GüncelKadın

Kadınlar İstanbul Sözleşmesi için Danıştay’da: Kararı iptal et sözleşmeyi uygula

İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararnamesiyle çıkılmasına karşı Danıştay’da açılan davanın 4. duruşması için Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlar Danıştay bahçesinde buluştu.

İstanbul Sözleşmesi duruşmasına katılmak isteyen kadınlar Danıştay bahçesinde polis engeline rağmen açıklama yaptı. Danıştay önünde “polise hakaret ettiği” iddiasıyla ismi öğrenilemeyen bir yurttaş gözaltına alındı.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali yönünde Danıştay’da açılan davanın 4’üncü duruşması öncesinde siyasi partiler, kadın örgütleri ve çok sayıda baronun katılımıyla Danıştay önünde 23 Haziran sabahı basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran,  Halkevi, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınlar, İzmir Kadınlar Birlikte Güçlü,  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve çok sayıda kadın örgütü, sendika, baro, siyasi parti temsilcisi kadın katıldı.
Polisin engellemesine maruz kalarak Danıştay bahçesine alınmayan kadınlar, Danıştay önünde kaldırımda basın açıklaması yaptı. Açıklama sırasında ismi öğrenilemeyen bir yurttaş “polise hakaret ettiği” gerekçesiyle gözaltına alındı. Polis provokasyonuna tepki gösteren kadınlar, sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini söyledi.

“Devran dönecek AKP halka hesap verecek”

Açıklamada, “İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz”, “Kadınların isyanı bitmedi büyüyor”, “Kararı iptal et sözleşmeyi uygula” yazılı pankartların yanı sıra “İstanbul sözleşmesi yaşatır”, “Yasalara dokunma uygula” yazılı dövizler taşındı.

Açıklamada sıklıkla “Kadınlar artık susmayacak”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Jin jiyan azadî” sloganları atıldı.


Açıklamada ilk olarak Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) adına Tülin Eraslan konuştu. Tülin Eraslan şunları söyledi: “Bugün öncelikle hatırlatmak istiyoruz ki hala kendilerine duruşma tarihi tebliğ edilmemiş kadın örgütleri var. Onlarca dosya görüşüldü ama görüşülmeyi bekleyen onlarca dosya daha var. Uluslararası saygınlığa sahip bir ülkenin yurttaşları olarak, yaşama devam etmek isteyenler buradayız. Hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçtiğini gösteren bir karar bekliyoruz.

Cumhurbaşkanı kararı, kadınların yaşamına, eşitlik bilincine, demokrasiye, adalete ve eril şiddetle mücadeleye ağır bir darbe indirdi. Hukuksuz kararın yargı erki üzerindeki olumsuz baskısını Pınar Gültekin kararında gördük. Faile yine erkeklik indirimi verildi. Sanık Cemal Metin Avcı’ya verilen ödül gibi cezanın ve delil karartan, yardım ve yataklık eden aile üyelerine verilen beraat kararının üst mahkeme süreçlerinde bozularak adaletin sağlanması için tüm kadınların sonuna kadar mücadele edeceğini bir de buradan duyuruyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden hiçbir gerekçe sunmadan çıkıldığını belirten Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılan davaların esastan görüşüldüğü dördüncü duruşma gününde bir kere daha Danıştay’dayız.

Kadınlar, LGBTİ+lar, eşit yurttaşlar olarak demokratik hukuk devletinde yaşamak isteyenler bir aradayız. Ve sizlerin de yanımızda olmanız, sözümüzü topluma duyurmanız hepimiz için çok kıymetli. Bugün öncelikle hatırlatmak istiyoruz ki hala kendilerine duruşma tarihi tebliğ edilmemiş kadın örgütleri var. Onlarca dosya görüşüldü ama görüşülmeyi bekleyen onlarca dosya daha var. EŞİK Platformu olarak mahkeme başkanından bu konuda açıklama beklediğimizi kamuoyuna ve ilgililere duyuruyoruz. İlk imzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi ile medeniyete katkı sunan bu ülkenin yurttaşları olarak gurur duyduk. Şimdi de uluslararası saygınlığa sahip bir ülkenin yurttaşları olarak, yaşama devam etmek isteyenler buradayız. Hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçtiğini gösteren bir karar bekliyoruz. Cumhurbaşkanı kararı kadınların yaşamına, eşitlik bilincine, demokrasiye, adalete ve eril şiddetle mücadeleye ağır bir darbe indirdi. Hukuksuz kararın yargı erki üzerindeki olumsuz baskısını Pınar Gültekin kararında gördük. Faile yine erkeklik indirimi verildi.

