Türkiye Hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM) bağımsız uzman ve özel raportörlerinin yazdığı 2019 ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı, LGBTİ+ aktivistlerine açılan davalar ve Türkiye’deki LGBTİ+ haklarına ilişkin mektubuna yanıt verdi.
Hükümet, 9 Nisan’da verdiği yanıtta ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nün 2019 yılında Rektörlük tarafından yasaklandığını, Valilik ile ilgisi olmadığını, polisin Rektörlüğün talebiyle kampüse girdiğini söylerken; polis şiddeti, keyfî gözaltı ve yargılamayı inkar etti.
BM uzman ve raportörlerinden mektup
BM Cinsel Yönelim ve Cinsel Kimlik Temelli Şiddet ve Ayrımcılıkla Mücadele Bağımsız Uzmanı Victor Madrigal-Borloz, BM İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, BM Barışçıl Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü Özel Raportörü Clément Nyaletsossi Voule, BM İnsan Hakları Savunucularının Durumu Özel Raportörü Michel Forst ve BM Terörle Mücadelede İnsan Haklarının Korunması Özel Raportörü Fionnuala Ní Aoláin ortak yazdıkları mektupta LGBTİ+ etkinlik yasaklarını eleştiriyor, ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı, şiddet, keyfî gözaltı ve yargılama ile ayrımcılığa dikkat çekiyordu.
Hükümetten tehdit gibi yanıt: “Orantısız güç kullanılsa kampüste duramazlardı”
Hükümet bu mektuba yanıtında; biber gazı kullanımını savundu, yürüyüş günü çok sayıda LGBTİ+ hak savunucusu öğrenci ve öğretim görevlisinin yoğun polis şiddetine maruz kalmasına rağmen, “bu iddialar temelsizdir ve gerçeği yansıtmamaktadır” dedi. Hükümet ayrıca, “Eğer orantısız güç kullanılsaydı 700 kişi o kadar uzun süre kampüste duramazlardı” ifadelerini de kullandı.
Öte yandan, 10 Mayıs 2019’daki yürüyüşte yoğun polis şiddeti gün boyunca kameralara yansımış; yürüyüşte gözaltına alınan öğrencilerin yargılandığı davanın son duruşmasında öğretim görevlileri, “Öğrencilerimiz şiddet gördü ve ben bu davayı anlayamıyorum!” ve “Polis gitmemizi istedi ki daha fazla şiddet uygulasın” diyerek şiddete tanık olduklarını belirtmişti.
“Yasak kararı Rektörlüğe ait, Valilikle alakası yok”
Hükümet yanıtlarında 2017 yılında OHAL döneminde Ankara Valiliği’nin getirdiği süresiz LGBTİ+ etkinlik yasağına da değindi. Yasağın Mahkeme tarafından yasadışı bulunarak kaldırıldığını hatırlatırken, kamuoyunda 2. LGBTİ+ etkinlik yasağı olarak bilinen, 2018 yılında Valiliğim Emniyet Müdürlüğü’ne ilettiği yazıyla ortaya çıkan ve ancak geçtiğimiz günlerde Kaos GL ve Pembe Hayat’ın açtığı davalarla kaldırılan yasağa ilişkin ise herhangi bir şey söylemedi.
Mektupta, Ankara Valiliği’nin yasağının ancak kamuya açık alanlarda geçerli olabileceği, ODTÜ kampüsünü bağlamadığı, ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nün üniversite rektörlüğü tarafından yasaklandığı da söyleniyor. Hükümet, “ODTÜ kampüsünde 10. Onur Yürüyüşü’ne ilişkin herhangi bir Valilik yasağı yoktur” dedi ve yasaktan ODTÜ Rektörlüğü’nün sorumlu olduğunu söyledi. Üniversiteye polisin ise ODTÜ Rektörlüğü’nün talebiyle girdiğini de ekledi.
Hükümet ayrımcı olmadığını iddia ediyor ancak yasalar aksini söylüyor
Mektupta Hükümet’in bir diğer iddiası ise, “LGBT’lerin tıpkı diğer yurttaşlar gibi cinsel yönelimlerinden dolayı ayrımcılığa uğramaması için gereken mevzuat ve uygulamanın” olduğu idi. Ancak Hükümet’in bu iddiasına temel olarak gösterdiği Anayasa’nın eşitlik ve ayrımcılık yasağına ilişkin 10. maddesi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini kapsamıyor. İnsan haklarını korumak için kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini ayrımcılık temelleri arasında saymadığı gibi, örgütlediği sempozyumlar aracılığıyla nefret üretiyor.
Hükümet ayrıca 2016 ve 2017 yılında farklı şehirlerde yapılan LGBTİ+ eylemlerini “ayrımcılık yapılmadığına” delil olarak gösterirken; 2015 yılından beri İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne ve çeşitli yıllarda farklı şehirlerdeki yürüyüşlere polis saldırılarını mektupta yazmadı.
Türkiye, yasakları ve ayrımcılığı BM’de de inkar etmişti!
Mektup, Türkiye Hükümeti’nin kendi koyduğu yasakları, yaygın ayrımcılık ve şiddeti uluslararası arenada ilk reddetmesi değil. BM Evrensel Periyodik İncele Toplantısı’nda da Hükümet, sistematik LGBTİ+ etkinlik ve yürüyüş yasaklarını inkar etti. Birçok şehirdeki yasaklara, Ankara’da iki yılı aşan süresiz yasağa rağmen “sistematik bir yasağın olmadığını” iddia etti. (Kaynak: Kaos GL)