İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ve Özgürlük için Hukukçular Derneği, İstanbul Pride yürüyüşünden sonra gözaltına alınan Uluslararası Koruma statüsüne sahip İranlı Mülteci Elyas Torabibaeskendari serbest bırakılması talebiyle basın açıklaması düzenledi.
Ülkesi İran’a sınır dışı edilirse idam edilme ve işkence görme riski olan İranlı Mülteci Elyas Torabibaeskendari için İHD İstanbul Şubesi’nde bir araya gelen insan hakları savunucuları, “Uluslararası koruma altında bulunan Elyas Torabibaeskendari’nin sınır dışı edilmesini önleyin, serbest bırakın” dedi.
Basın açıklamasına İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şubesi yöneticileri, İHD LGBTİ+ Komisyonu, TİHV, MLSA, SPOD, Onur Yürüyüşü Komitesi ve Elyas Torabibaeskendari’nin ailesi katıldı.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Onur Ayı etkinliğinin son gününde çok sayıda kişinin gözaltına alındığını aktararak, “Gözaltına alınan arkadaşlarımız kötü muamele ve işkenceye maruz kaldılar. Bununla da kalmayan devlet altına imza attığı sözleşmelere aykırı olarak Türk vatandaşı olmayan bazı arkadaşlarımızı geri gönderme merkezlerine yolladı. Bunlardan biri Elyas, İranlı. Uluslararası Koruma Statüsü altında ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1951 Birleşmiş Milletler Mülteci Hakları Sözleşmesi’nin tarafı olmasına rağmen geri gönderilmesinde hayati sakınca bulunan bir kişiyi geri gönderme merkezine bile gönderilemeyecekken maalesef gönderildi. Elyas’ın İran’a iade edilmesi yaşamsal bir sorun” ifadelerini kullandı.
İranlı Mülteci Elyas Torabibaeskendari ablası Andisneh Torabibaeskendari, “Elyas buraya gelmeden önce bizi aradı. 17 saat su ve yemek vermemişler. Kötü davranıldığını söyledi. Biz çocuklarımızı çok merak ediyoruz ve herkesten yardım istiyoruz” dedi.
E.T.’nin annesi Ashraf Abudzadeh Bereyhi de, “Çocuğum için ne yapmam gerekirse onu yapmak istiyorum. Ben sadece kendi çocuğum için değil oradaki herkes için kaygılıyım” diyerek çağrıda bulundu.
ÖHD İstanbul Şubesi avukatlarından Çağrı Tekin, “E.T. geri gönderme merkezine gönderilmedi. Adeta kaçırıldı, avukatlarıyla görüştürülmeden yanlış bilgilerle nereye götürüldüğü saklanarak Urfa Geri Gönderme Merkezinde resmen kaçırıldı” dedi.
Uluslararası sözleşme ve ulusal mevzuat bakımından geri göndermesi imkansız işkence ve idam tehdidi altında bulunmasına rağmen E.T.’nın sınır dışı edilmeye çalışıldığını vurgulayan Çağrı Tekin şunları söyledi; “E.T. durumu avukatlarından gizlenerek adeta üstü kapalı bir şekilde ülke dışına çıkarılmaya çalışıldı. Ancak avukatların diretmesi ile şimdiye kadar gönderilemedi. Biz bir kez daha buradan yetkililere sesleniyoruz. Bu konudaki kararından mutlaka dönülsün. Yetkililer bir an önce sorumluluk alsınlar. E.T.’nin gönderilmesi kararı kaldırılsın. E.T.’nin yaşam hakkı korunsun.”
İHD avukatlarından Bilal Yıldız, E.T.’nin uluslararası koruma statüsünde olduğuna dikkat çekti. E.T.’nin İstanbul iline de kayıtlı olduğunu, dolayısıyla İstanbul iline kayıtlı birinin Urfa iline gönderilmesinin başlı başına ciddi bir sorun teşkil ettiğine belirten Yıldız, “ Avukatlarıyla görüştürülmüyor olması, ailesiyle sağlıklı bir iletişim kuramıyor olması da hem Türkiye Cumhuriyeti anayasası hem de uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan işkenceye karşı usul güvencelerinin de işlenmediğini gösteriyor.
