Riha’da bu aylarda evlerin kapısını çaldınız mı kimseyi bulamazsınız. Okul sıraları çoktan boşalmıştır. Yaşıtları karne heyecanı yaşarken onlar çoktan zorlu bir yolculuğa başlamışlardır. Her yıl bu yolculukta servis kazaları ve traktör devrilmeleri sunucu yüzlerce mevsimlik işçi yaşamını yitirmekte. Yaşamın önceki dönemlerinde mevsimlik işçi olan çoğu kadın da şu an tutsak.
Dere tepe düz mantığı ile hareket eden hükümet Riha’nın en kaliteli fıstıklarının yetiştiği arazinin çevresindeki mera alanını kireç ocağı olması için devretmiş. Oysa ki, “51 ova büyük ova kapsamında ‘koruma’ altına alınmış. Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Siverek, Suruç, Viranşehir bu ovalar arasında” (Cumhuriyet gazetesi, 3 Haziran). Koruma durumundan kastedilen sermayedarların kendi cepleri koruması durumu. Önüm arkam sağım solum rant.
Mevsimlik işçilerin birçoğu kendi arazilerini olmadığı için bu zorlu yolculuğa çıkmakta. Öte askeri operasyonlar yoğunlaşmış köy, mezra, yaylalar “özel güvenlik bölgesi” ilan edilmiştir. Geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlayan insanlara göç dayatılmış, boşaltılan alanlara mülteciler yerleştirilerek demografik yapı alt-üst edilmektedir. Araziye el konulan, hayvanları katledilen çoğu insan mevsimlik işçilik yapmaktadır. Çalışırken Kürt kimliğinden dolayı ötekileştirilmekte, daha düşük ücretler verilmekte, saldırılara maruz kalmakta. Derme çatma çadırlarda altı yedi ay boyunca yaşam mücadelesi vermekte, hayati ihtiyaçlarını karşılamakta güçlükler ile karşılaşmaktadır. Elektriğin, suyun olmaması, akşamdan sabaha yarım saatlik dinlenme ile yetinmek zorunda kalmaları, sağlık ihtiyaçlarını karşılayamadıkları gibi zirai ilaçlardan kaynaklı kalıcı hastalıklara yakalanmaktadırlar.
Ucuz iş gücü olarak görülen çocukların çoğu eğitimlerine devam edememekte, diğer bir ucuz işgücü olarak görülen kadınlar su taşıması, çamaşır yıkaması, çocukların bakımı, o koşullarda yemek pişirme ile uğraşmakta. Kısacası kadınlar yeri geldiğinde mutfakta ocak başına yeri geldiğinde tarla başlarına itilmeye çalışılmakta. Almış oldukları çok düşük ücretlerde ya ailedeki erkekler ya da ‘çavuş’ el koymakta. ‘Birleşmiş milletler ve Harran Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre tarım işçisi kadınların yüzde 64’ü cinsel şiddete, yüzde 20’si fiziksel şiddete, yüzde 24,5’i duygusal şiddete maruz kalmaktadır. (Özgürlükçü Demokrasi)
Mültecilerde mevsimlik işçi olmaya zorlanmakta, diğer işçilerin yarı ücretini almaktadır. Bu da yetmezmiş gibi geriye kalan zaman dilimlerinde de ek iş yapmak zorunda kalmakta. Verilen düşük ücret sebebiyle diğer işçiler tarafından hedef alınmakta, yaşanan problemlerin sorumlusu gibi lanse edilerek günah keçisi ilan edilmiş durumdalar.
Mevsimlik işçilerin hiçbir hakkı yok, hakları güvence altına alınmalı. Yaşadıkları sorunlar dile getirilmelidir. Mevsimlik değil “hayati” bir problemle karşı karşıyayız!
(Riha’dan Bir ÖG okuru)