Bugün Antakya’nın Defne ilçesine bağlı Saray Mahallesi ve Kurtuluş Caddesine gittik. Buralarda hala enkaz kaldırma çalışmaları başlamamış. İlk günlerden beri girilmiş bir yer değil. Yollardaki enkazlar dahi kaldırılmamış. Çalışma yok ama Özel Harekat buralarda dolaşıyor ve insanları takip ediyor.
Armutlu’da acil yıkılacak binaların ve tümden yıkılmış binaların enkazı kaldırılmış. Orta ve ağır hasarlı binalar ise hala duruyor. Sokaklar dar olduğu için her sokağa girmek mümkün değil. Geniş alanlarda dahi çadır yok. Mahalle insanı başka yerlerde barınıyor. Tek tük karşılaştığımız insanlar oluyor. Çoğu, ölen akrabalarından geriye kalan fotoğraf albümü gibi eşyaları bulmaya çalışıyor.
Küçük Sanayi ve Altıyüzkonutlar’da arama kurtarma çalışması yapıldığına dair hiç iz yok. Blok halinde enkazlar duruyor hala. Sokağın başında iki-üç binanın enkazı kaldırılmış. İş makineleriyle enkaz kaldırılmaya devam ediyordu. 3 bin kişinin hayatını kaybettiği bu alan toz duman. Birkaç gündür yoğun yağan yağmur kokuyu biraz azaltmış olsa da ceset kokuları her yeri sarmış. Her çeşit sinek öbek öbek.
Antakya merkezde ise yollar açılmış. Enkazlar yine tek tük kaldırılmış. Buralarda esnaflık yapan insanlar kendi imkanlarıyla çadır ya da konteyner getirerek çalışmaya başlamış. Çoğunlukla yemek üzerine açılmış işyerleri.
Samandağ
Kuşalanı’nda tuvalet ve banyo sorunu devam ediyor. Bazı aileler evlerinin bahçesine çukur açıp etrafını kapatmış ve tuvalet olarak kullanmaya başlamışlar. Halkın hala temizlik malzemelerine erişimi çok kısıtlı. Evleri komple yıkılanların ısıtıcısı bile yok. Su büyük kriz. Kahvaltılık istiyor insanlar. Jandarma her çadıra 15 günde bir kuru gıda dağıtmaya başlamış.
Bu bölgede birkaç çadır dışında erkek yok. Erkekler yurtdışında çalışıyor, çoğu, depremden sonra gelmemiş bile. Kadınlar bahçelere maydanoz, turunç, yeşil soğan, salatalık, kabak toplamaya gidiyor. 15-200 lira yevmiye ücreti alıyorlar. Sigortasız, düzensiz gelir ve düşük ücretlerle çalıştırıldıkları bahçelerde yalnızca öğlen yemeği veriliyor. Günlük 12 saat çalıştırıldıkları oluyor. Yevmiyelerin yükseltilmesi için insanların birlikte hareket etmesi gerektiğini söylüyorlar. Genel olarak çadırda yaşamaktan bıkmışlar ve konteyner talebinde bulunmuşlar. Tek tek kimseye verilmeyeceğini söyleyen jandarma ve AFAD, konteynerkentlere gitmelerini söylemiş.
Sutaşı’nda kadınlar turunç, erik ve maydanoz bahçelerine gidiyorlar. Yevmiyeler 200 lira. Sabah 4.00’te kalkıp yola düşüyorlar. Akşam 4-6 arası çadırda oluyorlar. Maydanoz çuvallarını 10 liraya dolduruyorlar. Bir kişi bir günde 50-60 arası çuval toplayabiliyormuş. Kadınlar bu ücretlerle ilgili kendi aralarında tartışma halindeler. Birlik olunması gerektiğini söylüyorlar. Henüz bir birliktelik yaratamasalar da yevmiyelere ve ağır çalışma koşullarına itiraz eden kadınlar var. Bu kadınlardan bir tanesi çok yüksek bir ağaçtan zorla meyve toplarken düşmüş ve hala felçliymiş. Bu olay depremden önce yaşanmış. Konu komşu yardımcı oluyormuş kadına. Şu an hiçbir eşyaları olmayan kadınlar arasında, istenilen ücret verilene kadar işe gitmeyeceğini söyleyen de var. Güvenceli ve insani koşullarda çalışmak için kooperatiflerin olması gerektiğini söyleyenler de.
