ODTÜ bileşenleri geleneksellik adı altında gerçekleşen “Abaza Yürüyüşü”ne tepki gösterdi. Yürüyüşün kadın ve lubunyaları objeleştirdiğini, hedef aldığını ve tehdit ettiğini kaydeden bileşenler, şikayetlerin ise yanıtsız kaldığını belirtti.
ODTÜ’de geleneksel olduğu iddia edilen, “8. yurt Abaza Yürüyüşü” geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi. Cinsiyetçi, açıkça kadınları ve lubunyaları objeleştiren ve hedef alan ifadelerin yer aldığı pankartlar ve sloganlarla yürüyen ekip, 7. yurdun önünde bir gösteri de gerçekleştirdi.
Yürüyüşe ilişkin açıklama yapan ODTÜ bileşenleri, OECD verilerine göre 2022 senesinde Türkiye’de kadına yönelik şiddet oranının yüzde 38 olduğunu, yani bu yıl Türkiye’de her 10 kadından 4’ünün şiddete gördüğünü kaydetti Açıklamada, “ODTÜ’de ise kadınlar ve lubunyalar geç saatlerde karanlıkta korkarak yurtlara yürümek zorunda kalırken, otostopta takside güvenli bir şekilde ulaşımları sağlanamazken, kampüsümüzün her noktasında bölümlerimizde, fakültelerimizde, yurtlarımızda her gün daha da artan taciz, şiddet olayları yaşanırken, cinsiyetçi söylemlerle, ayrımcılıkla karşılaşırken ‘Abaza yürüyüşü’ gibi taciz olayları kadınların ve lubunyaların kendi yaşadıkları alanlar olan yurtlarda da güvenliklerini tehdit ediyor” denildi.
Bu gibi olayların “ODTÜ kültürü” olarak lanse edilmesinini üstünün kapatılıp masumlaştırılmaya çalışılması olduğu kaydedilen açıklamada şiddetin, tacizin, tecavüzün, transların, kadınların katledilmesinin her geçen gün arttığı, kız çocuklarının evlendirildiği bir gündemde, hiçbir kadın ve lubunya güvende değilken “ODTÜ kültürü” adı altında gelenekselleştirdiklerini iddia edip gerçekleştirilen bu yürüyüşün kabul edilemeyeceği vurgulandı.
Kampüste her alanda maruz kalınan şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi yönünde adım atılmamasının bu ve bu gibi taciz ve saldırı olaylarının normalleştirilmesine ve yaygınlaşmasına sebebiyet verdiği belirtilen açıklamada, yıllardır devam eden bu şiddet eyleminin yurtlarda kalan kadınlar şikayette bulunsa da ne rektörlük ne de ilgili makamlarca engellenmediği de vurgulandı.
“Bizlerin ihtiyacı, bugün kendi yurtlarımızda, kampüsümüzde güvenli bir şekilde var olabilmektir. Kampüsümüzde şiddetin, tacizin engellenmesi ve kampüsün bizler için güvenli bir alan haline getirilmesi bir zorunluluktur” denilen açıklamada, şu talepler yer aldı:
“Bu yüzden, gerçekleştirilen şikayetler doğrultusunda gerekli olanın yapılmasını, sorumlulular hakkında gerekli yaptırımların uygulanmasını, gerekli kişilerin disiplin cezası alması, okulda bunu devam ettiren ettirmeye yardımcı olmuş kişi, grup ve toplulukların CITÖB yönergesinde belirlenen şekilde cezalandırılmasını,
Kampüsün her alanında şiddetin ve ayrımcılığın engellenmesi için CİTÖB’ ün güçlendirilmesini ve okul yönetiminin kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesini talep ediyoruz.”
ODTÜ’nün geleneğinin, kampüste yaşayan her öğrencinin eşit bir şekilde kendi talepleri doğrultusunda birlikte hareket etmesi olduğunun altı çizilen açıklamada, “Bu geleneği büyütmek ve eşit, güvenli bir kampüs için bir araya gelmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Kampüsümüzde bu gibi eril söylemlerin, tacizin, şiddetin hedef aldığı hiçbir bireyi yalnız bırakmayacağız! Bu söylemleri üreten her kim olursa olsun karşısında duracak ve bu gibi uygulamaların tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğiz” denildi