştırmayı istediğini söyleyen Tunç, “Çözüm süreci döneminde köylerine dönen, buralara yerleşen insanların yaşamlarını engellemeye çalışıyorlar” diye eklerken, Tunceli Valisi’nin de bu politikayı hayata geçirmek için kullanıldığını dile getirdi.
Tunç, “Devlet doğada yaşayan canlıların da hak ve hukukunun olduğunu, bunun uluslararası hukukta güvence altına alındığını hatırlamalı” dedi. Ferhat Tunç, kamuoyunun daha duyarlı olmasını ve Dersim’e sahip çıkmasını istedi.
Önlü’den çağrı
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü ise yazılı bir açıklamayla çağrıda bulundu. “İnsanlığın ortak mirası Dersim, dünyanın gözü önünde yeniden sistematik ve acımasız bir saldırıyla karşı karşıyadır” diyen Önlü, “Burada sadece insanlığa karşı değil, doğa ve bütün canlılara karşı açık bir suç işleniyor” diye belirtti.
Önlü, “Haftalardır devam eden orman yangınlarının söndürülmesine AKP hükûmetinin emriyle silahlı asker ve polis zor kullanarak izin vermiyor. Kentte yaşayan insanlar üzerinde büyük bir baskı uygulanıyor. Kent asker ve polis tarafından ağır silahlarla kuşatmaya alınmıştır. Adeta 1938 yeniden yaşatılmak isteniyor. Dağlar bombalanıyor, kan akıyor ve insanlar ölüyor” dedi.
BM, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, UNICEF, doğa-çevre örgütlerinin sessizliğine de tepki gösteren Önlü, şu çağrıyı yaptı:
“Türkiye metropolleri, Avrupa ve dünyada yaşayan bütün Dersimlilere ve insanlığa acil eyleme geçmeleri için çağrıda bulunuyorum; Dersim özgürlük, demokrasi, kadın-erkek eşitliğinin ve doğaya saygının sembolüdür. Dersim’deki kutsal mekanlara, ormanlara, suya, doğaya, canlıya, kurda-kuşa, mezarlarımıza sahip çıkalım. Dersim dardadır, sesini dünyaya duyurmak sizin elinizde. Günlerdir Dersim’de bu gün de heyetimizin eylemselliği sizde bulunduğunuz yerde ayağa kalkarak birlikte olursak, ortak ses verirsek kentimizi, mezarlarımızı, canlılarımızı ve ziyaretlerimizi kurtarırız.”
