Kurulduğu günden bu yana halk kitlelerine karşı katliam ve sömürü politikasında amansızca ısrar eden, bunu üreten ve en vahşi biçimleri ile uygulayan faşist Kemalist devlet hemen her dönem insanlık suçlarına yeni maddeler eklemektedir. Tarihte Türkiye Kürdistanı’nda köy boşaltmalar, faili meçhul cinayetler eşliğinde sürdürülen ve korunan devlet bekası mevcut politikalarını tarihsel deneyimler ışığında hayata geçiriyor. Osmanlı’dan devralınan katliam politikaları her dönem ve farklı örgütlenmelerle hayata geçirilmiştir. İTC geleneğinin yansımaları 90’lı yıllarda kontr-gerilla bugünde ise SADAT vb. özel savaş birliklerince uygulanmaktadır. Hatta o günden bugüne kadar illegal örgütlenmeler eliyle gerçekleştirilen katliamlar resmi savaş birliklerine verilen yetki sınırsızlığı ile gerçekleştirilmekte, hukuki prosedürler bu katillerin korunmasına göre dizayn edilmektedir. 90’lı yıllarda gerçekleştirilen katliamların failleri yargılanmazken, özellikle 2002’den bu yana yargılandıkları iddia edilenler ise aksine ilgili makamlarca aklanmakta ve ödüllendirilmektedir.
2011 yılından bu yana TC devletinin dış politikasına bağlı olarak bir tekfirci faşist örgütlenmeler diyarına dönen Türkiye’de devlet bu çeteler eliyle illegal örgütlenmelerini oluşturmaktadır. 15 Temmuz sonrası TC devletinin temsilciliğini tescilleyen AKP ise devlet kurumları içindeki örgütlenmeleri bu sürecin ana aktörü haline gelmektedir. 2011 yılından bu yana semirttiği çeteleri MİT aracılığı ile kendi özel birlikleri haline getirmektedir. Cerablus’ta MİT tarafından semirtilen çetelerin Arapça ile “Yaşasın Erdoğan” sloganları bunun çarpıcı örneğidir.
AKP’nin savaş ağası politikası ve özel birlikleri
Bilinir ki TC tarihinde klik dalaşının yarattığı manipülasyon esas olarak kitlelerin öfkesini saptıran bir yerde durmaktadır. Bu mühendislik tarihten bu yana ülkemiz hakim sınıflarının klik dalaşı ile kendini göstermiştir. Kemalist komprador kesim ile siyasal İslamcı komprador kesim arasında süregelen bu iktidar dalaşında siyasal İslamcı kesim, Kemalist ordu karşısında kendi ordusunu kurma özlemi ile çeşitli pratikler gerçekleştirmiştir. Merkezi olmayan bu dağınık pratik için ilk olarak DP döneminde Demirel, taşradaki ağalardan, tefecilerden ve dindar kesimlerden 200 bin kişiyi silahlandırmak istemiştir. Bu kapsamda özellikle Kur’an kurslarına ağırlık verilmiş ve bu DP iktidarının paralel ordusu olma görevi gibi bir misyonla toparlanmıştır. Bugün açısından da benzeri örgütlenme biçimleri AKP ile bütünleşmiştir. AKP’nin dalaştığı klik olarak geleneksel Kemalistler bürokratik kapitalizmin en net ifadesidir. AKP Ortadoğu politikası kapsamında bu pratiği ortaya koymuş ve 15 Temmuz sonrası bunu kurumsallaştıracak pratikleri hayata geçirmiştir.
