DünyaMakaleler

ROJAVA | İşgale Karşı Sınav

Bugün soykırımcı TC ordusu ve talancı çeteler karşısında herkes bir sınav vermektedir

Toplumlar, halklar, inançlar, cinsler, örgütler, militanlar, insanlar bir sınav sürecindedir. Nerede durulduğu, nasıl konumlandığı, neler yapıldığı, ne kadar yapıldığına dair ciddi bir ahlaki ve vicdani sınav içindeyiz. Bu sınav sadece güne ait sorumluluk ve görevlerle ilgili değildir. Tarihe, geleceğe, ahlak ve vicdana dair verilen sınavdır.

Herkes bakış açısıyla, fikir ve düşünceleriyle tutum ve tavırlarıyla, durduğu yerle, kabul ve karşı çıkışlarıyla, tercih ve yaptıklarıyla ciddi bir sınav içindedir. İşgal karşısında verilen ve verilecek olunan sınav açlık, yokluk, yoksulluk, zorluk, işkence karşısında verilen sınav kadar önemlidir.

İşgal karşısında duruş ve yaklaşım nedir? Nerede durulur? Nasıl bir konum alınır? Kiminle birlik olunur, kime karşıt olunur? Toplumlar, halklar, inanç ve cinsler yıkıcı bir vahşet ve öfkeyi ayağa kaldıran barbarlık karşısında sessiz kalmamak gibi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. İşgal ve katliam suçuna ortak olmamak vicdani ve ahlaki sorumluluktur. Herkes en ileri tepki ve öfkeyi ortaya koymak, örgütlemek, eyleme çevirmek, harekete geçmek/geçirmek gibi görevle karşı karşıyadır. Ancak bu önemli görevleri layıkıyla yerine getirebilenler gerçek bir sınav verebilir.

Kim nerede, ne kadar, nasıl işgale karşı çıkabilirse, kim nerede, ne kadar, işgale karşı durabilirse, en iyisini ve en ileride olanı yapmak gibi ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Bugün sessiz kalmak gibi bir “suç”u işlersek yarın daha büyük bir felaket ve yıkımın ortağı olunacağı bilinmelidir.

Mazluma kalkan işgalci elleri tutmak”, bu görev hepimizindir. Mazluma kalkan silahlı eller tutulmadığında, bu kanlı eller kırılmadığında dünyanın ve Ortadoğu’nun zalimleri ve patronları daha büyük cüret ve cesaretle her tarafı pervasızca işgal edecektir. Zulüm estirecek, korku yağdıracaktır.

Mazluma kalkan eller mutlaka tutulmalı ve kırılması için savaşılmalıdır. Yoksa bu zulüm ateşi herkesi yakacaktır. Kimse ama hiç kimse kayıtsız, sessiz ve suskun kalamaz/kalmamalıdır.

Ya zulme karşıyız ya da zulümden yanayız. Saflar ve taraflar bu kadar açık, net ve belirgindir. Ara yerde durmak, tarafsız bölgede kalmak gibi bir pozisyon asla kabul edilemez, devrimci olarak değerlendirilemez.

İşgale karşı olduğunu iddia eden örgüt ve militanlar da sözle değil eylemle tutum

“Fakir İçin Ekmek Yoksa Zengin İçin de Huzur Olmamalı!”

Her gün, her pratik ve her adımda yaptıkları ve yapamadıklarıyla herkes ciddi bir devrimci sınavla karşı karşıyadır. Halkı evsiz, yurtsuz, ocaksız, okulsuz ve aç bırakanların başına dünyayı dar etmek için ne yapıyoruz? İşgale kalkan elleri kırmak için hangi eylem ve hareket planlarını yapıyoruz? Bunların gerçeklemesi için nasıl bir yoğunlaşma ve pratik içindeyiz?

Eğer bu faşist eller kırılmazsa ne Türkiye’de ne de Rojava’da huzur ve barış adalet ve vicdan olur. Fakir için ekmek yoksa zengin için de huzur olmamalıdır.

Yoksulluk gibi kasırgalara dayanan halkımız işgal gibi rüzgarla yıkılmaz. Direnmekten başka çarenin olmadığı bir coğrafyada dosta düşmana karşı ayakta kalmaktan başka yol yoktur!

(Rojava’dan bir TKP-ML TİKKO gerillası)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu