H. Merkezi: KBDH, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesi ile “Politik İslamcı, ırkçı faşist AKP-MHP diktatörlüğü kadının aklından, iradesinden, mücadele gücünden korkuyor, bu yüzden siyaset yapma hakkını yasaklıyor” diyerek bir açıklama yayımladı.
Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH), yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle yazılı bir açıklama yayımladı.
KBDH’nin 8 Mart bildirisi şöyle:
“8 Mart Enternasyonalist Emekçi Kadınlar Günü’nü yaratan kadın kahramanları saygıyla anıyor, eşitlik ve özgürlük mücadelesine canları, kanları, emekleriyle hayat veren tüm kızkardeşlerimizi, ezilen cinsel kimlikleri selamlıyoruz!
‘Kadın da olsa çocuk da olsa göz yummayacağız’ diyen diktatör Erdoğan, içerisinde debelendiği bataklıktan çıkamıyor. Yönetememenin hıncıyla eşitliği, özgürlüğü, geleceği için savaşan, direnen, kadınlara, gençlere, emekçilere, ezilenlere, halklara, saldırıyor. Faşist zulmüne, işkencelerine, baskılarına, katliamlarına, yasalarına, OHAL ve KHK yasaklarına, kitlesel katliamlarına rağmen yok edemediği kadının direnişi, mücadelesi karşısında pervasızlaşıyor. Yaşam hakkını gasp edip, yasalarıyla kadın bedenine hükmetmek istiyor. Çocuk gelinleri meşrulaştıran yasalar çıkartarak çocukların düşlerini, geleceklerini karartıyor. Boyun eğip biat eden, insani değerlere yabancılaşmış, düşkünleştirilmiş bir toplum yaratmak için, aileyi, evi kabus olarak çocukların omuzlarına yüklüyor. Devletin sözde koruması altındaki okullarda, yurtlarda çocuklar taciz ve tecavüz saldırısına uğruyor. Erkek egemen sömürgeci, faşist devlet işlediği binlerce suçtan biri olan tecavüzü devlet politikası olarak savunuyor, destekliyor; suç ortaklığı yapıyor.
Efrîn işgaliyle birlikte yükseltilen milliyetçi, ırkçı politik koşullarda, kadınların direnişiyle paçavraya çevrilen ‘hadım’ yasası yeniden gündeme getiriliyor.
Gerici yasalarıyla kadın ve LGBTİ’lerin öldürülmesini meşrulaştırıyor, faşist mahkemeleriyle katillerin sırtını sıvazlıyor.
Kadınlar, faşizme, erkek egemen kapitalist devlete karşı direniyor!
Faşist Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğü özgürlük, eşit yaşam hakkını savunan kadınlara, cinsel kimliklere saldırganlıkta sınır tanımasa da direngen binlerce ve on binlerce kadın ‘meydanları terk etmeyeceğiz’ şiarlarıyla sokaklarda, alanlarda kadın isyanını büyütüyor.
‘Kadınlar artık sineye çekmiyor’
Kadınlar artık ne şiddeti sineye çekiyor ne de sırtını kapitalist devlete yaslıyor. Özgecan’dan bu yana daha da güçlenerek öz savunma hakkını kullanıyorlar. Çilemler, Nammeler, Yaseminler; kadının direniş gücünün simgeleridir. Şiddete karşı yaşam hakkı için öz savunma hakkını kullanan cesur, yiğit, çığır açan kadınları selamlıyoruz. KBDH olarak, tüm kızkardeşlerimizi yaşam hakkı mücadelesini büyütmeye, öz savunma hakkını kullanan kadınlarla dayanışmayı yükseltmeye, onların sesini 8 Mart alanlarına taşımaya çağırıyoruz!
