Emek

Şirvan işçi katliamı bizlere gösteriyor ki…

Burjuva-feodal medyanın sistemi üretmek için halkın algısına topyekün saldırılarına karşı biz devrimci medyanın yapması gereken; halktan, işçi sınıfından, ezilenden yana gerçeği dile getirmektir.

 

Değişen sadece katledilen işçilerin isimleri 

Sêrt’in (Siirt) Şirvan ilçesindeki “Madan” adından devşirme Maden Köyü’nde bulunan Ciner Holding’e ait Park Teknik tarafından işletilen Madenköy Bakır Madeni’nde yaşanan işçi katliamı aslında burjuva-feodal medyada verildiği gibi ne bir “doğal afet” ne “kader” ne de “öngörülemez biz kaza” idi. Öyle ki 2011 yılında Maraş Afşin-Elbistan B Termik Santrali için kömür üretimi yapan Çöllolar Kömür Sahası’nın işletmesi de yine Ciner Holding’e ait olan Park Teknik tarafından işletiliyordu ve 5 yıl önce burada yine sahada yaşanan göçük sonrası 11 işçi katledilmişti.

Yine Madenköy Bakır Madeni’nde daha önce de dinamit patlatılması sırasında bir işçi hayatını kaybetmişti, bu olay da bizlere gösteriyor ki işletmede iş güvenliği yoktu. Yaşanan göçükle birlikte toprak altında kalan 16 işçiden 10’unun bedenleri de hala bulunamamış durumda yani arama kurtarma çalışmaları da aynı iş güvenliği gibi yetersiz durumda. İşçilerin emekleri ve ölü bedenleri üzerinden sermayelerini katlayan holding yöneticileri ve sahipleri ise iktidarı da arkalarına alarak bunca katliama karşı değil ceza almak yargılanmıyor bile.

Ciner Holding’in AKP’ye olan yakınlığını bilmeyen yok, aynı Artvin Cerrattepe’de Cengiz Holding’in onca hukuksuzluğuna, Artvin halkının direnişine rağmen madeni açmaya diretmesinin iktidar tarafından umursanmaması bir yana desteklenmesi gibi ya da 301 maden işçisinin katledildiği Soma katliamında işlemeyen hukuk süreci gibi. Öyle ya “burjuva demokrasisi” ile yönetilen ülkemizde “demokrasi” yine burjuvalar için çalışıyor halk için değil. Değişen sadece ölen işçilerin isimleri oluyor, değişmeyen ise sermayedarların daha fazla zenginleşmesi ve işçilerin katledilmesi… Hele Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi ucuz işçi olan bir Kürt’sen ölü bedenin bile umursanmıyor.

 

Maden Köyü katliamlara “alışık”!

Aslında Maden Köyü için toplu katliamlar yeni bir durum değil. Yaşanan işçi katliamı ile birlikte bu köyün tarihine de yolculuk etme fırsatımız oldu. Maden Köyü’nün ismi “Madan” adından devşirmeymiş, yani bu köy de köy isimlerinin değiştirilmesi ve Türkleştirilmesi döneminden nasibini almış, 1915’de Ermeni Katliamı sırasında kıyımdan geçirilmiş, göçe ve Müslümanlaşmaya zorlanmış köylerden sadece bir tanesiymiş. Ermenilerden kalma yapılar ve tarihi eserlerin çoğu ise maden ocağının köyün yerleşim yerine kurulmasıyla yok olmuş. Köylüler ise eski yerleşim yerinin yakınlarında bir alana taşınmak zorunda kalmış. Köyün ismi de üzerine kurulu olduğu bakır madeninden geliyormuş lakin Türkçeleştirilerek Maden yapılmış.

 

Dağlara sarılalım kendi tarihimizi yazalım!

Ermeni Katliamı sonrası Kürtlerin yaşamaya başladığı köy yine katliamla karşı karşıya. İşçi, köylü, Ermeni, Kürt ne fark eder ki yeter ki sistemin düzeni bozulmasın, sermayedarların canı yanmasın. Maden Köyü’nde göçük altında kalan işçi yakınlarından birinin feryadı gibi “Siz hiç bir dağa sarılmak istediniz mi?” aslında bu feryat her şeyi anlatıyor.

Emperyalizm kendi tarihini işçilerin, köylülerin, ezilenlerin kanıyla yazarken, kendini her gün yeniden üretirken; bizler yani halklar, ezilenler, işçiler, köylüler, kadınlar, LGBTİ+lar için artık dağlara sarılma vakti. Eğer bir tarih yazılacaksa bizlerin kanlarıyla, o işçi yakınının feryadı olalım ve kanlarımızla kendi tarihimizi yazalım.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu