İnsanların ve toplumların yaşamında bazı zamanlar ve yaşanmışlıklar vardır ki yıllar geçse bile unutulmaz. Tarihe ve zamansız anlara not bırakan bazı öncü ve yoldaşlar vardır ki aradan yarım asır geçse bile devrimci hafızamızdan asla silinmezler. Bir dönemden ve feda ruhlu devrimcilerden, öncülerden, çıplak elleriyle ateşi tutan 14 Temmuz Ölüm Orucu direnişçilerinden, onların yarattığı ortaya çıkardığı değerlerden bahsediyoruz.
Devrimcilerin içinde yanan ışığın söndürülüp her tarafın karanlığa çevrildiği faşist zulümden bahsediyoruz. Korkunun her yana ve zamana egemen kılınmak istendiği 12 Eylül günlerinden bahsediyoruz. Bilimin ve insanlığın bitirilmek istendiği, tutsak alınarak zindana gömülmek istendiği Amed 5 No.lu Zindanı’ndan bahsediyoruz.
Normal bir insanın asla aklına gelip, düşünemeyeceği, “bu kadar da olamaz” dendiği zulmün sistematik olarak gece-gündüz durmadan yapıldığı mekandan, 5 No.lu Amed Zindanı’ndan bahsediyoruz. Ölümle yarışarak yaşamın, umudun, özgürlük fikrinin yaşatılmaya çalışıldığı cehennemden de öte bir mekandan ve zamanlardan bahsediyoruz.
Devrimin, sosyalizmin, özgür Kurdistan fikrinin işkence altına alınarak, soluksuz bırakılmak istendiği ağır zamanlar yaşandı, 5 No.lu Amed Zindanı’nda.
Bir yandan işkencelerin doruğa, insan çığlıklarının gök yüzüne çıktığı, diğer yandan itirafçı ve ihbarcıların sayısının artırılarak onların kirli ve hain elleriyle devrim, sosyalizm ve özgürlük bilincinin ve iradesinin boğulmak istendiği ölümlü zamanlar yaşatıldı.
60 kişilik bir koğuşta yirmi kişinin ihbarcı ve itirafçı olduğu söylenirse zulmün ve ihanetin hangi boyutlara vardığını gösteren durum anlaşılır hale gelir. Devrimin, sosyalizmin ve özgür Kurdistan ideallerinin imha edilerek, uğruna ölünecek değerlerin inkar edilmesi istendi. İstisnasız her devrimci tutsağa teslimiyet, ardından utanç verici ihanet dayatıldı. Yaşayan, düşünen, konuşan özgür hiçbir canlı kalmamalıydı. Öncüler susarsa toplum kolay susturulurdu.
Bu yıkıcı, kirli ve tehlikeli amaç, 5 No.lu zindanında devrimci iradenin bilincinde ve tutku dolu yüreğinde paramparça edildi.
Özgürlüğü bilincinde ve amacında yaşatanlar yaşadıkları cehennemi cennete çevirmeye çalışır. Köleliği onursuzluğu beyninden yaşatanlar her tarafı karanlık dolu cehenneme çevirir. Özgürlük mücadelesinde geleceği ve umudu görenler ona sarılır, zorluklara katlanır ve imkansızlıklara karşı savaşır.
Teslimiyetin nasıl bir utanç verici ihanete dönüşeceğini önceden görenler hem zulme hem onu var eden yaşatan ideolojiye, kurulu sistemine karşı ölümüne direnir. Herkesin susturulduğu her yerin karanlığa çevrildiği en zor zamanda ve yerde konuşmak, özgürlüğü yüksek sesle haykırmak, en değerli varlığını en değerli amaç uğruna ölüme yatırmak. İşte tam da budur 14 Temmuz Ölüm Orucu direnişçilerinin unutulmaz hikayeleri.
Bugün yaşı genç yüreği büyük olanların devrim, sosyalizm ve özgür Kurdistan idealleri uğruna mücadele edenlerin, gök yüzünü fethe çıkanların gerektiği yerde ve zamanda büyük bedeller ödemeye hazır olması gerektiğinin öğrenilmesidir, 14 Temmuz ölüm direnişi. Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Akif Yılmaz, Ali Çiçek arkadaşlardan öğrenecek fazlasıyla değer olduğunu bilerek sarılacağız ana görev ve sosyalizm ideallerine.
Halka ve devrime borçlu ölmeyi öğreneceğiz Mamoste M.Hayri Durmuş’tan. Yaşamı uğruna ölecek kadar sevmeyi öğreneceğiz Komutan Kemal Pir’den. Teslimiyeti değil direnişi öğreneceğiz Sterka Sor Ali Çiçek’ten, “Teslimiyet ihanete direniş zafere götürür”, bunun ne anlama geldiğini öğreneceğiz bilge öncü Mazlum Doğan arkadaştan.
Onlara minnet duygularımızı daha güçlü ifade edeceğiz. İdeallerine ve anılarına daha güçlü bağlı kalacağız.
Diz çökmeyip boyun eğmeyenler onurumuzdur.
(16 Temmuz 2024. Yeni Özgür Politika)