Politik İslamcı, ırkçı faşist AKP-MHP diktatörlüğü kadının aklından, iradesinden, mücadele gücünden korkuyor, bu yüzden siyaset yapma hakkını yasaklıyor. Kadın düşmanı bu politikaya başta CHP olmak üzere tüm burjuva partiler ortak oluyor. Zindanlara atarak ıslah etmek istediği devrimci, sosyalist, yurtsever kadınlar parmaklıklar ardından direngenlikleriyle, inadına umudu büyütüyor. KBDH olarak, tüm ezilen kadınları 8 Mart meydanlarında bayrak taşıyıcılarımız; HDP Eş Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’la, Ayseller, Gültenler, Sebahatler’le, HDP vekilleri ve tüm politik kadın tutsaklarla dayanışmayı yükseltmeye, onların sesi olmaya çağırıyoruz.
‘Kenetlenelim, eşitlik köprüsü olalım’
Kürdistan’dan Türkiye’ye kentler sömürgeci güçlerin tanklarıyla, panzerleriyle işgal altında. Şovenizm körükleniyor, direnen Kürt kadınları, Kürt halkımız yalnızlaştırılarak halklar arasında düşmanlık kışkırtılıyor. KBDH olarak tüm ezilen kadınları kadın dayanışmasının gücüyle kenetlenmeye, halklar arasında eşitlik, kardeşlik köprüsü olmaya, birleşik mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Diktatör Hitler’e öykünen Erdoğan despotu, kadınların toplumsal yaşamda devletin zulmüne, evde ise erkeğin şiddeti karşısında susan, itaat eden, üç yetmedi beş çocuk doğurarak evin, erkeğin kölesi olsun istiyor. Kadını toplumsal yaşamdan uzaklaştırarak eve, erkeğe bağlamayı hedefliyor. Böylece diktatörlüğünün ömrünü uzatacağını sanıyor. Kadınlar ise onuru, eşitliği, emeği ve özgürlüğü için her türlü bedeli göze alarak direniyor. Tüm emekçi kadınları 8 Mart’ta erkek egemen devlete karşı isyan ateşini harlamaya çağırıyoruz.
‘Kadın isyanı Erdoğan diktatörlüğünü paçavraya çevirecek’
Kadınlar itaat etmiyor! Susmuyor! Örgütleniyor, direniyor, mücadeleyi ve özgürlük savaşını büyütüyorlar!
Kadın isyanı ve direnişi faşist yasaları, yasakları nasıl paçavraya çevirdiyse AKP-Erdoğan diktatörlüğünü de paçavraya çevirecek güçtedir!
Sömürgeci, işgalci devlet Bakur’da öz yönetim direnişinde aldığı yenilgi korkusuyla Kürt halkına, destanlar yaratan Kürt kadınına saldırıda sınır, hukuk tanımıyor. Rojava devriminin büyüyen ışığı, sömürgeciliğin kabusu olmaya devam ediyor. Kirli savaş politikalarıyla ellerinden gelen, güçleri yeten her şeye, en düşkün, en ahlaksız yöntemleri kullansalar da kadın devrimini boğmaya güçleri yetmiyor.
Düşmanlıkta sınır tanımayan Erdoğan ve diktatörlüğü Efrîn’de, emperyalist güçler ve işbirlikçi çeteleriyle birlikte sömürgeci, işgalci hevesleriyle tüm dünyanın gözleri önünde kadın, çocuk ayrımı gözetmeden Rojava halklarına saldırıyor. Köyleri bombalıyor, evleri yıkıyor. Teknolojik üstünlükleriyle başlattıkları sömürgeci planları halkımızın kahramanca direnişi karşısında tuzla buz oldu şimdiden. Kadınlar Rojava cephelerinde kadın düşmanı çeteleri bozguna uğratarak, tarih yazıyorlar. Sömürgeci devletin tankları üzerine, Kobanê savaşının simgesi Arin Mirkan’ın çizgisinde ilerleyen yoldaşımız Awesta Xabur’un kahramanca eyleminde somutlanan kadının özgürlüğe olan tutkusudur. Tüm direnen kadınların savaşma, direnme gücünü yükselten Awesta yoldaşımızın eylem çizgisini KBDH olarak sahipleniyor, sömürgeci sisteme karşı mücadelemizde onun savaş gücünü büyüteceğimizin sözünü veriyoruz. Awesta Xabur yoldaşımızın eylemi sömürgeci, işgalci erkek egemen devlete karşı direnişi, savaşı büyütme ve zafer parolamız olacaktır. Özgürlüğe tutkulu kadınları 8 Mart alanlarında Awesta Xabur’un feda ruhu yüklü bayrağını yükseltmeye çağırıyoruz.