Özellikle 2013 sonrası DAİŞ tarafından gerçekleştirildiği ifade edilerek üzeri kapatılmak istenen ve yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği Reyhanlı, Ankara Garı, Suruç, Antep, Amed, İstiklal, katliamları; İstanbul’da yabancı turistlerin hedef alındığı DAİŞ menşeli saldırıların arkasında özel faaliyetlerin çıktığı, her bir saldırının ayrı amaç ve hedef gözettiği bilinmektedir. Hiçbir saldırının faillerinin ortaya çıkmadığı/çıkartılmadığı gerçeği bizi Tayyip Erdoğan’ın kara kutusu Hakan Fidan’ın özel olarak ilgilendiği özel faaliyetlere götürmektedir. Suriye’de DAİŞ ve diğer çete gruplarıyla ilişkileri, Kobanê savaşında ve daha sonra YPG’ye karşı başta DAİŞ çeteleri olmak üzere diğer çete gruplarının desteklenmesi, silah, cephane ve savaşçı aktarımı gibi birçok faaliyetin uygulayıcısı olan Özel Faaliyetler Daire Başkanlığı, AKP hükümetini ve Erdoğan’ı ayakta tutan bir yapıya sahiptir ve Özel Faaliyetler Başkanlığı MİT’in temel çekirdek yapısını oluşturmaktadır.
Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın, Irak ve İran Kürdistanı’nda PKK’ye karşı operasyonlarda KDP ile yakın ilişki halinde olduğu, PKK’nin yakaladığı MİT personellerinin itiraflarında açığa çıkan bir gerçektir. Geniş bir tartışma konusu haline gelmeyen veya yeterince tartışılmayan bu gerçek Ortadoğu’da kurumsallaşmış ve TC devletine ait ancak Mesut Barzani ve Erdoğan tarafından geliştirilen bir örgütlenmedir. Bu örgütlenme “PKK’ye karşı yakın işbirliği” çerçevesinde KDP’nin onayı ile Hewler ve Duhok’ta özel merkezler açtı. Bu merkezler üzerinden DAİŞ ile bağlantı ve destek faaliyetleri sürdürülürken diğer taraftan Haşdi Watani güçleri ve Roj Peşmergesi denilen çete gruplar ile Irak Türkmen Cephesi içerisinden oluşturulan çete yapılarına silah ve cephane sevkiyatı yapıp askeri eğitimlerden geçirildiler.
Irak referandumunun ardından Özel Faaliyetler Başkanlığına bağlı MİT elemanları Haşdi Şeabi ile olan ilişkileriyle dikkat çekmiştir. Bu ilişki esas olarak İran ile yürütülen diplomatik ilişkilerin Kürt meselesindeki bir yansımasıdır. İran’ın desteklediği Haşdi Şeabi güçleriyle birlikte Özel Faaliyetler Başkanlığı ve beraberindeki Irak Türkmen Cephesi’ne bağlı çete grupları referandum sonrası Kerkük’ü işgal etmiş buradaki Kürt kurumlarını ateşe vermişlerdi. PKK’nin yakalamış olduğu MİT personellerinin verdiği itiraflar neticesinde Özel Faaliyetler Başkanlığı MİT’in Ankara-Yenimahalle yerleşkesi dışında Atatürk Orman Çiftliği içinde konumlandırıldığı ifade edilmiş ve burada bu örgütlenmenin izole edildiği belirtilmiştir.
Mevcut itiraflara göre “MİT’in bütün gizli tutuklama/kaçırma ve sorgulama faaliyetleri burada yapılıyor. Kaçırılan kişiler buraya getirilerek sorgulanıyor. Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın bu yerleşkesi dışında Ankara-Pursaklar ilçesinde Özel Faaliyetler Başkanlığı’na Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melik Gökçek tarafından tahsis edilmiş ve Ankara Gücü Spor’a ait bir yerleşkesi de bulunmaktadır. Suriye’deki DAİŞ, El Nusra ve diğer çete gruplarına, Irak’taki DAİŞ, Haşdi Watani, Irak Türkmen Cephesi ve Roj Peşmergesi denen çete guruplarına gidecek silah ve mühimmat TIR’ları buradan hareket etmektedir. MİT içerisinde Özel Faaliyetler Başkanlığı Müsteşar Yardımcılığı düzeyinde temsil edilmektedir. Müsteşar Yardımcısı ise AKP yanlısı Kemal Eskintan’dır. Albaylıktan asker emeklisi olan şahıs Hakan Fidan’ın müsteşar olması ile birlikte 2010 yıllarında Koruma Daire Başkanı olarak göreve başladı. 2014 yılından itibariyle Özel Operasyonlar Daire Başkanı ve 2017 yılından itibariyle Özel Faaliyetler Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.” (Lekolin.com/ 05.11.2017)
Bu örgütlenme esas olarak birçok devrimcinin özel planlar neticesinde katledilmesini ve örgütlenmeler içerisine ajan sızdırılmasını planlamaktadır.
