Uluslarası sermaye sahiplerinin sömürü ve hegemonya çıkarlarına göre eğitilip yönlendirilen bir darbeyle Suriye yönetiminin başına getirilen Colani, takım elbise giydirip kravat taktırarak modern zamanın temsilcisi olmuyor. O ve onun gibiler, ideolojilerine ve inançlarına aldırmadan kılıktan kılığa girmekte bir sakınca görmüyor. Ancak işgal ettikleri sayısız köy ve kasabada gerçekleştirdikleri katliamlar, işledikleri suçlar henüz unutulmadı. Êzîdî kadınları haraç mezat pazarlarda satmaktan utanmayan islam taciri Colani ve ekibi, tarihe acımasız bir şarlatan mücrim olarak geçmekten kurtulamayacaktır.
ABD’nin, Batılı ülkelerin, sabıkalı AKP-MHP iktidarının dün terörist dediği Colani’yi kravatlayıp “Ahmet el Şera” yapıp temsilci olarak kabul etmeleri, uygar denilen kapitalist dünyanın ikiyüzlülüğünü örtmüyor. Eski dünyanın temsilcileri için kutsal olan sermayenin çıkarıdır. Sömürü ve hegemonya çıkarlarıdır. Bu çıkarlar için halklara insanlığa karşı her türlü suçu işlemek, evrensel hukuku çiğnemek, yalan ve manipülasyona başvurmak mübahtır.
21. yüzyılın efendileri olan kapitalistler, sömürü ve hegemonya çıkarları ve bölge güvenlikleri için ellerini ortaçağın temsilcilerine uzatmaktan utanmıyor. Beyin ve ruhları satılmış feodal gericiliği, Ortadoğu’da kendilerine dayanak yapmaktan geri durmuyorlar. Başıbozuk yağma ordularını, toplumun en dibindeki tortuları müttefik görebiliyorlar. Kendilerine ait olmayan elbiseleri giyip emperyalist kapitalist ülke temsilcileriyle poz verirken bile nasıl kasıldıklarına aldırmıyorlar.
Daha dün başı kesilip ayaklarının dibine konularak göğsüne “kafir” yazılan bir paçavrayla teşhir edilen bir insanın görüntüsü, sosyal medya hesaplarına düştü. Diğer yandan İdlib’te bir kadını infaz eden katili Adalet Bakanı olarak atadılar. İşgal ettikleri yerlerde esir kadınlara tecavüz etmeyi ibadet sayan ama Avrupalı bir kadının elini sıkmayı günah gören bu çarpık zihniyet, bu kokuşmuş gericilik insanlığın utancı olarak yazılmaya devam edecektir. Suriye topraklarında yaşanan çelişkiler, çarpıklıklar, ihlaller, yağma ve işkenceler, kadınlara karşı işlenen suçlar Ortadoğu ve kapitalist dünyanın kabul edilmesi zor gerçeklikleridir.
Ortadoğu’da yaşanan ve yaşatılan cehennemde özgürlük ve insanlık adası olarak duran Rojava’da halklar işgalcilere ve gericiliğe karşı kahramanca savaşarak direniyor. Rojava dışında yaşayan hiçbir halk ve inanç, güvende ve özgür değildir. Rojava halkı, Tışrîn’de, Qarakozax’da işgalcilere ve çeşitli zorluklara karşı kahramanca direnmektedir. Ezilen halklara örnek olacak sayısız direnişlere imza atıyorlar. Tarihe not düşecek, ezilenlere ilham olacak bir tecrübeyi yaşatıyorlar.
Rojava ve Medya Savunma Alanları’nda fedakarlık dolu direnişler yaşanırken diğer yandan sultan Erdoğan’ın Kürt halkına yönelik tehditleri de eksik olmuyor. Kırk yıldır Kürtleri silahlarıyla gömmekten bahseden, dün söylenenleri çabuk unutan Sultan Hamid’in torunu Erdoğan, tüm diktatörler gibi tarihin çöplüğüne gömüleceği günlerin yakın olduğunun farkında değildir. Tehdit, saldırganlık hızından bir şey kaybetmeden, kapısı aralanmak istenen, adı konulamayan sürecin nasıl şekilleneceği, nasıl gelişip sonuçlanacağı yönünde ciddi kaygı ve tereddütler yaşanmaya devam etmektedir. Bu süreç hakkında bilgisi olan olmayan herkes yorum ve değerlendirme yapıyor. Ancak en önemlisi kırk yıldır cellatların olmadığı bir coğrafya yaratma savaşımı veren Kürt özgürlük hareketinin konuşma hakkıdır. On binlerce şehit veren Kürt halkı ve hareketi, varlığı ve geleceğinin nasıl şekilleneceği konusunda söz hakkına sahiptir. Dürüstlük ve hakkaniyet bunu gerektirir.
(Yeni Özgür Politika – 7 Ocak 2025)