AKP Saray rejimi, tüm diktatörler gibi çıkmazda, artık eskisi gibi yönetemiyor.
Ezilen halklar, kadınlar da eskisi gibi yaşamak, yönetilmek istemiyor. Türkiye kentlerinde, meydanlarda isyanı büyütüyorlar. Savaşçı kadınlar, Kürdistan dağlarında sömürgeci erkek egemen Türk devletine yenilgi üstüne yenilgi yaşatıyorlar. Kadınlar eşitlikçi, özgür ve onurlu yeni yaşamı kurmak için isyandalar. Başur’da, Rojava’da, Tunus’ta, Avrupa’da erkek egemen, kadını hiçleştiren emperyalist küreselleşme düzenine karşı, eşitlik ve özgürlük için mücadele ediyorlar.
Kadınlara Çağrı
Özgürlüğe tutkulu kadınlar!
Eşitlik, özgürlük savaşımımızın tarihsel enternasyonal mücadele günü 8 Mart’ı, kadının savaş gücünü büyüten, isyan ateşini körükleyen kadın devriminin büyük fırsatına çevirelim.
Sömürgeciliğin asimilasyoncu, cinsiyetçi, politikalarının zulmü altındaki direngen Kürt kadınları,
Bedeninde, ruhunda şiddetin izlerini taşıyan, geleceği elinden alınan bir avuç özgürlüğe hasret kadınlar, ezilen cinsel kimlikler…
Doğası, toprağı, suyu, için direnen korkusuz kadınlar,
Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar; sizleri 8 Mart’ta Efrîn’de, sömürgeci savaşa karşı direnen kadınlarla dayanışmayı büyütmeye, Türk devletinin Rojava halklarına dayattığı sömürgeci, işgalci politikalara karşı barikat olma onurunu paylaşmaya çağırıyoruz.
BDH’ın kuruluşunun birinci yılı olan 2018 8 Mart’ında sizleri, kadının özgürlük, eşitlik mücadelesinin, büyütüldüğü, isyan ateşinin harlandığı, birleşik kadın mücadelesinin yükseltildiği bir güne dönüştürmeye çağırıyoruz.
Sizi 8 Mart’ların emekçi kadının direniş ve mücadele ruhunu kuşanarak eşitlik ve özgürlük halayımızı büyütmeye çağırıyoruz.
Biz KBDH’lı kadınlar olarak; kurucularımızdan olan Delal Amed, Sevda Serinyel’in erkek egemen kapitalist sisteme, faşizme karşı mücadelede ölümsüzleşen Berçem Renasların, Destan Temmuz, İdil Güler, Eylem Ataşların, Serpil Polat, Serpil… Sefanur Aslan’ın yoldaşları olarak özgürlük ve eşitlik mücadelemizde onların iradesi, savaş kararlılıkları parolamız olacaktır. Onlara yoldaş olmak onurların en büyüğüdür. Onlardan miras olarak devraldığımız, irade, komutanlık, önderlik gücünü gücümüz haline getirerek haklı mücadelemizi zafere taşıyacağımızın sözünü veriyoruz. Yüz yıl önce Roza Luxsemburg’un sözünü Amed’den, Türkiye’den yükselten kadınların dediği gibi; vardık, varız, var olacağız!”