TKP-ML Avrupa Komitesi yaptığı açıklamaya, “Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht, bundan 106 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler. Ve 106 yıl sonra üçüncü emperyalist paylaşım savaş tehlikesinin arttığı 2025 yılında, SPD yine iş başında.
Ukrayna savaşıyla birlikte, Almanya’da iş başında bulunan Kırmızı, Yeşil, Sarı koalisyon hükümeti, tek bir hamlede savaşa yüz milyar Euro ayırdı. İşsizlik ve yoksulluğun her geçen yıl arttığı Almanya’da, Savunma Bakanı, yüz milyarı az bularak, her bütçe görüşmesinde silahlanmaya daha fazla para istemektedir.
Dünya proletaryasının ölümsüz önderi Lenin, I. Emperyalist Paylaşım Savaşı tehlikesinin ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal’e, çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denilmesi çağrısında bulundu.
Bu çağrıya Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht tereddütsüz bir şekilde uydular. 1914 yılında “Ana Vatan Savunması” adı altında Alman parlamentosunda yapılan savaş bütçesi oylamasında, Liebknecht ret oyu kullanarak emperyalist savaşa karşı çıktı. Savaş patlak verdiğinde Luxsemburg ve Liebknecht anti-emperyalist eylemler örgütleyerek savaşa karşı en önde mücadele ettiler.
Dünya, Üçüncü Emperyalist Paylaşım Savaşı’na doğru hızla sürükleniyor. Emperyalist mali kriz, savaş tehlikesinin temelini oluşturuyor. 2008 yılında ABD’de başgösteren ekonomik kriz, bir anda tüm dünyayı sarmış, kriz geçici olarak kontrol edilse de sonraki yıllar derinleşerek artmıştır” şeklindeki sözlerle başladı.
Açıklamada, “Partimiz, 2. Kongresinde artan savaş tehlikesine ilişkin şu tespiti yapmıştır:
1) Dünya ekonomik krizi dalgası giderek genişlemektedir. Devrevi kriz, 2008 yılında başladı. Kriz kısa süreliğine yönetilmeye çalışılsa da emperyalist sistem, krizi bir bütün olarak atlatabilmiş değildir. Paylaşılmış pazarların yeniden paylaşılması, enerji ve ham madde kaynaklarının ele geçirilmesi pazarlara ulaşım yollarının denetlenmesi kısaca pazarların yeniden paylaşılması mücadelesi derinleşmektedir. Kapitalist emperyalist ülkeler arasındaki rekabet, hakimiyet ve üstünlük mücadelesi hızından bir şey kaybetmeden devam etmektedir.
2) Gelinen aşamada emperyalistler arası bloklaşma ve saflaşma daha da belirgin hale gelmiştir. İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği bir blok, Çin sosyal emperyalizmi, Rus emperyalizmi bir diğer bloku oluşturmaktadır. Japonya ara bir güç olarak görülse de bir savaş durumunda NATO’nun yanında yer alacağı açıktır.
3) Süreğen krizini çözemeyen emperyalist ülkeler, süreçlerini savaşla çözme yönünde attıkları adım hızlanmıştır. Dünya emperyalist paylaşım savaş tehlikesi giderek artmaktadır. Emperyalist güçler, askeri olarak her geçen yıl silahlanmaya ve savaşa daha fazla ağırlık vererek hazırlanmaktadırlar. Faşist partilerin iş başına gelmesi, ırkçılığın giderek tırmanması, yabancı ve göçmen düşmanlığının artması, demokratik ve sosyal haklarda gidilen sınırlandırma, anti-demokratik yasaların art arda çıkartılması savaşa hazırlık olarak okunmalıdır. Bazı Batı-Avrupa ülke yöneticilerin savaşa hazır olma söylemleri boşuna olmadığını görmek gerekir.
4) Dünyadaki ve Ortadoğu’daki gelişmeler açık olarak göstermiştir ki savaşın başkışkırtıcısı ABD ve İngiliz emperyalizmdir” denildi.
Açıklamada, Lenin, Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht’in I. Emperyalist Savaş tehlikesinin ön yıllarında savaşa karşı ortaya koydukları tavrı, bugün de Avrupa ve dünya işçi sınıfı ve ezilen halkları rehber alınması gerektiği belirtilerek,
“1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Mao Zedung ve Stalin yoldaşın savaş karşıtı tüm güçlere yaptığı çağrı, bize yol gösteriyor. Tüm savaş karşıtı güçler, emperyalist savaşa karşı dünya çapında ve kıtalarda, anti-emperyalist cephelerin kurulmasını sağlamalı ve çıkacak bir savaşa şimdiden dur demelidir. Bu karşı çıkış; komünistlerin, devrimcilerin ve tüm savaş karşıtı güçlerin önemli gündemlerinden biri haline gelmiştir.
Stalin yoldaşın II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın ön yıllarında belirttiği gibi: “Görev, Avrupa’nın bütün ülkelerinde yeni bir savaş tehlikesi alarmı vermek, kapitalist ülkelerde işçi ve askerlerin uyanıklığını artırmak ve kitleleri burjuva hükümetlerin yeni bir savaş örgütlemek için giriştikleri bütün ve her türlü girişimi…” karşılamaya hazır olmaktır.
“Görev, yeni bir savaş tehlikesinin ‘bir kuruntu olduğunu’nu söyleyen, işçileri pasifist yalanlarla uyutan, burjuvazinin yeni bir savaşa hazırladığını görmezlikten gelen işçi sınıfı hareketinin bütün liderlerini teşhir etmektir, çünkü bu kişiler, savaşın işçileri hazırlıksız yakalamasını istemektedirler.”
Almanya’nın bölgesel savaşların bir tarafı olması, işgallerde yer alması ve tıpkı I. ve II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda olduğu gibi yayılmacı emelleri, bugün de devam ediyor.
Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht’in kararlı anti-emperyalist duruşları, devrimde ısrarları her zaman Alman işçi sınıfı başta olmak üzere tüm anti-emperyalistlere yol göstermeye devam edecektir” şeklinde sonlandırıldı.