GüncelManşet

“Kadir Topbaş’sın Sen, Neden Üç Kuruş Paramı Çalıyorsun?”

 

İstanbul: Yerel seçimlere günler kala ülkemiz politik gündemi günden güne ısınırken işçi ve emekçilerin direniş ve mücadeleleri de dört bir yanda patlak veriyor. İşçi ve emekçiler, Greif, Punto, FENİŞ ve daha birçok yerde kölece çalışma koşullarına karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyorlar.

Bu yerlerden birisi olan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve şu an AKP’den aday olan Kadir Topbaş’ın ve ailesinin sahibi olduğu Saray Muhallebi’de işten çıkartılan işçilerden İhsan Omulmaz ile bir sohbet gerçekleştirerek çalışma koşullarını, işten çıkarılma sürecini ve bu yerel seçimlerde de İstanbul’u yönetmeye aday olan patron Kadir Topbaş’ın direniş ve işçiler karşısındaki tutumlarını konuştuk.

 

Özgür Gelecek: Bize biraz süreçten bahseder misiniz?

– Bizim orada 17–18 senedir çalışan arkadaşlar var. Ben de 7 senedir Saray Muhallebi’de çalışıyorum. Bizi günde 14–15 saat çalıştırıyorlardı. Özellikle Beyoğlu’ndaki şubede 15–16 saat çalıştığımız oluyordu. Bizim maaşlarımızı bankaya asgari ücretten yatırıyorlar. Ne mesai parası veriyorlar, ne hafta sonu izinlerimizi veriyorlardı. Üstelik bankaya asgari ücret yatırıyorlar ya, gerisini ise elden vererek hem bu günümüzü, hem de geleceğimizi çalıyorlar. Elden verilen paraları da, hastalandığında kesiyorlar, cenazeye gitsen, düğüne gitsen kesiyorlardı.

Olay şurada patlak verdi: Ben 2 gün rapor aldım hastalıktan kaynaklı. Geri geldiğimde maaşımdan 400 TL kestiklerini gördüm. Müdüre gittim; “benden neden 400 TL kesiyorsunuz, ben 6 milyar maaş mı alıyorum. Hastalanmak da mı yasak?” dedim.  Müdür, “şirketin sistemi böyle” dedi. Ben de “hakkımı vereceksiniz. Vermezseniz yasal yolara başvuracağım” dedim.

Bu sırada Topbaş ailesi ile de görüştüm. Kadir Topbaş’ın kardeşine anlattım durumu, o da düzelteceklerini söyledi.

Aradan birkaç ay geçti. Baktık hiçbir şey değişmiyor. Biz de gittik avukata ve ‘mesai paralarımızın verilmesine’ şeklinde ihtar çektirdik. Bir gün sonra işten çıkartıldık. Ben mahkemeye başvuracağımı söylediğimde 13 arkadaş da benle geldi. Kovma gerekçesi olarak da “gruplaşma, patrona karşı işçileri kışkırtma” gösterildi. Ben bir günde nasıl işçileri gruplaştırayım, bütün bunları bir gün içinde mi yapmışım?

ihsan omulmaz

 

“Hakkımız neyse onu istiyoruz”

– Kadir Topbaş ya da Topbaş ailesi ne dedi, biraz önce görüştük dediniz?

– İşten kovulmadan önce görüşmüştük. O zaman “tamam halledeceğiz, siz gidin çalışın” demişlerdi. Biz biliyorduk oyalamaya çalıştıklarını. Biz mahkemeye başvurup yürüyüşler ve eylemler yapmaya başlayınca bizi tekrar çağırdı Topbaş Ailesi. “Gelin çocuklar, bu işlerden vazgeçin, paranızı fazlası ile vereceğiz” dediler. Biz de, “hakkımızı verdikten sonra anlaşabiliriz” diye düşündük. Bize fazlası ile vereceğiz diyen Topbaş ailesi 1/3’den azını vermeye çalıştı. Biz de avukata bildirdik durumu ve yasal yollarla hakkımızı aramaya çalışıyoruz.

Biz fazlasını da eksiğini de istemiyoruz. Hakkımız neyse, alana kadar da mücadele edeceğiz. Şu an şubelerin önlerinde sendika ile beraber eylemler yapıyoruz. Beyoğlu ve Osmanbey’deki şubelerin önünde yaptık. Teşvikiye’de, Fatih’te ve başka yerlerde de sürdüreceğiz.

 

“Koskoca Topbaş’sın. Maaşımı neden düşük gösteriyorsun?”

