“Bu yüzyılın muhteşem direnişi”
Kobanê
Özgür Gelecek: Sizi buraya getiren süreci anlatabilir misiniz?
İlyas Hekimoğlu: Gezi bir dönüm noktası oldu Türkiye’de toplumsal muhalefet açısından. Türkiye sol hareketi içinde bir arayış içerisine sürükledi. Bu arayışın sonucu olarak aslında daha birleşik aynı zamanda verili siyasal düzenden kopuk bir hareket aratma gibi derdimiz var. Teşbihte hata olmaz belki bir nevi bir ’71 kopuşu gibi Türkiye’de kitle şiddetini esas alan ve devrimci şiddetin sürekliliğini sağlayan ve bununla beraber bir dizi tartışmayı da açmak isteyen ve bu tartışmayı da beraber yapmak isteyen TDH’nin birliğini ve militan devrimci bir harekatın inşası noktasında komünist bir partinin kurulması noktasında çeşitli tartışmalar var. Aslında Birleşik Özgürlük Güçleri(BÖG) bu tartışmaları açmak fikir yormak ve yeni bir enerji çıkarmak için yola çıktılar ve bu yolun ilk durağı da Kobanê oldu. Böyle bir çıkıştan bahsederken de Kobanê’de Kürt halkının tarihsel ve siyasal olarak yürüttüğü mücadelesinin yanında olmamak zaten olmazdı. Burada yani Ortadoğu’da bütün barbarlığa rağmen burada kendi yağında kavrulan, alternatif bir şeyler yapmaya çalışan Demokratik Modernite var. Demokratik özerklik projesi var. Bu proje bastırılmak istendi IŞİD çetelerinin eliyle ya da ehlileştirilmek istendi. Ve burada bu yüzyılın muhteşem direnişini verdi. Tarihe şimdiden dünyaya mal olmuş ve dünyanın ilgisini çeken bir direniş verildi. Bu direnişe sadece Türkiye’den yardım toplamak, bildirilerle anlatmak olmaz elbet onları da yapacak/yapan olmalı. Biz bu direnişin içinde olmak ve Kürt halkıyla dayanışmamızı sergilemek için aslında Gezi ve Kobanê’deki mücadeleyi birleştirmek istedik. Oradaki duyguları buraya taşımak burayı da oraya taşımak için bir anlamıyla buradayız. Aynı zamanda öğreniyoruz da burada ama amacımız sadece enternasyonalist dayanışma değil tabi. Yürüttüğümüz tartışmaların sonucunda olmasını gerektiğini düşündüğümüz bir kopuş ve yeni bir arayış, bir mücadele tarzı tartışıyoruz. BÖG olarak ta bunun ilk adımını tarihe ilk damgasını Kobanê direnişinde vermiş olduk.
Burada BÖG olarak geliş amacınızı belirttiniz! İdeolojik/politik değerlendirmelerinizin Kobanê nezdinde sizlere neler kattığını açıklayabilir misiniz?
Aslında burada çok bir tartışma zemini bulamadık ama öncesinde yapılan tartışmaları kamuoyuna da açmayı düşünüyoruz.
Burada daha çok devrimci şiddet üzerinden bir birleşik cephe oluşturuldu. Hem BÖG ve diğer devrimci-komünist öznelerle beraber Türkiyeli devrimcilerin ortak mevzilerini oluşturduk. Tabi etkileşimler, tartışmalar oldu ama bunlar savaş ortamında müsait olan şeyler değil. Yani herhangi bir okuma yapmak bile zorken bundan sonraki süreçte düşüncelerimizi, tartışmalarımızı, tartışmak istediğimiz şeyleri Türkiye’deki devrimcilerle diğer öznelerle kamuoyuna açacağız.
“Tek tabumuz devrim”
BÖG burada herhangi bir adaptasyon süreci yaşadı mı? Birde buradaki pratik sürecin BÖG’de teorileştirdiği bir süreç var mı?
BÖG 6-8 Ekim serhıldanından sonra Kobanê topraklarına ayak bastı. Aslında aldığımız net bir teori yok aslında BÖG bütün devrimci mirası sahiplenen bir yerde duruyor. Tabiî ki şuan da omurgasını oluşturan, şuan için tartışmayı başlatan güçlerin çeşitli gelenekleri var vs. var ama tartışmayı aslında tüm devrimci kamuoyuna açmak istediği bir tartışmaydı. “Tek tabumuz devrim” şiarıyla açmak istiyor ve devrimin çıkarları noktasında oralara saplanmadan “nasıl yapabiliriz” sorusunu istiyor aslında ve bu soruları cevaplandırıp bir süreklilik içerisinde çıkış arayışı peşinde. BÖG bu arayışın ilk hamlesi olarak Kobanê’de varolduk.
