İstanbul: Adalet Arayan İşçi Aileleri, her ayın ilk Pazar günü olduğu gibi bu Pazar da 32. defa Vicdan ve adalet nöbeti için Galatasaray Lisesi önünde biraraya geldi.
Saat 13.00’de başlattıkları nöbette ilk olarak Van depremi sonrası Bayram Otel’de yaşamını yitiren basın emekçisi Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir aileler adına basın metnini okudu. Yıllardır iş cinayetlerinin son bulması için mücadele ettiklerini dile getiren Emir, bu mücadelelerinin aynı zamanda emekçi ve işçilerinin yaşamının değerli olduğunu anlatabilmek ve bilirkişi/uzmanlık alanlarının ‘işveren-idare’ kayırıcılığının son bulmasını sağlamak için olduğunu dile getirdi.
Okunan metinde Emir; dilekçeler aracılığıyla mahkemelere, basın açıklamalarıyla kamuoyuna, iş cinayeti davalarında yargılamanın “Taksir değil, olası kasıtla kasten öldürmeye dayalı fiiller olarak görme esasıyla” yapılmasını istediklerini belirtirken “Yargıtay, Bursa/Kemalpaşa’da 2009 yılında 19 madencinin iş cinayetinde hayatını kaybettiği davada duydu sesimizi ve Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği taksirle ölüme sebebiyet vermekararını bozdu. Darısı bütün iş cinayeti davalarına…” diye ekledi.
Davutpaşa davasında verilen ilk karar yetersiz
İşverenlerin ve denetim yükümlülüğü olanların yasal mevzuatta ifade edilen “işçi sağlığı ve iş güvenliği hükümleri” gereği olan iş güvenliği önlemlerini “ticari faaliyetinin başından beri almama” ve “ölümlerin meydana gelmesine sebebiyet verme”, “yasal yükümlülüklerini yerine getirmeme” ve “görevleriniifa etmekten kaçınma” nedeniyle asıl sorumlu olduğunu belirten Emir; Ve biz aileler olarak diyoruz ki, bütün sorumluların adil yargılanması hususunda hükümet edenler etkili tutum almadıkça, hakimler-savcılar ve bilirkişiler her iş cinayetini ‘kamu düzenine dair bir suç’ olarak görmedikçe, kamusal denetim mekanizmaları etkili olarak yerine getirilmedikçe, işverenlerin işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri almasında caydırıcılık artırlmadıkça, taşeron sistem devam ettikçe, sendikal örgütlenmenin önündeki engel kaldırılmadıkça …. iş cinayetleri sürmeye devam edecektir” dedi.
Daha sonra iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin yakınları söz aldı.
“Örgütlü olmasaydık, bu kararları bile aldıramazdık”
İlk olarak, Davutpaşa’da 4 yıldır sigortasız çalıştırılan 18 yaşındaki kardeşini kaybeden Hakkı Güleç söz aldı. Güleç, davada verilen kararı kabul etmediklerini belirtti. İşyerlerinde denetim, güvenli iş koşulları olmadığını belirtirken, maytap atölyelerinde bile ruhsatsız çalıştırma olduğunu açıkladı. Güleç “Müdürlerin ceza aldığı davada belediye başkanı beraat edemez. Elbette belediyenin haberi vardı ihmalden. Ayrıca bilirkişi raporundaki hukuksuzluktan sorumlu olan herkesin ceza almasını istiyoruz. Biz adalete güvenmeyi çok istiyoruz. Davutpaşa davasında adil yargılama olursa başka cinayetler olmayabilir. Ama yok, savcı sanıkların avukatı gibi davranıyor, konuşmalarımızı ya kesiyor ya da kısıtlıyor. Bu davada az da olsa ilerleme oldu ve bu ilerlemeyi örgütlü hareket ettiğimiz için kazandık. 7 senedir ısrarla mücadele ettik, davalarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
“İşçi temsilcisi örgütlerin desteği oldukça zayıf”
Güleç’in ardından Lezgin Şimşek yakını Salih Temel söz aldı. Temel, sadece Zeytinburnu Belediyesi’nin değil, bilirkişi yetkililerinin de suçlu olduğunu dile getirdi. İlk bilirkişi raporu aleyhine olduğu için ikinci raporu isteyen yetkililere rağmen daha büyük kazanımların ancak davalara güçlü katılınarak ve mücadeleye omuz vererek mümkün olduğunu belirten Temel sendikaların ve işçi temsilcilerinin desteğinin oldukça zayıf olduğunu da vurguladı. Ayrıca, destek artarsa kararların değişebileceğini dile getiren Temel yapılmayan denetimlerin ve önlemlerin yapılmasını ancak bu şekilde sağlayabileceklerini belirtti.
Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir, tekrar söz alarak daha önce paralarla susturulmaya çalışılan,dava süreci boyunca taxizlerle korkutulmaya çalışılan ailelerin artık örgütlü olduğunu belirterek, her yıl 4 Soma’ya bedel iş cinayetlerini ancak bu örgütlülüğü güçlendirerek ortdan kaldırabileceklerini dile getirdi.
“Oğlum, usulsüz ruhsat sonucu öldü”
Emir’in ardından oğlunu Özel Doğu Hastanesi’nin elektrik gerilim hattında kaybeden Erzin Çeloğlu; cinayetlerin sermaye-devlet işbirliği şeklinde işlendiğini söyleyerek, oğlunu usulsüz ruhsat sonucu kaybettiklerini dile getirdi. Davutpaşa davasından çıkarın yetersiz olduğunu vurgulayan Baba Çeloğlu, mücadelenin yakınlarını geri getirmeyeceğini fakat başka işçilerin ölmemesini sağlayabileceğini belirtti.
Yakınların yaptığı konuşmaları; kızını, Hamdi alkan’ın sorumluluğundaki ‘Arka Sıradakiler’ dizisi setinde kaybettiğini söyleyen Acar Erdem devam ettirdi. Kızı, set sırasında uygun mola yeri olmadığı için sokakta mola verdiği sırada yemek şirketi aracının çarpması sonucu kaybeden anne Erdem, kızının ölümünden yemek şirketi ve Hamdi Alkan’ın da sorumlu olduğunu belirtt. Erdem, nasıl ki kızının ölümünden sorumlu olan Hamdi Alkan yargılanmıyorsa, Davutpaşa davası sonucunda da asıl sorumluların yargılanmadığını sözlerine ekledi.
“Temyize başvuracağız”
Son olarak, Davutpaşa davasının müdahil avukatı AV. Erbay Yücak konutu. Yücak; yetersiz de olsa bu kararın, örgütlü ve kararlı müxcadeleleri sonucu verildiğini belirterek dava boyunca birçok ihmalle karşılaştıklarını belirtti. Devlet, halktan birinin ifadesini almak için rahat bırakmayıp, olağanüstü önlemlere başvururken; savcının sorumlu kurumlara ifade için gönderdiği yazılara 6 ay boyunca cevap verilmediğini ve savcının bunu sorun yapmadığını anlattı.
Hazırlanan ikinci bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini belirten Yücak; Danıştay’ın ve İdare Mahkemeleri’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, BEDAŞ, Zeytinburnu Belediyesi’ni ‘görevlerini yerine getirmediği’ için suçlu bularak tazminata çarptırdığını ancak sonuçlanan mahkemenin ise bu kurumları beraat ettirdiğini söyleyerek devletin iki ayrı yargı organının birbirine zıt iki ayrı karar alabiliyor olmasını hukuksuzluk olarak değerlendirdi.
Nöbet, Eylül ayının ilk Pazar günü tekrar buluşmak üzere sona erdirildi.