Ankara: “Bu suça ortak olmayacağız” diyerek çatışmalı sürecin sona ermesini isteyen ancak C.başkanı R.T.E ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hedefi haline gelen 1128 akademisyene birçok kesimden destek gelmeye devam ediyor. Hedef gösterilip, tehdit edilen akademisyenlerin gözaltına alınmasının ardından toplumsal muhalefetten tepki yağdı. 291 tiyatrocu, 2000’e yakın hukukçu, 400’den fazla gazeteci, Barış Bloku, Naom Chomsky, Bağzı Üniversiteliler, 400’den fazla sinemacı, 118 müzisyen ve son olarak da Barış İçin İletişim Öğrencileri savaşa karşı bildiri yayınladıkları için hedef haline getirilen akademisyenlerle dayanışmak ve savaş politikalarına dikkat çekmek için imza kampanyası başlattı.
İLEF öğrencileri kampanyayı nasıl başlattıklarını “Böylesine bir ‘kıyım süreci’nde safının barıştan yana olduğunu deklare eden hocalarımızı desteklemek öğrenci gençliği olarak bizlerin temel sorumluluklarımızdandır. Bu nedenle hocalarımız gibi bizler de barış istediğimiz için bu kampanyayı başlattık” diyerek açıklarken geleceğin basın çalışanları olarak “Tarihimiz bizleri düzen medyasından yana değil, halkın medyasından yana olmakla sınamaktadır. İşte tam da böylesi bir dönemde onurlu olan şey, ses çıkarmaktır” sözleriyle saflarını halkın yanı olarak belirlemenin gerekliliği üzerinden böylesi bir sürece dahil oldular. İlef öğrencilerinin başlattığı dayanışma kampanyasının kamuoyuyla paylaşmasının ardından kendileriyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
– İlef öğrencileri olarak devlet tarafından sürdürülen savaşa sizde “Bu suça ortak olmayacağız” diyerek bir açıklama yayınladınız? Nedenini açıklayabilir misiniz?
– İlef Öğrencileri: Ölümün normalleştiği coğrafyamızda bir yanda bir halk katledilirken, diğer yanda sessizliğin hüküm sürdüğü bir dönem içerisindeyiz. Barış İçin Akademisyenler’in bu katliama karşı harekete geçişi, karşımızdaki örgütlü kötülüğün yarattığı karanlığı tam anlamıyla aydınlatmasa da sessizliğin bertaraf edilmesi noktasında güçlü bir umut ışığı olarak ortaya çıktı.
Böylesine bir “kıyım süreci”nde safının barıştan yana olduğunu deklare eden hocalarımızı desteklemek öğrenci gençliği olarak bizlerin temel sorumluluklarımızdandır. Bu nedenle hocalarımız gibi bizler de barış istediğimiz için bu kampanyayı başlattık. Dayanışma bunu gerektirmektedir. Gençliğe yönelik saldırılar karşısında “Öğrencime Dokunma!” diyerek bize destek veren hocalarımızla omuz omuza durmaya devam edeceğiz. Savaş isteyenler karşısında barış talebimizi herdaim haykıracağız. Yaşayan, nefes alan, yeşeren hiçbir şeye tahammülü olmayan; insana, hayvana, doğaya ve tarihe kast edenlerin suçuna ortak olmadık, olmayacağız. Akademinin özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.
– AKP’nin hükümet olmasının ardından sansür kelimesi ile daha çok karşılaşır olduk. Neredeyse “basın özgürlüğü” ve “halkın haber alma hakkının” tamamen ortadan kalktığı bir süreç yaşanmakta. Siz İletişim öğrencileri olarak süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
– İlef Öğrencileri: Bu ülkede basın özgürlüğünün ve halkın haber alma hakkının tam anlamıyla maddi bir karşılık bulduğu herhangi bir dönemden bahsetmek mümkün değildir. Neoliberalizmin son çevrimine girdiği süreç ile 1970’lerin sonundaki “Apoletli” Türkiye medyası; 90’larla “medya-sermaye-siyasi iktidar rabıtası”nın parçası olan bir yapıya evrilmiştir. Bugün ise medya, memleketimizde çok daha başka bir anlam ifade etmektedir. Zira siyasi iktidar, kendi havuz medyasını oluşturmuş ve onu hegemon kılmıştır.
Bu durum alternatif hiçbir sese tahammülün olmadığı bir medya yapısını ortaya çıkarmıştır. AKP iktidarı desteklediği paravan örgütlerle ve zapturapt altına aldığı yargı organıyla olduğu kadar, kendi oluşturduğu medyasıyla da hem memleketimizdeki hem de içerisinde bulunduğumuz coğrafyadaki savaşa destek vermektedir.
Basın-yayın emekçileri gözaltılarla, işkencelerle, tecritlerle, soruşturma ve tehditlerle sindirilmeye çalışılmaktadır. Tarihimiz bizleri düzen medyasından yana değil, halkın medyasından yana olmakla sınamaktadır. İşte tam da böylesi bir dönemde onurlu olan şey, ses çıkartmaktır. İletişim Fakültesi öğrencilerinin kendi mesleki gelecekleri için bu sorunlara yoğunlaşması ve harekete geçmesi gerekmektedir.