Ruhenda Amed
Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü;
Ölümün acımasızlığı her zamankinden beter…
Gidenler, gelenler, düşenler…
Ah zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar,
Düştük yola, güzel şeyler bulmak umuduyla…
Dêrazor’a doğru yola çıkmadan bu dizeler geçiyor aklımdan birden. Karanlığın aydınlığa ramak kaldığı günlerdeyiz. Bu tarihi günlere hep beraber tanık olduk. Kimi zaman amansız bir savaşın ortasında kimi zaman sıcak bir gülüşte kimi zaman bir hicran karesinde bulduk kendimizi…
Gördüğümüz her an belleğimize kazındı. İnsanlığın, akılları alt üst eden katliamlarına seyirci kalanları da gördük, buna destek olanları da, bi zati bu işi yönetenleri de. Belleğimiz tarihin sayfalarında hortladı ve tarihin sayfalarından gücünü aldı.
Direnişin tarihi sayfalarını yenilediğimiz gibi yeni bir sayfasını da açtık bu topraklarda. Kadınların öz gücüne ve karanlığı yırtan cesaretlerine şahit olduk. Kimi zaman bir çocuğun gözlerinde, kimi zaman ise bir yaşlının gözyaşlarında bu topraklarda insanlığın tarihin raflarında pas tutmuş dirilişine şahit olduk. Karanlıklar arasında sayısız insanın kanı sızdı, toprağa betonlaşan insanların eliyle. Toprak ağladı, içimizde sürekli bir sızı tırnaklarıyla eşeledi toprağı.
Tarihe bir kara leke gibi iz bırakan DAİŞ’in tarihe gömüldüğü son kale olan Dêrazor’a doğru ilerliyoruz. Attığımız her adımda tarih gizli. 5 yıllık savaşta başat rol oynayan kadınlar karşılıyor bizi.
Apansız savaşın her anında yüzlerinde eksik olmayan tebessümleriyle bir direniş abidesi olarak belleğimize kazındılar. Karanlığın ortasında nefes oldular insanlığa. Öfkenin dili direniş rotaları oldu. Sevincin dili yüreklerine yol oldu. Karanlığın dilini aydınlığa çevirdiler. Bu gücü onlara veren neydi? Bu merhameti, bu sevgiyi yoğuran maya nasıl oluştu? Hep beraber tanık olduk.
Bir nakış gibi ilmek ilmek ördüler özgürlük yollarını. Düğümlenmiş yazgılarını parçalarken, tarihin direniş destanlarını taşıdılar heybelerinde.
Rosalardan, Claralardan, Sakinlerden, Binevşlerden aldılar ilhamlarını. Öfkeleri de mücadeleleri de direniş abidesi olan kadınlardan ulaştı onlara. Her dilden aynı ezgiyi fısıldadılar; özgür bir yaşam.
Ezgilere anlam katan acılarla yıkanmasıydı. Her dilden ezgiyi aynı yürek coşkusuyla dillendirdiler.
Şimdi onlar özgürlük türküsünü haykırıyor, alınlarına kara yazgıların yazıldığı topraklarda. Hakikatin elleri, kalbinden tutup kaldırıyor yüzünü yere değdiği yerden. Tarih başladığı yerde bitiyor, mayasında hakikat barındıran tarih savaşçılarının eliyle.
Kaynak: jinnews2