İstanbul: Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları 712.haftasında 1993 yılında Mardin’in Midyat ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Nihat Aydoğan için toplandı. Basın açıklaması İnsan Hakları Derneği(İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştirildi.
700. haftasından itibaren yasaklanan Cumartesi Anneleri eylemi öncesi Galatasaray Meydanı ve çevresi ile İHD’nin bulunduğu sokak polis ablukasına alındı. Bu haftada da anneler ve kayıp yakınları ellerinde karanfil ve kayıpların fotoğraflarıyla adalet isteğini haykırdılar.
Nihat Aydoğan nerede?
Basın açıklamasını Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu. Ocak demokratik bir hukuk düzeninin insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi ve varlık koşulu olduğunu hatırlatarak, Türkiye’de demokratik, insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir hukuk düzeni olmadığı için Cumartesi Anneleri’nin var olduğunu dile getirdi.
Gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan hakkında ise 1994 yılında Mardin Midyat’a bağlı Doğançay köyünden 30 Kasım 1994 tarihinde işkenceyle gözaltına alındığını ve o tarihten itibaren kendisinden haber alınamadığını söyledi. Ocak “Resmi makamlar Nihat Aydoğan’ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini, ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak bu iddia hiçbir zaman güvenilir bir kanıtla desteklenmedi. Uzun yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti. Aydoğan Ailesinin resmi kurumlara yaptığı tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Nihat Aydoğan’ın akıbeti karanlıkta bırakıldı ve onu kaybedenler cezasızlıkla korundu” dedi.
Bu cezasızlıklara karşı mücadelenin devam edeceğini belirten Ocak “Ne kayıplarımızdan, ne de Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
Eşimi aramaktan vazgeçmeyeceğim
Maside Ocak’ın ardından gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan İHD önünden seslendi. 24 senedir eşini aradığını anlatan Aydoğan, ölene kadar eşinin kemiklerini arayacağını kaydetti. Hakimleri, savcıları, hatta cumhurbaşkanını da göreve çağıran Aydoğan, “Biz onlardan çok şey istemiyoruz, sadece kemiklerimizi istiyoruz. Nereye koydularsa oradan çıkartıp kemiklerimi bana versinler. Bizi bu hale sokmayın artık, yeter.” dedi. Galatasaray’da kimseye karışmadan oturduklarını dile getiren Aydoğan, şöyle devam etti: “Kimse buraya boşuna gelmiyor. Kiminin eşi, kiminin oğlu-kızı, kiminin babası, herkesin bir kaybı var burada, yazık günah bu insanlara. Biz de bu ülkenin insanıyız. Biz başka bir yerden gelmedik, böyle ayrımcılık yapmasınlar. Evet, benim eşim kayıp. Arıyorum, aramaktan da vazgeçmiyorum. Devletten para pul istemiyorum; kemik istiyorum, kemik!”
Biz yalnızca adalet istiyoruz
Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe de söz aldı. 1993 yılında Korkmaz Tağma tarafından oğlunun kaçırıldığını ve ağır işkencelerden geçirildiğini, cansız bedeninin Hazar Gölü’nde bulunduğunu anlatan Tepe, oğlunun katillerinin yargılanmasını istedi. Benim oğlum gözaltına alındı ve kaybedildi, istiyorum ki başka insanlar da gözaltında kaybedilmesin. Çocuklarının mücadelesini sonuna kadar devam ettireceklerini belirten Tepe, şöyle devam etti: “Korkmaz Tağma hala yargılanmadı, istediği gibi rahatça dolaşıyor. Ondan hiçbir zaman hesap sorulmadı. Biz çocuklarımıza yapılanların hesabını sormak istiyoruz. Cumhurbaşkanına da Emine Erdoğan’a da sesleniyorum; o da bir anne, onun oğlu hiç kayboldu mu? Oğlu günlerce işkencedeyken o onu görmeden acısını hiç hissetti mi? Çocuklarımızın katillerini adalet önüne getirsinler artık. Biz yalnızca adalet istiyoruz.”