Hatay’da Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlere gönderdiği yazılarda 8’inci ve 12’nci sınıflardaki öğrencilere yönelik destekleme ve yetiştirme kurslarının kurs merkezlerinde eğitim faaliyetlerinin başlatılmasını istedi.
Bakanlığın, tebliğ ettiği yazılarda, şöyle denildi: “Okul ve binalarda DYK’ler ile çadır temini yapılmış olan çadırkent, konteyner veya KYK yurtlarındaki kurs merkezlerinin donanımlarının sağlanması ve öğretmen görevlendirmelerinin yapılması iş ve işlemlerinin Pazar gününe kadar bitirilmesi gerekmektedir.” iddiasında bulundu.
Konuya ilişkin açıklama yapan Hatay Eğitim Sen Şube Başkanı Özgür Tıraş, depremin yıkıntıları arasında öğrencilerin sınava zorlandığına dikkat çekerek “Sınav yapmakta ısrar etmek siyasi iktidarın eğitime bakış açısını ortaya koymaktadır” dedi. Tıraş, sınavların iptal edilmesini, deprem bölgesine bir an önce öğretmen atamaları yapılmasını ve deprem bölgelerindeki tüm eğitim emekçilerinin haziran sonuna kadar idari izinli sayılmasını talep etti.
Bakanlığın bakış açısında eşitlik, hak ve insanın olmadığına dikkat çeken Tıraş, şunları dile getirdi: “Bu bakış açısı piyasa ve piyasanın çıkarı üzerine kuruludur. Bu koşullarda açılacak kurslarla kimse bu sınavlara meşruiyet sağlayamaz. Bu koşullarda artık sınavın yapılmasını iptal etmek dışında bir seçenek yoktur. Depremin acısını yaşayan, daha yeni sevdiklerini, yakınlarını toprağa veren öğretmenleri kurs için göreve çağırmak yaşanılan acıların ve sorunların farkında dahi olunmadığının kanıtıdır.”
“Öğrencilerimizi henüz sağlıklı barınma, beslenme, duş gibi temel gereksinimleri dahi karşılanmadan sınav odaklı bir çalışmaya maruz bırakmak çocuk psikolojisinden ne kadar uzak olduklarının göstergesidir” diyen Tıraş, şu ifadeleri kullandı:
“Öğrencilerimizin temel gereksinimleri karşılandıktan sonra en çok ihtiyaç duydukları şey, psikososyal destektir. MEB’in henüz buna dair bir planlaması yokken büyük acılar, travmalar yaşamış ve yaşamaya devam eden çocukları sınava hazırlamaya çalışması yaşanılan gerçeklikten ne denli uzak olduklarının göstergesidir.
Üstelik depremi yaşamış, her evin bir taziye evi haline geldiği, ailesinden, yakınlarından kayıplar vermiş öğrencilerimizin böylesi büyük bir üzüntüyle başa çıkmaya çalışırken öğrencilerimize bir de sınav stresi yaşatılması ne etik, ne de adildir. MEB bir sınav bakanlığı değildir. MEB’in ve tüm eğitim yöneticilerinin sorumluluğu çocukların üstün yararına uygun hareket etmek; öğrencilerimizin kendini güvende hissedeceği koşulları yaratmak, psikolojik ve zihinsel bütünlüğünü korumaktır.”