Kadınların bütün baskılara rağmen direnmeye, örgütlenmeye, birbirinden renkli ve direniş dolu eylemler örgütlemeye devam ettiği bir süreci, 8 Mart vesilesi ile geride bıraktık. Yoğun baskı ve yıldırma politikalarına inat kadın hareketi, kendi gündemini yaratmaya odaklandı.
Dört bir yandan bu odağı dağıtmaya kilitlenmiş erkek egemen devlet aygıtlarına rağmen kadın örgütleri süreci kadınlar bakımından güce dönüştürmeyi başardı. 8 Mart bunun en yakın örneği oldu. Kadınların kırılmayan ve güçlü bir tarihsellik taşıyan direniş deneyimine yeni halkalar bu vesileyle eklenmiş oldu. Kadınlar bütün erkek egemen siyaset anlayışına, hukuksuzluğun en derin haline, faşizmin en katmerli uygulamalarına inatla, ısrarlı ve sürekliliğin yaratıldığı bir dönemi açığa çıkardı.
Güçlü geçen 8 Mart eylemleri, kadınların binler, on binler olarak meydanları doldurması söz ettiğimiz gerçekliğin sadece bir fotoğrafı. Bu enerjiyi sadece 8 Mart pratiği ile anlatmak yeterli değil. Newroz’un coşkusunu sokaklara taşıyan güçlü bir kadın dinamiği olduğunu vurgulamalıyız.
Birçok vesile ile tartışmaya çalıştığımız gibi açığa çıkan bu dinamiğin kendini aşmaya ihtiyaç var. Sadece kadınların takvimsel gündemlerine sıkışmış bir politik, pratik hattın yetmeyeceğini yinelemeliyiz. Kadınların gündemlerini ve temel çelişkilerini esasa alan politik bir yönelimle sınıf mücadelesinin bütün gündemlerini ve takvimlerini kadın örgütlülüğünü güçlendirme perspektifi ile ele almaya odaklanabiliriz.
1 Mayıs yaklaşırken bu tartışmanın önemli olduğunu görmeliyiz. Kadınların enerjisi bu çalışma için bir biçimde zaten harekete geçiyor. Ancak bu enerjinin dağınık, hedefsiz bir çalışma olmasını da önlemek gerekiyor. Bunu başarabilmekte bu gündemi kadın politikası ve örgütlülüğü temelinde ele alabilmekle ilgili. Enerjimizi bir araya getirip politik bir yaklaşım geliştirirsek hedefsizliğin ve dağınıklığında önüne geçebiliriz.
1 Mayıs çalışması vesilesi ile ilişkilendiğimiz, propaganda yaptığımız bütün kadınlarla aynı zamanda bir kadın çalışması hedefi ile ilişkilenebiliriz. Kadınlarla geliştirdiğimiz iletişimi kalıcılaştırmayı hedef olarak koyabiliriz. Propaganda yaparken, kadınları 1 Mayıs’a çağırırken kadın gündemlerini ve kadınların temel çelişkilerini ele alabiliriz. Daha önce pek çok kez tartıştığımız “her çalışmanın bir de kadın yüzü var” gerçekliğini bu sürecin temel ele alışı olarak sayabiliriz kendimiz açısından.
Bu ele alış önceki deneyimlerimizde kadın politikasının ve örgütlülüğümüzün gelişiminde güçlendiren bir tartışma olmuştu. Kadınların enerjisini güçlendirme ve bir arada tutarak ortak bir hedefe yönelme ihtiyacının hissedildiği bu süreç açısından da söz konusu ele alış güçlendirici olacak. Bu ele alışın iki yönlü bir içeriği olduğunu da söyleyebiliriz.
İlki yukarda kısaca değindiğimiz kadın örgütlülüğünün gücünü tutma ve kadınlarla kurulan ilişkiyi güçlendirme iken, diğeri ise kadın örgütlenmesinin politik bakışını genişletme, var olan takvimsel gündemlere sıkışan çalışma gerçekliğini değiştirme, erkek egemen devletin saldırıları ekseninde pozisyon alma halini aşarak kendi gündemini yaratan ve bunun etrafında örgütlenen kadın örgütlülüğü yaratma yönü.
İşçi direnişlerine her gün bir yenisinin eklendiği, kadın işçi ve emekçilerin bu direnişlerde aldığı rol ve bizim de bu direnişlerle, kadın işçilerle kurduğumuz ilişki göz önüne alındığında söz ettiğimiz şeyi gerçekleştirmeye dair adımlar atma potansiyelinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan kadın çalışmasında çeşitli aksaklıklara, yetersiz tartışmalara rağmen biriken deneyim, ortaya koyulan çaba, ısrar, enerji kendini istenilen düzeyde olmasa da açığa çıkarmaktadır. Sadece bizim bunu görme düzeyimiz düşük.
Bunun bir sonucu olarak açığa çıkan olumlulukları toparlama, kolektif, istikrarlı çalışmanın bir parçası haline getirme düzeyimiz zayıf kalıyor. Kadın çalışmasını ilişkilendiğimiz her politik mesele ve alanla ilişki kurarak ele almayı başardığımızda bu zayıflığı da aşabiliriz. Çalışmalarımızı ısrarlı ve süreklilik arz eden, kolektif bir çalışma tarzının ürünü olan bir yerden ele aldığımızda biriken toplumsal öfkenin içinde kendini örgütleyen bir örgütlenme yaratabiliriz