Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla çok sayıda kadın ve LGBTİ+, Batman, Mardin ve Halfeti’ye yönelik kayyum darbesine karşı Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde buluştu.
“Kayyum kadınlara darbedir! Talancı, soyguncu, rantçı rejimi kabul etmedik, etmeyeceğiz!” pankartı açılan eyleme DEM Parti milletvekili Özgül Saki de katıldı. Eylemde, “Gülistan Sönük irademizdir”, “İrade halkındır gasp edilemez”, “Kayyuma hayır” dövizleri taşındı.
AKP-MHP iktidarının kayyum saldırısıyla kadınların iradesine saldırdığını vurgulayan kadınlar, “Siyaseti erkek egemenliğinin tekelinden çıkaran biz kadınlar, kadın iradesini gasp eden darbelere izin vermeyeceğiz” dedi.
“Batman’da kadın düşmanı Hüda-Par’ı sandığa gömen Gülistan Sönük, bugün aynı irade ile karşınızda dimdik duruyor. Kadın düşmanı Hizbulkontrayı ağır yenilgiye uğratmış, tüm kara propagandalara karşı ‘kadınlar kazandı’ diyerek göreve gelmiş Gülistan Sönük irademiz, sözü sözümüzdür. Belediyelerimizi kadın düşmanlarının eline teslim etmeyeceğiz. İstanbul’dan Batman’a irademizi sokak sokak savunacağız. Kadınlar burada, kayyumlara izin vermeyecek” ifadelerini kullanan kadınlar, Süreyya Operası önünden Bahariye sokaklarında yürümek istedi.
Sloganlarla yürüyüş başlatan kitlenin önü polis tarafından kalkanlarla kesildi. Çok sayıda kişi polis ablukasına alınırken, basın emekçileri de darp edilerek alandan uzaklaştırdı. Bu esnada sivil polisler Mezopotamya Ajansı muhabiri Yeşim Tükel’e saldırarak darp etti.
Polis ablukası altında basın açıklamasını okuyan Roza Kahya, “Hayır’ı hayır kabul etmeyen, haklarımızı hiçe sayan bu zihniyeti çok iyi tanıyoruz. Kadınların ‘hayır’ını hiçe sayan, ezmeye çalışan bu zihniyet; Kürt halkının seçtiği iradeyi de hiçe sayarak kayyumlarla ezmeye çalışıyor” dedi.
Kadınlar olarak kayyuma yüksek sesle hayır demek için burada olduklarını ifade eden Kahya, “Batmanlı, Mardinli, Halfetili ve Esenyurtlu kadınların yanında, irade gasbının ve kayyum politikalarının karşısındayız” ifadelerini kullandı.
Kayyumlarla ilk defa karşı karşıya gelmediklerinin altını çizen Kahya, şöyle devam etti:
“Gündelik hayatın eşitlikçi bir biçimde sürdürülüp sürdürülmediği, yerel yönetimin bu konudaki tutumu bizim hayatımızı derinden etkiliyor. Akla ilk gelen örnekler kreşler, dayanışma merkezleri, sığınaklar, kadınların istihdama katılmasını kolaylaştıran mekanizmalar ve eşitlikçi istihdam politikaları, kadın pazarları, kooperatifler, kadın yoksulluğuyla farklı mücadele biçimleri, bakımı kadınların işi olmaktan çıkaran kamusal hizmetler ve kent mekanının kadınların hayatını kolaylaştıran şekilde düzenlenmesi.
Bu türden bir eşitlikçi tutum ise ancak bir kentin kadınlarının, kendi kendilerini, kendi kararlarıyla yönetmesiyle mümkün. Eşbaşkanlık sistemi tam da bu anlama geliyor. Yani yarı yarıya parçası olduğumuz kentlerde yetkiyi de eşit paylaşmak, içinde kadınların olmadığı hiçbir kararın olmaması demek”
Kayyumun kadınların yaşam alanını daralttığını vurgulayan Kahya, kayyumlarla eşbaşkanlığın kriminalize edildiğini, belediyenin halkın ve kadınların mekanı olmaktan çıkarılarak rant kapısı ve tahakküm aracına çevrildiğini belirtti.