– Kadir Topbaş 3 dönemdir belediye başkanı ve şu an bir dönem daha olmaya aday. Şu süreçte de birçok yolsuzluk vb. tartışmalar var İBB ile ilgili. Katrilyonlarca parayı yönlendiriyorlar ama sizin maaşınızı, verginizi düşük gösteriyorlar…

– Koskoca bir Kadir Topbaş’sın sen, benim maaşımı neden düşük gösteriyorsun? 7 senedir çalışan bir insan hiç hastalanmaz mı? Cenazem olmasın mı hiç? Haftada bir gün izin günü var, onu da sürekli kesiyorlar. “Kapıda bir sürü işsiz var, beğenmeyen çıkar gider” diyorlar bir de. Biz de dedik, ne olursa olsun hak arayışımız devam edecek. Hiçbir şekilde pişman değilim, İşe iade davası açtık ve mücadele etmeye devam ediyoruz.

Topbaş ailesiyle mahkeme sürecinden sonra görüştüğümüzde, “mahkemeyi çekin, paranızı vereceğiz” dediler. Biz de “siz verin biz çekeriz davayı” dedik. Ancak çok düşük bir öneride bulunarak asgari ücret üzerinden hesaplama yapmaya çalışıyorlar. Hastalıktan dolayı keserken günlük 200 TL, ödeme yaparken ise asgari ücretten gösteriyor.

Maaşı elden veriyorsun. Bu günüm çalıyorsun, geleceğimi çalıyorsun. Koskoca Kadir Topbaş’sın sen, benim üç kuruş paramı neden çalıyorsun? Bir de Müslüman geçiniyorlar.

 

“Benim maaşımı keserken Allah’a havale mi ediyor?”

Kadir Topbaş bir de köylüm benim. Uzaktan da akrabam, annemin teyzesinin oğlu. Köyden de tanışıyoruz. Hatta aile ile görüştüğümde, aynı köylüyüz, aynı değerlere bağlıyız. Zaten böyle şeylerle susuyoruz yıllardır. Babam bile dedi “ayıptır, köylümüzdür, Allah’a havale et.” Ben de dedim babama “benim maaşımı keserken Allah’a havale mi ediyor? Ben hakkımı arayacağım” dedim.

 

“Burası 80 senelik kuruluş”

80 senelik kuruluş bu, ilk kez hakkını arayan insanlar oldu. Toplamda 1000’e yakın çalışan var ve tanıdığım, tanımadığım bir sürü insan bizi arayarak tebrik ediyor. Çünkü bu dava örnek teşkil edecek, insanlar haklarının farkına varacak. Bizi kovmalarının sebebi de bu; yani diğerlerinin uyanmaması ve gözlerinin korkması.

Şu an işsizlik maşı da alamıyoruz. İşten çıkarılma kâğıdına bir madde koymuşlar (İş Kanunu’nun 25/II-e ve h maddeleri) bu maddelerden ötürü işsizlik maaşı alamıyoruz. Bu hafta seçimlerden ötürü yapmadık ama her hafta bir şube önünde eylem yapacağız. Hakkımızı alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

saray-muhallebicisi-isciler

 

“Elden para vermek yakışıyor mu?”

– Bu insanlar şu çizdiğiniz tabloya rağmen bugün yeniden İstanbul’u yönetmeye adaylar. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu ile ilgili?

Bu aslında bizim sorunumuz aslında. İnsanlar “namazda niyazda insanlar böyle yapmaz” diyor. Ama din tüccarlığı yapıyorlar. 80 yıldır bu insanlar Saray Muhallebi’de insanları sömürüyorlar ve insanları kandırıyorlar. Bir insanın 17 sene boyunca maaşı asgari ücretten yatıyor. Gerisini elden veriyorlar. 17 sene maaş hiç mi artmaz? Elden para vermek yakışır mı sana? Bugünümüzü de, yarınımızı da çalıyorlar.

Eski Çalışma Bakanı diyor ya, o da bizim oralı, Faruk Çelik diyor ya “800 TL iyi paradır.” Son çıkan tape’lerde de görüyoruz yaptıkları yolsuzlukları, yine de oy alabiliyorlar. Biraz da hata bizde halk olarak. İnsanların biraz uyanması lazım. Demokrasi nedir ki, hak aramadır.  Bizin Artvin’de ormanlarımız satılıyor, derelerimiz satılıyor. Karşı çıkınca da “komünist misin”, diye karşı çıkılıyor. Hâlbuki sen önce çevreye sahip çıkman lazım. 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu