DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Kazanacağız

"Bu direniş sadece özgür Kürt'ün direnişi ve kavgası değildir. Politik-askeri-psikolojik tehdit ve saldırılar karşısında direniş sadece Kürt halkının ve gerillaların omuzuna bırakılamaz."

Bir kez daha Medya Savunma Alanları ve Rojava toprakları istilacı TC’nin saldırısı altındadır. Her gün sayısız kez Kürtlerin kadim topraklarını yasaklı ve kimyasal silahlar başta olmak üzere ağır silahlarla bombalamaktadır.

Kürt’ün varlığına, yaşamına, iradesine özgürlüğüne tahammül edemeyen işgalciler yanlarına bilinçleri Türkleşmiş korucu Kürtleri de alarak Kürt özgürlük gerillalarını yok etmeye çalışıyorlar. Kürt’ü teslim alıp diz çöktürme, sindirip boyun eğdirme politikası yüz yıldan bu yana en azgın ve koyu bir şekilde sürmektedir. Uzak ve yakın geçmişten ders çıkarmayan soykırımla Kürt sorununu çözeceğini düşünen Türkçe konuşan Türk generaller, Kürtçe konuşan özgür Kürt’ü yok etmeye çalışmaktadır.

Kan ve savaşla beslenen kaos ve krizle yaşayan, bunun dışında başka bir politika tanımayan Türk egemenleri, Kürt’ün diline, ismine, sesine, buğdayına bile tahammül edemiyor. “Yakma-Yıkma-Çökme” üzerine kurulu imtiyazını ve üstünlüklerini zulümle sürdürmeye çalışıyor. Dün Ermenilerin bugün Kürtlerin topraklarına çökenler, her gün işgal ve soykırımlarıyla övünen utanç dolu bir miras bırakıyor geride.

Hilekar, sahtekar, ikiyüzlü işgalciler bu kez “Kürtlerle Kürt’ü yenme” kurnazlığına başvurarak sonuç almaya çalışıyor.  Gidemediği yerlere, tutamadığı nokta ve geçitlere korucuları yerleştirerek sonuç almaya çalışıyor. Diğer yandan Irak askeri güçlerini devreye sokarak bütünlüklü bir saldırı ve kuşatmayla gerillayı hareketsiz bırakıp boyun eğdirmeye çalışıyor.

Demokratik özerk yönetim topraklarında gerçekleşecek olan yerel seçimin kime ne zararı var? Demokratik seçim, hangi Türk’ün egemenlik hakkına saldırıdır? Seçimle saldırı arasında nasıl bir bağ olabilir? Komşu topraklarda gerçekleşecek bir seçim nasıl bir saldırı olarak anlaşılabiliyor ve tehdit haline gelebiliyor? Bu akıl tutulması ancak Türk devlet aklında ve hastalıklı ruh halinde yaşanabilir. Kürt’ün her demokratik hakkını bir tehdit, insani her davranışını bir korku olarak algılayacak akıl ancak Türk devletine ait olabilir.

Normal düşünme refleksini yitirmiş, sağduyusunu kaybetmiş Türk devlet aklına ilişkin diyecek çok şey var. Bilinir ki; korku, tehdit ve şüphe üzerine hareket edenler tarihte ve günümüzde her daim sadece diktatörler olmuştur. Kabul etmek gerekir ki, Türk devleti hem düşünsel hem de psikolojik olarak faşizm hastasıdır. Faşizm bir korku ve şüphedir.

ABD’nin demokratik özerk yönetiminin seçim kararı hakkında yaptığı “zaman olarak uygun değildir” açıklamasına ilişkin ne demek gerekir? Zamansız olan nedir? ABD topraklarında gerçekleşen her seçim uygun ve zamanlı oluyor da demokratik özerk topraklarda gerçekleşecek olan seçim neden uygunsuz ve zamansız olabiliyor? Zamanı ve uygun olmayı belirleyen kriterler sadece Amerikan yönetimine mi aittir? Rojava halklarının seçim yapma, zamanı belirleme hakkı yok mudur? Bu hak sadece dünyanın patronu Amerikalı tröstlere ve uşağı olan Türk egemenlerine mi aittir?

Bugün hem Rojava hem de medya Savunma Alanları’na bir bütün Kurdistan topraklarına yönelik topyekün saldırı vardır. Kurdistan’da muazzam bir direniş ve Türk faşizmine karşı koyuş sürüyor. Büyük çatışmalar yaşanıyor. Silahların ve bombaların sesi onurlu her insana bir sorumluluk yüklemektedir. Bu direniş sadece özgür Kürt’ün direnişi ve kavgası değildir. Politik-askeri-psikolojik tehdit ve saldırılar karşısında direniş sadece Kürt halkının ve gerillaların omuzuna bırakılamaz. Özgür Kürt’e kalkan kanlı elleri tutmak, kırmak ve yenmek onur ve vicdan sahibi her insanın görevidir.

(Yeni Özgür Politika – 4 Haziran 2024)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu