İstanbul Adliyesi’nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın 31 Mart 2015’te makam odasında öldürülmesine ilişkin yargılanan Mustafa Koçak, geçtiğimiz yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis almıştı. Koçak, söz konusu hapis sonrası “Adil ve bağımsız mahkemelerde yargılanma” ve “İşkencecilerin yargılanması” talebiyle açlık grevine başlamıştı. Açlık grevi eylemini 93’üncü gününde ölüm orucuna çeviren Koçak’a, Şakran 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde sürdürdüğü ölüm orucu eyleminin 255’inci günündeyken zorla müdahale edildi. 12 Mart’ta Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne götürülen Koçak, 265 gündür eylemde.
Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi önünde Koçak ile görüşme yapabilmek için cezaevi önünde bekleyen ailesi ve arkadaşlarının yanı sıra Olağan Üstü Hal (OHAL) kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen ve işe geri dönmek için 324 gün açlık grevinde giren Nuriye Gülmen de katıldı.
“Kimse seni beklemiyor” denilmiş
Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a konuşan Gülmen, Koçak’a zorla müdahale edildiğini öğrendikten sonra hastane önüne geldiğini belirterek, “Mustafa’ya müdahale ederken doktorlar ona ‘Kimse yok seni beklemiyor. Arkadaşların ve ailen gelmedi ‘demişler. Ama biz o gün oradaydık ve bugün de buradayız. Mustafa hiçbir zaman yalnız olmadı. Onun asla yalnız bırakmayacağız. Herkese çağrımız Kırıklar Cezaevi önünde gelmesidir. Gelemeyenler bulundukları yerlerden sahip çıkabilir” diye konuştu.
Kendisinin de uzun süre açık grevinde kaldığını ve etkilerini çok iyi bildiğini ifade eden Gülmen, zorla müdahalenin başlı başına bir işkence olduğunu dile getirdi. Gülmen, kişinin iradesi dışında ona serum takmak ve kişiyi zorla beslemenin fiziki bir işkenceyi beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
Ailesi 24 saat nöbette
Mustafa Koçak’ın kardeşi Mine Koçak ise 10 gündür cezaevi önünde beklediklerini söyledi. Ağabeyi ile görüşene kadar nöbet eylemlerine devam edeceklerini söylen Koçak, şunları kaydetti:
“Dört duvar arasında ağabeyimin 30 kiloluk bedeninde ölmesini istemiyorum. Ağabeyimin cezaevinde kalması uygun değil. ‘Hayati riski var’ diyorlar. ben ağabeyimin ölmesini istemiyorum. Ağabeyimin de tek talebi adil yargılanmaktır. Kendisi ile en son konuşmamızda bana ‘Yaşamak güzel şeyedir. Ne olur tutun ellerimden beni yaşatın’ dedi. Ondan 5 gün sonra müdahale gerçekleşti. Ağabeyim hala direniyor ve yaşamak için bir umut bekliyor.”