Ülkesi işgal edilmiş, evleri talan edilmiş bir halkın onurluca direnişten başka yolu var mıdır? Ortadoğu’nun en zalim, en gaddar, en kıyıcı devletinin desteklediği işgalcilerin karşısında elleri ve inançlarıyla direnen mazlum bir halkın zaferle sonuçlanan hikayesidir Kobanê. Bugün her yerin ve zamanın Kobanêleşme ihtiyacı olduğu süreçlerden geçiyoruz.
Her şey ve her taraf ikiye bölündü. Bir yanda tarihin ve insanlığın lanetlediği utanç yüzlü, kan görünümlü işgalci faşistler; diğer tarafta özgürlük ve onurdan başka bir yol aramak istemeyen halklar, direnişçiler, devrimciler, enternasyonalistler yer aldı. Göğüs göğüse, kıran kırana geçen, sokak sokak süren bir savaşın içinden geçilerek, en seçkin kadro, komutan ve savaşçıların kahramanca direnişine tanıklık edilerek bir tarih yazıldı. Tarih bu anlamlı ve değerli destansı direnişi en temiz sayfalarına kaydetti. Kobanê bir direniş mevzisidir, geçilmez. Tıpkı Alman faşizmine meydan okuyan Stalingrad Partizanların direnişi gibi tarihe yazıldı. Bu destansı direnişin komutanları, gözüpek savaşçıları, özgürlüğü ölüme gidecek kadar sevdiler.
Ortadoğu’nun ezilen halkları uzun zamandır ilk kez, her yönüyle ekibe olmuş, askeri olarak oldukça donanımlı, işgalci bir askeri güce karşı elleri, inançlarıyla direnerek zaferi kazandılar ve özgürlük arayan herkese armağan ettiler. Dört bir yandan kuşatılıp boğazlanmak istenen bir süreçte, işgalcilerin kanlı ellerini kırarak özgürlüğünü kazanan bir halkın direnişine ve zaferine tanıklık edildi. İnsan yaşamında bundan daha mutluluk verici değerli ne olabilir ki? Kanla, emekle, bedel ödemekten çekinmeyen sayısız şehitlerle, yıkılmış harap olmuş yıkıntı halindeki Kobanê’yle direnildi. Ve kazanıldı. Direniş hem askeri hem siyasal olarak oldukça öğretici ve eğitici bir yerde durmaktadır. Dağın ve şehrin gerilla savaş tarzının sentezi her bir sokağında ve meydanında uygulandı. Özgürlüğe derin inanıldığında ne şahlar ne sultanlar kalır. Ne de saraylar ortada kalır. Özgürlük hakikatte, dağları evlat kokan, çiçekleri oğul açan topraklarda arandığında anlamlı ve değerli olur.
Türk faşizmin mayınla döşeli, çitlerle çevrili sınırlarını tanımadan, kendini sınırlara vurarak Kobanê’ye akan Kuzeyin yiğit evlatları, dayanışmanın, paylaşımın ve savaşımın yoldaşlığın saygın örneklerini gösterdiler. Ellerini, işgalcilere karşı savaşan ve direnen kardeşlerine uzatan Kuzeyliler büyük bir devrimci dayanışma örneğini yazdılar. Dağlardan akıp gelen ve Kobanê halkının direnişine omuz veren gerillaların öngörüsü, duyarlılığı, sorumluluğu yoldaşlığa şayan pratikler olarak okunmalıdır. Gerilla candır. Yoldaştır. Gerilla halktır ve özgürlüktür. Gerilla, özgürlük savaşçısı kadınlardır. Özgürlüğe söz verendir. Zafere yemin edenlerdir.
Kobanê’nin düşmesini bekleyen, direnişin kırılma rüyasını gören faşist Erdoğan fena yanıldı. Tarih yazan direnişçiler faşist şefin hayalini kursağında bıraktı. Diktatör, unutamayacağı bir direniş tokadı yedi. Bu tokadın acısı onda hala bakidir.
Kobanê’nin intikamını almak isteyen hukuk ve adalet düşmanı muktedirler Kürt aydınlarını, devrimcilerini uyduruk gerekçelerle mahkeme salonlarında yargılamak istiyor. Keza faşist generaller Rojava’nın dört bir yanındaki yaşam alanlarına, alt yapı tesislerine yönelik durmaksızın saldırılar gerçekleştiriyor. Ancak ne Rojava halkının ne de Kobanê davasında yargılanan devrimcilerin, aydınların iradelerini kıramıyorlar.
Şimdiden romanlara, filmlere konu olan 134 gün süren ve binlerce kahramanı olan destansı Kobanê’nin direniş ve özgürlük rüzgarı çoktan Kürt- Arap- Süryani- Ermeni- Asuri- Ezidi halkının yaşam iradeleri oldu ve mahkemelerde devrimcilerin direniş savunmaları oldu.
(Yeni Özgür Politika – 2 Şubat 2024)