Fransa’nın Başkenti Paris’te Sakine Cansızları katleden de MİT’in Dış Operasyonlar Başkanlığı ve Özel Faaliyetler Başkanlığıdır. MİT elemanlarının mevcut itirafları neticesinde o dönem Özel Faaliyetler Başkanı olan Uğur Kağan Ayık, Paris suikastının planlayıcısı ve uygulatıcısı olarak bilinmektedir. Şuan ki Özel Faaliyetler Müsteşar Yardımcısı olan Kemal Eskintan ise Rojava’da YPG komutanlarına karşı başarısız olan suikast planlarını hazırlayıp yönlendiren kişi olarak ortaya çıkmıştır.
Erdoğan’ın kara kutusu Fidan’ın son dönem tasarrufları
Bu örgütlenme de dikkat çeken isim ise bir zamanlar milletvekili adayı olarak öne çıkan, daha sonra Erdoğan’ın talimatıyla engellenerek mevcut MİT müsteşarlığı görevine yeniden ikame edilen Hakan Fidan’dır. Erdoğan’ın “sır küpü-kara kutusu” olan Fidan’ın Özel Faaliyetler Müsteşar Yardımcısı Kemal Eskintan’ın İran istihbaratı İtlaat ile olan geçmişe dayalı illegal ilişkileri ve geçmişten gelen ortaklıkları dikkat çekmektedir. Bilinmektedir ki Hakan Fidan MİT müsteşarlığı görevine gelir gelmez Kemal Eskintan’ı MİT’e almıştır ve kısa zamanda Eskintan Özel Faaliyetler Müsteşar Yardımcılığı görevine getirilmiştir. Özel Faaliyetler; Özel Faaliyetler Başkanlığı, Özel Koruma Daire Başkanlığı, İran-Irak Daire Başkanlığı, Lojistik Destek Daire Başkanlığı, Suriye Daire Başkanlığı ve Gaziantep Özel Faaliyetler Başkanlığı Şube Müdürlüklerinden oluşan bir yapıya sahiptir.
Özel Faaliyetler, Türkiye içinde ve dışında devrimci kurum ve kurulşlara dönük operasyonları yöneten planlayan ve mevcut diplomatik ilişkiler neticesinde ülkelerle ortak operasyon gerçekleştiren bir yapılanmadır. Sakine Cansızların katledilmesinden Rojava’da YPG komutanlarına yönelik suikastlara, Rojava’da TİKKO gerillalarının bulunduğu karargaha yönelik bombalı saldırı düzenlenmesinden Almanya, Yunanistan, Fransa, İsviçre devletleri ile ortaklaşa yapılan ATİK operasyonuna kadar bir dizi planı burası yönetmiştir. Öte yandan bu örgütlenme mevcut Avrupa ülkelerinde Türk nüfusunu bir örgütlenmeye dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Özellikle son dönemlerde gerilla faaliyetleri içinde ortaya çıkan itirafçılık, barınak tespitleri ise genel olarak bu faaliyet başkanlığının mevcut pratiklerindendir.
Irak, Suriye ve İran’da yayılmacı bir politikanın uygulayıcısı durumunda olan ve hakim sınıfların bekasının illegal kurumu olan bu yapılanmanın MİT içindeki bütçesi, MİT’in birçok Daire Başkanlıklarından daha fazladır. Irak ve Suriye’deki ve buna son zamanlarda İran’daki Azerilerin silahlandırılmasını da eklersek bütün bu ülkelerde silahlı guruplar oluşturulması, bunların silahlandırılması faaliyetleri bu başkanlık tarafından Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla gerçekleştirilmektedir.