6-8 Ekim sürecinde geldiğimizde savaş baya yoğundu ve bize verilen eğitimlerde nasıl ölünmeyeceğimiz öğretiliyordu. Hızlı olmak zorundaydı eğitimler çünkü savaş devam ediyordu. Cephelere gitmek gerekiyordu. Ve bunlar olurken bile bir sürü havan saldırısı gerçekleşiyordu. Tabiî ki bu ruh haline alışmak biraz zaman alıyor ama mevziye gittiğiniz ilk andan itibaren artık savaş koşullarındasınız. Yani oraya alışmamak gibi bir lüksünüz yok! Öyle bir lüksünüz varsa eğer 5 saniye sonra bir bocalama sizin aslında ölümünüz anlamına da gelebilir. Dolayısıyla buraya elimizden geldiğince adapte olmaya çalıştık. Tabi ki burada YPG güçleri de ellerinden geldiği ölçüde bize yardımcı oldular. Bizim özgünlüklerimizi, dertlerimizi de biliyorlar. Senelerdir Türkiye’de birlikte mücadele ediyoruz.
BÖG teorisini oluşturmak için burada bir pratik süreç seyredecek mi?
Dediğimiz gibi BÖG Kobanê’de bir pratik sergilemiş oldu ve daha tartışma metinlerini kamuoyuna açmış durumda değil ama çeşitli tartışma başlıkları var bunlar:
*Silahlı mücadeleye bakış
*Adalet arayışı olarak şekillenen iki ana başlık. TDH’nin müthiş birikim ve deneyimleri var ve biz bu birikimlerin hepsini sahipleniyoruz. Fakat şöyle bir şeyimiz var. Mücadele tarzının ve mücadele yönteminin o kopuşun sürekliliğinin sağlanması noktasında belki aksaklıklarımız var. Yani kitle şiddetinin sürekliliğinin sağlanması devrimci örgütlerin profesyonel bir tarzda bu şiddeti kurumsallaştırması noktasında kitleden kopuk olunabiliyor vs. ama biz burada her şeyi yapmış etmiş durumda değiliz bir eksiklik hissettiğimiz için bir arayış için kendimizi yatırıyoruz. Yeni bir çıkış yeni bir yol alıyoruz anı zamanda bunun tabiî ki Kürt sorunundaki bakış açımız, kadın sorununa bakış açımız, silahlı mücadeleye bakış açımız, İşçi sınıfı zaten esasımız olacak. Burada olduğu gibi Anarşist arkadaşlar da farklı fikirlerle geldiler ve bizlerle hareket ediyorlar. Bir fikir oluşturabiliriz diye. Ama esas derdimiz Paramaz Kızılbaş’ın Menkıbe diye adını bile yazmadığı bir kitabı vardı. O kitabı aslında örgütsel yapılara, siyaset alışkanlığına itirazdı ve karşı çıkıştı. Bizimde içinde bulunduğumuz bütün örgütsel yapılara eleştiren bir kitaptı. Beğenelim beğenmeyelim ama orada bir arayış var aslında. Paramaz Kızılbaş Kobanê’ye gelirken de bu arayışın peşinden geldi. Türkiye’de de bu arayışın peşindeydi. Aslında o kitap bir arayıştır. Bizde arıyoruz. BÖG’ün içinde bulunan bileşenler aslında “ Öncü savaşı? İşçi sosyalizmi mi? Proletarya şiddeti mi? Tartışmaları aslında olmazsa olmaz başlığıyla tartışmıyor.
Son olarak Kobanê zaferi ve sonrası için neler söylemek istersiniz?
Nihai olarak savaş kentten çıktı ama köylerde devam ediyor.Ayrıca hissettiğimiz bir durumda var. Geldiğimiz yerde de bir yerden sonra Kobanê’deki sürece dair bir duyarsızlık yaşandı. Savaş kazanılıyor ama bir sürü bedel de ödeniyor kazanılmasından daha zor. Bir şey belki de yıkmak, savaşmaktan daha kolay. Burada aslında 1999’da ki depremde gördüğünüz enkazı, cephelere baktığınızda çok rahatlık görebilirsiniz. Bu kentin inşası sadece basit bir şekilde TC. C.Başkanı Erdoğan’ın “inşaat ya resulallah” bakış açısıyla değil kendi kentin yaşam inşasında aslında burada nasıl bir yaşam isteniyor ise nasıl bir model aranıyorsa ona uygun bir inşa aynı zamanda. Komünal bir toplum öngörülüyorsa ona göre bir inşa edilmeli.