Şu an can güvenliğinden yoğun endişe duyuyoruz. Cinsel yöneliminden ötürü iran’a gönderilmesi halinde ağır bir işkenceye maruz kalacağını ve hatta belki idam cezasına çarptırılacağını da biliyoruz. Dolayısıyla bu kişi zaten hiçbir şekilde geri gönderilemeyecek kişilerden biri olarak bütün mevzuatlarda da geçiyor. E.T. derhal serbest bırakın, mültecilere yönelik bu ihlallere LGBT+ yönelik bütün bu ihlalleri de bir an önce son verilsin” dedi.
21. İstanbul Onur Yürüyüşü’nden Tuna Bulut ise şunları söyledi: “Bir çok arkadaşımız Beşiktaş’tan, Cihangir’den, Beyoğlu’ndan, Şişli’den farklı bölgelerden kolluğun keyfi bir tutumuyla gözaltına alındı. Bunların içerisinde 5 tane mülteci arkadaşımız vardı. Bizler biliyoruz ki yıllardır değişmeyen devlet eliyle bizler öcü, hastalıklı ve sorunlu bireylermiş gibi gösteriliyoruz. Bunun bir varoluş olduğu, Türkiye devleti tarafından kabullenilmemekte ve buna istinaden Türkiye’nin çeşitli yerlerinde haziran ayı boyunca yaptığımız tüm etkinliklerde ve yürüyüş işlerimizde saldırılara maruz kaldık. Bunlardan hiçbirinden korkmuyoruz. Biz LGBTİ+ hak savunucuları ve varoluş mücadelesini veren bireyler olaraktan bugün ve bundan sonra da geçmişte olduğumuz gibi her gün daha fazla mücadele edeceğiz. Evet, E.T ve diğer arkadaşlarımıza alana kadar hiçbir şekilde mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Biz varlığımızı hiçbir şekilde gizlemiyoruz, saklamıyoruz, vardık, varız var olmaya devam edeceğiz ve en son olarak yine söylüyoruz; alışın, barışın buradayız, gitmiyoruz.”
SPOD’tan Oğulcan, “Hükümet ve devlet her zamanki gibi en zayıf gördüğünden vurarak bizi aslında parçalamaya çalışıyor ve biliyoruz ki onur yürüyüşleri, göçmen lubunyalarla Türkiye’li lubunyaların karşılaştıkları, bir araya geldikleri belki örgütlenmeye başladıkları yerler. En baştan aslında sindirerek bu sindirme politikasıyla bizlerin bir araya gelmesinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Ama bugün bu salonu dolduran kalabalık gösteriyor ki bizler yine en çok vurulanımızdan belki de işte en zayıf görünenimizden birbirimize tutarak dayanışmamızı göstermeye devam ediyoruz. Bundan sonra da böyle olacak” dedi.
Konuşmaların ardından basın metnini İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy okudu. Torabibaeskendari’nin gözaltına alındıktan sonra ailesinin derneğe başvurduğunu belirten Ersoy, gözaltı sonrasında hem derneklerinin hem de ÖHD’li avukatların harekete geçerek, Taksim Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne gidip Torabibaeskendari’yle görüştüğünü aktardı. Yapılan görüşme sonrasında yetkililerin, Torabibaeskendari’nin Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldüğü bilgisini verdiğini fakat daha sonra avukatların bilgisi dışında oradan da Urfa Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edildiğini öğrendiklerini belirten Ersoy, avukatların Urfa’da da Torabibaeskendari’yle görüşme girişimlerinin sonuçsuz kaldığı bilgisini paylaştı.
Torabibaeskendari’nin İran’da annesiyle birlikte yaşadığı ağır işkenceler nedeniyle Türkiye’ye göç ettiğini ve uluslararası koruma talep ettiğini ifade eden Ersoy, Torabibaeskendari ailesinin 2013 yılından bu yana Türkiye’de “şartlı mülteci” olarak yaşamını sürdürdüğünü belirtti. Torabibaeskendari’nin geri gönderilmesiyle idam edilebileceği riski ve yaşamsal tehlikelerinin oluşabileceğini vurgulayan Ersoy, “Bu süreçte işkence görmüş olabileceği ve sınır dışı edilme ihtimalinden kaygı duymaktayız. Elyas’ın nerede ve hangi koşullarda tutulduğunun resmi makamlarca açıklanmasını ve derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.
Kaynak: Evrensel