Doğu Karadeniz’de yoğun bir şekilde yağan yağmurun sonucunda Hopa başta olmak üzere Borçka, Arhavi ve birçok ilçe suların altına gömüldü. Yapılan açıklamada 8 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin kayıp olduğu ve çok sayıda da yaralının bulunduğu belirtildi. İlçelerin sular altında kalmasıyla beraber de birçok köyde heyelan meydana geldi. Evleri su basarken, ulaşım ve iletişim ağı koptu, sular kesildi. Bölge halkı yaşanan felaketle birlikte zor durumda olduğu, ihtiyaçlarının acilen giderilmesi gerektiği ve halkla dayanışma ağının oluşturulması önemli bir noktada duruyor.
Yapılan yardımlar geri çevriliyor
Valiliğin, AKP’li belediyenin ilk günlerde kılını kıpırdatmaması üzerine devrimci, demokratik kurumlar bir kriz masası oluşturarak arama-kurtarma çalışması ve ihtiyaçların giderilmesi için bir dayanışma ağı oluşturdular. Yaşanan felakete ilk dayanışma sesi HDP’li Van Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Hızlı bir şekilde acil ihtiyaçlar TIR‘a yüklenerek Hopa’ya doğru yola çıktı. AKP’li belediye başkanının “yardıma ihtiyacımız yok” diyerek Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin yardımını reddetmesi ise utanmazlığın son noktasını oluşturmaktadır.
Halkı, kendi talan ve rant politikaları yüzünden katlettikten sonra bir de dışarıdan gelen yardımların reddedilmesi halka olan kinin ve düşmanlığın göstergesidir. Bugün halkı sular altında bırakanlar yarın kendi kar hırslarının altında boğulacaklardır.
Halk elbet bütün bu olanların hesabını soracaktır.
Karadeniz’in doğasıyla beraber insanı da katlediliyor!
Karadeniz dört mevsim yağmurlu bir iklime sahiptir. Fakat son yıllarda Karadeniz’de doğanın talan edilmesi, HES’lerle birlikte katledilmesi yaşanan katliamların bir numaralı sebebidir. Hala ağaçları katlederek yaşanan ve yaşanacak olan heyelanlara davetiye çıkartılıyor.
Dereler rant uğruna imara açılarak geniş olan dere yatakları daraltıldı. Bununla beraber Karadeniz’deki evlerin dere kenarlarında olması, yoğun yağmurlarla ve bu derelerin daraltıldıktan sonra taşmasıyla beraber bu katliam yaşandı.
Dere yataklarını imara, ranta açanlar katliamların sorumlularıdırlar. Dere yataklarını imara açarak daraltıyorlar ve bu daralmayla beraber yağan yağmur kendi alanına sığmıyor ve bu tür katliamlara zemin hazırlıyor.
“Doğal afet” diyerek bu işin içinden sıyrılmaya çalışanlar HES projelerine onay vererek kendi ceplerini doldurmanın peşindeler. Onlar için halkın canı, güvenliği önemsizdir. Bırakın doğayı talanı, insanların katledilmesi bile onların bu kar hırsından vazgeçmelerini sağlamayacaktır. Ama tabi ki de doğa da, halkta elbet bu katliamların hesabını halk düşmanlarından soracaktır.
AKP’li belediyeler bütün o Karadeniz’in eşsiz doğasını son 10 yılda imara ve ranta açarak katletti. Göz göre gelen katliamdan sonra bile utanmaz bir şekilde “Allahın işi” demeleri daha önceki “kader”, “fıtrat” söylemlerinin değişmediğini gösteriyor. Bu söylemlerle halkın dini duygularına oynayan AKP, yaşanan felaketten sonra bölgede tepkilerin odağı oldu.
AKP’li belediye başkanları, vali, kaymakam halk tarafından büyük bir tepkiyle karşılaşırken, arama-kurtarma ekiplerinden çok polislerin bölgede olması her şeyi bir kez daha gözler önüne seriyor.
Karadeniz’in güzelim doğasını ve insanlarını katleden bu zihniyet yine bir şekilde burjuva-feodal medya ekranlarında, faşizmin mahkemelerinde kendilerini “aklayacaklar”. Herhangi bir ceza almaları bu düzende söz konusu dâhilinde değildir.
Bir önceki örnekler, Soma, Ermenek, Torunlar katliamları vb. de olduğu bu katliam sonrasında da herhangi bir ceza almayacaklar. Zaten bizim de TC’nin sözde adaletinden bir beklentimiz yoktur.
Samsun’daki sel katliamına takipsizlik kararı
Daha Hopa’nın suyu çekilmeden 2012’de yaşanan Samsun’daki sel felaketinin geçtiğimiz günlerde görülen son davasında hâkim takipsizlik kararı vererek sorumluları akladı!
Samsun’da dere yataklarına yapılan AKP’nin projesi olan TOKİ konutlarının olduğu bölgede yaşanan yoğun yağmurdan sonra 13 kişi selde hayatını kaybetmişti. Görülen davanın son duruşmasında “yetkililerin hiç bir suçu olmadığına kanaat getirildiği” belirtilerek 13 kişinin katilleri T.C’nin adalet sisteminde ceza almadı. Samsun örneği Hopa’da da kendisini gösterecektir ancak unuttukları bir şey var halkın intikam günü korkunç olacaktır.
Yazıyı Yılmaz Güney’in sözüyle bitiriyoruz: “En güzel günlerimizi kabusa çevirenleri, mutlaka bir gün en tatlı uykularından uyandıracağız.”