İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin 2013-2023 yıllarını kapsayan “Gaziantep İş Cinayetleri Raporu” yayınlandı. Raporda son 10 yılda 427 işçinin çalışırken hayatını kaybettiği ve bunlardan 39’unu çocukların oluşturduğu bilgisi raporlandı.
Açıklanan raporda Antep’in ekonomik, sosyal, siyasal, demografik ve coğrafi açılardan Türkiye’nin en önemli sanayi merkezlerinden biri olduğu belirtildi.
2022 yılında başta tekstil, halı, hububat ve bakliyat, kimyevi maddeler, kuru meyve, elektrik ve elektronik, çelik olmak üzere birçok sektördeki ihracat rakamının 10 milyar 523 milyon dolara ulaştığı belirtilen açıklamada, “Bu rakam, Uluslararası Para Fonu’nun 2021 yılı verilerine göre Kosova, Karadağ, Somali, Moritanya, Kırgızistan, Tacikistan ve Cibuti’nin aralarında bulunduğu 68 ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasından daha fazladır” denildi.
İnşaat ve tarımdaki işçi cinayetleri ilk sıralarda
İnşaat ve tarım alanındaki işçi cinayetlerinin ilk sırada olduğuna dikkat çekilen raporda, şu bilgiler paylaşıldı:
“Yüzde 85’ini ulusal basından yüzde 15’ini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla, 2013 yılında 29 işçi, 2014 yılında 29 işçi, 2015 yılında 33 işçi, 2016 yılında 34 işçi, 2017 yılında 34 işçi, 2018 yılında 50 işçi, 2019 yılında 49 işçi, 2020 yılında 58 işçi, 2021 yılında 55 işçi, 2022 yılında 41 işçi ve 2023 yılının ilk yedi ayında 15 işçi olmak üzere; 2013 yılından bugüne Gaziantep’te ‘en az’ 427 işçi ‘iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.”
Antep’teki iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımına ise raporda şöyle yer verildi: “İnşaat, yol işkolunda 92 işçi, tarım orman işkolunda 77 emekçi (45 işçi ve 22 çiftçi), tekstil, deri işkolunda 49 işçi, taşımacılık işkolunda 47 işçi, ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 34 emekçi, metal işkolunda 27 işçi; belediye, genel işler işkolunda 26 işçi, sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 22 işçi, gıda, şeker işkolunda 12 işçi, savunma, güvenlik işkolunda 7 işçi, petro-kimya, lastik işkolunda 6 işçi, enerji işkolunda 6 işçi, Ağaç, kağıt işkolunda 5 işçi, madencilik işkolunda 3 işçi, konaklama, eğlence işkolunda 3 işçi, basın, gazetecilik işkolunda 2 işçi, banka, finans, sigorta işkolunda 2 işçi, iletişim işkolunda 1 işçi, çimento, toprak, cam işkolunda 1 işçi, elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 5 işçi hayatını kaybetti.”
Cinayet nedenleri arasında “trafik kazaları” ilk sırada
Antep’te işçi cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımına bakıldığında trafik ve servis kazaları sonucu ölüm ilk sırada yer alırken, diğer cinayet nedenleri ise raporda şu şekilde sıralandı:
“Trafik, servis kazası nedeniyle 102 işçi, ezilme, göçük nedeniyle 70 işçi, yüksekten düşme nedeniyle 57 işçi; Covid-19 nedeniyle 38 işçi, patlama, yanma nedeniyle 31 işçi, şiddet nedeniyle 29 işçi, elektrik çarpması nedeniyle 23 işçi, zehirlenme, boğulma nedeniyle 22 işçi, kalp Krizi, beyin Kanaması nedeniyle 18 işçi, intihar nedeniyle 12 işçi, nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 10 işçi, kesilme, kopma nedeniyle 3 işçi, diğer nedenlerden dolayı 12 işçi hayatını kaybetti.”
“Çalışırken ölenler arasında göçmenler de var’’
Raporda en fazla göç alan kentlerden biri olan Antep’te Suriyeli sığınmacıların da çalışırken iş cinayetlerine kurban gittiğine yer verilerek, “Gaziantep’te tespit edebildiğimiz kadarıyla son on yılda 50’si Suriyeli olmak üzere 51 göçmen işçi hayatını kaybetmiştir. Göçmen işçi ölüm oranı yüzde 12 ile Türkiye ortalamasının iki katıdır. Suriyeliler inşaat, tekstil, tarım, metal, gıda gibi sektörlerde ucuz işgücü olarak istihdam edilmektedir“ ifadeleri kullanıldı.
Konuya ilişkin VOA Türkçe ’ye konuşan Birleşik Tekstil ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen kentte işçi ölümlerinin bu kadar fazla olmasının nedeni olarak patronların maliyeti düşürme girişimleri ve yetkililerin de bu işyerlerini yeterince denetlememesini işaret etti.
‘İş cinayetlerinin asıl nedeni maliyeti azaltma ve denetimsizlik’2
İş güvenliği yasasının yeterince uygulanmadığına vurgu yapan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Türkmen, şunları kaydetti:
“Şu anda birçok sektörde ve fabrikada iş sağlığı ve iş güvenliği kuralsızlığını yönlendiren tek şey patronların aşırı kar hırsıyla hareket etmesidir. Bu tür iş güvenli iş sağlığı önlemleri sermaye için ek maliyet demektir. Örneğin, tekstil için söyleyecek olursak; sürekli ve daha fazla üretim için iş güvenliğini üretimi azaltan ve üretimi sınırlandıran bir önlem olarak görüyorlar. İş güvenliği yasası çıktı ama iş güvenliği ve iş sağlığı uzmanları patronlardan maaş alıyor. Yani bağımsız bir denetleme özgürlüğüne ve koşullarına sahip değiller. Bu durumda iş güvenliği ve sağlığı uzmanının iş yerindeki eksiklikleri, riskleri, işçinin güvenliğini, sağlığını tehdit eden rapor etmesi mümkün değildir. Örneğin, önemli ve riskli bir makinada en az iki kişi çalışması gerekirken, maliyeti düşürmek için tek kişi çalışıyor. O işçinin yoğun çalışma temposu karşısında dikkatinin açık olması mümkün değil.”
Yeterli ve etkili bir denetleme yapılırsa iş cinayetlerinin önüne geçilebileceğini belirten Türkmen, işçilerin patronlara karşı sendikal çatılar altında birleşmesinin önemine vurgu yaparak, “İşçilerin sağlığını ve güvenliğini patronun insafına bırakmadan bu güvenliği sağlamak devletin ve Çalışma Bakanlığı’nın sorumluluğunda, Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin görevi. Ne yazık ki denetimler iktidarın patronlarla organik ilişkisi ve çıkar birliğinden dolayı burada işçilerin sağlığını güvenliğini önceleyen politikadan çok patronların çıkarlarını ve kar hırslarını koruma refleksiyle hareket ediliyor. O yüzden Antep’te de diğer her yerde de iş cinayetlerinin yaşanmasının asıl nedeni bunlar’’ diye konuştu.