2016 fetvalarını hazırlayan Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu dillere destan fetva ve hutbelerine devam ediyor. Devletin resmi dini Türk-Sünni inancını tesis etmeye dönük çalışan devletin Diyanet İşleri fetva incileri ile ötekileştirici dilini yaygınlaştırmaya devam ediyor. Bu fetvalar içinde dikkat çekici olanlar elbette ki devletin kadın düşmanlığını ön plana çıkaranlar oldu.
Fetva hattının internet sitesine yöneltilen (sorunun kendisinde de hayır yok!) “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?” şeklindeki soruya “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir” şeklinde verdiği cevap Diyanet’in kadın düşmanlığını bir kez daha kanıtladı. Bu fetvadan önce ve sonra incilerine devam eden Diyanet, kadın düşmanlığını ihmal etmeden fetva üstüne fetva yayımlıyor.
Diyanet’in 2016 takviminde yer alan fetvalardan biri de kürtaj ile ilgili olanı. “Kürtaj cinayettir. Kadın eğer olur da kürtaj yaptırırsa 5 deve bağışlaması veya 212 gram altın (21 bin TL) bağışlaması gerekiyor” şeklindeki “para verirseniz günahlarınızı bir şekilde affederiz” diyen fetvası oldu. Hayatımızın her alanını “düzenlemeye” çalışan Diyanet, bir fetva da nişanlı olan çiftlerle ilgili yayımladı ve çiftlerin nasıl görüşeceklerini “ayarladı”. Fetvada Diyanet, “Nişanlılık döneminde gençler baş başa kalmasın, el ele tutuşmasın” fetvası yayımladı. İşte diğer fetva incileri;
“Feminizm, ahlaki ve sosyal bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bir kere, feminizm hareketine ‘kapılan’ kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymaktadır.”
“Bizim daima iki kırmızı çizgimiz olmuştur; Bir tanesi Aleviliğin İslam’ın dışında bir yol olarak tarif edilmesi. İkincisi de cem evlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi.” Ve yine Alevilerle ilgili “Alevilerle evlilik caiz mi?” gibi ötekileştirici sorusuna verilen yanıt; “Müslüman olanla evlenilir, Müslüman olmayanla evlenilmez” olmuştur.
120 işçinin grevde olduğu Düzce’de müftülük camilerden okuttuğu hutbede grev yapmanın “insanı ağır dini mesuliyet altına sokacağını” diyerek, Diyanet’in patronlardan yana tavırlarını da açık etti. Diyanet fetvasında, “Kefen olarak kullanılacak bez, çok basit ve adi veya çok pahalı olmamalı, ölünün mal varlığına uygun olarak alınmalıdır” da denilmiş. 2014 yılında ise patron yanlısı Kayseri Müftüsü, “1 Mayıs’ta isyan yerine ibadet edin” derken Antep’teki Telekom grevi için ise, greve çıkmanın günah olduğunu ilan edilmişti. İşte Diyanet’in fetva incileri, ancak bu inciler sadece Diyanet İşleri Bakanlığı’nın incileri değil tek başına…
Bu dökülen inciler TC’nin resmi ideolojisinin incileridir. Türk-Sünni inancı dışındaki kesimleri yok sayan, baskı altına alan tek tipleştiren anlayışın elbette ki incileridir. Din yoluyla toplumun belli kesimlerini baskı altında tutma yolunun incileridir. Ve pek tabi erkek egemen devletin kadın düşmanlığını açıklayan, pekiştiren, besleyen incileridir.
TC devletinin fetvalarından da görüldüğü üzere kadın düşmanlığının yanında, Alevilere dönük fetvalarını “kırmızı çizgileri” olarak yayınlamaktadır. Evet, TC devletinin Kürtlere dair, kadınlara, Alevilere, LGBTİ’lere ve Ermenilere, muhalif tüm kesimlere dair kırmızı çizgileri dün de vardı bugün de. Dün bu “kırmızı çizgilerini” baskıyla, zorla devreye sokarken diğer taraftan eğitimle, medya ile işlerdi bir taraftan da, bugün de bunları elden geldiğince yaparken fetvalardan yararlanmaktadır diğer taraftan. Diyanet’in bu “incileri” dönüp dolaşıp kendi heybelerine atılacaktır.