Dersim Belediye Başkanı Maçoğlu ve Ovacık Doğal Kooperatifini takip eden çok kadın var. Bize de Ovacık Doğal Kooperatifi’nin nasıl işlediğini soranlar oldu. Kooperatifler konusunda daha önce de bu bölgede nasıl işletileceğini soran kadınlar olmuştu. Şu an halihazırda bazı örgütlü kurumlar bu işe girişmeye başladılar. Ancak kendi çalışmaları ve dar alanlar üzerinden devam ettirilirse sürekliliği sağlanamayacak bu kooperatiflerin. STK’lardan da üretim merkezi adıyla kooperatif girişimleri olduğunu duyuyoruz ama kimdirler, nasıl bir şey yapacaklar henüz öğrenebilmiş değiliz. Bu konu deprem bölgeleri için çok önemli bir yerde duruyor şu an. İşkur depremzedelere iş olanağı yaratılacağına dair ilan yayınlamıştı haftalar önce. İnsanların tamamı başvurmuş ancak kimseye henüz bilgi verilmemiş. İşkur’dan gelecek olan haberi bekliyorlar.
Burada kiminle konuşsak muhtardan şikayetçi. Kendi akrabalarını kayırdığını söylüyorlar. Devlet bebek bezi bile dağıtmıyor bu mahallede. Battaniye, yastık, yatak, ısıtıcı ve akut ihtiyaçları olan çadırlar var.
Çadır kurulan yerler sürekli olarak su baskını alıyor. İnsanlar kendi imkanlarıyla kepçe getirterek su yolları açtırmışlar. Her taraf çamur. Yağmursuz günlerde de toz duman. Solunum yollarıyla ilgili rahatsızlık yaşayan çok insan var. İnsanlar sağlık hizmetine erişemiyorlar. Samandağ Merkez uzak kaldığı ve çoğunun araçları olmadığı için bu büyük bir sorun. Burada da erkekler genel olarak yurt dışında. Kadınlar kendilerine derme çatma tuvaletler yapmaya başlamışlar.
Samandağ’da moloz dağları oluşmuş durumda
Samandağ’da molozları döktükleri alanda göz gözü görmüyor. Devasa bir dağ oluşturuyorlar. Denize doğru genişletiyorlar. Her taraf kamyon. Her an bir kamyonun altında kalma ihtimali var. Kamyon kasalarından demirler sarkıyor. Molozların tam karşısında bir lise ve bir de ilköğretim okulu var, burası şu an jandarmanın konumlandığı alan. Jandarma maskeli geziyor. Halkın çoğunda ise maske yok. Moloz döktükleri alanın hemen sağında ise çadırkent kurulmuş. Çadırların üstünde biriken toz görünüyor. Çadırların birbirleriyle olan mesafesi uygun olmadığı için kazıklar ve ipler iç içe geçmiş. Bu aralardan geçmek isteyen insanlar, oyun oynayan çocuklar düşüp duruyorlar. Çocukların yüzleri yara bere. Bit, uyuz ve alerjik hastalıklar yaşıyor çocuklar.
Samandağ’da Hatay Deprem Dayanışması’nın deposundaki ürünler sıfıra yaklaşmış durumda. Depoya gelen depremzedeler isimlerini ve ihtiyaçlarını yazdırarak evine getirilmesini bekliyor. Ancak depoda yeteri kadar malzeme olmadığı için temin etmek günler sürüyor ve bu da gönüllülerle depremzedeler arasında tartışmalara sebep olabiliyor.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Deniz Mahallesinde Zerdali Restoran’da çok güzel bir depo oluşturmuş. Gün içerisinde halk buraya gelerek birçok ihtiyacını karşılayabiliyor. Ancak onlarda da malzemeler epey azalmış. Hala çokça ihtiyaç listesi geliyor ve devlet hala 3 ilçeye doğru düzgün ulaşmış değil.
Serinyol ve Kırıkhan’da da moloz döküm alanlarıyla karşılaşıyoruz. Anacadde üzerindeki noktalara dökülen molozların yakıldığını gördük. Toprağı ve suyu kirlettikleri canlı sağlığını hiçe saydıkları yetmiyormuş gibi, plastik ve diğer materyalleri yakarak havayı da tüketiyorlar.
Serinyol’da salatalık toplayan kadınlarla karşılaşıp sohbet ettik. Günlük 250 lira yevmiyeye çalışıyorlar. Eğilip kalkmak ve kovalarla ağırlık taşımak çok zorluyormuş kadınları. Normalde yevmiyeler 150 liraymış. Depremle birlikte 200 liraya çıkarmış bahçe sahipleri. Yine de çalıştıracak insan bulamamışlar. Deprem sonrası travmaları devam eden kadınlar çalışamıyormuş. Çalışabilecek kadınlar da 250 liradan aşağısına çalışmayız deyip birlik olmuşlar. Bahçe sahipleri de çalıştıracak kimseyi bulamayınca kabul etmek zorunda kalmışlar.