Dünyanın ve Ortadoğu’nun efendilerinin gündeminde daha fazla toprak, zenginlik ve hegemonya varken halkların gündeminde açlık, sefalet, göç ve zulümden uzak bir yaşam sürdürmek vardır. Karanlığın ve gericiliğin sahiplerinin ellerinde Ortadoğu halklarına, Kürtlere ölüm kusan silah ve teknolojileri, en gelişkin yalan ve manipülasyon aygıtları varsa ezilen halkların ve Kürtlerin ellerinde ise özgürlük silahı ve onurlu yaşamı yaratma bayrağı vardır.
Ortadoğu’da yıllar içinde değil saatler içinde haritalar, sınırlar, yollar değişti ve değişiyor. Halklar lehine olmayan yıkıcı ve hızlı değişimlerin ortaya çıkardığı olanak ve fırsatlardan başta batılı emperyalistler olmak üzere AKP-MHP iktidarı ve İsrail devleti yararlanmak istiyor. TC devleti, toplayıp eğittiği, her türlü silah ve teknik desteği sunduğu, insanlık düşmanı başı bozuk çeteleri Minbiç’e saldırtırken İsrail de hava bombardımanıyla daha fazla alan kapmaya çalışıyor. İşgalci ve yıkıcılar iş başında.
Şam, 12 günde düştü. 61 yıllık Baas rejimi, Esad iktidarı sona erdi. Baas rejimi geride büyük bir yıkım, kaos bırakarak tarih sahnesinden çekildi. Bu süreçte çıkan çatışmalarda en az beş yüz bin insan öldü. 13 milyon insan ise evini-yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Baas rejiminin düşmesiyle Rusya önemli bir müttefikini kaybetti. Hizbullah’ın Lübnan’a çekilmesiyle İran da büyük darbe aldı. Üstünlük, ABD-İngiltere-İsrail’in eline geçti. AKP-MHP iktidarı ise ortaya çıkan boşluktan, fırsatlardan faydalanarak Kürt ve özgürlük düşmanlığını sürdürmeye, etki gücünü artırmaya çalışıyor.
Ülke içinde yıllardır sürdürdüğü Kürt ve özgürlük düşmanlığı yetmezmiş gibi yoksulluk ve cehalet içinde beyni yıkanmış, İslami ideolojiyle aptallaştırılmış, uyuşturucu bağımlısı haline getirilmiş, cepleri Türk parasıyla doldurulmuş Tacik, Çeçen, Kırgız, Arnavut, Afgan, Azeri uyruklu çeteleri Rojava topraklarına, Minbiç’e saldırtıyor. Hemen her fırsatı ve boşluğu, işgalciliğe ve yıkıcılığa çeviren faşist AKP-MHP iktidarı, bir kez daha insanlık düşmanı lanetli çirkin yüzünü Şam’ın düşüşünde ve Rojava’ya saldırısında gösterdi.
Batılı ülkelerin bölge çıkarları doğrultusunda AKP-MHP faşist iktidarına desteği ve işgal politikasıyla “ılımlı” cihatçı çeteler, Şam’ı ele geçirdi. Terör listesinde arananların başında olan savaş ağası Colani şimdilik Şam’ın geçici yönetiminin başına getirildi. Ve Suriye’nin dört bir yanında yapılan gösterilerde halkın, diktatörlükten kurtulduğu yanılsaması yaratılmaya çalışıldı. Oysa Şam yönetimine gömleği ve söylemi değiştirilmiş, Amerikan aşısı yemiş, Türk şerbeti içmiş yeni savaş ağaları ve eski suç makinaları getirildi.
Suriye’de büyük insanlık dramı pahasına yaşanan alt üst oluşa karşın Ortadoğu’da ne zulüm ne ölüm ne de sürgün sonlandı. Açlık ve sefalet dolu yeni bir zulüm süreci başlayacaktır. Halkların, inançların “yarın ne olacak” kaygısı taşımadan, özgür bir şekilde birlikte kardeşçe yaşayabildiği tek yer Rojava toprakları.
Onur ve vicdan sahibi herkes, özgürlük arayan her insan, tarihin doğru tarafında mazlumların safında durarak geleceğini kendi ellerine alabilir. Bugün dünden ve her zamandan daha fazla düşman önünde diz çökmeyen Rojava’nın her bir karış toprağını savunarak elleri kanlı zalimlerin, mazlum kellesi kesen cellatların yürüyüşleri durdurulabilir.
Dünya ve Ortadoğu halkları, fazlasıyla ağır bedeller ödemeyle karşı karşıya bırakılmıştır. Halklar hiçbir dönem olmadığı kadar sırtlarında çarmıh tahtası taşıyarak özgürlüğe doğru yürüyor. Halkların dört bir yanı zalim pusularla çevrilidir. Halkların ortak mücadelesi ve birliği dışında bir kurtuluş yolu yoktur. Zamanın verili koşullarında buna en iyi örnek Rojava topraklarıdır. Bu topraklarda ortaçağın kör edici gerici feodal karanlığından uzak, birbirinin kimliğini-dilini-rengini olduğu gibi kabul etmeye inanmış halklar ortak bir yaşamı öğreniyor ve silah elde direnmeyi öğretiyor.
Gökyüzünü ağıtların sesizleştiremediği bir yaşamı yaratmak halkların ellerindedir. Yeter ki tarihin ve toprakların doğru tarafında, Rojava direnişinin yanında yer almayı bilsinler.
(Yeni Özgür Politika – 10 Aralık 2024)