Sermayenin işçi ve emekçilere yönelik hak gaspı saldırıları, son dönemde gündeme getirilen kıdem tazminatının fona devredilmesi önerisiyle sürüyor. OHAL ile birlikte işçi aleyhine geliştirilen politikalarla işçilerin kazanımları gasp edilmekte, sendikalı olma hakları ellerinden alınmak istenmekte, grev yasakları ile hak talep etmelerinin önü kapatılmakta, bunların yetmediği durumlarda ise işlerinden atılmaktadırlar.
16 Nisan sonrası AKP tarafından tekrar gündeme getirilen kıdem tazminatının fona devredilmesi tartışması, işçilerin en önemli hakkının tehlikede olduğu anlamına geliyor. Kıdem tazminatı işçilerin işten atılma tehdidine karşı güvencesi olan bir haktır. Patronun işçiyi işten atması sonrası devreye giren bu hak, işçinin 1yıl çalışma karşılığı olarak 30 günlük ücretini almasını sağlıyor. Bu nedenle kıdem tazminatı patronların işçileri kolayca işten atmasının önünü engelliyor. İşçilerin son kalesi olarak görülen kıdem tazminatı, fona devredilerek tümden gasp edilmek istenmektedir. Peki, sermayenin asıl derdi nedir?
AKP’nin işçileri aleyhine çıkardığı yasalardan sonra kıdem tazminatının fona devredilmesinin lehine bir şey olduğunu düşünmek saçmalıktan ibarettir. Nitekim bir önceki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu: “İşveren ‘kıdem tazminatı yükünü nasıl karşılayacağım’ diye işten çıkarmıyor. İşverenimizin kıdem tazminatı yüzünden kâbuslar görmesini istemeyiz.” İşçilerin tek kalesi de böylelikle patronların kolayca işten çıkarmalar yapması için AKP eli ile yıkılmak istenmektedir. Buradaki asıl dert işten çıkarma maliyetinin düşürülmesi, patronların rahat uyumasını sağlamaktır. İşçinin tek iş güvencesi böylelikle ortadan kalkacak, 1 yıllık çalışma ile kazanılan hak 15 yıla kadar çıkabilecek. Peki, fon nasıl olacak?
Kamuoyuna yönelik henüz net bir taslak olmasa da AKP’nin açıklamaları üzerinden şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; esnek çalışma koşullarının önü daha da açılarak işçilerin iş güvencesi pula dönecek! İşçiyi çalıştıran patron, işçinin hesabına her ay kıdem primi yatıracak. Patron primi, işçinin o andaki ücreti üzerinden yatıracak. Sermayenin yükünü hafifletmek için devlet katkısı yapılması da gündemde. İşçi hesabına yatıran tutarı işletecek. İşçi, iş değiştirdiğinde, hesabındaki tutar duracak. Yeni patron işçinin hesabına prim yatırmaya devam edecek. Kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin sona ermesi ile elde edilen bir hak olmayacak. İşçi ancak belli koşullarda hesabındaki tutara dokunabilecek.
Böylelikle; fon sisteminde kıdem tazminatı artık işçi-patron arasında, iş sözleşmesine dayanan bir ilişki olmaktan çıkacak. Dolayısıyla patron işçiyi işten çıkardığında kıdem tazminatı ödemeyecek. Böylece kıdem tazminatının iş güvencesi işlevi yok edilecek. İşten çıkarılan ya da kıdem tazminatını hak edecek biçimde işten ayrılan işçiye kıdem tazminatı ödenmeyecek. Böylelikle patronun işçiyi rahatlıkla işten atmasının önü açılmış olacak. Bugün kıdem tazminatı hakkı için 1 yıl olan şart, 15 yıla kadar çıkabilecek. İşçinin kıdem tazminatı hesabında biriken tutarı alabilmesi için yıllarca beklemesi gerekecek. İşçi bu süreyi doldurduğunda da hesabında biriken tutarın ancak bir kısmını alabilecek. Tümünü alabilmesi için emekliliği beklemesi ya da işçinin ölümü gerekecek. İşçi kıdem hesabından belli bir tutarı aldığında, yeniden kıdem hesabına dokunabilmesi için 5 yıl daha beklemesi gerekecek. Kıdem tazminatı son ücretten hesaplanmayacağı için işçinin eline geçecek tutar her koşulda düşecek. İşçi kıdem hesabında biriken tutarı doğru bir biçimde işletemezse, kıdem tazminatı daha da eriyebilecek.
İşçi sınıfına yönelik sömürü çarkını genişletmeyi hedefleyen bu fona karşı birleşik ve güçlü bir ses çıkarmak gerekiyor. Aksi takdirde işçi ve emekçilerin kesimlerin işten atılmaları bu yasa ile daha da genişleyecek, yoksulluğun boyutu artacak, örgütlü olmalarının da önü işten atmalar ile kesilmiş olacak.