Depremin ikinci gününden bu yana buradayız. Özellikle Antakya merkezde bulunma imkânımız oldu. Bu bölgede gözlemlediğimiz kadarıyla her iki-üç binadan birinin yıkıldığını söyleyebiliriz. Yani şehir yüzde 40 oranında tamamıyla enkaz durumunda. Yüzde 60 oranında ise hasarlı. İnsanlar binalara giremiyor. Büyük oranda ya sokakta ateş başlarında ya da arabalarında kalmaya çalışıyorlar.
Şehirde elektrik yok. Aynı zamanda benzinlikler çalışmıyor. Isınma ve barınma gibi ihtiyaçlar başlı başına bir sorun. Bazı belediyelerin getirdiği seyyar mutfaklarla çorba dağıtımları gerçekleşiyor ama bunun dışında yemek ihtiyacının karşılandığını söyleyemeyiz.
Yemek ihtiyaçlarının karşılandığına ilişkin bazı iddialar var ama biz henüz buna tanık olamadık. Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla çorba ya da konserve gibi gıdalar daha çok gönüllüler üzerinden dağıtılıyor. Halkın dayanışmasıyla toplanan eşyalarla şu an yemek yiyebiliyor insanlar.
Samandağ: “Askerin sadece nöbet tuttuğu bir tablo”
Samandağ’a ulaştık dün akşam. Samandağ’da da büyük bir yıkımın gerçekleştiğinden söz edebiliriz. Durum “Samandağ’da daha ağırdı” diyebiliriz açıkçası. Her iki binadan birinin enkaza döndüğü büyük bir yıkım… Aynı zamanda büyük bir yalnızlık sözkonusu. Yalnızlık derken halkın dayanışmasını kastetmiyorum. Bütün imkansızlıklara rağmen oraya ulaşan insanlar olmasına karşın devlet Samandağ’ı büyük bir yalnızlığa itmiş durumda. Askerlerin sadece nöbet tuttuğu bir tabloyla karşılaştık burada. Halk kendi olanaklarıyla ateş yakarak ısınmaya çalışıyor. Büyük oranda yoksul ve emekçi bir bölge olduğu için insanlar araçlarda bile değil, sokaklarda açık havada kalıyor…
Devlet halkı büyük oranda yalnız bırakmış olsa da insanlar ciddi anlamda bir dayanışma örgütlemiş. Dayanışma hem ihtiyaç hem de bir zorunluluk. AFAD yetkilileri her yere ulaştıkları iddiasına bulunuyorlar ama koca bir mahallede bir ya da iki AFAD grubunun çalıştığını söyleyebiliriz. Yüzde kırklık bir yıkımdan bahsettiğimiz mahallelerde iki AFAD grubunun nasıl bir kurtarma çalışması gerçekleştirebileceğini tahmin edebilirsiniz!!!
“AFAD yetkilileri birçok insanı ölüme terk etmiş!”
Hala enkaz altında olan insanlar var. Bu insanların sağlıkları konusunda bir bilgiye sahip değiliz. Birçok enkazdan yardım sesleri duyulduğuna dair bilgiler geliyor. Esasta biz ve bizim gibi gönüllüler bu bilgileri kontrol etmek için binaların girişlerine kadar giriyoruz.
Ama tabi trafikte de ciddi sıkıntılar olduğu için bulunduğumuz bölgelerde organize olabildiğimiz oranda bunları gerçekleştirebiliyoruz. AFAD açısından ise büyük teknik olanaklara sahip olmalarına rağmen çalışma noktasında verimli olduklarını gözlemleyemiyoruz. İnsanlar bu konuda ciddi anlamda tepkililer. Özellikle yardım seslerinin duyulduğu yerlerde insanların enkazın kaldırılmasını talep ettiği bölgelerde AFAD yetkilileri birçok insanı ölüme terk etmiş durumda.
Vinçler şehir merkezinde bulunmasına rağmen “uzman operatörler havalimanında mahallelere getirilmek için bekletiliyor”, “uzman ayarlanamıyor” vb. gerekçelerle tablo daha da vahim hale geliyor… Bir yandan bazı arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilirken büyük oranda da insanların enkaz altında bırakılmaya devam edildiği bir süreçteyiz.
Şu an hala umutluyuz, kurtarılabilecek insanların olduğunu düşünüyoruz ama can kayıplarının büyük oranda artacağını da söylemek mümkün. Çünkü neredeyse müdahale edilebilen kadar müdahale edilmeyen enkazın olduğunu söyleyebiliriz.
Politik olarak aslında devletin ciddi bir yönetememe krizi söz konusu. Deprem bölgesi olan bu coğrafyayı büyük oranda dayanıksız evlerle ölüme sürükleyen, “kader ve kaza”, “Allah’ın lütfu”, “kader planı” vb. denilerek insanları dayanıksız evlerde yaşamaya mahkûm eden sistem bu katliam karşısında suçlu… Gönüllü çalışanlara, halkın dayanışmasına rağmen egemenler yönetemiyor bu süreci. Biz burada buna tanık oluyoruz.
Ayrıca aldığımız bilgilere göre Twitter erişimi de engellenmiş. Biz devletin yıkım gerçeğini saklamaya çalıştığını düşünüyoruz.
(Bir YDG’li)