15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen OHAL, yaşamımızın her alanını bizlere dar eylemeye devam ederken saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Devlet erkekliğini yine ve yeniden üretmek adına OHAL’i bir araç olarak kullanırken asıl amaç kuşkusuz erkek egemen sistemin temellerinin sağlamlaştırılmasıdır. Kadınların mağduriyet ile dolu tarihinin direnişe evrildiği son süreç, sistemin temellerini sarsarken kadın siyasetçilere, kadın siyaseti yapan dernek vb. kurumlara doludizgin saldırı konseptinin nedeni ise tam da kadın mücadelesinden duyulan korkudur. Bu anlamda sistem en önemli aracı olan devlet ve devletin tüm ayaklarını kullanarak kendi kurduğu erkek iktidarlı dengeyi korumaya çalışıyor. Bu dengeyi korumak ve erki daha da güçlendirmek adına kadınların ataerkiye karşı mücadele yürüttükleri alanlar bir bir yok edilmeye çalışılıyor.
Dünyanın ilk kadın haber ajansı JİNHA’nın kapatılması, T. Kürdistanı’nda kayyum atanan belediyelerin kadın merkezlerinin kapatılmasının ardından son olarak İçişleri Bakanlığı’nca Adıyaman Kadın Yaşam Derneği, Anka Kadın Araştırmaları Derneği, Bursa Panayır Kadın Dayanışma Derneği, Ceren Kadın Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, KJA, Muş Kadın Çatısı Derneği, Selis Kadın Derneği ve Van Kadın Derneği gibi dernekler mühürlendi. Erkek medyanın kadını yok sayan, ataerkiyi üreten diline karşı kadın haberciliğini kuşanan JİNHA ile kadın politikası üreten kurum ve derneklerin kapatılması, kadınların erkten arınmış alanlar yaratarak kendi güçlerini keşfetmelerinden duyulan korkunun sonucudur. Kadının edilgenlikten sıyrılarak yaşamın her alanında özne olmak adına verdiği mücadelenin bir sonucu olarak siyasette özneleşmesinin de engellenmeye çalışılması, HDP’li kadın milletvekilleri ve siyasetçilerin tutuklanması bunun bir parçasıdır.
Burada erkek devlet tarafından verilmek istenen mesaj, “Kadın alanlarını tamamen yok edeceğiz” iken, OHAL’in saldırılarını sadece kadın politikası üreten ve mücadele yürüten alanlara saldırılar olarak sınırlandıramayız. Asıl korku kadınların hapsedildikleri duvarların dışına çıkmasındandır, kadınların özgürleşme mücadelesinden duyulmaktadır. Ancak biz kadınlar bizi kapatmaya çalıştığınız evlere ne zaman sığdık ki? Biz kadınlar ne zaman biat ettik, ne zaman dizimizi kırıp oturduk, ne zaman özgürlük mücadelesinden vazgeçtik? Yine biat etmeyeceğiz, yine dizimizi kırıp oturmayacağız, özgürlük mücadelemizi her sokağa, her alana, hatta bizi kapatmaya çalıştıkları evlerimize yayacağız. Derneklerimiz, binalarımız elbette önemli ama biz mücadeleyi dört duvar arasına şimdiye kadar nasıl sıkıştırmadıysak şimdi o duvarların kapatılmasıyla da mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizim mücadelemiz dört duvar arasında sığamayacak kadar büyük!
Yeni Demokrat Kadın olarak dernekleri mühürlenen kadın örgütlerinin yanındayız!