Suça yardım ve yataklık edenler kayırıldı. Dava süresince, yaşam hakkı ihlal edilen kadının yaşam tarzı sorgulandı. İstanbul Sözleşmesi hükümlerince ortadan kaldırılması gereken yanlış alışkanlıkların, davanın sürecine egemen olduğu görüldü; sonuç da şiddetle mücadele ilkelerine ve İstanbul Sözleşmesi’ne muhalif, toplum vicdanını yaralayan adaleti öldüren bir karar oldu ne yazık ki! Hukuksuz çekilme kararının iptali istemiyle açılan davaların esastan görüşüldüğü duruşmalar sürecine rastlayan Pınar Gültekin kararı, aynı zamanda sözüm ona şiddetle mücadele şovu için yapılan yeni Göstermelik TCK değişiklikleri sonrası verilen ilk kararlardan birisi olma özelliğine sahip.

Eril şiddetle mücadele şiddetin önlenmesi ancak mağdurun korunması, failin etkin kovuşturulması ve şiddeti durdurmak için bütüncül politikalar geliştirilmesiyle mümkün. Sanık Cemal Metin Avcıya verilen ödül gibi cezanın ve delil karartan, yardım ve yataklık eden aile üyelerine verilen beraat kararının üst mahkeme süreçlerinde bozularak adaletin sağlanması için tüm kadınların sonuna kadar mücadele edeceğini bir de buradan duyuruyoruz. Eril şiddetle mücadele için bütüncül politikalar geliştirilmesini gerektiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor Danıştay tarafından hukuksuz çekilme kararının iptal edilmesini istiyoruz! İstanbul Sözleşmesi’nden, haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz!”

‘Anayasaya aykırı’

Kadın Uluslararası Anayasa Hukuku Araştırma Derneği adına konuşan Nurhan Demirtan, çekilme kararının kanuna ve anayasaya aykırılığına dikkat çekti. Nurhan, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.

‘Günlerce alanları terk etmedik’

Çanakkaleli kadınlar adına konuşan İnci İnsesöğüt, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından bir günde bu inisiyatif kurduk. Günlerce alanları terk etmedik ve binlerce imza topladık. Bu yaşama iradesidir. Vazgeçmeyeceğiz” dedi.

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Biz hekimler olarak TTB olarak bu sözleşmenin önleme, koruma ve destek mekanizmalarının her aşamasında yer alıyoruz. Bu nedenle halk sağlığı için en önemli tehditlere karşı cinsiyetçiliğe karşı mücadele etmek hepimizin borcu. ŞÖNİM’leriyle bizi koruyamıyorlar. Pınar Gültekin kararında da bizi korumadıklarını gördük. İstanbul Sözleşmesi’nin tüm basamaklarının hayata geçmesi için birlikte mücadele edeceğiz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! Halk sağlığı için en önemli tehditlerden biri olan cinsiyetçi şiddete karşı, mücadele etmek hepimizin boynunun borcu” şeklinde konuştu.

TMMOB adına konuşan Buket Çelik “Anayasa ve haklarımızın sürekli ihlal edildiği, kadınların haklarının yok sayıldığı ve seslerinin kısılmak istendiği günlerden geçiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine bir gecede feshedenler bu cinayetlerin suç ortağıdır. Şiddeti üreten politikaları tolere etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav, “Yine hakkımızı, hayatlarımızı savunmaya geldik. Bu kadar evrensel bir hakkı bu kadar küçük bir alana sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bunu kınıyoruz. İstanbul Sözleşmesi savunuculuğunu küçülteceğinizi, bizi buraya sıkıştıracağınızı sanmayın” diyerek polis engeline tepki gösterdi.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Biz kadınlar aylardır sokaklarda, alanlarda Meclis kürsüsünde ve Danıştay’da mahkeme salonunda İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını tanımadığımızı ifade ediyoruz. İstanbul Sözleşmes’inin neden hayati olduğunu söylüyoruz. Neden önemli olduğunu son örneği Pınar Gültekin’di. Her gün bu ülkede en az bir kadın katlediliyor ve iktidar, devlet, kolluk katilleri engelleyeceğine her yerde kadınları engelliyor. Ama buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Biz HDP olarak bütün kadınlarla yaşamın bütün alanlarında direnmeye ve İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatmak içinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Başarı biz kadınların mücadelesiyle olacak” şeklinde konuştu.

CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka da, “Kadınların can simidir olan İstanbul Sözleşmesi tek adam tarafından fesih edildiğinde tarihler 20 Mart 2021’i gösteriyordu. O tarihten sonra çok sayıda kurum bu hukuksuz kararın iptali için Danıştay’a başvuruda bulundu. Ama Danıştay bu hukuksuzluğa dur demedi. O günden bugüne 500 kız kardeşimiz katledildi. Bugün Danıştay’ın bu hukuksuzluğa dur demesini bekliyoruz. Kadınlara sürtük diyenlerin burnunu ilk seçimde sürteceğiz” dedi. Açıklamaların ardından kadınlar duruşmayı izlemek üzere Danıştay’daki duruşma salonuna gitti.

Duruşma Samsun Barosu’nun başvurusuyla başladı

Van, Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu, Yalova, Bursa, Muğla, Amasya Baroları, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ankara Diş Hekimleri Odası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) olmak üzere 18 başvurucu kurumun başvurusu üzerine görülen duruşmaya HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile çok sayıda kadın örgütü, siyasi parti, sendika temsilcisi kadın yanı sıra çok sayıda hukuk örgütü katıldı. Duruşmayı çok sayıda gazeteci de izledi.

Duruşma Samsun Barosu’nun başvurusuyla başladı. Samsun Barosu’nu temsilen beyanlarda bulunan avukatlar, geri çekilme kararının hiçbir kamu yararı gütmediğine dikkat çekti.
Sonrasında Amasya Barosu adına konuşan Baro Başkanı Bahadır Tekeş, kadınların toplumda uğradığı hak ihlallerini hatırlatarak, “Biz de barolar olarak kadınların sesi olmak için buradayız” diyerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.

‘Erkeğe uygulanan indirim kadına uygulanmıyor’

Antalya Barosu adına söz alan avukat, “Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı’ya verilen hasız tahrik indiriminin özsavunmasını kullanan Nevin Yıldırım’a uygulanmadığını hatırlatarak sözlerime başlamak istiyorum” dedi. Cezasızlık politikalarına değinen avukat, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından şiddet mağduru oldukları için karakola başvuran kadınların sonuç alamadıklarını belirtti.

‘Kadınlara sırf kadın oldukları için ayrımcılık yapılmaktadır’

Ardından yine Antalya Barosu adına konuşan avukat Esra Gençer Özdemir de ev içi şiddet faillerine “hoşgörü” gösterildiğini belirterek, “Kadınların huzurlu bir hayat sürdürmediği açıkça ortadadır. Kadınlara sırf kadın oldukları için ayrımcılık yapılmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele tüm devletlerin gündeminde olmalıdır. Şiddet sadece kadınların değil çocuklar da başta olmak üzere tüm kırılgan grupların maruz kaldığı bir gerçektir” diye konuştu.

‘Avukat olarak değil, şiddet mağduru bir kadın olarak buradayım’

Kocaeli Barosu adına konuşan avukat Nuriye Yılmaz, “Şiddet mağduru kadınların, ailelerinin yaşadıklarına tanık oluyoruz. Kadınların evlerinde sokaklarında veya işlerini yaparken şiddete maruz kaldıklarını görüyoruz. Hem kendim için hem de şiddet mağduru kadınları için buradayım. En güvenli yerlerde en güvendikleri tarafından katledilen kadınların siyasi gerekçelere kurban edilmemesini talep ediyorum. Bugün burada sadece bir avukat olarak değil aynı zamanda şiddet mağduru bir kadın olarak buradayım” diyerek evli olduğu erkek tarafından maruz kaldığı şiddeti anlatı. Nuriye, davanın kabulü ile sözleşmeden geri çekilme kararının iptalini talep etti.

Tarafsızlık vurgusu

Ardından Batman Barosu Başkanı Abdulhamit Çakan söz alarak, “Tarafsızlık hakimin kendi dünya görüşünden de ayrılmasını öngörür. Bir yargıç bu sözleşmeden çıkmayı kendi dünya görüşüne uygun bulabilir ama biz hukukçuyuz. Yargının tarafsızlığını hatırlatmak istiyorum” dedi.

