İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu, “Çocuk İntiharları Araştırılsın, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Uygulansın!” talebiyle çocuk intiharlarının araştırılması gerektiğini vurgulayan yazılı bir açıklaması yayımladı.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan savaş ve çatışmalarda en çok çocukları etkilendiğini vurgulayan İHD Merkezi Çocuk Hakları Komisyonu, “Bu savaş ve çatışmalarda en çok çocuklar ölmekte, yaralanmakta ve uzuv kaybı yaşamaktadır. Milyonlarca çocuk göç etmek zorunda kalmakta, mülteci/ göçmen durumuna düşmektedir. Sağlıksız koşullarda, eğitimden, sağlıktan ve sosyal güvenlikten yoksun yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Ortadoğu ve coğrafyamızda bitmeyen savaş ve çatışmalar nedeniyle çocuklar eşit ve adil bir yaşama erişme imkânı bulamamaktadır. Bugün halen Ukrayna’da, Irak’ta, Suriye’de Rojava’da ve son olarak da Filstin/Gazze’de her gün onlarca çocuk bu savaş ve çatışma ortamlarında hayatlarını kaybetmektedir.” dedi.
İHD Merkezi Çocuk Hakları Komisyonu’nun açıklamasının devamında şu ifadeler yer aldı:
‘Güven ortamından yoksun kalan çocuklarda uyum sorunları ile intihar eğilimleri atmakta’
“Savaş ve çatışma ortamları toplumsal barışı ortadan kaldırdığı gibi, ekonomik ve sosyal yapıyı da bozmaktadır. Ülkelerin ekonomileri çocukların ve toplumun refahını artırmak için harcanmak yerine “güvenlik” gerekçesiyle silaha ve savaş araçlarına harcanmaktadır. Bu politikaların ısrarla uygulanması toplumsal dokuyu bozmakta, yoksulluk, işsizlik artmakta, daha az sağlık, daha az eğitim olarak topluma geri dönmektedir. Bitmeyen güvenlikçi politikalar toplumun tüm fertlerinde olduğu gibi çocuklarda da umutsuzluğa ve güvensizliğe yol açmaktadır.
Coğrafyamızda 40 yılı aşkın bir süredir süren “düşük yoğunluklu” çatışma ortamı en çok çocukları etkilemiş, çocuklar köylerini, şehirlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Köylerden kent merkezlerine göç eden aileler ve çocuklar ciddi adaptasyon sorunları yanında ekonomik ve sosyal sorunlarla da uğraşmak zorunda kalmıştır. Sosyal destek ve güven ortamında yoksun kalan çocuklarda uyum sorunları ile intihar eğilimlerinin de arttığı gözlenmektedir.
‘Son iki yılda 868 çocuk intihar etti’
TÜİK’in geçtiğimiz aylarda açıkladığı 2022 yılı toplam 4146 intihar vakalarının 81’i 15 yaş altı; 410’ u da 15-19 yaş aralığındaki çocuklar olmak üzere 2022 yılında toplam 491 çocuğun intihar sonucu hayatını kaybettiğini göstermektedir. 2021 yılında ise 15 yaş altı 71; 15-19 yaş aralığında ise 377 çocuğun intihar ettiği açıklanmıştır.
‘Son iki yılda çocuk intiharları yüzde 40 arttı’
Son bir hafta içerisinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 yaşındaki I.A adlı çocuğun evde intihar ederek hayatını kaybettiği basına yansıdı. Yine Cizre’de 16 yaşındaki Z.C ile 17 yaşındaki Z.C adlı iki kız kardeşin Dicle Nehrine atlayarak intihar girişiminde bulundukları 16 yaşındaki çocuğun kurtarılarak hastaneye kaldırıldığı 17 yaşındaki çocuğun ise nehirde kaybolduğu ve halen bulunamadığı bilgisi kamuoyuna yansıdı.
Son zamanlarda Türkiye’nin her yerinde çocuk ve genç intiharlarında artışın ürkütücü boyutlara ulaştığını maalesef büyük bir kaygı ile izliyoruz. Son iki yılda çocuk intiharlarının yüzde 40 oranında arttığı istatistiki verilerle ortaya konmaktadır. Bu verileri detaylı bir şekilde incelediğimizde bazı bölgelerde kız çocuğu intiharlarının daha fazla olduğu görülmektedir.
Çocuk intiharlarının ekonomik, sosyal ve kültürel yapıların olumsuz etkileri nedeniyle gelişebileceği gibi, savaş ve çatışma ortamlarının yarattığı baskılar, kuşatılmışlık hissi, umutsuzluk ve değersizlik duygusundan kaynaklı olarak da gelişebilmektedir. Türkiye de yaşanan çocuk intiharlarında büyük oranda ekonomik yoksulluk, erken yaşta zorla evlilikler, çocuk cinsel istismarı gibi nedenlerin de etkili olduğu bilinmektedir. Ayrıca Kürt illerinde yıllardır devam eden çatışma, yasaklar ve toplumsal gerilimin yarattığı güvensizlik ve umutsuzluğun da intiharlarda etkili olduğu bilinmektedir.
Cizre’de yaşanan son çocuk intiharları başta olmak üzere tüm çocuk intiharları etkili bir şekilde soruşturulmalı, çocukları intihara sürükleyen ekonomik, sosyal ve psikolojik nedenler tespit edilerek çocukları güçlendirecek politikalara öncelik verilmelidir.”