Salgının etkisinin ciddi şekilde görüldüğü dönemde maske dağıtımda yaşanan krizi ve birbirinin ardı sıra alınan kararları değerlendiren İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç, doğru maske kullanımı konusunda da uyarılarda bulundu. Kaliteli maske üretilmediğinden yakınan Dr. Güray Kılıç, normalleşme adımlarının atıldığı bu dönemde maske kullanmanın şart olduğunun altını çizdi.
Bir tekstil ürünü olarak bezden yapılan maskelerin temini konusunda uzun süre sıkıntı yaşansa da Türkiye’de ülkenin ihtiyacını karşılayacak kadar maske üretmenin mümkün olduğunu belirten Dr. Kılıç, üretim için sadece yeterli sayıda insan gücüne ve ekipmana ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin alt yapısının buna uygun olduğunu söyleyip, “Peki madem uygun, bunlar ne yaptılar?” diye soran Kılıç, geride kalan sürede maske dağıtımı konusunda yaşanan kriz üzerinde durdu.
Yetkililerin maske ve bununla birlikte diğer koruyucu ekipmanların birçok ülkeye ihraç edildiğine yönelik söylemlerine dikkat çeken Kılıç, “İşte açıklama yapıyorlar ‘57 ülkeye ihracat yaptık’ diye. Ama bunun miktarı nedir bilmiyoruz. Buna rağmen içeriye yeterince maske verilmedi gibi görünüyor. Ama bunlar ‘verdik’ diyorlar. Çünkü bir taraftan maske kullanımı zorunlu kılıp, diğer taraftan bu ihtiyacı karşılamamak akıl dışı bir şey olur” diye belirtti.
Maskeler bir türlü dağıtılamadı
Salgının Türkiye’de görülmesinden sonra iktidarın maskeleri ücretsiz dağıtma kararı almasına rağmen bunu başaramamasına değinen Kılıç, şunları söyledi: “Bu iyi-güzel ama bunun için maskeleri insanların ulaşabileceği her yere koymak gerekir. Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘maskematik’ diye bir şey yaptı. Yani buradaki temel mesele şudur; vatandaşın ve özellikle sağlık çalışanının yeteri kadar bunlara ulaşımını ve almalarını sağlamaktı. Bazen insanlar psikolojik olarak bu maskeleri daha fazla edinip, gerekli gereksiz yere kullanabiliyorlar. O nedenle bir insanın, bir sağlıkçının ya da dışarıya çıkma ihtiyacı içinde olanların ne kadar bu maskeleri kullanacağını Bilim Kurulu karar verebilirdi.”
İktidarın salgının başlangıcından bir süre sonra maskelerin eczanelerce ve kod sistemi ile alabileceklerine ilişkin bir karar aldığını hatırlatan Kılıç, ancak bu kez de memleketin yarısına kodun gelmediğini ve maske alamadıklarını söyledi. Parayla maske satın almanın ise o süreçte mümkün olmadığını belirten Kılıç, “Bu sefer de bunun karaborsası oluştu. İhtiyaç var ama vatandaş maskelere ulaşamıyor. Bundan kaynaklı bir kaos hali ortaya çıktı. Halbuki bunu çözmek basit bir işti. İnsanın bir TC ve bir kod beklemesinin anlamı yoktu. Ama bunun olması içinde yeterince arzın olması gerekirdi ve yeterince maskenin olması gerekirdi. Ama ellerinde yeterince maskenin olmadığını görüyoruz. Yoksa böyle yapmalarının başka açıklaması yok. Dışarıya ihraç ettikleri için ‘bak biz içeriye de veriyoruz’ duygusunu yaratmak için kod sistemini icat ettiler. ‘Öyle ücretsiz veriyoruz’ diye bir algı yaratmak istediler” diye konuştu.
“Maskenin kurallara uygun bir şekilde takılması gerekiyor”
Kodla verilen maskelerin kalitesinin düşük olduğunu da dile getiren Kılıç, bunun içler acısı bir durum olduğunu ifade etti. Kılıç, devletin elindeki şeyin bir niteliği ve kalitesinin olması gerektiğini belirterek, “Bunlar standartları karşılamayan, merdiven altında üretilmiş, kalitesiz ve muhtemelen baskınlarda ele geçirdikleri şeylerdi. Bunun için böyle bir kaos ortaya çıktı. Şimdilerde maskeler yeniden ücretli hale getirildi. Peki sorun çözüldü mü? Yine kaliteli maskelerin üretildiğini düşünmüyoruz. Bunların yeterli sayıda, kalitede ve mutlaka ücretsiz olması lazım. İnsanlar bu kadar para vererek maskeleri alamaz. Özellikle normalleşmenin başladığı bu dönemlerde insanların bir araya geleceği ortamlarda maske kullanımı şart. Bu sorun henüz çözülmüş değil” dedi.
Kılıç, doğru maske kullanımı konusunda ise insanların özenli yaklaşması gerektiğini vurguladı. Maskelerin sadece yasak olduğu için takılmaması gerektiğini söyleyen Kılıç, “Evet şimdi yasak var insanların bunu takması gerekiyor. Fakat esas olarak hem kendisini korumak hem de diğer insanları korumak için bunu yapmak durumundadır. Burun dışarıda bırakılarak ya da çene altına maske takılmaz. Maskeleri düzgün kullanmak ve burnumuzdan çıkan damlacıkların başkalarına gitmesini engellemek lazım. Esas mesele başkasından geleni engellemekten çok sizden çıkanın başkasına geçmesini engellemektir. İnsan azıcık karşısındaki insanı düşünüyorsa bunu kurallara uygun bir şekilde takması gerekiyor. Böyle takılmıyorsa takmanın hiçbir anlamı ve yararı yok” uyarılarında bulundu. (Kaynak: Mezopotamya Ajansı)