Batman’da katledilen kadınlara dikkat çekildi

Batman Barosu adına konuşan avukatlar, “Buradayım çünkü bu ülkede yaşayan tüm çocuklara karşı büyük bir sorumluluk hissediyorum. Ev içi şiddet ve kadına yönelik şiddet bu ülkenin en büyük sorunudur. Kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve istismar giderek artıyor. Bu salondaki herkes biliyor ki bu ülkede güldü diye, tayt giydi diye, sokakta gezdi diye katledilen kadınlar var Biz kırmız rujumuzu çantamızda taşıyoruz diye potansiyel cellatlarımızı çantamızda mı taşıyoruz” diyerek Batman’da katledilen kadınlara dikkat çekti.

‘3 günde 6 kadın katledildi’

Yalova Barosu adına konuşan avukat Elif Turnacı Çavuş, sözleşmeden çekilme kararından sonra 3 günde 6 kadının katledildiğini hatırlattı. Elif, “Sorun teşkil eden İstanbul Sözleşmesi değil, sözleşmenin hayata geçirilememiş olmasıdır” diyerek davanın kabulünü talep etti.

İstanbul Barosu’nu temsilen beyanlarda bulunan avukat Gökçe Çiçek Ayata, Türkiye’nin iç hukukunun kadınlar açısından şiddeti önleyici yasalar içerdiğini ifade ederken, İstanbul Sözleşmesi’nin bu konuda çok daha etkili olduğunun altını çizdi. Gökçe, “Meclis’in sözleşmeden çekilme iradesi olmadığı ortadadır. Hakkın kaybına dair Cumhurbaşkanlığı kararınca işlem yapılamaz. 3 gün önce Pınar Gültekin davasında karar çıktı. Katili ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmamız çok iyi oldu’ dedi. Verdiğiniz kararların toplumda yaratacağı etkiyi ölçmek zorundasınız. Sözleşme uygulansaydı Pınar’ın katilline ‘haksız tahrik indirimi’ uygulanmayacaktı” diye konuştu.

Feminist avukat Hülya Gülbahar ise duruşma öncesi kadınların polisler tarafından baskıya ve engellemelere maruz bırakıldığını belirtti. Hülya, mahkeme başkanına kadınların güvenliğinin sağlanması yönünde gerekli girişimlerde bulunması için talepte bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini okuyan Hülya, eğitim sitemine değindi. Hülya, “9’ncu sınıf öğrencilerinin ders kitabında ‘Erkeğe itaat ibadettir’ yazıyor. Şirk koşmak değil midir bu? Tanrı mı ki erkek, kadın itaat etsin. İstanbul Sözleşmesi’nde olan düzenlemeler hiçbir yerde yok. Biz şiddete karşı uluslararası işbirliği yapmaktan vazgeçiyoruz. GREVİO dediğimiz 15 bağımsız üyeden oluşan bir denetim organı var. Meclis’in de şiddeti önlemeye yönelik yetkisini de ortadan kaldırmış oluyoruz. Ülkede şiddetle mücadele politikasız bırakılıyor. Kasten yaralamayı 2 aydan 4 aya çıkardık. 2 ay zam yaptık. Bunların da yatarı yok tabi” sözlerine yer verdi.

Pınar Gültekin dövizleri

Hülya Gülbahar’ın konuşmasını sürdürdüğü sırada duruşmada bulunan kadınlar Pınar Gültekin’in fotoğraflarının yer aldığı dövizleri kaldırdı.

‘Sırada başka sözleşmeler var’

Başka sözleşmelerin de sırada hedefte olduğunun altını çizen Hülya Gülbahar, “Lanzarote Sözleşmesi çocukların cinsel istismardan ve cinsel sömürüden kurtarma sözleşmesi. Sırada o var. Sırada CEDAW var. Hatta sırada Montrö bile olabilir. Meclis Başkanı bunu söylemişti. Bir coğrafyanın kaderi tek bir kişinin eline bırakılabilir mi?” diye sordu.

Mahkeme başkanından kadınlara tehdit

Kadınların Hülya Gülbahar’ı alkışlaması üzerine sözünü kesen mahkeme başkanı, “Bu duruşmanın gidişatına halel getirecek şekilde akışlar, gülmeler olmaz. Hiçbir duruşmada bu kadar esneklik gösterilmez. Burayı şova dönüştürmeyin. Devam ettiği sürece gereğini yapmak durumunda kalacağım” şeklinde tehditte bulundu.
Ardından sözlerine devam eden Gülbahar, çekilme kararının iptal edilmesini talep etti.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu