Doğa talanı tüm hızıyla devam ediyor. Son bir hafta içerisinde sermayenin doğayı talan etme ve rant sağlama çalışmaları hakkında birçok haber medyaya yansıdı. Dur durak bilmeden göz diktiği doğayı talan etmekle uğraşan sermaye kendisine yeni rant alanları bulmaya çalışıyor. Ülkedeki tarım rant yüzünden büyük darbe yerken yeşil alanlar da gün geçtikçe azalıyor. Rant uğruna oksijenimiz kesilirken, kalan oksijenimiz de kimyasal atıklar ve havaya salınan gaz sonucu yok ediliyor.
Mesela Kütahya’nın Simav İlçesi’nde doğan ve Marmara Denizi’ne dökülen Simav Çayı 20 yıldır çevresinde kurulan sanayi tesisleri ve evsel atıklar yüzünden kirlilikten boğuşmakta. Simav Çayı’ndan uzun zamandır zehir akıyor. Bölgede yaşayanlar ise duruma isyan ediyor. Çanakkale’nin Ayvacık İlçesi’nde organik zeytincilik yapılan alanın yakınında jeotermal enerji santrali sondaj çalışmaları yapılıyor. Antalya’da bulunan doğa harikaları Düden ve Kurşunlu Şelaleleri HES, tarım sulamaları ve DSİ bölge müdürlüğünün su kesintileri yüzünde kurumuş durumda. Ankara’da ise nadir yeşil alanlardan birisi olan Atatürk Orman Çiftliği’ne ait alan mahkeme kararı ile talana açıldı. Türkiye’nin en büyük doğa davası olan Cerrattepe davasında Cengiz Holding yanlısı verilen mahkeme kararı da Yargıtay tarafından onaylandı!
Tüm bunların yanında halk ise doğasını, tarım arazilerini, ağaçlarını korumak OHAL’e rağmen direnişe devam ediyor.
Yıllardır direnişleri sürdüren Artvin halkı doğal park olan Cerrattepe’yle ilgili verilen ve onaylanan sermaye yanlısı mahkeme kararını tanımadıklarına ve direnişlerini sürdüreceklerini kararlı bir şekilde belirtirken, Çanakkale’de zeytinlikler yanında yapılan sondaj çalışmalarına karşı halk 11 Temmuz’dan bu yana nöbet eylemine başladı ve kararlı bir şekilde nöbetleri devam ediyor. Ayrıca yetkililerce sondaj çalışmalarının durdurulacağının söylenmesini rağmen durdurulmamasıyla ilgili de Savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Bartın Amasra’da ise Tarlaağzı Mevkiine yapılan istenen termik santralin ÇED raporunun iptali için önce 2019 kişiyle dava açılmıştı, açılan davaya ilişkin 14 Temmuz’da bölgeye gelen bilirkişi heyeti, santralin bölgeye vereceği zararı anlatmak üzere Bartın Platformu’nun çağrısıyla sabah erkenden buluşan halk tarafından karşılandı. Heyeti karşılayan kitle sloganlarla inceleme sonucunu bekledi. Kitle heyeti “Termik santral istemiyoruz” sloganıyla uğurladı.
Isparta’da ise oturduğu mahalle ağaçlansın diye diktiği ağaç belediye tarafından kesilen yaşlı kadının eylemi gündeme geldi. Diktiği ağaçları komşusunun belediyeye şikayet etmesi sonucu altı ağaçtan beşini kendisi kesen kadın, dut ağacının kalmasını istemiş ve konuyla ilgili belediye başkanıyla görüşmek istese de saatlerce bekletilmiş, fakat görüştürülmemiş. Daha sonra kendisinin evde olmadığı bir zaman gelen belediye ekipleri dut ağacı kesilince, kadın ise kesilen dut ağacını omuzlayarak belediyeye gitti. Ağacın hesabını soran kadın, ağacı çocuğu gibi büyüttüğünü, mahalle ağaçlansın, gölgelik olsun diye diktiği söyleyerek “kim kestiyse bu ağaç kadar ömrü olmasın” diyerek durumu protesto etti.
Asıl düşmana yönelmek, talana karşı durmak!
Doğa üzerinde talan savaşını artıran sermayeye karşı halk direnmeye devam ediyor. Bölge halkının dışında çevreci kurumlar ve ilerici kesimler bu eylemlere destek veriyor ve yapılan talana karşı ses çıkarıyor. Özellikle OHAL ile birlikte doğa harabına hız verilmesi, mahkeme kararlarının sermaye yanlısı olması, halkın gözlerinin önünde yaşanan gerçekler oluyor ve OHAL koşullarını ve yarattığı faşist baskıyı dinlemeyerek yasaklara kafa tutan halk, doğasına yapılan işkenceye karşı isyan bayrağını çekerek direnişe geçiyor.
“OHAL’de de direniriz” diyen halk eylemlerine ve sermayeye karşı savaşına devam ediyor. Bizlere düşen görev ise bulunduğumuz kabuklardan çıkarak, kısırlaştırma tartışmalardan sıyrılarak asıl alanlara olunması gereken yerlere halkın yanında yakınında direnişe katılmak ve içimizdeki kini asıl düşmana yönetmektir!